KANUN YOLU SÜRESİNİN YANLIŞ GÖSTERİLMESİ HAKİMİN SORUMLULUĞUNU GEREKTİRMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


19 Nis
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2015/(7)9-3418 
KARAR NO    : 2017/295

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
TARİHİ                    : 30/01/2015
NUMARASI             : 2014/1 - 2015/1
DAVACI                  : M.A.A. ve M.K. vekilleri Av. E.K.
DAVALI                  : T.C. Devleti'ne izafeten Maliye Hazinesi vekili Av. G.T.
İHBAR OLUNAN   : N.K.

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 7. Hukuk Dairesince; 

“DAVA :

Davacı vekili yargısal faaliyet nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 46. maddesine dayanarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş ve dava dilekçesinde özetle;

Müvekkilleri tarafından açılan ve G. 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin İş Mahkemesi sıfatıyla baktığı 2005/.7 E, 2009/.4 K. sayılı dosyasında verilen kararın hüküm fıkrasında her nasılsa Yargıtay’a temyiz süresinin 15 gün olarak gösterildiğini, İş Mahkemelerinde temyiz süresinin tefhimden itibaren 8 gün olduğunu, davaya bakan Hakimin hatası ve yanlışlığı sonucunda temyiz talebinin Yargıtay 9. Hukuk Dairesince süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedilmiş olması nedeniyle temyiz hakkından bu şekilde mahrum edildiklerini ve savunma haklarının kısıtlanmış olması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının bu şekilde oluştuğunu, hukuka ve yasaya açıkça aykırı şekilde mahkemece verilen karar nedeniyle HMK. 46. madde gereğince müvekkillerinin dava tarihi itibariyle uğradıkları zarar göz önünde tutularak 112.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi zararın 10.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınmasına karar verilmesini istemiştir. 

CEVAP :

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, ayrıca HMK’nun 46. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediğini öne sürerek davanın zamanaşımı nedeniyle ve ayrıca esastan da reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, HMK’nun 49. maddesi hükmü uyarınca yersiz açılan dava nedeniyle davacının “disiplin para cezasına mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine” karar verilmesini talep etmiştir. 

İhbar olunan, 15.09.2014 tarihli cevabi yazısında özetle; davada taraf sıfatı ve husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığı gibi esası itibariyle de yerinde bir dava olmadığını bu durum dikkate alınarak öncelikle usul yönünden, esasa girilecekse esas yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. 

GEREKÇE :

Dava, hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı “maddi ve manevi tazminat talebine” ilişkindir. 

Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları, HMK’nun 46-49 maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasada gösterilen sorumluluk nedenleri düzenleniş amacına uygun bir şekilde sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir. 

Davaya konu somut olayda; “yasaya açıkça aykırı bir şekilde ve yasada açıkça belirtilmiş olan temyiz süresini aşacak şekilde hüküm fıkrasında temyiz süresinin 15 gün olarak yazılmış olmasının sonuçta tarafların zararına sebebiyet vermiş olduğu savıyla, maddi ve manevi tazminat talebiyle hakimin hukuki sorumluluğu” çerçevesinde açıldığı anlaşılmaktadır. 

Dava dilekçesi ve tarafların aşamalardaki beyanları ile dosyaya sundukları deliller birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu edilen ve maddi-manevi zarara sebebiyet verildiği iddiasıyla davanın açılmasına dayanak gösterilen Giresun İş Mahkemesinin 2005/67 E, 2009/54 sayılı kararının hüküm fıkrasında her nasılsa temyiz süresinin 15 gün olarak belirtildiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesine göre; İş Mahkemesinde verilen kararlar tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde temyiz olunabilir. 

Yasadaki bu düzenleme taraf iradeleriyle veya mahkemenin takdiriyle değiştirilemez. Bir başka ifadeyle Yasada tereddüte yer vermeyecek açıklıkta düzenlenmiş bulunan dava açma, itiraz, temyiz veya zamanaşımı vb. usule ilişkin işlem süreleri emredici nitelikte olup, ayrıca kamu düzeninden sayılmaları nedeniyle de bağlayıcı olup, mahkemece, yasada düzenlenmiş olan bu sürelerin artırılıp, azaltılamayacağı, sonuç olarak değiştirilmeyeceği ve bu hususun davanın taraflarınca da bilinmesinin gerektiği Yüksek Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da vurgulanmaktadır.

Davaya konu tazminat talebinin, yasa yolları açıkça düzenlenmiş bulunan ve özü hatalı olduğu ileri sürülen yargısal nitelikteki işlem ve kararlara ilişkin olduğu hususunda bir tereddüt bulunmadığı gibi, Hakimin, özel amaçla kasıtlı davrandığı konusunda soyut iddia dışında, somut herhangi bir delil de dava dosyasında bulunmamaktadır. 

Somut olayda, HMK’nun 46. maddesinde sayılan hukuki sorumluluk nedenlerinden hiçbirisinin bu davada mevcut olmadığına tam bir vicdani kanaat getirilmiş, bu gerekçelerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

6100 sayılı HMK’nun 49. maddesi uyarınca; öngörülen “disiplin para cezası” ile ilgili yeniden değerleme oranıyla, dava konusu olayın gelişimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutularak takdiren hüküm fıkrasında yazılı miktar tutarında disiplin para cezasına ayrıca hükmolunmuştur. 

HÜKÜM :

Belirtilen gerekçeler ışığında; 

1- HMK’nun 46. maddesinde öngörülen sebepleri bulunmadığından, sübuta ermeyen davanın REDDİNE, 

2- HMK’nun 49. maddesi uyarınca takdiren 715,00 TL. disiplin pazara cezasının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 

3- Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 27,70 TL. maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 24,30 TL. başvuru harcının düşümü ile geriye kalan 03,40 TL. harcın davacıdan alınmasına,

4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir olunan 14.520,00 TL nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi, 

5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,”

dair oybirliği ile verilen 30.01.2015 gün ve 2014/1 E., 2015/1 K. sayılı karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü: 

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. 

Davacılar vekili, yerel mahkeme hakimince verilen kararın hüküm fıkrasında temyiz süresinin 15 gün olarak gösterildiğini, iş mahkemelerinde temyiz süresinin tefhimden itibaren 8 gün olduğunu, karardaki süreye göre yapılan temyiz isteminin Yargıtay 9. Hukuk Dairesince süre yönünden reddedildiğini, bu nedenle zarara uğradıklarını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı Maliye Hazinesi vekili cevap dilekçesi ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İhbar olunan hakim, yürütülen yargılamada tazminatı gerektirir hukuka aykırı bir işlem bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. 

Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir. 

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

İÇTİHAT YORUMU : Bu konuyla bağlantılı olarak İsviçre Federal Mahkemesi’nin 17.05.2021 tarihli (BGer 5A_350/2021) Kararı'na göre, hukuk yargılamasında hukukî yollara ilişkin yanlış bilgilerin sonuçları sorunuyla bağlantılı olarak, hukukî dinlenilme hakkının ihlâli söz konusu olamaz. Avukatın hataları, avukatın temsil ilişkisi nedeniyle tüm önlemleri ve ihmalleri müvekkiline atfedilir. Bir avukatın, ilgili içtihat hukukuna veya literatüre bakmak zorunda kalmadan, geçerli usûl hükümlerine başvurarak kanun yollarına ilişkin bilgileri ana hatları ile kontrol etmesi beklenir. İhtiyatî tedbirlerde, temyiz süresinin olağan prosedürde olduğu gibi 30 gün değil sadece 10 gün olması sadece kanundan değil, aynı zamanda temel hukuk bilgisinin bir parçasıdır. Bu itibarla, bir avukat ihtiyatî tedbir için son başvuru tarihini ezbere bilmese bile, kanuna kısaca bakması yeterlidir. Bu durumda, avukatın özen yükümlülüğü ihlâli ağır olarak değerlendirilecek ve bu durum temsil ilişkisi nedeniyle müvekkiline atfedilecektir.

BİLGİ : İsviçre Medenî Usûl Kanunu’nda avukatla temsil zorunluluğu bulunmamaktadır.

BİLGİ : Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 28.04.2023 tarihinde yaptığı oylama sonucunda 106 üyenin 80'i "HÜKÜMDE HATAEN GÖSTERİLEN SÜRE NAZARA ALINARAK İNCELENİR", 26'sı ise "KANUNDA BELİRTİLEN SÜRE NAZARA ALINARAK İNCELENEMEZ" yönünde oy kullanmışlardır. Sonuç olarak, hukuk davalarında, hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun inceleneceği yönünde içtihatlar birleştirilmiştir.