İMZAYA İTİRAZ BAŞVURUSUNDA DAVANIN GERİ ALINMASI HÜKÜMLERİ UYGULANABİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


23 May
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/2385
KARAR NO    : 2022/5772

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          : 
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
TARİHİ                    : 30/11/2021
NUMARASI            : 2021/992 - 2021/2574
DAVACI                  : Borçlu   : G.T.
DAVALI                  : Alacaklı : D.K.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mustafa Özbek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu, hakkında yürütülen kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip nedeniyle icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe dayanak bonodaki imzaya itiraz ederek takibin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince; takibin davacı borçlu yönünden durdurulmasına, davalı alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesine karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, işbu kararın tebliği üzerine alacaklı tarafından temyiz yoluna başvurulduktan sonra davacı-borçlu vekilince 15/03/2022 tarihli dilekçe ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 123. maddesi gereğince davanın geri alındığına dair beyanda bulunulduğu akabinde davalı alacaklı vekilinin davanın geri alınmasına muvafakat ettiklerine dair 28/04/2022 havale tarihli dilekçe sunduğu görülmektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Davanın geri alınması” başlıklı 123. maddesi “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/10 md.) Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.” hükmünü içermektedir.

Davayı geri alan davacı, bununla talep sonucundan, yani hakkının özünden feragat etmemekte, sadece davasını geri almakta ve onu ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır. Davacının davasını geri alabilmesi için davalının rızası şarttır .... (Kuru, B.:Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, Cilt II, İstanbul 2001, s.1680). .... Davalının rızasının açık (sarih) olması gerekir; zımnî muvafakat yeterli değildir (Kuru, s.1684).

Dava, davalının yokluğunda devam ediyorsa, davacının davasını geri almasına imkân yoktur: çünkü davalının buna açıkça muvafakat ettiğini (mahkemeye) bildirmesine imkân yoktur (Kuru, s.1685). Davayı geri alma talebinin ve buna muvafakatın mahkemeye karşı (dilekçe ile veya duruşmada tutanağa yazdırmak suretiyle) yapılması gerekir.....

Dava, hüküm verildikten sonra da (hüküm kesinleşinceye kadar, temyiz veya karar düzeltme aşamasında da) geri alınabilir. Bu hâlde, verilmiş (ve fakat henüz kesinleşmemiş) olan hüküm geçersiz (hükümsüz) olur (Kuru, s.1687).

Davalı davacının davayı geri almasına (açıkça) muvafakat etmezse, davaya devam olunur (Kuru, s.1688). Davanın geri alınması, bu beyanın verildiği anda sonuç doğurur.......(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/11/2020 tarih ve 2017/17-2635 Esas, 2020/906 Karar nolu kararı)

Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunun'da hüküm bulunmayan hallerde ancak İcra ve İflas Kanunu'nda açıkça bir gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kararın özel ya da genel hükümlere aykırı olmaması hallerinde uygulanabilir. (Dairemizin 26/09/2016 tarih ve 2016/18410 Esas, 2016/19715 Karar nolu kararı)

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile birlikte yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde; davanın geri alınması müessesinin niteliği gereği, imzaya itiraz başvurusunda uygulanmasının önünde engel olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki; Dairemiz yerleşik uygulamalarına göre imzaya itiraz başvurusunda davadan feragat, davayı kabul müesseseleri de uygulanmaktadır.

Somut olayda; hüküm kesinleşmeden davacının davasını geri aldığı davalının ise açık rıza gösterdiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davacının davanın geri alınmasına ilişkin beyanı ve davalının açık rızası gözetilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi amacıyla bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ile ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :

Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2021 tarih ve 2021/992 E. - 2021/2574 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Malatya 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 18/03/2021 tarih ve 2020/163 E. - 2021/130 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, bozma nedenine temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/05/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan           Üye                 Üye                  Üye                 Üye
A. TUNCAL     B. AZMAN      M. ÇAMUR       M. T. UYAR     A. AYAN

İÇTİHAT YORUMU : "Şikâyette tasarruf ilkesi geçerli olacağına göre, şikâyet talebinin geri alınmasını da buna göre incelemek gerekir. Kanaatimizce, şikâyet talebinin geri alınması bakımından, şikâyet nedenine göre bir ayrım yapılması uygun olacaktır. İcra organlarının kamu düzenine aykırı işlemlerine karşı şikâyet yoluna başvurulmuş ise, biraz önce de belirtildiği üzere, söz konusu şikâyet talebinden feragat ve şikâyetin kabulü mümkün olamayacağı gibi şikâyet talebinin geri alınması da söz konusu olamaz. Ancak kamu düzenine ilişkin olmayıp, sadece tarafların yararını ilgilendiren işlemlere karşı, her ne kadar şikâyette bir hukuka uygunluk denetimi yapılmakta ise de, yapılan şikâyet taleplerinin geri alınabileceği düşünülebilir.

Şikâyet talebinin geri alınabileceğinin kabul edildiği hallerde ise, bu hususta, HMK m. 123 hükmünde düzenlenmiş olan davanın geri alınmasına ilişkin hükümlerin uygulanması mümkün değildir. Yani şikâyet edenin şikâyet talebini geri alabilmesi, karşı tarafın açık rızasına bağlı olmayacaktır. Dolayısıyla burada davanın geri alınmasından söz edilemeyeceğine göre, şikâyet edenin şikâyet talebini tek taraflı olarak geri alması mümkün olacaktır. Esasen yukarıda da belirtildiği gibi şikâyette, davada olduğu gibi açık rızasına başvurulabilecek bir karşı taraf da yoktur. Çünkü şikâyet eden kişi, bir başkasıyla uyuşmazlık içinde değildir. Bu nedenle, karşı taraf olarak işlemi yapan icra organının veya işlemde yararı bulunan ilgililerin gösterilmesi gerekmez. Şikâyette karşı tarafın, usul hukuku anlamında taraf niteliğine sahip olmaması nedeniyle, şikâyette, tarafların yanlış belirtilmiş veya hiç belirtilmemiş olmasının da bir önemi yoktur. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, şikâyet yoluna başvuranın talebini geri alabilmesi için açık rızasına ihtiyaç duyacağı bir karşı taraf bulunmamaktadır. Dolayısıyla, şikâyetin kamu düzenine aykırılık nedenine dayanmaması, sadece ilgililerin menfaatini etkilemesi koşuluyla, şikâyet eden şikâyet talebini tek taraflı olarak geri alabilmelidir. Bunun için HMK m. 123’de olduğu gibi karşı tarafın açık (ya da zımnî) rızasının bulunması da şart değildir." (ASLAN, Kudret, Medenî Usul Hukukunda Davanın Geri Alınması, Ankara, 2016, s. 538, 539)