KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA 1983'TEN SONRA İSE KESİNLEŞEN KARAR OLSA BİLE NİSBİ VEKALET ÜCRETİ VERİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


24 Ara
2015

Yazdır

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi

ESAS NO      : 2015/17822 
KARAR NO   : 2015/18376    

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                    : 13/07/2015
NUMARASI             : 2015/652 - 2015/868
DAVACI                  : M.E.A. vs.
DAVALI                  : M. Belediye Başkanlığı
DAVA TÜRÜ           : Şikayet 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

K A R A R

Alacaklı vekili, İcra Mahkemesi'ne başvurusunda, ilama konu davanın kamulaştırmasız elatmadan kaynaklı tazminat davası olduğunu, taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığını, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın ilgili kararları doğrultusunda icra müdürlüğünün icra vekalet ücretini maktu olarak takdir  etmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek icra vekalet ücretinin nispi olarak belirlenmesini  talep etmiştir.

Mahkemece, İcra mahkemesi kararları teknik anlamda muhkem kaziye-kesin hüküm teşkil etmez ise de dosyada hesabın maktu vekalet ücretine göre yapılması yolundaki Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararın tarafları bağlayacağı, karardan sonra Anayasa Mahkemesi'nin  mevcut yasayı iptal ettiğinde anayasanın 153. maddesi gereği Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararalarının geriye yürümezliği kuralı gereği taraflar arasındaki kesin hüküm teşkil edeceği gerekçeleriyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm alacaklı vekilince  temyiz edilmiştir.

11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 7. fıkrasında; ''Bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir.'' Yine 13. fıkrasında da; ''04.11.1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından kamulaştırılması hâlinde kamulaştırma bedeli ve mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminatlar için de bu maddenin on birinci fıkrası, bu fıkra kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılan her türlü davalarda ise yedinci fıkra hükümleri uygulanır.'' düzenlemeleri mevcuttur.        

Ancak 6487 sayılı Yasa'yla değişen, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası, Anayasa Mahkemesi’nin 13.11.2014 tarihli, 2013/95 Esas 2014/176 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. İptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra, yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de; Anayasa'nın 11. maddesinde, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi düzenlenmiş, 138. maddesi ise hakimlere her şeyden önce Anayasa'ya uygun olarak hüküm verme yetkisi tanımıştır. Anayasa'nın 11. ve 138. maddeleri, hakime Anayasa'ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermektedir. Zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına gelecek ve Hukuk Devleti ilkesi ihlal edilmiş olacaktır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay'ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa'ya aykırılığı saptanmış Yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararları vardır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurması, iptal edilen Yasa'nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine bürünmektedir. Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulması, Anayasa'ya aykırı Yasa hükmünün uygulanmasını engelleyecektir. (Turan Yıldırım Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi İd. Huk. Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi-Amme İdaresi Dergisi, cilt: 26). İptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girecek olması Kanun Koyucuya Anayasa'ya uygun yeni Yasa maddesi hazırlanması için verilmiş süre olup, bu süre iptal hükmünün uygulanmasını engellemeyecektir.

Somut olayda; 10.12.2013 Karar tarihli takip konusu ilamda; idarenin  kamulaştırmasız elatma eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmamaktadır. Bu nedenle kamulaştırmasız elatmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerektiğinden olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmamıştır. Böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız elatma bedellerine dair  dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin  maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmelidir.

Bu durumda, Mahkemece  anılan iptal kararı gereğince  icra vekalet ücretinin nispi hesaplanması gerektiği nazara alınarak, alacaklının şikayetinin kabulüne   karar verilmesi yerine,  yazılı gerekçeyle  istemin  reddi  yönünde hüküm kurulması  isabetsizdir.

SONUÇ: Alacaklı  vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.