İCRA MÜDÜRLÜĞÜNÜN SATIŞ MASRAFINI ALACAKLI VEKİLİNE BİLDİRMEMİŞ OLMASI İİK 59 HÜKMÜNÜN UYGULANMAYACAĞI ANLAMINA GELMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


01 May
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2018/12-14
KARAR NO   : 2021/1723

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 Bismil İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 16/05/2016
NUMARASI                : 2016/38 - 2016/38
ŞİKÂYETÇİ-ALACAKLI
(DAVACI)                    :
Ö. Profil Sac San. Tic. Ltd. Şti. vekili Av. A.Y.
ŞİKÂYET OLUNAN
(DAVALI)                    :
Bismil İcra Müdürlüğü

1. Taraflar arasındaki "şikâyet" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Bismil İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Alacaklı İstemi:

4. Alacaklı vekili şikâyet dilekçesinde; Bismil İcra Müdürlüğünün 2012/55 E. sayılı dosyasında başlattıkları (kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile) icra takibinde satış talepleri yönünde işlemler devam ederken satış (talebinin) ve haczin hukuka aykırı sebeplerle düşürüldüğünü, yenileme talebinin de reddine karar verildiğini ileri sürerek icra müdürlüğünün satış ve hacizlerin düşürülmesine, haciz yenileme talebinin reddine ilişkin kararının ve tespit edilecek hukuka aykırı işlemlerin (talepleri yönünde) düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Kararı:

5. Bismil İcra (Hukuk) Mahkemesinin 08.05.2015 tarihli ve 2015/25 E., 2015/35 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istemin yenileme talebinin reddedilmesi ve yeniden haciz konulmasına ilişkin olduğu, işlemde bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davanın (şikâyetin) reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

6. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

7. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 12.01.2016 tarihli ve 2015/23275 E., 2016/504 K. sayılı kararı ile;

"... Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, alacaklı icra mahkemesine başvurusunda, icra müdürlüğünce haksız olarak taşınmaz haczinin ve satışın düşürüldüğünü, ayrıca haciz yenileme talebinin de reddedildiğini ileri sürerek bu işlemlerin iptalini istemiş, mahkemece şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Somut olayda, borçlu hakkında ihtiyati haciz kararına dayalı olarak takip başlatıldığı ve 01.02.2012 tarihinde taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz şerhinin konulduğu, ödeme emrinin ise 08.03.2012 tarihinde borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

Satış isteme süresi, İcra İflas Kanunu'nun 264/son maddesinde öngörülen ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü tarihten itibaren başlar. Somut olayda ihtiyati haciz 13.3.2012 tarihinde kesin hacze dönüşmüş olup, haciz tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 106. maddesi hükmü uyarınca; satışın talep edildiği 06.02.2014 tarihinde henüz (2) yıllık satış isteme süresinin geçmediği görülmektedir.

O halde mahkemece, alacaklının şikâyetinin, haczin ve satışın düşürülmesine ilişkin icra müdürlüğü kararının kaldırılmasına yönelik kısmı bakımından kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

8. Bismil İcra (Hukuk) Mahkemesinin 16.05.2016 tarihli ve 2016/38 E., 2016/38 K. sayılı kararı ile; istemin yenileme talebinin reddedilmesi ve yeniden haciz konulmasına ilişkin olduğu, iyi niyetli üçüncü işinin iyi niyetinin korunması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

9. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haczin ve satışın düşürülmesine ilişkin memurluk işleminin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

11. İcra memur muamelesinin iptali istemine ilişkin karşı tarafı icra müdürlüğü gösterilen şikâyette, alacaklı vekilinin Özel Daire bozma kararına uyulmasını istemiş olması karşısında mahkemece direnme kararı verilip verilemeyeceği, şikâyet konusu taşınmazı 22.03.2013 tarihinde satın alan üçüncü kişi Servet T.’in şikâyetin karşı tarafı olup olmadığı, buna göre şikâyet dilekçesinin, Özel Dairenin bozma kararının, direnme kararının ve alacaklı vekilinin temyiz dilekçesinin üçüncü kişi Servet T.’e tebliği için dosyanın geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış, ön sorunun bulunmadığına oy birliği ile karar verilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

IV. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesi gerekmektedir.

13. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 106. maddesi “… Alacaklı haczolunun mal taşınır ise hacizden nihayet bir sene ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir.

Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı taşınır hükmündedir…” hükmünü,

Aynı Kanun’un 110. maddesi ise “…Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıpta bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar…” hükmünü içermektedir.

14. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 29.06.2018 tarihli ve 30463 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2016/4 E., 2018/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; satış isteme süresinin kesin haciz tarihinden başladığı, İİK'nın 59. maddesi uyarınca bir işlemin yapılmasını isteyen tarafca o işlemin yapılması için gerekli masrafların avans olarak yatırılması, İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 6. maddesine göre bu masrafların tahsilat makbuzu karşılığında para olarak alınması gerektiği, aksi takdirde talebin yapılmamış sayılacağı, satış talebinde bulunan alacaklının satış giderlerini peşin yatırması gerektiği, süresi içinde satış istenmesine rağmen satış avansının süresinde yatırılmaması hâlinde satışın süresinde istenmemiş sayılacağı ve haczin kalkacağı, az da olsa satış avansının yatırılmış olmasının usulüne uygun bir satış talebinin bulunduğu anlamına geleceği, yatırılan masrafın yetmeyeceğinin sonradan anlaşılması hâlinde bunun tamamlanması istenebilirse de, masrafın hiç yatırılmaması hâlinde geçerli bir talebin varlığından söz edilemeyeceği, alacaklı kanuni süreler içerisinde hacizli malın satışını talep etmiş ve gerekli giderleri peşin olarak ödemişse veya gerekli giderleri süresi içinde depo etmişse, artık icra müdürünün usulüne uygun olarak yapılmış bu talebi kabul etme yükümlülüğünün olduğu, icra müdürünün kıymet takdirinin yapılmadığı gerekçesiyle veya diğer sebeplerle satış talebini reddedemeyeceği, alacaklı tarafından süresinde satış talebinde bulunulmuş ve avansı da yatırılmış ise satış talebine ilişkin ret kararının, İİK’nın 106. maddesine uygun olan satış talebindeki haklılığı ortadan kaldıran bir karar niteliğinde bulunmadığı, sadece satışın fiilen yapılamayacağına yönelik bir tespitten ibaret olduğu, satış masraflarının alacaklıdan tahsil edilmesi hâlinde satış talebinin geçersizliğinden bahsedilemeyeceği, icra müdürü satış talebini reddetmiş olsa dahi ret kararının yasal bir dayanağının bulunmaması nedeniyle geçerli bir satış talebinin varlığını koruduğu ve haczin kalkmayacağı, satış talebi reddedilmiş olmasına rağmen bu işlemin iptali için şikâyet yoluna gidilmediğinden bahisle, geçerli bir satış talebinin bulunmadığından söz edilemeyeceği kabul edilmiştir.

15. Satış isteme süreleri İİK’nın 106. maddesinde belirtilmiş olup, bu hükümde açıkça yazılı olduğu gibi, (kesin) hacizden itibaren işlemeye başlar. İhtiyatî haciz sahibi alacaklılar, hacizleri kesin hacze dönüşmedikçe satış isteyemeyeceklerinden, bunlar hakkında İİK’nın 106. maddesindeki satış isteme süreleri işlemez. Bu hâlde satış isteme süreleri ihtiyatî haczin kesin hacze dönüştüğü tarihten itibaren işlemeye başlar (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 604, 606).

16. Alacaklı, bir kambiyo senedine dayanarak ihtiyatî haciz kararı almış ise, (ihtiyatî haczin konulmasından, ihtiyatî haciz yokluğunda yapılmışsa ihtiyatî haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren) yedi gün içinde, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilir (İİK m. 264/1). Bunun üzerine icra dairesi, borçluya kambiyo senetlerine özgü haciz (10 örnek nolu) ödeme emri gönderir (İİK m. 168). Borçlu, beş gün içinde ödeme emrine itiraz etmezse, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip kesinleşir. Fakat, ihtiyatî haciz on günlük ödeme süresinin (İİK m. 168/2) ödemesiz geçmesi üzerine (kendiliğinden) kesin hacze dönüşür (İİK m. 264/5) (Kuru, s. 1069-1070).

17. Somut olayda; alacaklı tarafından Bismil Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.02.2012 tarihli 2012/6 D. İş sayılı ihtiyatî haciz kararına dayalı olarak 07.02.2012 tarihinde borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, alacaklı vekilinin 01.02.2012 tarihinde ihtiyatî haciz kararı gereğince borçlu adına kayıtlı taşınmazların tespiti ile ihtiyatî haczi için gereğinin yapılmasını talep ettiği, 01.02.2012 tarihinde icra müdürlüğünce talebin kabulü ile talep gibi işlem yapılmasına karar verildiği, taşınmazın tapu kaydına 01.02.2012 tarihinde haciz şerhi işlendiği, borçluya 08.03.2012 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin 05.02.2014 tarihinde “Borçlu şirketin hacizli taşınmazının satışını talep ediyoruz. Gerekli işlemlerin ifası için lazım gelen masrafı yatırmamız için yeteri kadar masrafın hesaplanmasını, ayrıca satışa esas olmak üzere son takyidatların sorulmasını” şeklinde talepte bulunduğu, icra müdürünün 06.02.2014 tarihli işleminde “Taşınmaz haczinin 01.02.2012 tarihinde şerh edilmiş olduğu görülmüş olup haciz 2 yıllık süreye tabi olmakla haczin 01.02.2014 tarihinde düşmüş olduğu tespit olunmuştur. Ayrıca dosyada yapılan kıymet takdiri yeni kanun döneminde yapılmakla 27.02.2013 tarihli kıymet takdirinin de dolmasına 22 günlük bir süre kalmış olduğu tespit olunmuştur. Ancak birinci satış günü itibariyle kıymet takdirinin süresinin dolmamış olduğu gerekmekle talebin reddine” karar verildiği anlaşılmaktadır.

18. Alacaklı vekilinin 09.04.2014 tarihinde “Borçlu İ. …Ltd. Şti.’nin hacizli olan ve kıymet takdiri yapılmış olan taşınmazın satışının yapılması için lazım gelen masrafın hesaplanmasını ve son takyidatların sorulmasını içeren 05.02.2014 tarihli talebimizin gereği yapılmadığından satış masraflarını yatıramadık. Haklarımız saklı kalmak üzere 05.02.2014 tarihli talebimizi yeniliyoruz. Borçlu İ. … Ltd. Şti.’nin taşınmazın satışının yapılabilmesi için gerekli tüm masrafların hesaplanmasını ayrıca haczin yenilenmesi için gerekli yazışmanın yapılması ve taşınmaz üzerindeki son takyidatların da sorulmasını, haczin yenilenmesi işleminin hemen ardından yatıracağımız masraflar (dosyada hesaplanacak oranda) karşılığında satış işleminin ifası gereğinin yapılması” şeklinde talepte bulunduğu, icra müdürünün 10.04.2014 tarihli işlemiyle “Alacaklı vekilinin 05.02.2014 tarihli talebinin gereğinin yapılmadığını belirtmiş olup bu tarihteki talebinin alınmış olduğu ve taleple ilgili karar verilmiş olduğu ancak kararın dosya üzerinden verildiği ve UYAP sistemine işlenilmediği için alacaklı vekilince öğrenilememiş olduğu tespit olunmuştur. Belirtilen tarihli talebin reddedilmiş olduğu, red gerekçesi olarak taşınmaz haczinin 01.02.2012 tarihinde yapılmış olduğu eski Kanun döneminde yapılmakla 2 yıllık süreye tabi olduğu ve sürenin 01.02.2014 tarihinde dolmuş olduğu ve haczin yenilenmediği için düşmüş olduğundan ve taşınmaz kıymet takdirinin ise 27.02.2013 tarihinde raporlanmış olduğu ve yeni Kanun döneminde yapılmış olduğu için 1 yıllık süreye tabi olduğu tespit edilmiş olup birinci satış günü itibariyle kıymet takdirinin geçerli durumda olması gerektiği için talebin reddine karar verilmiş olduğu dosyadan tespit olunmuştur. Alacaklı vekilinin 09.04.2014 tarihli talebi gereği haczin yenilenmesi için tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiş olup kıymet takdirinin yenilenmesi ve dosyanın satışa hazır hale gelmesinden sonra 2500TL masraf yatırıldığı takdirde satış işlemine başlanılmasına” karar verildiği, icra müdürlüğünce 10.04.2014 tarihinde taşınmaza haciz konulması için tapu müdürlüğüne yazı yazıldığı, Bismil Tapu Müdürlüğünün 10.04.2014 tarihli cevabında taşınmazın 22.03.2013 tarihli ve 1342 yevmiye ile başka şahsa satıldığı, borçlu adına taşınmaz kaydına rastlanmadığından TMK’nın 1016. maddesi ile Tapu Sicil Tüzüğünün 26. maddesi gereğince reddedildiğinin bildirildiği görülmektedir.

19. Alacaklı vekilinin 27.04.2014 tarihli talebinde “tapu kaydına haczin yenilenmesi talepli yazınıza verilen cevabi yazıya göre borçluya ait taşınmaz 22.03.2013 tarihinde satıldığından haciz yenilenememiştir. Taşınmazın satışının yapılmış olduğu tarihte taşınmazın üzerinde haczin varlığı sabittir. Taşınmaz hacizli olarak satın alındığından bu satıştan dosyaya ve tarafımıza da bilgi verilmeli iken bilgi verilmediğinden, satın alana hacizden kaynaklı sorumluluklar da aktarılmamıştır. Taşınmaz üzerindeki haczin yenilenmesi, taşınmazın satın alan şahsa hacizli taşınmazı satın almasından dolayı taşınmaz değerince borçlu sayıldığının ihbarı için gereğini” şeklinde talepte bulunduğu, icra müdürünün 28.04.2014 tarihli işlemiyle “Dosyamızdan haciz şerhi işlenilmiş, taşınmazın Bismil Tapu Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabı ile 22.03.2013 tarihinde başka bir şahsa satılmış olduğu tespit olunmuştur. Alacaklı vekili talebinde dosyadaki haczin düşmesi nedeniyle yeniden başka bir şahsa devrolmuş olsa da taşınmaz üzerine dosyamız alacağı için haciz şerhinin işlenilmesini talep etmiştir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24.06.2013 tarihli ve 2013/15310 E., 2013/23437 K. sayılı kararında belirtildiği gibi haciz tarihinden itibaren İİK’nın 106. maddesinde belirtilen kanuni müddet olan 2 yıllık sürede satış istenmemekle haciz düşmüştür. Haczin düştüğü tarih itibariyle artık taşınmazda malik borçlu olmamakla aynı taşınmaz üzerine borçlunun borcundan dolayı yeniden haciz konulamaz. Alacaklı vekilinin yeniden haciz şerhi talebinin ve üçüncü şahsın taşınmaz değerince borçlu sayıldığına ilişkin ihbar talebinin reddine” karar verildiği anlaşılmaktadır.

20. 16.05.2014 tarihinde üçüncü kişi Servet T.’in icra müdürlüğüne başvurarak “Dosyanız borçlusuna ait taşınmazı satın aldım. Taşınmaz benim üzerime kayıtlı olup müdürlüğünüzün yukarıda numarası yazılı dosyasından hacizliydi. Konulan dosyanız haczinin üzerinden İİK’nın 106 ve 110. maddeleri gereği yasal süre geçmiş ve haciz düşmüştür. Şu an adıma kayıtlı olan Diyarbakır ili, Bismil ilçesi, Şaklatiz köyü 126 ada 19 parselde ki taşınmazım üzerindeki müdürlüğünüzün düşen 01.02.2012 tarihli haczinin kaldırılmasını talep ederim” şeklinde talepte bulunduğu, icra müdürünün 20.05.2014 tarihli işlemiyle “Dosyamızdan hacizli bulunan taşınmaz üzerindeki haczimizin İİK’nın 106 ve 110. maddeleri gereğince düştüğü görülmekle taşınmaz malikinin talebinin kabulü ile taşınmaz üzerindeki dosyamızın düşen haczinin kaldırılmasına, bu hususta Bismil Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına” karar verildiği, icra müdürlüğünce 20.05.2014 tarihinde Bismil Tapu Müdürlüğüne yazı yazıldığı, Bismil Tapu Müdürlüğünün 20.05.2014 tarihli cevabında taşınmazın Servet T. adına kayıtlı olup haciz terkin işlemi yapıldığının bildirildiği, alacaklı vekilinin 02.02.2015 tarihli talebinde “Müdürlüğünüzde derdest 2012/55 E. sayılı takip dosyasında borçlunun usulüne göre haczedilen ve satış işlemleri yapılan taşınmazı üzerinde hacizli iken yapılan tasarrufların tarafımıza bildirilmediği borçlunun hacizli malını satın alan kimsenin tarafımıza bildirilmesi ve takip borçlusu olarak (satın aldığı hacizli taşınmazdan dolayı) satış işlemlerinin devamı gerektiği açıktır. Taşınmaz üzerindeki haczin yenilenmesi ve satışı işlemlerine yönelik taleplerimiz hakkında herhangi bir bildirimde bulunulmadı. Haklarımız saklı kalmak üzere haczin yenilenmesi talebimizi yeniliyoruz. Ayrıca talebimiz hakkında kararın da tebliği için gereğini talep ediyoruz” şeklinde talepte bulunduğu, icra müdürünün 04.02.2015 tarihli işlemiyle “Alacaklı vekilinin talebi ve dosya incelenmiş olup, alacaklı vekilinin yeniden haciz şerhi işlenilmesine yönelik talebinin daha önce reddedildiği görülmekle yeniden karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği görülmektedir.

21. Ödeme emri tebliğinden itibaren on günlük ödeme süresinin, ödemesiz geçmesi üzerine ihtiyatî haciz kendiliğinden kesin hacze dönüşeceğinden somut olayda ihtiyatî haciz 18.03.2012 tarihinde kesin hacze dönüşmüştür. İİK’nın 106. maddesinde belirtilen satış isteme süresi ise aynı Kanun’un 264. maddesinin son fıkrası gereğince ihtiyatî haczin kesin hacze dönüştüğü tarihten itibaren başlar. Buna göre alacaklı vekili 2 yıllık satış isteme süresi içinde 05.02.2014 tarihinde satış talebinde bulunmuş ise de İİK’nın 59. maddesi gereğince az da olsa satış avansı peşinen ödenmemiş olduğundan geçerli bir satış talebinden söz edilemez. İcra müdürlüğünce satış masrafının hesaplanarak alacaklı vekiline bildirilmemiş olması, İİK’nın 59. maddesi hükmünün uygulanmayacağı anlamına gelmez.

22. O hâlde İİK’nın 59. maddesi uyarınca az bir miktar olsa da satış avansı peşinen ödenmemiş olup, geçerli bir satış talebi bulunmadığından, süresinde satış istenememesi nedeniyle İİK’nın 106 ve 110. maddeleri gereğince haczin kalktığının kabulü gerekir.

23. Ayrıca; mahkemece bozma kararından sonra 16.05.2016 tarihli duruşmada “12/01/2016 tarih 2015/23275 Esas 2016/504 karar sayılı Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bozma ilamına direnilmesine” dair ara karar verilerek, direnme kararının gerekçesinde “bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir” şeklinde açıklamaya yer verilmiş ise de bu hususun mahallinde düzeltilebilir maddi hata teşkil ettiği değerlendirilmiş ve işin esasına etkili görülmemiştir.

24. O hâlde direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle onanması gerekmiştir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.