ISLAH YOLU İLE FERAGATİN HÜKÜMSÜZ KILINMASI OLANAKSIZDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


17 Ara
2019

Yazdır

T.C.
YARGITAY    
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2019/3098
KARAR NO    : 2019/5862

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ             :
İSTANBUL 14. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                       : 22/05/2018
NUMARASI                : 2018/126 - 2018/583
DAVACI                      : E.E. VEK. AV. S.K.
DAVALILAR               : 1- B. İNŞAAT KONFEKSİYON METAL PLASTİK SAN VE
                                      DIŞ TİC LTD ŞTİ VEK. AV. Ö.F.Ç., 2- R.K. VEK. AV. N.Ş.A.

Taraflar arasındaki itirazın iptali ve kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan B. İnşaat Konfeksiyon Metal Plastik San. Ve Dış. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y  K A R A R I

Davacı, taraflar arasında yazılı kira ilişkisi bulunduğunu, ödenmeyen kira alacaklarının tahsili için davalılar hakkında takip başlattıklarını ancak itiraz üzerine takibin durduğunu, yapılan itirazın ise haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek itirazın iptaline ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir. 

Davalılar ayrı ayrı davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davacının davalı Recep K. aleyhine açmış olduğu davasının feragat nedeniyle reddine, davacının davalı şirket aleyhine açmış olduğu davasının kısmen kabulü ile, davalının İstanbul 30. İcra Müdürlüğünün 2010/2.6.0 sayılı dosyasında 12.908,92 TL alacağa yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 11.989,20 TL asıl alacak, 919,72 TL işlemiş gecikme faizi olmak üzere toplam 12.908,92 TL üzerinden devamına, asıl alacak miktarı üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalı şirketten alınıp davacıya verilmesine, davalı şirketin kiracı olarak bulunduğu taşınmazdan davalıların tahliyesine ve taraflar arasında düzenlenen 01/04/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin feshine karar verilmiş, hüküm davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili 04.12.2013 tarihinde İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne verdiği dilekçe ile davadan ve temyiz hakkından vazgeçtiğini beyan etmiş, 22/05/2018 tarihli duruşmada ise; davalılardan sadece Recep K. yönünden davadan feragat ettiklerini, ,diğer davalılar yönünden davaya devam edilmesini istediğini bildirmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "davadan feragat" başlıklı 307/1. maddesinde; "Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir." şeklinde tanımlanmaktadır. Aynı Kanun'un 309/1. maddesinde; "Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır." 309/4. maddesinde; " feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır." 311/1. maddesinde ise; "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hükümlerine yer verilmiştir.

Dava yoluyla bir hak talebinde bulunulabilmesi için, o hakkın maddi hukuk bakımından mevcut olması gerekir; hiç var olmayan veya başlangıçta var olmakla birlikte feragat nedeniyle bizzat hak sahibi tarafından ortadan kaldırılan (böylece, borçlu yönünden söndürülen) bir hak için, usul hukukunun kurum ve kuralları kullanılarak talepte bulunulması mümkün değildir.

Feragat, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemidir. Feragatten dönülmesi ve HMK’nun 176. maddesine göre, ıslah yolu ile feragatin hükümsüz kılınması olanaksız ise de, irade bozukluğu hallerinde feragat ve kabulün iptali istenebilir.

Öte yandan, feragat yalnız mevcut davadan değil, o dava ile istenen haktan da vazgeçme anlamına gelmektedir. Davadan feragat neticesinde, feragate konu hak tamamen düşer ve artık bir daha dava konusu yapılamaz.

Somut olaya bakıldığında, davacı vekili 04.12.2013 havale tarihli dilekçesinde kayıtsız, şartsız, açık ve kesin olarak davadan ve temyiz hakkından vazgeçtiğini beyan etmiştir. Bu beyan, koşulsuz ve açık olup davacı artık bir daha davaya devam edilmesi talebinde bulunamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.02.2012 tarih ve 2012/3-836 E. - 2013/306 K. sayılı kararı da bu yöndedir.

Öyle ise, mahkemece; bu ilkeler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun yukarıda bildirilen kararı dikkate alınarak, istemin her iki davalı yönünden de feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece davalı şirket yönünden feragat hakkında bir karar verilmek üzere hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2019 gününde oybirliği ile karar verildi. 

Başkan              Üye                Üye            Üye                     Üye
M. DUMAN        H. KANIK       E. ATEŞ     M. GÜRKANLI    İ. ULUKUL

İÇTİHAT YORUMU : "Davacının, davadan feragat iradesini açıkladıktan sonra, ıslah suretiyle davadan feragat beyanını etkisiz bırakması da olanaklı değildir. Bir başka deyişle, feragat, ıslahla bertaraf edilemez. Çünkü, ıslahın konusu taraf usul işlemleridir. Oysa feragat, karma karakterli bir işlem olup, içerik itibariyle maddî hukuk işlemi karakterini haizdir. Bu tür işlemler ise, ıslahla ortadan kaldırılamaz." (AKYOL ASLAN, Leyla, Medenî Usul Hukukunda Davadan Feragat, Ankara, 2010, s. 139)