İRADE DIŞI İDARİ İMAR UYGULAMASI NEDENİYLE DAVANIN AÇILMASINA SEBEBİYET VERİLDİĞİNDEN SÖZ EDİLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


05 Haz
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2018/9778
KARAR NO    : 2021/2646

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi, ecrimisil davasının kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili, duruşmasız olarak davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.03.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Av. İ.P. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili, vekil edenlerinin 7057 ada 8 parselin malikleri olduğunu, davalıya ait İmar Yasasına aykırı binanın vekil edenlerinin taşınmazına kısmi tecavüzünün söz konusu olduğunu belirterek, dava konusu taşınmaza davalı tarafından yapılan elatmanın önlenmesine ve binanın tecavüzlü kısmının kal’ine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın imar affından yararlanılarak bedellerinin ödendiğini, hiç kimsenin taşınmazına tecavüzü olmayan yaklaşık 29 senelik bir yapının sonradan tecavüzlü hale geldiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, ilk hükümle, davanın kabulü ile, davacıların maliki olduğu 7057 ada 8 parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmaza davalıya ait binanın vaki müdahalesinin men’i ile taşınmaz üzerindeki binanın yıktırılmasına, Vakıfbank İzmir Adliye Şubesine depo edilen 14.606,25 TL'nin nemalarıyla birlikte davalıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, 1. Hukuk Dairesinin 24.04.2016 tarihli ve 2014/14201 Esas 2016/4883 Karar sayılı ilamı ile el atmanın önlenmesi ve yıkım istekleri ile ilgili olarak keşfen saptanan dava değeri üzerinden peşin harcın alınması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemesince, bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulüne, 7057 ada 8 parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmaza fen bilirkişi T.A. tarafından düzenlenen krokide sarıya boyalı A harfi ile gösterilen 41 metrekarelik alanda davalıya ait binanın müdahalesinin önlenmesi için taşınmaz üzerindeki binanın yıktırılmasına, Vakıfbank İzmir Adliye Şubesine depo edilen 14.606,25 TL'nin nemaları ile birlikte karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dava, imar parseline yapılan el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.

Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 7057 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 606,00 m2 yüzölçümünde arsa niteliğinde, davacılar adına 20.02.2008 tarihli satış işlemi ile tapuda kayıtlı olduğu, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan 05.11.2013 havale tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre, davalıya ait 3 katlı binanın 41,00 m2 lik kısmının davacıya ait 8 parselde, geri kalanın ise 2.9/39 sokak üzerinde yolda kaldığının, binanın taban alanının yaklaşık 94,00 m2, ön ve arka çıkmalar ile birlikte normal katın alanının ise 110 m2 olduğunun, dava konusu binanın eski kadastral 183 ada 2 parsel üzerinde iken imar uygulaması sonucu dava konusu 8 parsele tecavüzlü hale geldiğinin belirlendiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda, davalıya ait olan binanın 41,00 m2 lik kısmının davacılara ait 7057 ada 8 parsel üzerinde kaldığı, binanın geri kalan kısmının ise yolda kaldığı keşfen sabittir. Bilindiği üzere; davada yıkım isteğinin de bulunması halinde, yıkımı istenen yapı, TMK'nin 684 ve 718. maddelerinde yer alan hükümler uyarınca, üzerinde veya altında bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüzü) haline gelir ve taşınmazın mülkiyetine tabi olacağından, ayrıca; yıkım istekli davalarda, yargılama sonucu verilecek karar, davada taraf olmayan binanın üzerinde bulunduğu taşınmazların maliklerini de etkileyeceğinden, anılan taşınmazlardaki tüm kayıt maliklerinin davada taraf olmalarında zorunluluk vardır. Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler ve açıklamalar doğrultusunda dava konusu binanın bulunduğu taşınmazın bir kısmı davacı parselinde bir kısmı da yolda (2.9/39 sokak üzerinde ) kaldığına göre, yolda kalan kısım için, ilgili Belediyenin de davaya katılarak taraf teşkili sağlanması gerekmektedir. Mahkemece, bu husus düşünülmeden, karar verilmiş olması, yanlış olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de, davalının paydaşı olduğu kadastral parsele yapmış olduğu yapının davalının iradesi dışında ve idari karara dayalı olarak gerçekleştirilen imar uygulaması sonucu davacının edindiği imar parseline tecavüzlü hale geldiği gözetildiğinde davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemez. O halde Mahkemece yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücreti ve diğer gider ve harçtan davalının sorumlu tutulması da isabetli değildir.

SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.050,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 23.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan        Üye                      Üye                         Üye               Üye
F. AKÇİN      E. SARICALAR   N.BEYAZITOĞLU   İ. ŞİMŞEK     F. EROĞLU
                                                 KUŞÇUOĞLU