KANUN YOLU SINIRININ ALTINDA KALAN HÜKMÜ KANUN YOLU İNCELEMESİ YAPARAK ELE ALAN HÂKİMLERİN TAZMİNAT SORUMLULUKLARI BULUNMAKTADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


17 Eyl
2022

Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ (İLK DERECE)

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO       : 2021/3 Esas
KARAR NO    : 2021/5

DAVA              : Tazminat (Hakim Sorumluluğundan Kaynaklanan)

Taraflar arasındaki tazminat davasına ilişkin yapılan yargılama sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İ D D İ A :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili Mustafa Kemal U. adına ödenmeyen ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma ücretleri toplamı 4.400,00 TL alacağın davalı Orman Genel Müdürlüğü'nden tahsili amacıyla U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinde dava açtığını, Mahkemenin 04.03.2020 tarihli, 2017/1.5 esas ve 2020/4. karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabul edildiğini ve 3.497,96 TL alacak miktarına, 748,80 TL yargılama giderine ve 3.400,00 TL vekalet ücretine hükmettiğini, kararın miktar itibariyle kesinlik sınırı altında olmasına rağmen kesin kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından yasa yolu açık olarak verilmesi sonucu davalı yanın kararı istinaf ettiğini, istinaf mahkemesinin ise kararı kesinlikten reddetmesi gerekirken işin esasına girerek ilk derece mahkemesinin verdiği alacak miktarının da altında net 1.220,18 TL genel tatil ücretini hüküm altına alarak müvekkilinin hak kaybına uğrayacak şekilde kesin olarak karar vermesi sonucu ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesinde görevli hakimlerin HMK 46/1-c maddesi ile düzenlenen açık ve kesin kanun hükmüne aykırı davrandıklarını iddia ederek HMK'nın 46/1-c maddesi gereği uğranılan 2.277,78 TL maddi zarar, 271,80 TL yargılama gideri, 2.179,82 TL vekalet ücreti, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden işlemiş faiz, 95,95 TL bakiye karar harcından kaynaklanan maddi zarar ile 1.500,00 TL manevi tazminat taleplerinin kabulü ile davalı Bakanlıktan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V UN M A :

Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı defi'ni ileri sürmüş ve HMK’nın 46. maddesinde öngörülen yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :

Dava 6100 sayılı Kanun’un 46. maddesi uyarınca hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı devlet aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı Kanun, 01 Ekim 2011 tarihin e yürürlüğe girmiş ve “Hâkimin Hukuki Sorumluluğu” başlığı altında yer verilen düzenlemeyle, 46 ilâ 49. maddelerinde sorumluluk sebepleri, yargılamada görevli mercii, dava dilekçesine dair özel yöntem ve davanın reddi halinde verilecek cezaya dair özel hükümler getirmiş, hâkimlerin hukukî sorumluluğuna ilişkin yeni bir sistem benimsemiştir.

6100 sayılı Kanun'un 48. maddesi ikinci fıkrasının; "Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder” emredici hükmü gereği, kararı veren ilk derece hakimi ile istinaf mahkemesinin kararını veren başkan ve üyelerine dava ihbar olunmuş ve usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş. Başkan F.K. verdiği dilekçe ile HMK 46. maddenin şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, diğer hakimlerce herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.

Görevli yargı merciine ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun'un 47. maddesinde; Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesinde açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre dava, karar temyiz edilse idi, temyiz incelemesi Yargıtay’ın hangi hukuk dairesinde yapılacak idiyse o hukuk dairesinde açılacaktır. Somut olayda U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi hâkiminin ve K. Bölge Adliye Mahkemesi Hakimlerinin kararından dolayı tazminat davası açılmakla, bu mahkemelerin temyiz mercii Dairemiz olduğundan, davaya bakmaya İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla Dairemiz görevli bulunmaktadır.

6100 sayılı Kanun'un 46/1 maddesinde; Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği vurgulandıktan sonra dava sebepleri tahdidi olarak gösterilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.07.2011 gün ve 2011/4 esas 2011/4 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Hâkimlerin görevlerini yaparken yargısal faaliyetleri sebebiyle, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olmaları durumunda, vermiş oldukları zararlar için, 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesinde sayılan hallerde, haklarında tazminat davası açılabilecektir.

Dairemizce 6100 sayılı Kanun'un 137. vd. maddeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla ön inceleme ve tahkikat duruşmaları yapılmış, taraflara ait deliller toplanmıştır.

6100 sayılı Kanun'un 46, 2802 sayılı Kanun'un 93/A maddelerine göre, hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet ve kararları sebebiyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilecek olup; kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamayacağı her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır. Yargı yetkisinin özellikleri, hâkimlerin kişisel sorumluluğunda özel bir düzenin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Zira yargı görevinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde aksatılmadan yerine getirilmesi esastır. Kuşkusuz; adaletin gerçekleşmesi, hâkim hakkında sorumsuzluk müessesesinin kabulünü gerektirmez. Ancak, hâkimin hukuki sorumluluk halleri benimsenirken, yargısal faaliyetten ibaret olan esas görevinin aksatılmamasına büyük özen gösterilmesi zorunludur.

Hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; 6100 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir ya da bir kaçının gerçekleşmesi, hâkimin görevini yaparken davacıya karşı düşmanlığı veya karşı tarafla dostluğu sebebiyle, davacı aleyhine, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olması, kasten adalete ve kanunlara aykırı karar verdiğinin yoruma ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olması, davacının karardan dolayı zarar görmesi ve hâkimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının olması ve bu hususların davacı tarafından ispatlanması gerekir.

Somut olayda davacı vekili ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hakimlerinin verdiği kararlar nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 46/1-c maddesinin ihlal edildiğini iddia ederek Devlet aleyhine tazminat istemi ile dava açmıştır. U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi 2017/1.5 E, 2020/4. K, 04.03.2020 tarihli davacısı Mustafa Kemal U., davalısı Orman Genel Müdürlüğü olan davada yapılan yargılama sonucunda sonucunda 3.497,96 TL genel tatil alacağının davalıdan tahsiline istinaf yolu açık olmak üzere karar vermiş olup kararın verildiği 04.03.2020 tarihinde istinaf kesinlik sınırı 5.390,00 TL'dir. İlk derece mahkemesi kararının yasal süresi içerisinde davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine K. Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi işin esasına girerek yaptığı yargılamada net 1.220,18 TL genel tatil alacağının davalıdan tahsiline kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili 27.05.2020 tarihli istinafa cevap dilekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının yasal istinaf sınırı altında kaldığını istinaf dilekçesinin usûlden reddi gerektiğini belirtmiştir.

K. Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin kararından sonra ise Uyap sistemi üzerinden gönderdiği 16.02.2021 tarihli tavzih ve tashih talepli dilekçesi üzerine K. Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2020/1227 E. - 1222 K. sayılı ilamında tavzih ve tashih gerektirir bir husus bulunmadığı belirtilerek gerekçesiz olarak talebin reddine karar verilmiştir.

HMK 46/1-c maddesinde farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması halinde hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiştir.

U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi verildiği tarihte miktar itibariyle yasal kesinlik sınırının altında kalan kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinin "ç" bendi uyarınca kanun yolunu açıkça ve doğru olarak göstermesi gerekirken "istinaf yolu açık" olarak belirtmesi maddi hata niteliğinde olup HMK 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir veya bir kaçının gerçekleşmediği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesi hakiminin yargılama faaliyetinden dolayı sorumluluğu bulunmamaktadır.

Ancak U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin kararının yasal kesinlik sınırının altında kalmasına rağmen davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine K. Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi davacı tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının yasal istinaf sınırı altında kaldığını, istinafa cevap dilekçesinde de özellikle belirtmesine ve kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesi tarafından 3.494,96 TL olarak kabul edilen genel tatil alacağını kesinliğe ilişkin yasal herhangi bir gerekçe belirtmeksizin işin esasına girerek davacının zararına (aleyhine) olacak şekilde 1.220,18 TL olarak hüküm altına alması ve istinaf mahkemesinin kararında istinafa konu olmayacak bir kararın istinaf incelemesi yapılma nedenini de açıklamamış olması Hukuk Muhakemeleri Kanunu 46/1-c maddesinde düzenlenen "farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması" kapsamındadır. K. Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin ağır ihmali sonucunda verilen karardan dolayı davacı taraf zarara uğramış olup bu durum K. Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi hakimlerinin HMK 46. ve devamı maddeleri kapsamında sorumluluklarını gerektirmektedir. Hal böyle olunca K. Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Hakimlerinin yargılama faaliyetinden dolayı vermiş oldukları zararlar için maddi tazminat talebinin kabulüne, yasal şartları oluşmadığı için manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M:

Yukarıda açıklanan sebeplere, dosyalardaki delillere ve heyetin takdirine göre;

1- Davanın kısmen KABULÜNE,

2- 4-825,35.- TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine

3- Davacının manevi tazminat talebinin reddine,

4- Davacı tarafından yapılan 38,00 TL tebligat posta pulu masrafı, 205,50 TL yargılama gideri ve 91,10 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 334,60 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 255,25 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 79,35 TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına,

5- Alınması gerekli 329,62 TL karar ilam harcından peşin alınan 108,00 TL harcın mahsubu ile kalan 221,62 TL harcın davalıdan tahsili ile hâzineye irat kadına,

6- Davacının yatırmış olduğu 108,00 TL peşin harem davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

7- 6100 sayılı Kanun'un 333. maddesi gereği, hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım kalması halinde iadesine, tebliğ gideri avanstan karşılanmak suretiyle iade kararının davacıya tebliğine,

8- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2. maddesine göre davacı yararına 4.825,35- TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

9- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10. maddesine göre 1.500,00.- TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,

Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, ihbar olunanların yokluğunda, kesin olarak oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021

Başkan                 Üye                    Üye                     Üye               Üye
Dr. S.GÖKTAŞ      S.NAMAZCI      Ö.F HERDEM     Ş.KIRMAZ     H. SARIKAMIŞ

 

BU DOSYA YARGITAY HUKUK GENEL KURULU GÜNDEMİNE TAŞINMIŞTIR.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2022/9-689
KARAR NO   : 2022/1468

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               : 
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ                         : 07/12/2021 (EK KARAR TARİHİ: 27/01/2022)
NUMARASI                 : 2021/3 - 2021/5
DAVACI                       : M.K.U. vekili  Av. O.M.U.
DAVALI                       : Hazine ve Maliye Bakanlığı vekili Av. A.Ü.Y.
İHBAR OLUNANLAR : 1- F.K 2- F.D. 3-Ö.T. 4- Y.A.S.

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 9. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

2. Kararın davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairenin 30.03.2022 tarihli ve 2021/3 E., 2021/5 K. sayılı ek kararı ile davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmiş, ek karar davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili Mustafa Kemal U. adına ödenmeyen ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma ücretleri toplamı 4.400 TL alacağın davalı Orman Genel Müdürlüğünden tahsili amacıyla U. Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi Sıfatıyla) dava açtığını, Mahkemenin 04.03.2020 tarihli ve 2017/165 E. 2020/40 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabul edildiğini ve 3.497,96 TL alacak miktarına, 748,80 TL yargılama giderine ve 3.400,00 TL vekâlet ücretine hükmedildiğini, kararın miktar itibariyle kesinlik sınırı altında olmasına rağmen ilk derece mahkemesi tarafından yasa yolu açık olarak verilmesi sonucunda davalı yanın kararı istinaf ettiğini, istinaf mahkemesinin ise kararı kesinlikten reddetmesi gerekirken işin esasına girerek ilk derece mahkemesinin verdiği alacak miktarının da altında net 1.220,18 TL genel tatil ücretini hüküm altına alarak müvekkilinin hak kaybına uğrayacak şekilde kesin olarak karar vermesi sonucu ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesinde görevli hâkimlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46/1-c maddesi ile düzenlenen açık ve kesin kanun hükmüne aykırı davrandıklarını ileri sürerek HMK'nın 46/1-c maddesi gereği uğranılan 2.277,78 TL maddi zarar, 271,80 TL yargılama gideri, 2.179,82 TL vekâlet ücreti, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden işlemiş faiz, 95,95 TL bakiye karar harcından kaynaklanan maddi tazminat ve 1.500 TL manevi tazminat taleplerinin kabulü ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Maliye Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, HMK’nın 46. maddesinde öngörülen yasal koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Özel Daire Kararı:

6. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 07.12.2021 tarihli ve 2021/3 E., 2021/5 K. sayılı kararı ile;

“…İ D D İ A :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili Mustafa Kemal U. adına ödenmeyen ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma ücretleri toplamı 4.400,00 TL alacağın davalı Orman Genel Müdürlüğü'nden tahsili amacıyla U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinde dava açtığını, Mahkemenin 04.03.2020 tarihli, 2017/165 esas ve 2020/40 karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabul edildiğini ve 3.497,96 TL alacak miktarına, 748,80 TL yargılama giderine ve 3.400,00 TL vekalet ücretine hükmettiğini, kararın miktar itibariyle kesinlik sınırı altında olmasına rağmen kesin kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından yasa yolu açık olarak verilmesi sonucu davalı yanın kararı istinaf ettiğini, istinaf mahkemesinin ise kararı kesinlikten reddetmesi gerekirken işin esasına girerek ilk derece mahkemesinin verdiği alacak miktarının da altında net 1.220,18 TL genel tatil ücretini hüküm altına alarak müvekkilinin hak kaybına uğrayacak şekilde kesin olarak karar vermesi sonucu ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesinde görevli hakimlerin HMK 46/1-c maddesi ile düzenlenen açık ve kesin kanun hükmüne aykırı davrandıklarını iddia ederek HMK'nın 46/1-c maddesi gereği uğranılan 2.277,78 TL maddi zarar, 271,80 TL yargılama gideri, 2.179,82 TL vekalet ücreti, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden işlemiş faiz, 95,95 TL bakiye karar harcından kaynaklanan maddi zarar ile 1.500,00 TL manevi tazminat taleplerinin kabulü ile davalı Bakanlıktan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A :

Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı def'i'ni ileri sürmüş ve HMK’nın 46. maddesinde öngörülen yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.                    

D E L İ L L E R İ N D E Ğ E R L E N D İ R İ L M E S İ V E H U K U K İ N İ T E L E N D İ R M E :

Dava, 6100 sayılı Kanun’un 46. maddesi uyarınca hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı devlet aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı Kanun, 01 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve “Hâkimin Hukuki Sorumluluğu” başlığı altında yer verilen düzenlemeyle, 46 ilâ 49. maddelerinde sorumluluk sebepleri, yargılamada görevli mercii, dava dilekçesine dair özel yöntem ve davanın reddi halinde verilecek cezaya dair özel hükümler getirmiş, hâkimlerin hukukî sorumluluğuna ilişkin yeni bir sistem benimsemiştir.

6100 sayılı Kanun'un 48. maddesi ikinci fıkrasının; “Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder” emredici hükmü gereği, kararı veren ilk derece hakimi ile istinaf mahkemesinin kararını veren başkan ve üyelerine dava ihbar olunmuş ve usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş, Başkan F.K. verdiği dilekçe ile HMK 46. maddenin şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, diğer hakimlerce herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.

Görevli yargı merciine ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun'un 47. maddesinde; “Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesinde açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür” hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre dava, karar temyiz edilse idi, temyiz incelemesi Yargıtay’ın hangi hukuk dairesinde yapılacak idiyse o hukuk dairesinde açılacaktır. Somut olayda U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi hâkiminin ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi Hakimlerinin kararından dolayı tazminat davası açılmakla, bu mahkemelerin temyiz mercii Dairemiz olduğundan, davaya bakmaya İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla Dairemiz görevli bulunmaktadır.

6100 sayılı Kanun’un 46/1 maddesinde; Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği vurgulandıktan sonra dava sebepleri tahdidi olarak gösterilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.07.2011 gün ve 2011/4 esas 2011/4 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Hâkimlerin görevlerini yaparken yargısal faaliyetleri sebebiyle, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olmaları durumunda, vermiş oldukları zararlar için, 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesinde sayılan hallerde, haklarında tazminat davası açılabilecektir.

Dairemizce 6100 sayılı Kanun'un 137. vd. maddeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla ön inceleme ve tahkikat duruşmaları yapılmış, taraflara ait deliller toplanmıştır.

6100 sayılı Kanun'un 46, 2802 sayılı Kanun'un 93/A maddelerine göre, hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet ve kararları sebebiyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilecek olup; kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamayacağı her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır. Yargı yetkisinin özellikleri, hâkimlerin kişisel sorumluluğunda özel bir düzenin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Zira yargı görevinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde aksatılmadan yerine getirilmesi esastır. Kuşkusuz; adaletin gerçekleşmesi, hâkim hakkında sorumsuzluk müessesesinin kabulünü gerektirmez. Ancak, hâkimin hukuki sorumluluk halleri benimsenirken, yargısal faaliyetten ibaret olan esas görevinin aksatılmamasına büyük özen gösterilmesi zorunludur.

Hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir ya da bir kaçının gerçekleşmesi, hâkimin görevini yaparken davacıya karşı düşmanlığı veya karşı tarafla dostluğu sebebiyle, davacı aleyhine, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olması, kasten adalete ve kanunlara aykırı karar verdiğinin yoruma ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olması, davacının karardan dolayı zarar görmesi ve hâkimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının olması ve bu hususların davacı tarafından ispatlanması gerekir.

Somut olayda davacı vekili ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hakimlerinin verdiği kararlar nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 46/1-c maddesinin ihlal edildiğini iddia ederek Devlet aleyhine tazminat istemi ile dava açmıştır. U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi 2017/165 E, 2020/40 K, 04.03.2020 tarihli davacısı Mustafa Kemal U., davalısı Orman Genel Müdürlüğü olan davada yapılan yargılama sonucunda 3.497,96 TL genel tatil alacağının davalıdan tahsiline istinaf yolu açık olmak üzere karar vermiş olup kararın verildiği 04.03.2020 tarihinde istinaf kesinlik sınırı 5.390,00 TL' dir. İlk derece mahkemesi kararının yasal süresi içerisinde davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi işin esasına girerek yaptığı yargılamada net 1.220,18 TL genel tatil alacağının davalıdan tahsiline kesin olarak karar vermiştir.

Davacı vekili 27.05.2020 tarihli istinafa cevap dilekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının yasal istinaf sınırı altında kaldığını istinaf dilekçesinin usûlden reddi gerektiğini belirtmiştir.

Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin kararından sonra ise Uyap sistemi üzerinden gönderdiği 16.02.2021 tarihli tavzih ve tashih talepli dilekçesi üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2020/1227 E.-1222 K. sayılı ilamında tavzih ve tashih gerektirir bir husus bulunmadığı belirtilerek gerekçesiz olarak talebin reddine karar verilmiştir.

HMK 46/1-c maddesinde farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması halinde hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiştir.

U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi verildiği tarihte miktar itibariyle yasal kesinlik sınırının altında kalan kararında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinin "ç" bendi uyarınca kanun yolunu açıkça ve doğru olarak göstermesi gerekirken "istinaf yolu açık" olarak belirtmesi maddi hata niteliğinde olup HMK 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir veya bir kaçının gerçekleşmediği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesi hakiminin yargılama faaliyetinden dolayı sorumluluğu bulunmamaktadır.

Ancak U. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin kararının yasal kesinlik sınırının altında kalmasına rağmen davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi davacı tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının yasal istinaf sınırı altında kaldığını, istinafa cevap dilekçesinde de özellikle belirtmesine ve kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesi tarafından 3.494,96 TL olarak kabul edilen genel tatil alacağını kesinliğe ilişkin yasal herhangi bir gerekçe belirtmeksizin işin esasına girerek davacının zararına (aleyhine) olacak şekilde 1.220,18 TL olarak hüküm altına alması ve istinaf mahkemesinin kararında istinafa konu olmayacak bir kararın istinaf incelemesi yapılma nedenini de açıklamamış olması Hukuk Muhakemeleri Kanunu 46/1-c maddesinde düzenlenen "farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması" kapsamındadır. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin ağır ihmali sonucunda verilen karardan dolayı davacı taraf zarara uğramış olup bu durum Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi hakimlerinin HMK 46. ve devamı maddeleri kapsamında sorumluluklarını gerektirmektedir. Hal böyle olunca Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Hakimlerinin yargılama faaliyetinden dolayı vermiş oldukları zararlar için maddi tazminat talebinin kabulüne, yasal şartları oluşmadığı için manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M :

Yukarıda açıklanan sebeplere, dosyalardaki delillere ve heyetin takdirine göre;

1- Davanın kısmen KABULÜNE,

2- 4.825,35.- TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine

3- Davacının manevi tazminat talebinin reddine,

4- Davacı tarafından yapılan 38,00 TL tebligat posta pulu masrafı, 205,50 TL yargılama gideri ve 91,10 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 334,60 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 255,25 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 79,35 TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına,

5- Alınması gerekli 329,62 TL karar ilam harcından peşin alınan 108,00 TL harcın mahsubu ile kalan 221,62 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kadına,

6- Davacının yatırmış olduğu 108,00 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

7- 6100 sayılı Kanun'un 333. maddesi gereği, hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım kalması halinde iadesine, tebliğ gideri avanstan karşılanmak suretiyle iade kararının davacıya tebliğine,

8- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2. maddesine göre davacı yararına 4.825,35- TL maktu vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

9- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10. maddesine göre 1.500,00.- TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

7. Özel Daire kararının süresi içinde davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 30.03.2022 tarihli ve 2021/3 E., 2021/5 K. sayılı ek kararı ile; “Davalı Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin 28.03.2022 havale tarihli dilekçesi ile, Dairemizce verilen 07/12/2021 tarih ve 2021/3 Esas 2021/5 Karar sayılı karara karşı temyiz talebinde bulunmuş ise de, anılan kararın kesin olarak verildiği ve temyiz talebine konu miktarın temyiz kesinlik sınırı altında bulunduğu anlaşıldığından 6100 sayılı H.M.K.'nın 346 ve 362/1-a maddelerine göre temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen 30.03.2022 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

II. GEREKÇE

9. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

10. Bu aşamada istinaf ve temyize ilişkin yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.

11. Bölge Adliye Mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren HMK’nın istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.

12. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341. maddesi;

“(1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.

(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.). Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesini içermektedir.

13. İlk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 3.000 (yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2021 yılı için 5.880) Türk Lirasını geçmeyen mal varlığına ilişkin davalardaki kararlar kesindir. Kesinlik sınırı bakımından manevi tazminat istemleri için bir istisna getirilmiş ve miktarı ne olursa olsun manevi tazminata ilişkin kararlara karşı istinaf yoluna başvurunun mümkün olduğu belirtilmiştir.

14. Aynı Kanun’un temyiz edilemeyen kararları düzenleyen 362. maddesinde;

“(1) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:

a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.

15. HMK’nın 341/2. maddesi gereğince manevi tazminat davaları yönünden kesinlik sınırı olmaksızın istinaf yoluna başvurulabilmesine rağmen temyize ilişkin olarak bu şekilde bir istisna yer almadığından manevi tazminat açısından temyiz kesinlik sınırı göz önüne alınarak temyizin mümkün olup olmadığı değerlendirilecektir.

16. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır.

17. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 02.01.2017 tarihli ve 680 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilen (08.03.2018 tarihli ve 7072 sayılı Kanun ile kanun hükmü olarak kabul edilen) “Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının görevleri” başlıklı 15. maddesinin 3. fıkrasında;

“İlk derece mahkemesi olarak ilgili dairelerce verilen hükümlerin temyiz yoluyla incelemesini yapmak” hükmü yer almaktadır.

18. Bu hükümde Özel Dairelerce ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği ve Hukuk Genel Kurulunun bu kararları temyiz yoluyla inceleyeceği belirtilmektedir.

19. Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir; temyiz incelemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, 2. Baskı, Kasım 2018 s. 645).

20. Öte yandan bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla veya istinaf incelemesi sonucu verdiği kararlar için dahi ayrım yapılmaksızın HMK’nın 362. maddesinde belirtilen kırk bin Türk Liralık temyiz kesinlik sınırı uygulandığından Yargıtay hukuk dairelerince ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararların temyizi için de bu parasal sınırın esas alınması ve bu miktarı geçen kararlara karşı temyiz yolunun açık olduğunun kabul edilmesi gerekir. Aksinin kabulü hâlinde Kanun’un bölge adliye mahkemesi için ilk derece mahkemesi veya istinaf incelemesi yapan mahkeme olarak tanıdığı kırk bin Türk Liralık parasal sınır dâhilinde kesin karar verme yetkisini Yargıtay hukuk dairelerine tanımadığı gibi bir sonuç ortaya çıkar ki kanun koyucunun bunu amaçladığından bahsedilemez.

21. Yukarıda belirtildiği üzere miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar temyiz edilemez. HMK’nın Ek Madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir. Bu hükümlere göre hesaplama yapıldığında 2021 yılı için temyiz kesinlik sınırı 78.630 TL’dir.

22. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesinin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. maddesi uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir.

23. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda davacı vekilince 4.825,35 TL maddi ve 1.500 TL manevi tazminatın tahsili talep edilmiş, Özel Dairece davanın kısmen kabulü ile 4.825,35 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, kabul edilen 4.825,35 TL maddi tazminat yönünden davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş ve Özel Dairece de kararın miktar itibari ile kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. Bu durumda temyiz istemine konu değer 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığından Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği ek karar yerindedir.

24. O hâlde Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği ek karar onanmalıdır.

III. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı Maliye Hazinesi vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği ek kararın ONANMASINA, 09.11.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

 

AYNI YÖNDE KARAR:

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ (İLK DERECE)

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO       : 2022/1 Esas
KARAR NO    : 2022/5

DAVA              : Tazminat (Hakim Sorumluluğundan Kaynaklanan)

Taraflar arasındaki tazminat davasına ilişkin yapılan yargılama sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin … Tic. Ltd. Şti'nde çalıştığını, haksız bir şekilde işten çıkarıldığını, bunun üzerine işe iade talepli işçi-işveren uyuşmazlıklarında dava şartı gereğince ../../2018 tarihinde arabuluculuk bürosuna başvurduklarını, ../../2018 tarihindeki ilk oturuma karşı taraf şirket tarafından katılan olmadığını, mazeret de sunulmadığını bu nedenle dosyasının "anlaşmama" şeklinde kapatıldığını, bunun üzerine ../../2018 tarihinde … Mahkemesi'nde işe iade davası açıldığını ve davanın reddedildiğini, ret kararına rağmen davalı tarafın arabuluculuk görüşmesine katılmamış olması nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmediğini, davalı vekili tarafından bu nedenle dosyanın istinaf edildiğini, bunun üzerine … BAM … Hukuk Dairesi tarafından vekalet ücretine ilişkin kısmın kaldırılarak davalı lehine 3.400,00.-TL vekalet ücretine hükmedildiğini, müvekkili aleyhine bu vekalet ücreti için ilamlı icra takibi başlatıldığını, farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükmüne aykırı verilen karar yüzünden müvekkilinin zarara uğradığını belirterek şimdilik 3.400,00.-TL maddi tazminatın fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 18.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte lehlerine hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:

Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, zamanaşımı defi'ni ileri sürmüş ve HMK’nın 46. maddesinde öngörülen yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:

Dava, 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesi uyarınca hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı devlet aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı Kanun, 01 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve “Hâkimin Hukuki Sorumluluğu" başlığı altında yer verilen düzenlemeyle, 46 ilâ 49 maddelerinde sorumluluk sebepleri, yargılamada görevli mercii, dava dilekçesine dair özel yöntem ve davanın reddi halinde verilecek cezaya dair özel hükümler getirmiş, hâkimlerin hukukî sorumluluğuna ilişkin yeni bir sistem benimsemiştir.

6100 sayılı Kanun'un 48. maddesi ikinci fıkrasının; “Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder" emredici hükmü gereği, istinaf mahkemesinin kararını veren başkan ve üyelerine dava ihbar olunmuş ve usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmiş, ihbar olunan hakimlerce herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.

Görevli yargı merciine ilişkin olarak 6100 sayılı Kanun'un 47. maddesinde; “Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararların n dolayı, Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesinde açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre dava, karar temyiz edilse idi, temyiz incelemesi Yargıtay’ın hangi hukuk dairesinde yapılacak idiyse o hukuk dairesinde açılacaktır. Somut olayda … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Hakimlerinin kararından dolayı tazminat davası açılmakla, bu mahkemelerin temyiz mercii Dairemiz olduğundan, davaya bakmaya İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla Dairemiz görevli bulunmaktadır.

6100 sayılı Kanun’un 46/1 maddesinde; Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği vurgulandıktan sonra dava sebepleri tahdidi olarak gösterilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.07.2011 gün ve 2011/4 esas 2011/4 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere. Hâkimlerin görevlerini yaparken yargısal faaliyetleri sebebiyle, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olmaları durumunda, vermiş oldukları zararlar için, 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesinde sayılan hallerde, haklarında tazminat davası açılabilecektir.

Dairemizce 6100 sayılı Kanun'un 137. vd. maddeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla ön inceleme ve tahkikat duruşmaları yapılmış, taraflara ait deliller toplanmıştır.

6100 sayılı Kanun'un 46. maddesine göre, hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet ve kararları sebebiyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilecek olup; kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamayacağı her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır. Yargı yetkisinin özellikleri, hâkimlerin kişisel sorumluluğunda özel bir düzenin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Zira yargı görevinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde aksatılmadan yerine getirilmesi esastır. Kuşkusuz, adaletin gerçekleşmesi, hâkim hakkında sorumsuzluk müessesesinin kabulünü gerektirmez. Ancak, hâkimin hukuki sorumluluk halleri benimsenirken, yargısal faaliyetten ibaret olan esas görevinin aksatılmamasına büyük özen gösterilmesi zorunludur.

Hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir ya da bir kaçının gerçekleşmesi, hâkimin görevim yaparken davacıya karşı düşmanlığı veya karşı tarafla dostluğu sebebiyle, davacı aleyhine, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olması, kasten adalete ve kanunlara aykırı karar verdiğinin yoruma ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olması, davacının karardan dolayı zarar görmesi ve hâkimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının olması ve bu hususların davacı tarafından ispatlanması gerekir.

Somut olayda davacı vekili bölge adliye mahkemesi hakimlerinin verdiği karar nedeniyle 6100 sayılı HMK'nın 46/1-c maddesinin ihlal edildiğini iddia ederek Devlet aleyhine tazminat istemi ile dava açmıştır.

… Mahkemesi 2018/… E., 2019/… K., ../../2019 tarihli davacısı …, davalısı … Tic. Ltd. Şti. olan davada yapılan yargılama sonucunda feshin geçersizliğinin tespitine yönelik talebinin reddine, 7036 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 12 inci bendi gereği davalı tarafın arabuluculuk görüşmesine katılmadığından; yargılama giderlerinin ve arabuluculuk ücretinin davalıdan alınmasına, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar vermiştir İlk derece mahkemesi kararının yasal süresi içinde taraflarca istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunu kabul ederek, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine kesin olarak karar vermiştir.

HMK 46/1-c maddesinde farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması halinde hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenlenmiştir.

… Mahkemesi açıkça yasal dayanağını belirtip arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından yargılama giderlerini davalı üzerinde bırakıp, davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmemesine şeklindeki kararına rağmen davalı tarafça vekalet ücreti yönünden istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi davanın reddedilmesine rağmen kendini vekille temsil eden davalı lehine vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine dair kararını hiç bir gerekçe göstermeden işin esasına girip davacı zararına (aleyhine) olacak şekilde 3.400,00.- TL vekalet ücretini hükmetmiş olması Hukuk Muhakemeleri Kanunu 46/1-c maddesinde düzenlenen "farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması kapsamındadır. … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin ağır ihmali sonucunda verilen karardan dolayı davacı taraf zarara uğramış olup bu durum … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi hakimlerinin HMK 46. ve devamı maddeleri kapsamında sorumluluklarını gerektirmektedir. Hal böyle olunca … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Hakimlerinin yargılama faaliyetinden dolayı vermiş oldukları zararlar için maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir

H Ü KÜ M :

Yukarıda açıklanan sebeplere, dosyalardaki delillere ve heyetin takdirine göre;

1- Davanın KABULÜNE,

2- 3.400,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine

3- Davacı tarafından yapılan 336,00.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yine davacı tarafından yatırılan 91,10.-TL başvuru harcının davalı harçtan muaf olduğundan istek halinde davacıya iade edilmesine,

4- Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

5- Davacının yatırmış olduğu 80,70 TL peşin harcın istek halinde davacıya iade edilmesine,

6- 6100 sayılı Kanun'un 333. maddesi gereği, hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım kalması halinde iadesine, tebliğ gideri avanstan karşılanmak suretiyle iade kararının davacıya tebliğine,

7- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2. maddesine göre davacı yararına 3.400,00- TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, ihbar olunanların yokluğunda, kesin olarak oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 31/05/2022

İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen 07 Aralık 2021 ve 31 Mayıs 2022 tarihli kararlarının dayanak noktası kanımızca, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru üzerine verilen 27 Ekim 2021 tarihli kararıdır.

Anayasa Mahkemesi’nin 27 Ekim 2021 tarihli kararında bu konuya ilişkin görüşleri ise şu şekildedir.

“… 67. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf, temyiz ve karar düzeltme olağan kanun yolu, yargılamanın yenilenmesi ile kanun yararına temyiz olağanüstü kanun yolu olarak düzenlenmiştir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı mülga Kanun'da iş mahkemesi kararlarına karşı karar düzeltme kanun yolu ihdas edilmemiştir. Dolayısıyla yürürlükteki mevzuata göre kesinleşmiş olan mahkeme kararının maddi hata denetimi adı altında yeniden delil değerlendirilmesi yapılarak hükmün esasını değiştirecek şekilde kanun yolu denetimine tabi kılınması mümkün değildir.

68. 6100 sayılı Kanun'un 304. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre maddi hata düzeltim yoluyla ancak yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar düzeltilebilir. Maddi hata düzeltim yoluyla ancak mahkeme hükmünde yer alan maddi hatalarla sınırlı bir düzeltme yapılabilir. Dolayısıyla maddi hata yoluyla hükmün ortadan kaldırılması ve uyuşmazlığın esasını tekrar karara bağlayacak şekilde yeniden yargılama yapılması mümkün değildir.” (B. No: 2018/10018, 27.10.2021, § 67, 68)

Anayasa Mahkemesi’nin 27.10.2021 tarihli kararı için bkz.

https://bit.ly/3QtAfp2