ISLAHLA ARTIRILAN KISIM İÇİN ZAMANAŞIMI GERÇEKLEŞMİŞSE İŞİN ESASINA GİRİLMEDEN DAVANIN SONUÇLANDIRILMASI GEREKMEKTEDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Ock
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/54 
KARAR NO    : 2021/685

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                        : 09/07/2019
NUMARASI                : 2014/108 - 2019/643
DAVACI                      : Ç. Kontriksiyontank İmalat Vemontaj San. Ltd. Şti. Vek. Av. M.Ç.
DAVALI                       : İ. İnşaat Taahhüt  ve Ticaret Anonim Şirketi Vek. Av. Y.S.

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı yüklenici dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında iş sahibi davalının Karabiga/Çanakkale'deki mevcut tersane tesislerine kurulacak yeni tesislere ait çeşitli çelik konstrüksiyon imalâtı ve montaj işlerinin yapımı konusunda 27.09.2006 tarihli eser sözleşmesi ve bu sözleşmedeki işin süresi, bedeli ve konusunu değiştiren tarihsiz ek sözleşme imzalandığını, birden fazla hakediş düzenlendiğini ve davalının onayladığını, ancak davalının işin devamında fiili durum yaratarak davacı yetkilileri ve çalışanlarını iş mahalline almayarak sözleşmeyi feshettiğini, bu nedenle ödenmeyen bakiye alacağından dolayı şimdilik 10.000,00 TL, davalının şantiyesinde kalan malzeme, aletler ile şantiye binasına el konulmasından dolayı şimdilik 10.000,00 TL'nin tahsili ile davalı iş sahibine verilen 40.000,00 TL'lik senedin iptâlini dava ve talep etmiştir.

Davalı iş sahibi cevap dilekçesinde özetle; davacı yüklenicinin, işçi ücretlerini ödememesi nedeniyle işçilerinin ayaklandığını ve işi tamamlayamadığını, davacı yerine işçilerinin ücretlerini ve SGK’ya olan pirim borçlarını ödemek zorunda kaldıklarını, davalıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen kararın, davacı tarafından temyiz edilmesi sonucunda (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 2013/6663 Esas - 2014/230 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulduğu, bozma sonrasında yapılan yargılama sonrasında mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı yüklenici vekili 21.06.2019 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile 10.000,00 TL olan bakiye hakediş alacağını 123.408,15 TL artırarak 133.408,15 TL’ye çıkarmış, davalı iş sahibi vekili de 09.07.2019 tarihli duruşmada ıslahla artırılan kısma ilişkin zamanaşımı savunmasında bulunmuştur.

Bir davada fazlaya ilişkin hakkın saklı tutularak bir kısım alacağın tahsilini talep edilmesiyle talep dışındaki alacak için zamanaşımı işlemeye devam eder. İslahla artırılan kısım açısından zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı ıslah tarihine göre değerlendirilir. Süresinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu takdirde hakim HMK. 163. maddesi uyarınca öncelikle bu sorunu çözmek zorundadır.

Somut uyuşmazlığımızda, davalı vekilince ıslahla artırılan kısım bakımından süresinde zamanaşımı definde bulunulmuştur. Zamanaşımı defi bir hakkın istenebilirliğini önlediği için öncelikle ve ön sorun olarak çözümlenmesi, ıslahla artırılan kısım bakımından zamanaşımın gerçekleştiğinin anlaşılması durumunda işin esasına girilmeden davanın sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece, davalının ıslahla artırılan kısma ilişkin zamanaşımı defii hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermeksizin uyuşmazlığın esasına girilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması uygun bulunmuştur.

SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, temyiz peşin harcın talep halinde davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 07.10.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan         Üye               Üye               Üye                   Üye
M. KIYAK      B. SONER    A. ERGİN      M. COŞKUN     D. AĞIRMAN

İÇTİHAT YORUMU : 
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 07.10.2021 tarihli kararı, doktrindeki görüşlere ve HMK sistematiğine uygundur. Şöyle ki;

"Zamanaşımı hakkında yapılacak incelemeye ilişkin olarak dikkat çekici bir başka karar, temyiz mahkemesinin 30 Mayıs 1912 tarihli kararıdır. Kararda zamanaşımından dolayı davanın reddine karar veren ilk derece mahkemesi kararının istinaf mahkemesi tarafından feshedilmesi (ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılması) halinde dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesi gerektiğine hükmolunmuştur. Yürürlükteki usul kanunumuzun 353. maddesinin ilk fıkrasında istinaf mahkemesinin duruşma yapmadan dosyayı yeniden görülmek üzere ilk derece mahkemesine göndereceği hallere yer verilmiş olup bu haller; davaya yasaklı hâkimin bakması, davanın görevsiz veya yetkisiz mahkemede görülmesi veyahut dava şartlarına aykırılık bulunması gibi “ağır usuli hatalar”dır. Anılan 1912 tarihli kararda ilk derece mahkemesinin zamanaşımından davayı redderek esasa girmemesi bugünkü 353. madde hükmüyle paralel şekilde ağır usuli hata olarak kabul edilmiştir.

Zamanaşımının maddi hukuka ilişkin bir savunma vasıtası olması zamanaşımını esastan bir mesele kılar ancak usul hukukuna ilişkin savunma vasıtalarına öylesine yaklaşan bir savunma vasıtasıdır ki Yargıtay’ın ifadesiyle âdeta esasa girmeye engel teşkil eder. Çünkü zamanaşımı savunmasının kabulü ileri sürülen diğer iddia ve savunmaların tamamını önemsiz kılmakta ve uyuşmazlığın her noktasına temas eden bir tahkikat yapılmasına lüzum bırakmamaktadır. Ancak katıldığımız “ön inceleme aşamasına ilişkin hükümlerin düzen hükmü olduğu” görüşü uyarınca zamanaşımına ilişkin karar vermek için delillerin toplanması zaruriyse bu inceleme tahkikat aşamasına bırakılmalı, gerekli bütün deliller toplandıktan sonra yine öncelikle zamanaşımı savunması incelenerek karara bağlanmalıdır." (AK, Aslınur, Davada ve İcra Takibinde Zamanaşımı Def'i, İstanbul, 2020, s. 109, 110)

30.05.1912 tarihli karar ve karar hakkındaki tespitler için bkz. BUDAK, Ali Cem, İlamat Torbası - İstinaf Mahkemesi Kararları, Editörler: Prof. Dr. Ali Cem Budak - Doç. Dr. Varol Karaaslan, İstanbul, 2020, s. 34-36.