HUMK ZAMANINDAKİ YETKİ SÖZLEŞMESİNİN HMK DÖNEMİNDEKİ YERİ KARARI

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


14 Mar
2016

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2014/13-104 
KARAR NO    : 2016/15    

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                    : 30/10/2013
NUMARASI             : 2013/429 - 2013/637
DAVACI                  : B.Ç. Sağlık Hizmetleri A.Ş. vekili Av. A.D.
DAVALI                  : Sosyal Güvenlik Kurumu vekili Av. M.M.S.

Taraflar arasındaki “kurum işleminin iptali” davasından  dolayı yapılan yargılama sonunda; Batman 2. Asliye  Hukuk Mahkemesince  mahkemenin yetkisizliğine   dair verilen 03.10.2012 gün ve 2012/20 E. 2012/578 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05.03.2013 gün ve 2012/27944 E. 2013/5170 K. sayılı ilamı ile;

“… Davacı şirket, davalı ile Soysal Sigortalar Kurumuna  bağlı hastaların kabul ve tedavilerine ilişkin sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme konusu işi eksiksiz olarak yerine getirdiklerini, ancak davalı tarafından 21.7.2011 tarihinde sözleşmeye aykırı olarak 23.770,43 TL ceza kesildiğini ileri sürerek, söz konusu cezai işleme ilişkin kararın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın gerek yetkisizlik, gerekse   esastan reddini dilemiştir.

Mahkemece, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinde, Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili kılındığı belirtilerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri kanununun 17. maddesine göre mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalı ile aralarındaki sözleşme gereğince haksız olarak yapılan cezai işlemin iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 17. maddesinde öngörülen düzenleme gereğince, davanın yetki sözleşmesinde belirtilen mahkemede açılması gerektiğinden bahisle yetkisizlik kararı verilmişse de, taraflar arasındaki sözleşme, 15.1.2009 tarihli olup, bu tarihte henüz 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükte değildir. Dolayısıyla tarafların sözleşmenin imzalandığı tarihte, bu kanunun 17. maddesini öngörebilmeleri mümkün değildir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte mevcut olmayan bir kanun hükmünün, daha sonra geriye yürür şekilde bu sözleşmeden doğan bir ihtilafa uygulanmasının kabul edilmesi, hukuk güvenliği ilkesine aykırıdır.

Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre, sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Yetki sözleşmesi yapılmış olması, davanın genel veya özel yetkili mahkemelerde açılmasına engel değildir. (HUMK madde 22) Başka bir ifade ile tarafların sözleşmede yetkili mahkemeyi kararlaştırmış olmaları, genel yetkili olan ve 10. maddedeki kural gereğince özel yetkili bulunan mahkemelerin yetkilerini kaldırmaz. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede, ya da yetki sözleşmesi ile yetkili kılınan mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı)

Davacı eldeki davada, sözleşme ilişkisine dayanarak, davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak verildiğini iddia ettiği cezai işlemin iptalini talep ettiğinden, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi olan Batman Asliye Hukuk Mahkemesi de davaya bakmakla görevlidir. O halde dava, özel yetkili olan mahkemede açılmış olup, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”

Gerekçesiyle  bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI 

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava; davacı ile davalı kurum  arasındaki 15.01.2009 tarihli  sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi gereğince davacıya  ceza tayinine ilişkin kararın iptali istemine  ilişkindir. 

Davacı şirket, davalı ile Sosyal Sigortalar Kurumuna  bağlı hastaların kabul ve tedavilerine ilişkin sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme konusu işi eksiksiz olarak yerine getirdiklerini, ancak davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak ceza kesildiğini ileri sürerek, söz konusu cezai işleme ilişkin kararın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili;  taraflar arasında yapılan sözleşmede yetkili mahkemelerin Ankara Mahkemeleri olarak belirlendiğini, 6100 sayılı  HMK'nun 17. maddesi gereğince yetkili mahkemelerin Ankara Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple yetkisizlik kararı verilmesini,  ayrıca esastan da davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinde Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili kılındığı belirtilerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesine göre mahkemece yetkisizliğine dair verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararı  davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya bakacak yetkili mahkemenin sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi mi yoksa yetki sözleşmesiyle yetkili kılınan mahkeme mi olduğu noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle  uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır;

Taraflar arasındaki sözleşme, 15.1.2009 tarihli olup, bu tarihte henüz 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükte değildir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1086  sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 10. ve 22. maddeleri; 

''Madde 10 - Dava, mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabilir. ''  

''Madde 22 - Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa mütaallik ihtilaflarının salahiyettar olmıyan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez” hükmünü içermektedir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi ile “yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi ise 

“MADDE 10- Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir''

“MADDE 17 - Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.”düzenlemesini haizdir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Zaman bakımından uygulanma” başlıklı 448. maddesi ise;

“Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” şeklindeki ifadesi ile usul hükümlerinin   derhal uygulanacağına vurgu yapmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta  taraflar arasındaki 15.01.2009 tarihli  sağlık hizmetleri sözleşmesinin 8. maddesinde sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda Ankara mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun  17. maddesinde tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında sözleşme ile mahkemeleri yetkili kılabilecekleri aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirtilen mahkemede açılacağı, aynı Kanun’un 448. maddesi  gereğince kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtildiğinden Yerel Mahkemece bir tarafın kamu tüzel kişisi diğer tarafın tacir olduğu, sözleşme ile yetkili mahkeme olarak Ankara mahkemelerini yetkili kıldıkları, genel yetkili mahkemeyi kararlaştırmadıkları gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, davanın sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi olan Batman Asliye Hukuk Mahkemesinde de açılabileceği görüşü dile getirilmiş  ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek yetkisizliğe  ilişkin olarak yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi  ile, direnme kararının ONANMASINA, eksik yatırılan 4,9 TL harcın temyiz edenden alınmasına  20.01.2016 gününde oyçokluğu  ile karar verildi.

 

BİLGİ: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 47 üyenin 39’u ONAMA, 8’i ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.