İFLAS DAVALARINDA MENFİ TESPİT DAVASININ BEKLENMESİ ZORUNLU DEĞİL İSE DE ÖDEME DEF’İ İLE İLGİLİ İDDİANIN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 Eki
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/5307
KARAR NO    : 2022/3586

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 01/07/2021
NUMARASI                : 2021/726 - 2021/837
İLK DERECE
MAHKEMESİ             :
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                       : 13/01/2021
NUMARASI                : 2015/839 - 2021/25 
DAVACI                      : İ.İ. Vek. Av. S.E.
DAVALI                      : T. Denizcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş Vek. Av. S.Ö.
MÜDAHİL                  : 1- Ö.A. Vek.  Av. A.K. 2- Ö. Denizcilik ve Yangın Söndürme Cihzları Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti.  
                                        Vek. Av. H.A. 3- 3 N. Bilişim Teknolojileri San ve Tic. Ltd. Şti. Vek. Av. H.A.

Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, davalı şirkete verilen ödünç paranın tahsili için davalı şirket aleyhine ilamsız takip yapıldığını, sonrasında takibin iflas yolu ile adi takibe çevirildiğini, takibin kesinleştiğini, ödeme yapılmadığını ileri sürerek davalı şirketin iflasını talep ve dava etmiştir.

Davalı şirket vekili, şirket ortakları tarafından yapılan 17.11.2014 tarihli toplantıda, davaya konu icra dosyasında iddia edilen borç için davacıya toplam 362.647 USD bedelli, vadeleri Ocak 2016’tan itibaren başlayan 12 adet bono verildiğini, senetlere konu borcun ödendiğini, İstanbul Anadolu 9. Ticaret Mahkemesinin 2015/1449 E. sayılı dosyasında bonolarla ilgili menfi tespit davası açıldığını bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince; iddia, savunma, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre davalı şirketin bekletici mesele yapılmasını istediği davaya konu borcun iş bu davaya konu olmadığı, bilirkişi kök ve ek raporlarında davalı tarafından davacıya veya resmi bir kuruma yapılan bir ödemenin olduğuna dair bir kaydın davalı defterlerinde yer almadığının belirtildiği, borçlu şirkete depo emri gönderildiği, yasal süresi içerisinde borcun ödenmediği gerekçesiyle davanın kabulüne davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince, davacı ile davalı şirket ortakları arasında protokol yapıldığı ve bir takım senetlerin verildiği, bu senetler ile ilgili olarak açılan davanın bekletici mesele sayılması talep edilmiş ise de İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1449 E. 2017/1147 K. sayılı dosyasından davanın reddine karar verildiği, davalı hakkında iflas yolu ile başlatılan adi takibin kesinleştiği, davalının ödeme iddiasını ispat edemediği, iflas davasından sonra açılacak menfi tespit davasının iflas davasında bekletici mesele yapılmasının kanunda öngörülmediği, borçlunun borcunu yatırdıktan sonra istirdat davası açabileceği, davalı şirketin usulüne uygun depo emrine rağmen borcunu ödemediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, İİK'nın 155 ve devamı maddeleri uyarınca iflas yoluyla adi takipte davalının iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir.

Davacı tarafından davalı şirket aleyhine 10.10.2014 tarihinde şirkete verilen ödünç paranın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin iflas takibine çevrildiği, yasal süresi içinde itiraz edilmediği için takibin kesinleştiği, tarafların 17.11.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi, senet bordrosu ve aynı tarihli toplantı tutanağı düzenledikleri, toplantı tutanağında davacının şirket üzerine koydurduğu hacizlerin kaldırılması ve davacının davalı şirketten olan 362.647,00 USD cari alacağına karşılık 12 adet senet düzenlendiği, İstanbul Anadolu 9. Ticaret Mahkemesi 2015/1449 E. sayılı dava dosyasında, davacı şirket ve ortaklarının, toplantı tutanağına konu bonodan kaynaklı borcun bulunmadığına ilişkin menfi tespit davası açtıkları, mahkemenin 2017/1147 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılmıştır. İflas davalarında menfi tespit davasının beklenmesi zorunlu değil ise de davalı şirketin ödeme def’i ile ilgili olarak dosyada alınan 22.01.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda taraflarca imzalanan 17.11.2014 tarihli protokolün 2. maddesine göre davacının takibe konu ödünç verdiği para miktarı ile davalı şirketin davacı lehine keşide etmiş olduğu senet bedelleri toplamı, kur farkları da dikkate alındığında birbirini karşılar nitelikte olduğu, 01.07.2016- 01.08.2016 vadeli toplam 60,000 USD'nin ödendiğinin davalı tarafından ispatlanması halinde davacı yana herhangi bir borcunun olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece davalı şirketin ödeme def'i konusunda takipteki alacakla, senetlere konu alacağın aynı olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılarak gerektiği takdirde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak henüz kesinleşmemiş İstanbul Anadolu 9. Ticaret Mahkemesinin 2015/1449 sayılı dosyası da nazara alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararı doğru olmamış, istinaf mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, HMK 373/1 maddesi uyarınca dosyanın İstanbul Anadolu 5 Asliye Ticaret Mahkemesine kararın bir örneğinin İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan         Üye                    Üye                   Üye            Üye
M. KIYAK      Ö. KIZILKAYA    M. COŞKUN     İ. KARA     M. ÖZDEMİR