YARGITAY'DAN İŞE İADE DAVASINA ONAMA KARARI

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 Haz
2015

Yazdır

T.C.
AYDIN
2. İŞ MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR

ESAS NO            : 2013/440
KARAR NO          : 2015/30

DAVACI                       : B.G.
VEKİLİ                        : Av. S.Ç.
DAVALI                       : M.M.
VEKİLLERİ                  : Av. B.T. -  Av. S.E.B. - Av. M.D
DAVA                          : İŞE İADE
DAVA TARİHİ               : 15/11/2013
KARAR TARİHİ             : 09/02/2015
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH         : 24/02/2015

Mahkememizde görülmekte bulunan  işe iadesi  davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

İSTEK: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait işyerinde 17.06.2013 tarihinde kasa elemanı olarak çalışmaya başladığını, 16.09.2013 tarihinde işyeri sendika temsilcisi olarak atandığını, mağaza müdürünün bu durumdan rahatsız olduğunu, göze battığını belirttiğini, 22.10.2013 tarihinde davacının işine son verildiğini, işyeri sendika temsilcisi olan davacının iş akdinin bu nedenle fesh edilmesinden dolayı, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine, işe başlatılmaması halinde 8 aylık ücreti tutarında tazminat ödenmesine, 4 aylık ücret ve diğer tüm hakların ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

YANIT: Davalı vekili yanıt dilekçesinde özetle; davacının mağaza müdürü tarafından başarılı bir eleman olarak değerlendirilip, kendisini geliştirebilmesi için bir çok fırsat verdiğini, kasa anahtarları teslim edilerek sorumluluk verildiğini, davacının bu sorumluluklarını doğru kullanmadığını, arkadaşlarına ve müşterilere agresif davrandığını, almış olduğu raporlar nedeniyle kendisinden beklenen performansı gösteremediğini, sendikalı olmasından dolayı baskı görmesinin mümkün olmadığını , davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 

KANITLAR VE GEREKÇE: Davacı vekili tarafından açılan dava, davacının iş sözleşmesinin feshinin sendikal nedenle yapıldığı iddiasıyla işe iade davası olup, bu davada tarafların iddia ve savunmalarına, sunmuş oldukları kanıtlarına, SGK sicil ve işyeri dosyasına, tanık anlatımlarına dayanılmıştır.

Davacının hizmet cetvelinin incelenmesinde; davalı şirkette 17.06.2013 tarihinden 22.10.2013 tarihine kadar çalıştığı anlaşılmıştır.

Davacının iş yeri sicil dosyasının incelenmesinde;  22.10.2013 tarihli fesih bildiriminde davacının yapmış olduğu çalışmalarda beklenen verimi karşılayamadığından, yönetici ve çalışanlara uyum sağlayamadığından İş Kanunun 17. maddesi gereğince iş sözleşmesinin feshedildiği  anlaşılmıştır.

Davacının, davalı işyerinde 17.06.2013 tarihinde kasiyer olarak işe başladığı, 16.09.2013 tarihinde işyeri sendika temsilcisi olarak atandığı, 06.08.2013-07.08.2013 tarihleri arası, 22.09.2013-23.09.2013 tarihleri arası, 28.09.2013-30.09.2013 tarihleri arası, 20.10.2013-21.10.2013 tarihleri arasında raporlu olduğu anlaşılmıştır.

Dinlenen davacı tanığı M.S.; kendisinin T.K.'da çalıştığını, davacı ile de bir süre aynı işyerinde bir süre birlikte çalıştıklarını, kendisinin T.K.'da sendika iş yeri temsilcisi olduğunu bu nedenle davacının durumunu ayrıntılı olarak bildiğini, davacının M.M.'da çalışmaya başladıktan sonra sendika işyeri temsilcisi olduğunu, ilk işe girdiğinde müdürüyle arasının iyi olduğunu ancak sendika temsilcisi olmasından sonra müdürünün ona karşı tavırlarının değiştiğini, davacının zaman zaman gelip kendisine ağlayarak olanları anlattığını, müdürün sendikadan çıkması için kendisine baskı yaptığını anlattığını, bu konu ile ilgili olarak sendika şube başkanı ile mağaza müdürünün görüşmesinde kendisinin de bulunduğunu, bu görüşmede mağaza müdürünün TİS'deki bazı maddelerin üzerine çizdiğini, ancak sözlerinin davacı tarafından yanlış anlaşıldığını söylediğini  belirtmiştir.

Davalı tanıkları K.D., H.T., İ.Ç., A.S., İ.E., A.F.İ. anlatımlarında; Davacının kasiyer olarak çalıştığını, sendika üyesi olduktan sonra hafta  tatili iznini kullandıktan sonra rapor aldığını, çalışanlarla uyumlu olmadığını, iş yerinde sendikaya üye 3-4 kadar çalışanın olduğunu, sendikaya üye olan çalışanlara işveren tarafından herhangi bir baskı yapılmadığını belirtmişlerdir.

6356 sayılı Yasanın 24. maddesinin 1.fıkrasında " İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini yazılı olarak açık ve kesin şekilde belirtmedikçe feshedemez. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci veya üyesi bulunduğu sendika dava açabilir" denilmektedir.

4857 Sayılı Yasanın 25. maddesinde işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı koşulları belirtilmiş olup,

"I- Sağlık sebepleri:

a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa yakalanması veya engelli hâle gelmesi durumunda, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.

(b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun

Sağlık Kurulunca saptanması durumunda.

(a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine göre 17 nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.

II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.

b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.

c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.

d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.(2)

e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.

f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.

g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.

h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.

ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.

III- Zorlayıcı sebepler:

İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.

IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci maddedeki bildirim süresini aşması.

İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir." denilmektedir.

4857 Sayılı Yasanın 19. maddesinde "İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.

Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25. maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır." denilmektedir.

İşyeri özlük dosyası içeriğine göre davacının işveren tarafından performansının düşük olduğu konusunda yazılı olarak uyarılmadığı ve savunmasının alınmadığı görülmüştür. 

Yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından 22.10.2013 günlü yazılı fesih bildirimi ile çalışmalarda beklenen verimi karşılayamadığı, yönetici ve çalışanlara uyum sağlayamadığından İş Yasası 17. madde hükümleri gereğince fesih edildiği anlaşılmış ise de, davacının 4857 Sayılı Yasanın 19.maddesi gereğince hakkındaki iddialara karşı yazılı olarak uyarılıp, savunmasının alınmadığı, fesih gerekçesinin 4857 Sayılı Yasanın 25. maddesinde belirtilen haklı fesih sebeplerine uygun olmadığı, zira iş yeri sendika temsilcisinin iş sözleşmesinin feshinin 6356 Sayılı Yasanın 24. maddesi gereğince haklı sebeplere dayalı olarak fesih edilmesi gerekeceğinden davacının iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine karar vermek gerekmiştir.

Her ne kadar davacı İş Sözleşmesinin feshinin sendikal nedenle olduğunu iddia etmiş ise de, dinlenen tanık anlatımlarına göre feshin sendikal nedenle olmadığı, işçinin davranışlarına dayandırıldığı anlaşıldığından, sendikal fesih iddiası yerinde görülmemiş olmakla davacının işe iadesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

1- Davacı vekilinin açmış olduğu davanın KABULÜNE,

Davacının iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine,

Davacının işe iadesine,

Davacının süresi içerisinde davalı işverene başvurup işe başlatılmaması halinde kıdemine göre takdiren 4 aylık ücreti tutarında tazminatın davalı tarafından ödenmesi gerektiğinin tespitine,

Davacının kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süreler için dava dilekçesindeki isteği gözetilerek boşta geçen en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davalı tarafından ödenmesi gerektiğinin tespitine,

2- Alınması gerekli 27,70 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL harcın düşümü ile kalan 3,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,

3- Davacının bu dava sebebiyle yapmış olduğu 24,30 TL peşin harç, 49 TL tebligat gideri, 15,70 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 89,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya  verilmesine,

4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince  1.500 TL vekillik  ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5- 27.11.2013 tarihli gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya geri verilmesine, 

6- 20.10.2014 tarihli gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya geri verilmesine,

İlişkin yanlar vekillerinin yüzlerine karşı 8 gün içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesi başkanlığında temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/02/2015    

 

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2015/12446
KARAR NO          : 2015/16971     

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ      : Aydın 2. İş Mahkemesi
TARİHİ               : 09/02/2015
NUMARASI         : 2013/440-2015/30
DAVACI              : B.G. ADINA VEKİLİ AVUKAT S.Ç.
DAVALI              : M.M. ADINA VEKİLİ AVUKAT B.T.

DAVA   : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş.I.Y. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 11.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.