KAMUYA YARARLI DERNEK VE VAKIFLAR DIŞINDA ŞİRKETLER ADLİ YARDIMDAN YARARLANAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


30 Ock
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2019/1911
KARAR NO    : 2019/2555

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Mahkemesi                 : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
Tarihi                            : 14/03/2019
Numarası                     : 2019/157 - 2019/257

İlk Derece Mahkemesi : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Karar Tarihi                  : 
07.02.2017
Esas ve Karar No         : 2013/832 - 2017/84
Davacı                           : N.S. Networks İletişim A.Ş. Vek. Av. M.Ç.
Davalı                            : I. Müh. Dan. Taahhüt Yapı ve Tic. Ltd. Şti. Vek. Av. E.C.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

- K A R A R -

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı I. Müh. Danışmanlık Ltd. Şti. vekili tarafından yasal süresi içinde temyiz edilmiştir.

Davalı vekili, mahkemeye verdiği 30.04.2019 havale tarihli temyiz dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunarak müvekkilinin temyiz harcından muaf tutulmasını istemiş, bu nedenle de temyiz dilekçesini verirken gerekli harç ve giderleri yatırmamış, temyiz dilekçesi ekinde, herhangi bir delil ibraz etmemiş, davalı şirketin iflas ertelemesi kapsamında ihtiyati tedbir altında bulunduğunu iddia etmiştir.

Adli yardım talebi kanun yoluna başvuru sırasında istendiğinden 6100 sayılı HMK'nın 336/3. maddesi uyarınca davalının adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtay'a aittir.

Adli yardım 6100 sayılı HMK'nın 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre adli yardımın şartları “ödeme gücünden yoksun olma” ve “talebin açıkça dayanaktan yoksun olmaması”dır. Adli yardım isteğinde bulunan kimsenin, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olması gerekir (m. 334/1). Adli yardım talebinde bulunan kimsenin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir (m. 336/2). Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı bu belgeler incelenerek belirlenecektir. Ayrıca, HMK'nın 334/1. maddesi hükmünce gerçek kişilerin adli yardımdan istifade etmesi mümkün olup 334/2. maddesinde öngörülen kamuya yararlı dernek ve vakıflar dışındaki tüzel kişilerin kural olarak adli yardımdan yararlandırılması mümkün değildir.

Somut olay incelendiğinde; adli yardım isteminde bulunan davalı şirket olup 6100 sayılı HMK'nın 334/2. maddesinde adli yardımdan yararlanabilecek tüzel kişilerden olmadığı ve koşulları gerçekleşmediğinden adli yardım talebinin kabulü mümkün olmayıp, reddi gerekmiştir. 

6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'nın 434/III. maddesinde temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek 7 günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Adli yardım talebinin reddine dair Yargıtay kararının kesinleşmesi halinde davalı İbrahim Dağar’ın temyiz itirazlarının incelenebilmesi için HUMK'nın 434/III. maddesine göre işlem yapılarak temyiz harç ve masraflarının tamamlatılması gerekmektedir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Davalı şirket vekilinin adli yardım talebinin reddine,

2- Kararın davalı şirket vekiline tebliğine, 

3- HMK’nın 6459 sayılı Yasayla değişik 337/2 maddesi uyarınca bir hafta içinde mahkemeye dilekçe vermek suretiyle karara itiraz edilebileceğine, 

4- İtiraz dilekçesi verilmesi halinde dosyanın HMK’nın 6459 sayılı Yasayla değişik 337/2 maddesi uyarınca itirazı incelemekle görevli Yargıtay 16. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmek üzere Başkanlığımıza gönderilmesi,

5- Kararın kesinleşmesi halinde temyiz harç ve giderlerinin tamamlatılması için 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nın 434/III. maddesi uyarınca işlem yapılmasına,

Yukarıdaki bentler uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan             Üye                   Üye                     Üye             Üye
M. ÖZTÜRK     B. KARAKAŞ    A. ALBAYRAK     E. MİRİCİ   D. AĞIRMAN

İÇTİHAT YORUMU : "HMK'nın 334. maddesinin ikinci fıkrasında “kamuya yararlı dernek ve vakıflar” ifadesinin açıkça belirtilmiş olması, gerekse belirtilen maddede adlî yardımdan yararlanabilme şartlarından olan “kendisinin ve ailesinin geçiminin önemli ölçüde zor duruma düşmesi” ifadesinin kullanılmış olması ile yukarıda bahsi geçen kamuya yararlı dernek ve vakıf kavramı içerisinde mütalaa edilmesi mümkün olmayan tüzel kişilerin ve bu arada özellikle ticaret şirketlerinin adlî yardımdan yararlanamayacağı sonucuna varılır. Yine belli bir amaç dâhilinde faaliyet göstermek üzere kanunda belirtilen usûle göre gerçek veya tüzel kişiler arasından atanan vasiyeti tenfiz memuru ve tüzel kişiliği haiz olmayan iflâs idaresinin de adlî yardımdan yararlanabilmesi mümkün değildir." (KILINÇ, Ayşe, Medenî Usûl Hukukunda Adlî Yardım, Ankara, 2013, s. 196, 197) 

BİLGİ : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 334. maddesine göre özel hukuk tüzel kişilerinin adli yardımdan yararlanabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığını belirterek başvurucunun adli yardım talebini reddeden mahkemenin, bu uygulamasının Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin 17 Mayıs 2023 tarihli bireysel başvuru kararı için bkz.

https://bit.ly/3SwuoEf

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2020/14-349
KARAR NO   : 2020/754

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah.sıfatıyla)
TARİHİ                         : 07/11/2019
NUMARASI                 : 2019/278 - 2019/487
DAVACI                       : S.A. vekili Av. E.B.
DAVALILAR                : 1- P. Belediye Başkanlığı vekili Av. B.Y.
                                       2- K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş
KAYYIM                      : H.K.

1. Taraflar arasındaki “kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı P. Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı Palandöken Belediye Başkanlığı vekili ve davalı K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş kayyımı tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ 

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 14.10.2015 tarihli dava dilekçesinde; Palandöken ilçesi 4..9 ada 3 parsel sayılı taşınmazın Palandöken Belediye Encümeninin 31.01.2012 tarihli ve .5 sayılı kararıyla ihale usulü ile K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş'ne satıldığını ve ihale sürecinin kesinleştiğini, ihaleyi alan şirketin bedeli ödediğini ve taşınmazın tescil aşamasına geldiğini, ancak taşınmaz üzerinde davalı belediyenin üçüncü şahıslara ve kamu kurumlarına olan borçları nedeniyle konulan hacizlerden dolayı devrin gerçekleştirilemediğini, davalı şirketin taşınmaz üzerine A....t 8 Sitesi isminde bina yaptığını ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleriyle üçüncü kişilere sattığını, müvekkilinin 25.03.2012 tarihinde imzaladığı sözleşmeyle 80.000,00TL karşılığında A blok 4. kat 16 nolu daireyi satın aldığını, halen bağımsız bölümü kullandığını, bugüne kadar tescil için yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını ileri sürerek dava konusu 4..9 ada 3 parsel sayılı taşınmazda müvekkilinin satın aldığı bağımsız bölüme düşen arsa payı oranında tapunun iptali ile müvekkili adına tesciline, taşınmazın tapu kaydına konulan haciz şerhlerinin terkin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5.1. Davalı Palandöken Belediye Başkanlığı vekili 18.11.2015 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin, davacı ile davalı şirket arasında yapılan sözleşmenin tarafı olmadığını, bu nedenle müvekkili yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, yapılan sözleşmenin tarafları bağlayacağını ve sadece taraflar arasında hüküm ve sonuç doğuracağını, üçüncü kişi olan müvekkiline yönelik tescil talebinin ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin bu sözleşme ile herhangi bir borç altına girmediğini, taşınmazın 2886 sayılı Kanun kapsamında ihale suretiyle satıldığını, Kanunun 58. maddesi gereğince tescil konusunda yükümlülüğün alıcıya ait olduğunu, diğer davalının tescille ilgili başvurusu olmadığından müvekkilinin bu konuda herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

5.2. Davalı K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş; davaya cevap vermemiştir.

Mahkeme Kararı:

6. Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici MahkemesiSıfatıyla) 03.05.2016 tarihli ve 2015/947 E., 2016/456 K. sayılı kararı ile; dava konusu bağımsız bölümün bulunduğu arsanın ihale yolu ile davalı şirkete satıldığı, bedelinin ödendiği, yapılan binaların projesinin diğer davalı belediye tarafından onaylandığı, davalı şirketin arsayı adına tescil ettirmeyerek ve kat mülkiyetine geçmeyerek bağımsız bölüm tapularını vermeye yanaşmaması nedeniyle davacı tarafından tapu iptali ve tescil davası açıldığı, taşınmaz satışının şekle aykırılığı nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürmenin katı bir yorum olacağı, sözleşmenin geçerliliği ile tapudan devredileceği konusunda alıcıda güven uyandırıp ondan satış bedelini alan tarafın şekle aykırılığa dayanmasının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı, taşınmazın ihalesinin tabi olduğu 2886 sayılı Kanun’un 58. maddesinde belirtildiği üzere tescille ilgili yükümlülüğün ihale alıcısına ait olduğu, ihale tarihi itibariyle taşınmaz üzerinde herhangi bir takyidat bulunmadığı, tapuda görülen haciz şerhlerinin ihale tarihinden sonraki tarihlerde konulduğu, davalı Palandöken Belediye Başkanlığının tapu kayıt maliki olarak davada taraf sıfatının bulunduğu, tescil yapılmaması konusunda herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, 4..9 ada 3 parsel üzerinde bulunan A....t-8 Sitesi A Blok zemin + 3. kat 16 numaralı bağımsız bölümün arsa payı olan 14168/575576 oranında tapusunun iptali ile dava konusu taşınmazın 14168/575576 hisse ile (50,953 m2) davacı Songül A. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. 

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Palandöken Belediye Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 

8. Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 20.05.2019 tarihli ve 2016/11787 E., 2019/4555 K. sayılı kararı ile; “Davacı Songül A. ve davalılardan K. Konut Ltd Şti arasında imzalanan 25.03.2012 tarihli adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesi ile davalı, sözleşmede belirtilen bağımsız bölümün tapuda devrini taahhüt etmiştir.
Sözleşme ile satıma konu edilen bağımsız bölümün bulunduğu arsa, davalılardan Palandöken Belediyesi adına tapuda kayıtlı olup, henüz kat irtifakı yahut kat mülkiyeti kurulmamıştır.

Taşınmazın ihale ile K. Konut Ltd Şti ne satıldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Ancak ihale kesinleştirilmiş olmasına rağmen tapuda henüz K. Konut Şirketine devredilmemiştir.

Taşınmaz malların ihtiyari açık artırma usulü ile satımından, mülkiyet ihale ile değil, ancak tapuya tescille geçer. Bu durumda tescil; artırma memurunun satıma dayanak olan "Satım Zabıtnamesini (tutanağını)" tapu sicil müdürlüğüne göndermesi üzerine yapılır.

Satımı belirleyen ihale tutanağı kurucu bir fonksiyona sahip olmayıp, açıklayıcı bir belge niteliğinde bir ispat aracı konumundadır. Diğer bir deyimle; taşınmazın açık artırmayla satılma işlemi cebri artırmadan farklı olarak; kendisine dayanılarak tapuya tescil muamelesinin yapılmasına olanak veren hukuki bir neden, bir ispat aracı olup, mülkiyetin geçişi ise ancak tapuya tescille olur.

İhale ile satışa konu edilen taşınmaz, tapuda devredilmemiş olduğundan ihale alıcısının bu taşınmaz üzerine inşa ettiği bağımsız bölümlerin haricen satışına ilişkin tasarrufunun hukuken geçerliliği bulunmaktadır. 

Somut olaya gelince; dava konusu 4..9 ada 3 parsel sayılı taşınmazın halen davalı Palandöken Belediye Başkanlığı adına kayıtlı olduğu dosya arasında bulunan tapu kaydından anlaşılmaktadır.

Davacının dayandığı 25.03.2012 tarihli sözleşme davacı Songül A. ile davalı K. Konut Yapı A.Ş arasında hüküm ifade etmektedir. Dava konusu taşınmaz tapu kaydında halen Palandöken Belediye Başkanlığı adına kayıtlı olduğundan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile karar oyçokluğu ile bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 07.11.2019 tarihli ve 2019/278 E., 2019/487 K. sayılı kararı ile; ihale alıcısı K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş'nin ihalenin kesinleşmesinin ardından kararlaştırılan bedeli davalı belediyeye ödeyerek tescil için gerekli yükümlülükleri yerine getirdiği, ancak belediyenin kesinleşen ihale kapsamındaki tescil yükümlülüğünü yerine getirmediği, belediyenin arsa üzerinde K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş'nin kesinleşen ihale kapsamında sözleşmeye uygun şekilde tasarrufta bulunmasına rıza gösterdiği, bu nedenle belediyenin, söz konusu arsanın tapudaki devrini ihale sözleşmesine aykırı davranarak devretmemesi nedeniyle iş bu davanın reddini talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu, davalı Belediye tarafından yapılan ihale bedelinin davalı şirket tarafından ödenmesi ve ihalenin kesinleşmesi ile davaya konu taşınmazın mülkiyetinin davalı şirkete geçtiği, imzalanan sözleşme kapsamında, davaya konu taşınmaz ile ilgili, sözleşme şartları ve ödenen bedel oranında davacının, davalı şirketin haklarına davalı belediyeye karşı halef olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı Palandöken Belediye Başkanlığı vekili ve davalı K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş kayyımı tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı belediye tarafından ihale ile satışa konu edilen ve ihale süreci kesinleşen ancak tapuda devri yapılmamış olan taşınmaz üzerine ihale alıcısının inşa ettiği bağımsız bölümlerin, üçüncü kişilere haricen satışının geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle dosya kapsamına göre davalı K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş’yi temsilen kayyımın temyiz dilekçesinde belirttiği adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı, adli yardım talebinin yerinde olmadığına karar verilmesi hâlinde temyiz harç ve giderlerinin tamamlattırılması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

13. Davalı K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş’yi temsilen kayyım, mahkemeye verdiği 23.12.2019 havale tarihli temyiz dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunarak müvekkilinin temyiz harcından muaf tutulmasını istemiş, bu nedenle de temyiz dilekçesini verirken gerekli harç ve giderleri yatırmamıştır.

14. Adli yardım talebi kanun yoluna başvuru sırasında istendiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 336/3. maddesi uyarınca davalı K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş’ni temsilen kayyımın adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtay'a aittir.

15. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukuki yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Taş Korkmaz H.: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).

16. Adli yardım 6100 sayılı HMK'nın 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre adli yardımın şartları “ödeme gücünden yoksun olma” ve “talebin açıkça dayanaktan yoksun olmaması”dır. Adli yardım isteğinde bulunan kimsenin, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olması gerekir (m. 334/1). Adli yardım talebinde bulunan kimsenin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir (m. 336/2). 

17. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı bu belgeler incelenerek belirlenecektir. Ayrıca HMK'nın 334/1. maddesi hükmünce gerçek kişilerin adli yardımdan istifade etmesi mümkün olup, 334/2. maddesinde öngörülen kamuya yararlı dernek ve vakıflar dışındaki tüzel kişilerin kural olarak adli yardımdan yararlandırılması mümkün değildir.

18. Somut olay incelendiğinde; adli yardım isteminde bulunan davalı şirket olup 6100 sayılı HMK'nın 334/2. maddesinde adli yardımdan yararlanabilecek tüzel kişilerden olmadığından talebinin reddi gerekmiştir. 

19. 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun 434/III. maddesinde temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek 7 günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda davalılardan K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş’yi temsilen kayyımın temyiz itirazlarının incelenebilmesi için temyiz harç ve masraflarının tamamlatılması yönünde HUMK'nın 434/III. maddesine göre işlem yapılması gerekmektedir.

V. SONUÇ 

Açıklanan nedenlerle;

1- Davalılardan K. Konut Yapı Mim. Müh. İnş. Taah. Tic. San. A.Ş’yi temsilen kayyımın adli yardım talebinin REDDİNE,

2- Temyiz harç ve giderlerinin tamamlatılması için 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nın 434/III. maddesi uyarınca işlem yapılmasına,

Bu nedenle dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 13.10.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2022/6-355 
KARAR NO   : 2022/711

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 26/11/2020
NUMARASI                 : 2020/228 - 2020/266
DAVACI                       : Gazi Üniversitesi Rektörlüğü vekili Av. G.K.
DAVALILAR                : 1- Ç. Grup İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. (Eski Ünvanı: A. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.)
                                           - Orion Grup Sosyal Hizmetler Pro. Tem. Gıda Sağ. İnş. Tur. Taş. San.
                                           Tic. A.Ş vekili Av. S.T.
                                       2- A. Temizlik İlaçlama Dezenfektasyon  İnş. Nak. Taah. San. Tic. Ltd. Şti.
                                       3- E. Sosyal Hizmetleri Bil. Gıda Medikal Turz. İnş. Mad. San.
                                       4- S. Grup Sosyal Hiz. Sağ. Med. Dan. Tem. Teks. İnş. Taah. San. Tic. Ltd.
                                            Şti. (Eski Ünvanı: B. Dan. Tem. Tic. Ltd. Şti.)

1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili ile davalı iş ortaklığı Ç. Grup İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. (eski ünvanı: A. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti.) - O. Grup Sosyal Hizmetler Pro. Tem. Gıda Sağ. İnş. Tur. Taş. San. Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalılar arasında muhtelif tarihli hizmet alım sözleşmeleri imzalandığını, davalıların işçisi olan dava dışı Halis A.’ın iş mahkemesinde açtığı davanın kısmen kabul edilmesi üzerine müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde dava dışı işçi Halis A.’a 17.09.2013 tarihinde 20.928,70 TL ödendiğini, müvekkilinin ödediği bu tutardan davalıların müteselsilen borçlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla iş mahkemesinin kararına istinaden Halis A. vekili tarafından üniversite aleyhine başlatılan takipte ödenen toplam 20.928,70 TL’nin rücuen davalı şirketlerden ödeme tarihi itibariyle işleyecek ticarî faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı:

5. Davalı iş ortaklığı Ç. Grup İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. - O. Grup Sosyal Hizmetler Pro. Tem. Gıda Sağ. İnş. Tur. Taş. San. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları ile ilgili 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile 4857 sayılı Kanun’un 112. maddesine eklenen fıkra gereğince sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı S. Grup Sosyal Hizmetler Sağlık Medikal Danışmanlık Temizlik Tekstil İnşaat Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; dava dışı Halis A.’ın müvekkili şirkette sadece bir ay süre ile çalıştığını, davacının rücu’en tahsilini talep ettiği kıdem tazminatından müvekkili şirketin sorumluluğunun işçinin çalıştığı dönem ile sınırlı olduğunu, işçinin müvekkili şirketten sonra diğer davalı şirketlerde çalışmaya devam etmesi nedeniyle yıllık izin alacağından da müvekkilinin sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

7. Diğer davalı şirketler dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davaya cevap vermemiş, yargılamaya da katılmamışlardır.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

8. Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2015 tarihli ve 2014/394 E., 2015/515 K. sayılı kararı ile; uyuşmazlığın işçiye ödenen tazminattan tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkin olduğu, taraflar arasında tanzim edilen genel ve teknik şartnameler ile sözleşmelerde herhangi bir düzenleme yapılmadığından tarafların ödenen miktardan yarı yarıya sorumlu oldukları, 1475 sayılı Kanun’un 14/3. maddesi gereğince son işveren dışındaki önceki alt işverenlerin sorumluluğunun sadece kıdem tazminatı yönünden ve çalıştırdıkları süre-ücretle sınırlı olduğu, her bir alt işverenin kendi çalıştığı dönem ile sınırlı olmak üzere üst işverene karşı sorumlu olacağı; yıllık izin ücreti, bu alacağa ilişkin faiz ve oranına isabet eden yargılama gideri, masraf ve vekâlet ücretinden sadece son işveren E. Sosyal Hizmetleri Bil. Gıda Medikal Turz. İnş. Mad. San. Ltd. Şti.’nin sorumlu olacağı, kıdem tazminatı ile kıdem tazminatının faizi ve bu faiz ile asıl alacağa ilişkin yargılama giderlerinden ise her bir işverenin kendi döneminden sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 10.464,36 TL’nin 5.662,92 TL’sinin davalı A. Temizlik Ltd. Şti.’den, 294.94 TL’sinin davalı iş ortaklığı O. Grup – A. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şirketlerinden, 4.447,51 TL'nin E. Sos. Hiz. Ltd. Şti.’den, 58,99 TL’nin S. Grup Ltd. Şti.’den 20.09.2013 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 16.01.2020 tarihli ve 2019/279 E., 2020/179 K. sayılı kararı ile;

“… Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.

İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.

Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.

İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.

Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.

İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.

İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.

Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.

Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davalıların ödenen bedelin yarısından sorumlu tutulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.11.2020 tarihli ve 2020/228 E., 2020/266 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında her davalı aleyhine ayrı ayrı tahsil hükmü kurulduğu belirtilerek direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili ile davalı iş ortaklığı Ç. Grup İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. - O. Grup Sosyal Hizmetler Pro. Tem. Gıda Sağ. İnş. Tur. Taş. San. Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının dava dışı işçiye ödediği tutarın davalılar ile imzalanan hizmet alım sözleşmelerine göre rücuen tahsilini talep ettiği somut olayda, davacı işverenin işçiyi çalıştıran davalı yüklenicilerden yaptığı ödemelerin ve fer’îlerinin tamamını talep etmeye hakkı bulunup bulunmadığı, davalıların ödemelerin tamamından mı yoksa yarısından mı sorumlu tutulacağı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle kararı temyiz eden davalı iş ortaklığı Ç. Grup İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. - O. Grup Sosyal Hizmetler Pro. Tem. Gıda Sağ. İnş. Tur. Taş. San. Tic. A.Ş. vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı, adli yardım talebinin yerinde olmadığına karar verilmesi hâlinde temyiz harç ve giderlerinin tamamlattırılması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

15. Davalı iş ortaklığı Ç. Grup İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. - O. Grup Sosyal Hizmetler Pro. Tem. Gıda Sağ. İnş. Tur. Taş. San. Tic. A.Ş. vekili mahkemeye verdiği 25.01.2021 havale tarihli temyiz dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunarak müvekkilinin temyiz harcından muaf tutulmasını istemiş, bu nedenle de temyiz dilekçesini verirken gerekli harç ve giderleri yatırmamıştır.

16. Adli yardım talebi kanun yoluna başvuru sırasında istendiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nın) 336/3. maddesi uyarınca davalı iş ortaklığı Ç. Grup İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. - O. Grup Sosyal Hizmetler Pro. Tem. Gıda Sağ. İnş. Tur. Taş. San. Tic. A.Ş. vekilinin adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtay’a aittir.

17. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukukî yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez Hakan/ Özekes Muhammet/ Akkan Mine/ Taş Korkmaz Hülya: Pekcanıtez Usûl, Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).

18. Adli yardım HMK’nın 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 334. maddesindeki;

“(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.

(2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler.

(3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır” hükmü gereğince adli yardımın şartları “ödeme gücünden yoksun olma” ve “talebin açıkça dayanaktan yoksun olmaması”dır.

19. Adli yardım isteğinde bulunan kimsenin, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken yargılama giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olması gerekir (m. 334/1). Adli yardım talebinde bulunan kimsenin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir (m. 336/2). Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

20. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334/1. maddesi hükmünce adli yardımdan kural olarak yalnızca gerçek kişilerin istifade etmesi mümkün olup, 334/2. maddesinde de istisnaî olarak ancak kamuya yararlı dernek ve vakıfların adli yardımdan yararlanması kabul edilmiştir. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 13.10.2020 tarihli ve 2020/14-349 E., 2020/754 K.; 21.10.2021 tarihli ve 2017/(15)6-256 E., 2021/1280 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.

21. Tüzel kişilerin adli yardımdan yararlanması sadece kamuya yararlı dernek ve vakıflarla sınırlıdır. HMK’nın 334/2. maddesinin Hükümet Gerekçesinde; “…Kamuya yararlı dernek ve vakıfların faaliyetleri sırasında taraf olmak zorunda kalacakları dava ve işler sebebiyle yapacakları harcamaları karşılayacak yeterli malî kaynaklarının bulunmaması durumunda, gerçekleştirebilecekleri kamuya yararlı faaliyetlerin de tehlikeye girmesi söz konusu olabileceğinden, bu tür tüzel kişilerin de adli yardımdan yararlanmaları uygun bulunmuştur” şeklinde maddenin konuluş amacı açıklanmıştır. Şu hâlde kamuya yararlı dernek ve vakıflar dışındaki tüzel kişilerin adli yardımdan yararlanması mümkün değildir.

22. Tüm bu genel açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; adli yardım isteminde bulunan davalılar, iş ortaklığını oluşturan limited şirket ve anonim şirket olup HMK'nın 334/2. maddesinde tahdidi olarak sayılan adli yardımdan yararlanabilecek tüzel kişilerden olmadığından adli yardım talebinin reddi gerekmiştir.

23. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 434/III. maddesinde temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir.

24. Bu durumda temyiz isteminde bulunan davalı iş ortaklığı vekilinin temyiz itirazlarının incelenebilmesi için mahkemece temyiz harç ve masraflarının tamamlatılmasına yönelik HUMK'nın 434/III. maddesine göre işlem yapılması gerekmektedir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı iş ortaklığı Ç. Grup İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. - O. Grup Sosyal Hizmetler Pro. Tem. Gıda Sağ. İnş. Tur. Taş. San. Tic. A.Ş. vekilinin adli yardım talebinin REDDİNE,

Temyiz harç ve giderlerinin tamamlatılması için 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nın 434/III. maddesi uyarınca işlem yapılmasına,

Bu nedenle dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.