İHTİYATİ HACİZ - İHTİYATİ TEDBİR KARARINA KARŞI BAŞVURUNUN REDDEDİLMESİNDE YARGITAY 11. HD. KARARI

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Ock
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2016/13517 
KARAR NO    : 2016/9355

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ     : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ               : 02.08.2016
NUMARASI        : 2016/504 -
DAVACI              : V. HASTANELERİ SAĞLIK YATIRIM A.Ş.
VEKİLİ               : AV. G.Ş.K.
ASLİ MÜDAHİL  : İ.V. SAĞLIK HİZMETLERİ A.Ş.
VEKİLİ               : AV. H.S.
DAVALILAR       : 1- İ. E. LİSELİLER EĞİTİM VAKFI 2- A.A. 3- M.S.D. 4- F.K.
                           5- A.M.Y. 6- C.D. 7- B.K. 8- A.İ.İ. 9- A.S.C. 10- R.E.E.11- R.N.T.

Taraflar arasında görülen tazminat davasında, davanın görüldüğü İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 19.07.2016 ve 20.07.2016 tarihli olup davalıların mal varlığı üzerinde “ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir konulmasına” dair ara kararları aleyhine davalılar vekili tarafından 21.07.2016 tarihli dilekçeyle yapılan itiraz üzerine mahkemece verilen 02.08.2016 tarihli gerekçeli karar ile itirazın reddine karar verilmiş, itiraz üzerine verilen bu karar aleyhine davalılar vekili tarafından 25.08.2016 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusunda bulunulmuş, mahkemece bu istemin de 26.08.2016 tarihli karar ile reddedilmesi üzerine davalılar vekilince verilen 31.08.2016 tarihli dilekçe ile istinaf yoluna başvurunun reddine dair kararın kaldırılarak yapılacak inceleme sonucunda 19.07.2016 ve 20.07.2016 tarihli ara kararlarına itirazlarının kabul edilerek mezkur ara kararlarının kaldırılması talepleriyle istinaf yoluna başvurulmuş, mahkemece bu yoldaki başvurunun da 01.09.2016 tarihli karar ile reddini müteakip yine davalılar vekili tarafından verilen 13.10.2016 tarihli iki ayrı dilekçe ile öncelikle mahkemece verilen 01.09.2016 kararın istinaf yoluyla incelenerek ortadan kaldırılması istenmiş, ayrıca Yargıtayca “istinaf denetimi” yapılmak suretiyle istinaf başvurularının mahkemece reddine ilişkin 01.09.2016 tarihli kararın ortadan kaldırılarak 25.08.2016 tarihli başvuru dilekçeleri çerçevesinde inceleme yapılıp mahkemece verilen 19.07.2016 ve 20.07.2016 tarihli kararlarının kaldırılması veya dosyanın doğrudan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi yahut da ilk derece mahkemesinin 01.09.2016 tarihli kararının temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesinin talep edilmesi üzerine, mahkemece verilen 13.10.2016 tarihli ara karar ile davalılar vekilinin istinaf taleplerinin reddine, Yargıtay'a hitaben yazılan dilekçenin ise temyiz defterine kaydedilmesine karar verilerek dosyanın anılan dilekçeye istinaden mahallinden Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, dosya içerisindeki tüm kağıtlar okundu, gereği görüşülüp düşünüldü. 

Dava, iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davalı vakıf ve yöneticilerinin asli müdahale talebinde bulunan şirkete zarar verdikleri savına dayalı bir tazminat davası niteliğinde olup, temyiz başvuru dilekçesi içeriği ve gönderilen dosya kapsamı uyarınca Dairemiz önüne gelen iş, davanın görüldüğü mahkemece verilen ve ara kararı niteliğindeki geçici hukuki koruma tedbirleri kapsamındaki kimi kararlar ve bu kararlar aleyhine yapılan başvurularla ilgilidir.

Dairemize yapılan temyiz başvurusunun içeriği ve meselenin mahiyeti itibariyle, yerel ilk derece mahkemesinin aleyhine temyiz başvurusunda bulunulan kararlarının mahiyeti, tarihi, hangi kanunyoluna tabi oldukları, kanunyolu ile görevli merciin belirlenmesi ve bunun sonucuna göre davalılar vekilinin temyiz başvurusu ile ilgili ne yönde bir karar verilmesi gerektiği açısından aşağıdaki bazı hususların açılanması, bu açılama ışığında yerel mahkemece verilen kararların değerlendirilmesi zorunlu olmuştur.

Konuyla ilgili yasal düzenlemeler, HMK'nın 341 ve 346. maddeleriyle, temyiz incelemesine ilişkin 361. maddesidir. Keza, aynı kanunun Geçici 3. maddesinin de zaman itibariyle anılan maddelerin uygulanması bakımından gözönünde tutulması gerekir. 

HMK'nın Geçici 3/2. maddesinin önceki halinde, öz itibariyle, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulan kararlar bakımından 1086 sayılı Kanun'un temyize ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmekteyken 2. fıkrada 6723 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, “aleyhine temyiz yolun başvurulan” ibaresi değiştirilerek yerine “verilen” ibaresi getirilmiş, fıkraya bu nitelikteki kararlara ilişkin dosyaların bölge adliye mahkemesine gönderilemeyeceği hususu eklenmiştir. Ancak, Adalet Bakanlığınca bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016 tarihi itibariyle faaliyete geçecekleri ilan edilmiş olmakla 20.07.2016 ila 23.07.2016 tarihleri arasında verilen kararlar bakımından ne yönde uygulama yapılacağı konusunda bir belirsizlik oluşturulmuş ise de, bu cihette yapılacak bir tartışmanın eldeki davadaki kanunyolu başvurusunun mahkemece verilen hangi tarihli karara yönelik olduğunun belirlenmesinden sonraya ertelenmesi ve bu belirlemeden sonra sonuca etkili olacak ise yapılması yerinde olacaktır. Bu nedenle, öncelikle, davalıların kanunyolu başvurusunun yerel ilk derece mahkemesinin hangi tarihli kararına yönelik olduğunun belirlenmesi gerekir.

Dosyanın incelenmesinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davalılar vekilinin kanunyolu başvurusu, mahkemece verilen ve mahiyeti ne olursa olsun sonuçta geçici hukuki koruma önlemi niteliğindeki 19.07.2016 ve 20.07.2016 tarihli kararlara itiraz üzerine verilen 02.08.2016 tarihli karara yöneliktir. Esasen, HMK'nın 394. maddesi ile İİK'nın 265. maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz istemlerinin kabulüne dair kararlara karşı ancak itiraz edilebileceği, bu nevi kararlar bakımından doğrudan bir kanunyolu öngörülmediği açıktır. İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz istemlerinin kabulüne dair kararlara yönelik itiraz üzerine verilen kararların ise, ilgili yasal düzenlemeler uyarınca, ilk karardan ayrı, yeni bir karar niteliğinde olduklarında duraksanmamalıdır. Davalı yanın itirazı üzerine verilen 02.08.2016 tarihli karar, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş bir karar olmakla, HMK'nın Geçici 3. maddesinin eldeki dava bakımından uygulanabilirliği söz konusu olmayıp 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle oluşan belirsizlik ile ilgili bir tartışma açılmasına da gerek yoktur. Sonuç olarak, yerel ilk derece mahkemesince, gerek 02.08.2016 tarihli karar aleyhine istinaf başvurusu dilekçesinin reddine ilişkin 26.08.2016 tarihli kararda ve gerekse de bu karar aleyhine yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik 01.09.2010 ve aynı mahiyetteki 13.10.2016 tarihli kararlarında, kanunyoluna başvurulan kararın aslında 19.07.2016 tarihli karar olduğuna ilişkin yaklaşımının hiçbir yasal dayanağı bulunmadığı gibi HMK'nın 341 ve 346. maddeleri ile 361. maddesindeki yasal düzenlemelere aykırı düşecek şekilde bu kararlar bakımından temyiz yolunun açık olduğuna hükmetmesi de yerinde değildir.

Tüm bu açıklanan hususlar gözetildiğinde, davalılar vekilinin ilk derece mahkemesinin 01.09.2016 tarihli istinaf başvurusunun reddine dair karara yönelik temyiz başvurusuna ilişkin dilekçesinin reddi gerekmiş, ilk derece mahkemesinin 02.08.2016 tarihli kararına vaki kanunyolu başvurusuyla ilgili HMK'nın 341 ve 346. maddelerinin emredici hükümleri dairesinde işlem yapılmak üzere dava dosyasının yerel ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir. 

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz başvuru dilekçesinin REDDİNE, HMK'nın 341. ve 346. maddeleri çerçevesinde işlem yapılmasını teminen dava dosyasının yerel ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 05/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

Başkan               Üye            Üye                           Üye                    Üye
Ahmet ÖZGAN    L.YAVUZ   H.G. VURALOĞLU   M.U.TARHAN    E.S.BAYDAR

BİLGİ : Davacı tarafın, ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir konulmasına dair talebinin kabul edilmesi, kendisine sıra cetvelinde yer almasını sağlamayacaktır. Bu konu hakkındaki Yargıtay 23. Hukuk Dairesi kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/yargitay-sira-cetveli-ihtiyati-tedbir-haciz-mahiyetinde

Ayrıca, "İhtiyati Haciz Yerine İhtiyati Tedbir veya İhtiyati Haciz Zımnında İhtiyati Tedbir Kararı Verilmesi ve Sonuçları" başlıklı doktrinsel açıklamalar için bkz. ERİŞİR, Evrim, Geçici Hukukî Korumanın Temelleri ve İhtiyatî Tedbir Türleri, İstanbul, 2013, s. 246-252.