İMZA İNCELEMESİ YÖNÜNDEN ADLİ TIP KURUMU SON MERCİ DEĞİLDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


07 May
2018

Yazdır

T.C.
YARGITAY    
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2015/2174
KARAR NO    : 2016/338

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ         :
KONYA 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ                   : 24/11/2014
NUMARASI            : 2013/479 - 2014/896
DAVACI                  : F.A. VEK. AV. M.Ş.Ş.
DAVALILAR           : 1- M.A., 2- R. A.

Taraflar arasındaki eşya ve ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y  K A R A R I

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı Ramazan'ın evli olduklarını, evlilik döneminde taraflar arasında çeyiz senedi düzenlendiğini, ayrıca davacıya düğünde bir takım hediyeler geldiğini ve davacının da müşterek konuttan çeyiz eşyası getirdiğini, ziynet eşyalarının davalı Mustafa tarafından davacıdan alınıp geri iade edilmediğini ileri sürerek, ziynet eşyalarının aynen ya da bedeli ile davalı Mustafa'dan tahsiline, çeyiz senedindeki eşyaların bedelinin her iki davalıdan müteselsilen tahsiline, davacı tarafça çeyiz olarak getirilen eşyaların bedelinin ise davalı Ramazan'dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Mustafa A. cevap dilekçesinde; çeyiz senedindeki tüm eşyaların davacıya teslim edildiğini, davacının bu eşyalar sebebiyle kendisine ibraname verdiğini, kendisinin eşlerle birlikte yaşamadığını, davacıdan ziynet eşyalarını alıp bununla gayrimenkul aldığına dair iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Ramazan A. vekili cevap dilekçesinde; çeyiz senedinde belirtilen ziynet eşyası dışındaki diğer eşyaları teslime hazır olduklarını, davacının başkaca eşyasının kalmadığını, düğünde gelen eşyalar ile davacıya ait olduğu belirtilen çeyiz eşyasına dair talebi kabul etmediklerini, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu ve davacının diğer davalıya tüm eşyalara dair ibraname verdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davalı 18.11.2013 tarihli duruşmada alınan beyanlarında, ziynet eşyalarının evlilik birliği içerisinde eşlerin borcu sebebiyle satıldığını belirtmiştir. 

Mahkemece, her ne kadar davalılarca, davacının mehir senedinde belirtilen tüm eşyalarını aldığına dair davalı Mustafa'yı ibra eden imzalı bir belge verdiği belirtilmiş ise de, bu belgedeki imzanın davacı tarafça kabul edilmemiş ve konuya dair yapılan imza incelemesinde belgedeki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilemediği belirtilmesi, davalı Ramazan'ın ziynet eşyalarının evlilik birliği devam ederken eşler tarafından ihtiyaçlar için sarf edildiğini belirtmesi gerekçesi ile ziynet eşyalarının davalı Mustafa tarafından davacıdan alınıp iade edilmediği sonucuna varıldığı, "Eşya ve çeyiz senedidir" başlıklı belgenin ziynetler dışındaki bölümünü teşkil eden 8 kalem eşyanın davalı Ramazan'da olduğu hususu kendisi tarafından da kabul edildiği bu nedenle eşyalara yönelik davacı talebinin kısmen yerinde görüldüğü, davacının aynı eşyalar için diğer davalı Mustafa'dan da talepte bulunulmuş ise de, bu eşyaların evlilik başlarken davacıya teslim edildiği, davalı Mustafa'nın eşlerle birlikte yaşamadığı, bu davalının edimini yerine getirdiği sonucuna varıldığından talebin bu davalı yönünden yerinde görülmediği, davacının kendi evinden getirdiğini belirttiği çeyiz eşyalarına yönelik talebi yönünden taraf ve tanık beyanları da gözetilerek, bu eşyaların davalı Ramazan'da kaldığı kanaatine varılarak her iki davalı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı Ramazan'ın temyiz itirazları yerinde değildir. 

Davalı Mustafa çeyiz senedindeki tüm eşyaların davacıya teslim edildiğini, davacının bu eşyalar sebebiyle kendisine ibraname verdiğini belirmiş, söz konusu belge aslını mahkemeye sunmuştur. Söz konusu belgedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda davacının 2013 yılına ait imza örnekleri getirtilerek Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şube'den rapor alınmış, 20.05.2014 tarihli Adli Tıp Raporunda; inceleme konusu 16.05.2004 tarihli "Eşya ve Çeyiz Senedidir" başlıklı belgenin arka yüzünde Fadime K. adına atılı imzanın, teşhise götürecek karakteristik materyal, önemli yazı ve tanı unsuru içermeyen, karalama tarzında çizgilerden ibaret basit tersimli bir imza olması nedeniyle aidiyetinin ve bu meyanda sorulduğu üzere davacının eli ürünü olmadığının tespit edilemediği belirtilmiştir. 

Davalı Mustafa söz konusu rapora itiraz etmiş,davacının farklı tarihlerde farklı imzalar attığını belirtmiş yeniden imza incelemesi yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece davalının itirazı hakkında bir karar verilmeden Adli Tıp Kurumu raporu esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. 

İmza incelemesinde öncelikle senetteki keşide tarihinden öncesine ilişkin davacının uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, davacının duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan davacıya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.

Davacının senet tarihinden önce (yakın tarihli), attığı samimi imza asıllarının toplanarak, davaya konu senedin arka yüzündeki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda yeterli incelemeyi ve değerlendirmeyi içeren bir bilirkişi raporu aldırılarak, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 

Hal böyle olunca mahkemece yapılması gereken iş, adli tıp kurumunun incelemede son merci olmadığı da gözetilerek, güzel sanatlar fakültesinden(grafoloji alanında uzman) oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulundan davalının itirazlarını da karşılayacak şekilde taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. 

SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan V.               Üye                        Üye                       Üye                 Üye
R. TUNÇ                  F. PINARCI           G. KAHRAMAN    H. KANIK        E. ATEŞ

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2016/27659
KARAR NO    : 2018/796

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
Rize İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                     : 13/06/2016
NUMARASI             : 2016/20 - 2016/147
DAVACI                   : BORÇLU   : Y.İ.
DAVALI                   : ALACAKLI : A.T.K. Bankası A.Ş.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Duygu Dilek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine keşideci borçlunun yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takip dayanağı çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığını, bu düzeltmedeki paraf imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek takibin iptalini istediği, mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, paraf imzanın kuvvetle muhtemel borçlu eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden imzaya itirazın kabulü ile takibin İİK 170/a maddesi uyarınca iptaline karar verildiği görülmektedir.

İtiraza konu imza üzerinde yapılan incelemeye ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 18/04/2016 tarihli raporda; "İnceleme konusu çekin keşide tarihi bölümündeki dar alana sıkıştırılarak atılmış imza ile Yılmaz İ.’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel Yılmaz İ.’in eli ürünü olmadığı sonucuna varıldığının" bildirildiği, alacaklı vekilinin, 13/06/2016 tarihli duruşmadaki beyanında Adli Tıp Kurumu raporunu kabul etmediğini ileri sürerek rapora itiraz ettiği görülmektedir.

Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda, paraf imzanın borçlu Yılmaz İ.’in eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmemiş, alacaklı vekili de raporu kabul etmediklerini beyan etmiştir. 

Mahkemece, bahsi geçen rapor hükme esas alınmak suretiyle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, Adli Tıp Kurumundan alınan raporun, bu hali ile kesin kanaat içermediği ve dolayısıyla hüküm kurmaya elverişli olmadığı açık olup, söz konusu raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından, kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemez. Zira, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (HGK.'nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-282 sayılı kararı).

O halde mahkemece, grafoloji dalında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. 

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                 Üye                    Üye                   Üye                    Üye
E. UZUNER          Y. Z. AKSOY      A. TUNCAL       Dr. Ş. KELEŞ    G. HEYBET

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2015/1633 
KARAR NO    : 2016/799

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ           : Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                     : 21/11/2013
NUMARASI             : 2008/548 - 2013/1233
DAVACI                   : D.K. vekili avukat R.Y.
DAVALI                   : 1- D.A.K., 2- H.O. vekili avukat M.B.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalıların haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, takibe konu edilen senet altındaki imzanın kendilerine ait olmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Davacı bu davada, Fethiye 2. İcra Dairesinin 2007/3..6 E sayılı dosyası ile 19.04.2004 vade tarihli senede dayanarak başlattığı icra takibine vaki itirazın iptalini istemiş, mahkemece de Adli Tıp Kurumu'nın 23.09.2013 tarihli raporuna göre takibe dayanak senetteki imzaların davalılara ait olduğu husususun davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin raporuna davacı itiraz ettiğine göre, hukuk davalarında Adli Tıp Kurumu son inceleme merci de olmadığından, yeniden inceleme yaptırılması gerekir. Öyle olunca, üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakültesinden oluşturulacak konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla, takibe konu senedin altındaki imzaların aidiyeti konusunda inceleme yaptırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

2- Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 19/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan           Üye                 Üye              Üye              Üye           
R.Ünal            M.K.Tunç        C.İlgün         Ş.Bozer        A.Arslan