İCRA TAKİBİNDEN SONRA VE İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDAN ÖNCE YAPILAN ÖDEMELER DÜŞÜLEREK DAVA AÇILMALIDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 Tem
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2017/11-80
KARAR NO    : 2017/889

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                   : 10/10/2013
NUMARASI            : 2013/193 - 2013/279
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVACI                  : T. Bankası A.Ş. vekili Av. İ.U.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVALILAR             : 1- K. Gıda Pazarlama Dağıtım San. Ve Tic. Ltd. Şti., 2- İ.K.,
                                   3- H.K., 4- H.K. vekilleri Av. A.E.
BİRLEŞEN DAVA     : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/755 E.

Taraflar arasındaki “banka teminat mektubunun iptali istemli asıl ve itirazın iptali istemli birleşen” davalardan dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 28. Asliye Ticaret (Kapatılan İstanbul 7. Asliye Ticaret) Mahkemesince her iki davanın kabulüne dair verilen 16/12/2010 gün ve 2008/626 E., 2010/585 K. sayılı karar davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/10/2012 gün, 2011/15732 E., 2012/14964 K. sayılı kararı ile;

"… Davacı vekili asıl ve birleşen davada, 04/01/2006 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca davalı şirkete nakit kredi kullandırıldığını, ayrıca 18/03/2008 tarih 250.000 TL tutarlı bir adet teminat mektubu verildiğini, diğer davalıların sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduklarını, bankaca görülen luzüm üzerine kredi hesabı kat edilerek teminat mektubunu iade edilmesinin ve bakiye kredi borcunun ödenmesinin davalılardan istendiğini, sonuç alınamayınca kredi alacağının tahsili için davalılar hakkında takip başlatıldığını, ancak takibin davalıların haksız ve kötüniyetli itirazı ile durduğunu ileri sürerek, asıl dava bakımından 250.000 TL tutarındaki teminat mektubu bedelinin, davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmesi için davalılardan tahsiline, dava sırasında teminat mektubunun ilgilisine tazmini halinde bedelinin tazmin tarihinden itibaren temerrüt faizi ve gider vergisi ile birlikte davalılardan tahsiline, birleşen dava bakımından davalıların takibe vaki itirazlarının iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davacının hesabı kat ettikten sonra kredi alacağının tahsili için İstanbul 3. İcra Müdürlüğü'nün 2008/2...7 Esas sayılı dosyasında davalılar hakkında takip başlattığını, oysa davalının sözleşmenin teminatı olarak davacıya verdiği çekler bulunduğunu, takibe konu alacak miktarı ile teminat olarak verilen çekler karşılaştırıldığında davalıların takip tarihi itibariyle davacıya borçlu değil alacaklı olduğundan takibe itiraz edildiğini, ancak davacının bu kere teminat olarak verilen çeklerin tahsili için İstanbul 14. İcra Müdürlüğü'nün 2009/5..3 Esas sayılı dosyasında takibe geçtiğini, böylelikle aynı borç ilişkisinden dolayı davalıların iki kere borçlu gösterildiğini, bu durumun mükerrer tahsilata da yol açacağını savunarak, davacının teminat mektubu bedelinin tahsili talebinin kabul edilmesini, davalıların takip tarihi itibariyle talep edilen kadar borçlu olmadıklarının tespitiyle itirazın iptali isteminin kısmen veya tamamen reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, iddia savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tahsilde tekerrür etmemek üzere asıl davanın kabulüne, teminat mektubu tazmin edildiğinden bedelinin tazmin tarihinden itibaren %60 temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür etmemek üzere davalıların icra takibine yaptıkları itirazların toplam 147.319,99 TL üzerinden iptaline ve takibin devamına, takipten sonra ve davadan önce yapılan ödemelerin infazda icra müdürlüğünce nazara alınmasına, alacak belirli ve likit bulunduğundan dava tarihindeki alacak üzerinden takdiren %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ve koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki (2) numaralı bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Birleşen dava, kredi borcunun tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali- istemine ilişkindir.

Davacı fer'ileri ile birlikte 168.899,78 TL alacak için icra takibinde bulunmuş, davalılar takip tarihi itibariyle borcun 140.547,47 TL olduğunu, ancak davacıya verilen çekler ve hesapta tutulan para dolayısıyla borçlu değil alacaklı olduklarını ileri sürerek takibe itiraz etmişler, davacı takip konusu alacağın tamamı üzerinden iş bu itirazın iptali davasını açmıştır. Hükme esas alınan 21.07.2010 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacının takip tarihi itibariyle alacağının (asıl alacak,ihtarname masrafı, takip masrafı ve icra vekalet ücreti olmak üzere) 159.433,99 TL olduğu, takip tarihi ile dava tarihi arasında kısmi ödemeler yapıldığı, dava tarihi itibariyle alacağın 58.466,55 TL olduğu hesaplanmış, mahkemece takip tarihi itibariyle yapılan hesaplama esas alınarak (icra vekalet ücreti hariç) 145.248,96 TL ana para, 417,03 TL ihtarname masrafı ve 1.654,00 TL icra masrafı olmak üzere toplam 147.319,99 TL alacak üzerinden davalıların itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, dava tarihinden önce yapılan ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğünce nazara alınmasına karar verilmiş, buna karşın dava tarihindeki alacak tutarı esas alınarak davacı taraf lehine icra inkar tazminatına hükmolunmuştur.

Ancak, itirazın iptali davası, müddeabihi; takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi normal bir eda davası olup, bu davada mahkeme tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını dava tarihine göre belirlemek zorundadır. Mahkemece benimsenen bilirkişi ek raporunda davalıların takipten sonra ve fakat dava açılmadan önce haricen kısmi ödemede bulundukları belirtilmiştir. Bu durumda, davalıların takipten sonra yaptığı harici ödemelerin icra müdürlüğünce re'sen nazara alınamayacağı düşünülüp yapılan kısmi ödemeler düşülerek, dava tarihine göre belirlenecek bakiye alacak tutarına göre karar verilmesi gerekirken, takip tarihine göre belirlenen alacak tutarı üzerinden itirazın iptaline ve bu miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.

3- Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekilinin davacı ve davalı taraf lehine hükmolunan vekalet ücretlerine ilişkin temyiz itirazının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir...

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalılar Hasan K., İlhan K., Hakan K. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Asıl dava banka teminat mektubunun iptali; birleşen dava ise genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girşilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Yerel Mahkemece asıl davada davacı bankanın depo talebi ile ilgili olarak 17/10/2008 temerrüt tarihi itibariyle mer’i olan 250.000 TL miktarlı teminat mektubunun depo talebinin yerinde bulunduğu ancak mektubun muhatabı tarafından 27/10/2008 tarihinde tazmin edilmesi nedeniyle 250.000 TL miktarlı teminat mektubu bedelinin ve işleyecek temerrüt faizi isteminin de yerinde olması nedeniyle bu yönden açılan davanın kabulüne; birleşen dava yönünden ise takip tarihi itibariyle bilirkişi raporu uyarınca 145.248,96 TL ana para, 417,03 TL ihtarname masrafı, 1.654 TL icra harç ve masraflar olarak belirlenen alacak miktarının 147.319,99 TL olduğu gerekçesiyle bu miktar üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, dava tarihinden önce yapılan ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğünce nazara alınmasına karar verilmiş, buna karşın dava tarihindeki alacak tutarı esas alınarak davacı taraf lehine icra inkar tazminatına hükmedilip, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Hüküm davalılar vekili tarafından birleşen davaya yönelik olarak temyiz edilmiş olup, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan sebeplerle bozma kararı verilmiştir.

Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalılar İlhan K., Hakan K. ve Hasan K. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, icra takibinden sonra ancak itirazın iptali davası açılmadan önce yapılmış kısmi ödemeler olması durumunda itirazın iptaline karar verilecek alacak tutarının dava tarihi itibariyle mi; yoksa takip tarihi itibariyle mi hesaplanacağı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtilmelidir ki itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.

Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.

Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.

Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK m. 67/1). Alacaklı, alacağının varlığını mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na (01.11.2011 tarihinden itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na) göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.

Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.04.2007 gün ve 2007/19-159 E., 2007/220 K.; 04.07.2007 gün ve 2007/13-453 E., 2007/453 K; 19.10.2011 gün ve 2011/19-532 E., 2011/640 K.; 09.02.2011 gün ve 2011/13-29 E., 56 K. sayılı kararları).

Sonuç itibariyle icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece Özel Dairenin bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.