KESİN MÜHLET İÇİNDE KONKORDATO KONUSUNDA KARAR VERİLMEMESİ HALİNE BİR SONUÇ BAĞLANACAKSA BU HÜKMÜN KANUNA DERCEDİLMESİ GEREKİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


20 Tem
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/6493
KARAR NO    : 2022/2732

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ                             : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                       : 03/11/2021
NUMARASI                               : 2021/1192 - 2021/1613
KONKORDATO İSTEYENLER : 1- H. Havalandırma İmalat  Tesisat İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.
                                                     2- S. Isı Sistemleri Yapı İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. Vek. Av. E.Ç.
ALACAKLILAR                         : 1- T.H. Bankası A.Ş. Vek. Av. E.D.
                                                     2- Y.V. K. Bankası A.Ş. Vek. Av. A.S.G.
                                                     3- V. Bankası T.A.O Vek. Av. E.S.                             
                                                     4- Ç. Müh. Müt. San. Ve Tic. A.Ş. Vek. Av. A.Ö.             
                                                     5- T.E. Bankası A.Ş. Vek. Av. M.C.
                                                     6- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Vek. Av. F.S.Y.

Taraflar arasındaki konkordato davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davacılar vekilince duruşmalı, alacaklı SGK vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirketlerin klima ve havalandırma kanalları imalatı alanında faaliyet gösterdiğini, ancak zaman içinde ekonomik durumlarının bozulduğunu ileri sürerek, İİK’nın 286. maddesi kapsamında davanın kabulü ile 3 aylık geçici mühlet kararı ve sonrasında kesin mühlet kararı verilmesini ve konkordato projesinin tasdikini talep ve dava etmiştir.

İlk derece mahkemesince, davacı şirketin konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına bir kısım alacaklılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, kesin mühletin hitamından sonra tasdik kararı verilmiş olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi ve davacı şirketlerin konkordato istemlerinin usulden reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili ve alacaklı SGK vekili temyiz etmiştir.

1) Talep, borçlu şirketler hakkında, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.

İİK'nın 304/1. maddesi mahkemenin konkordato hakkındaki kararını herhalde kesin mühlet içinde verilmesi hükmünü getirmiştir. İkinci fıkrası ise "Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir" hükmünü içermektedir.

Bahsi geçen maddede yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir.

İİK'nın 304. maddesinin 1. maddesi düzenleyici bir hüküm içermekte olup, bu hükme bir sonuç bağlanmamıştır. Kaldı ki ikinci fıkrada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde hakime 6 aylık bir mühlet tanınmıştır. Kanun koyucu abesle iştigal etmez. Kesin mühlet içinde konkordato konusunda karar verilmemesi haline bir sonuç bağlanacaksa bu hükmün kanuna dercedilmesi gerekir. Ayrıca bir sonraki fıkrada hakime 6 aylık bir süre verilmez.

Hakim; kanunda belirlenen bu süreyi ara kararına geçirerek kullanmaya başladığını belirtmek durumunda mıdır? Bu süre kesin mühlet tedbirleri ile ilgili olup, yargılamanın sonuçlandırılması ile ilgisi olmadığından bu soruya olumsuz cevap verilmelidir.

Bu durumda hakim, kendisine komiser tarafından rapor ibraz edilmesini müteakip gereken hızda yargılamasını yapıp konkordatoyu sonuçlandırmalıdır. İİK 304/2. maddesinde yazılı 6 aylık sürenin hakim tarafından yargılama sırasında kullanılması mümkündür.

Somut olayda mahkemece, kesin mühletin hitamından sonraki bir tarihe duruşma günü tayin edilmesi suretiyle 304/2 madde kapsamında verilmiş olan 6 aylık uzatma yetkisinin zımnen kullanıldığının kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, komiser heyetince nihai rapor 20.03.2020 günü ibraz edilmiş olup araya Covid-19 tedbirleri kapsamında uzatma süresi girmiş ve nihayet uzatma süresinin eklenerek kesin mühletin dolmasıyla karar tarihi arasında 13 günlük süre kalmıştır. Bu süre mahkemece itirazların değerlendirilmesi amacıyla duruşma açılarak geçirilmiş olup makul kabul edilebilecek niteliktedir. Ayrıca yargılama sürecine etkisi bulunmayan, hiçbir kusuru olmayan talep edenlerin ve konkordatoya kabul oyu kullananların makul süre olarak kabul edilebilecek gecikme nedeniyle cezalandırılmaları doğru görülmemiştir. Böyle bir durum, sadece borçlunun değil; alacaklıların da zarara uğramasına neden olabilecektir. Zira, kanunun aradığı nisapla kabul edilen ve alacaklıların kendilerine iflasa nazaran daha avantajlı bir durum yaratacağı inancıyla muvafakat verdikleri konkordato projesinin salt geç tayin edilmiş duruşma günü nedeniyle usulden reddedilmesi, onların da daha az oranda tatmin edilmesi sonucunu doğurabilecektir. Oysa, böyle ağır sonuçlar doğuran işlemin sorumlusu, ne alacaklılar ne de borçludur.

Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.

2) Bozma nedenine göre, SGK vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temiyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin, 03.11.2021 tarih, 2021/1192 Esas, 2021/1613 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre SGK vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacılara iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 23.05.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan         Üye                Üye                 Üye                     Üye
M. KIYAK      B. SONER     Ö. TURAN      Ö. KIZILKAYA     D. AĞIRMAN

 

BU DOSYA YARGITAY HUKUK GENEL KURULU GÜNDEMİNE TAŞINMIŞTIR.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2023/6-70
Karar No       : 2023/33

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ                         : 27.09.2022
SAYISI                         : 2022/1183 E., 2022/1370 K.

Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen dosyada talep eden şirketlerin konkordato tasdik taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın T.H. Bankası AŞ, Y.v.K. Bankası AŞ, T.V. Bankası TAO, Ç. Müh. Müt. San. ve Tic. AŞ, T.E. Bankası AŞ ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı SGK Başkanlığı ile Ç. Müh. Müt. San. ve Tic. AŞ vekillerinin istinaf dilekçesinin reddine, resen yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tasdik kararının kaldırılmasına ve konkordato talep edenlerin tasdik taleplerinin usulden reddine, kararın niteliğine göre T.H. Bankası AŞ, Y.v.K. Bankası AŞ, T.V. Bankası TAO ve T.E. Bankası AŞ vekillerinin istinaf başvurularının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı konkordato talep edenler vekili ile SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı konkordato talep edenler vekili ve SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. TALEP            

1. Asıl dosyada konkordato talep eden vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin klima ve havalandırma kanalları imalâtı alanında faaliyet gösterdiğini, ancak zaman içinde ekonomik durumlarının bozulduğunu ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 285 inci ve devamı maddeleri uyarınca teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleşen dosyada konkordato talep eden vekili dilekçesinde; asıl dosyada yer alan şirket ile birlikte müvekkili şirketin klima ve havalandırma kanalları imalâtı alanında faaliyet gösterdiğini, ancak zaman içinde ekonomik durumlarının bozulduğunu ileri sürerek İİK'nın 285 inci ve devamı maddeleri uyarınca teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 06.07.2020 tarihli ve 2018/798 Esas, 2020/204 Karar sayılı kararı ile; talep eden şirketlerin konkordato revize projesinin alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde İİK’nın 302/2 nci maddesinde aranan nisabın üzerinde adi alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için İİK'nın 305 inci maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle her iki şirket yönünden teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.

III. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı Türkiye Halk Bankası AŞ, Yapı ve Kredi Bankası AŞ, T. Vakıflar Bankası TAO, Ç. Müh. Müt. San. ve Tic. AŞ, T.E. Bankası AŞ ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 03.11.2021 tarihli ve 2021/1192 Esas, 2021/1613 Karar sayılı kararı ile;

1. Alacaklı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf nedenleri yönünden, adı geçen alacaklının istinaf başvurusunun İİK’nın 308/a maddesindeki on günlük istinaf süresinden sonra yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle süresinden sonra sunulan istinaf dilekçesinin reddine;

2. Alacaklı Ç. Müh. Müt. San. ve Tic. AŞ vekilinin istinaf nedenleri yönünden, adı geçen alacaklının alacaklılar toplantısına katılmadığı, duruşma aşamasında da itirazlarını ileri sürmediği belirlendiğinden İİK'nın 308/a maddesi uyarınca istinaf hakkı bulunmadığı gerekçesiyle adı geçen alacaklı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine;

3. İİK'nın 304 üncü maddesi uyarınca mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa mahkemece, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alınarak karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebileceği, bu sürenin altı aydan fazla olamayacağı, mühlet içinde borçlu takip hukuku ve maddi hukuk alanında koruma altına alınırken, komiser ve borçlunun belirli iş ve işlemleri tamamlamasının beklendiği, mühletin hukuki niteliği bakımından zamanaşımı ya da hak düşürücü sürelerden olmadığı;

Mahkemece 11.02.2020 tarihli ara kararıyla kesin mühletin uzatılıp uzatılmayacağı hususlarında karar verileceği belirtilerek duruşma 26.03.2020 tarihine bırakılmışsa da, gerek 26.03.2020 tarihli duruşma ile ilgili 25.03.2020 tarihli ara kararında; gerekse 04.05.2020 tarihli duruşma ile ilgili 30.04.2020 tarihli ara kararlarında kesin mühletin uzatılması ile ilgili herhangi bir karar verilmediği, kesin mühletin dolacağı 29.03.2020 tarihine, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1 inci maddesi ve 30.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararının 1 inci maddesi ile öngörülen seksen altı günlük durma süresinin eklenmesiyle kesin mühletin 23.06.2020 tarihinde dolduğunun kabulünün gerektiği, ilk derece mahkemesince en son bu tarih itibariyle tasdik konusunda bir karar verilmesi gerekirken 18.06.2020 tarihli duruşmanın kesin mühletin dolduğu tarihten sonrasına ve 02.07.2020 tarihine, bu duruşmada da 06.07.2020 tarihine bırakılması ve kesin mühletin bitiminden sonraki bu tarihte sadece konkordato isteminin usulden reddine dair karar verilmesinin mümkün olduğu gözden kaçırılarak konkordatonun tasdikine karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve talep edenlerin konkordato taleplerinin usulden reddine;

4. Kararın niteliğine göre T.H. Bankası AŞ, Y.v.K. Bankası AŞ, T.V. Bankası TAO ve T.E. Bankası AŞ vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde konkordato talep edenler vekili ve alacaklı SGK Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 23.05.2022 tarihli ve 2021/6493 Esas, 2022/2732 Karar sayılı kararı ile,

".... 1) Talep, borçlu şirketler hakkında, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.

İİK'nın 304/1. maddesi mahkemenin konkordato hakkındaki kararını herhalde kesin mühlet içinde verilmesi hükmünü getirmiştir. İkinci fıkrası ise "Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir" hükmünü içermektedir.

Bahsi geçen maddede yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir.

İİK'nın 304. maddesinin 1. maddesi düzenleyici bir hüküm içermekte olup, bu hükme bir sonuç bağlanmamıştır. Kaldı ki ikinci fıkrada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde hakime 6 aylık bir mühlet tanınmıştır. Kanun koyucu abesle iştigal etmez. Kesin mühlet içinde konkordato konusunda karar verilmemesi haline bir sonuç bağlanacaksa bu hükmün kanuna dercedilmesi gerekir. Ayrıca bir sonraki fıkrada hakime 6 aylık bir süre verilmez.

Hakim; kanunda belirlenen bu süreyi ara kararına geçirerek kullanmaya başladığını belirtmek durumunda mıdır? Bu süre kesin mühlet tedbirleri ile ilgili olup, yargılamanın sonuçlandırılması ile ilgisi olmadığından bu soruya olumsuz cevap verilmelidir.

Bu durumda hakim, kendisine komiser tarafından rapor ibraz edilmesini müteakip gereken hızda yargılamasını yapıp konkordatoyu sonuçlandırmalıdır. İİK 304/2. maddesinde yazılı 6 aylık sürenin hakim tarafından yargılama sırasında kullanılması mümkündür.

Somut olayda mahkemece, kesin mühletin hitamından sonraki bir tarihe duruşma günü tayin edilmesi suretiyle 304/2 madde kapsamında verilmiş olan 6 aylık uzatma yetkisinin zımnen kullanıldığının kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, komiser heyetince nihai rapor 20.03.2020 günü ibraz edilmiş olup araya Covid-19 tedbirleri kapsamında uzatma süresi girmiş ve nihayet uzatma süresinin eklenerek kesin mühletin dolmasıyla karar tarihi arasında 13 günlük süre kalmıştır. Bu süre mahkemece itirazların değerlendirilmesi amacıyla duruşma açılarak geçirilmiş olup makul kabul edilebilecek niteliktedir. Ayrıca yargılama sürecine etkisi bulunmayan, hiçbir kusuru olmayan talep edenlerin ve konkordatoya kabul oyu kullananların makul süre olarak kabul edilebilecek gecikme nedeniyle cezalandırılmaları doğru görülmemiştir. Böyle bir durum, sadece borçlunun değil; alacaklıların da zarara uğramasına neden olabilecektir. Zira, kanunun aradığı nisapla kabul edilen ve alacaklıların kendilerine iflasa nazaran daha avantajlı bir durum yaratacağı inancıyla muvafakat verdikleri konkordato projesinin salt geç tayin edilmiş duruşma günü nedeniyle usulden reddedilmesi, onların da daha az oranda tatmin edilmesi sonucunu doğurabilecektir. Oysa, böyle ağır sonuçlar doğuran işlemin sorumlusu, ne alacaklılar ne de borçludur.

Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.

2) Bozma nedenine göre, SGK vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, 7101 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önce konkordatoda geçici mühletin hiç olmadığı ve kesin mühletin sadece üç ay olduğu, kesin mühletin gerektiğinde iki ay süre ile uzatılabildiği, o dönemde de gerek mühlet işlemleri ve gerek tasdik yargılamasının bu süre içinde yapıldığı, getirilen yenilikle uzatmayla birlikte beş ay geçici mühlet ve on sekiz ay kesin mühlet kabul edildiği, işlemler ve yargılama süreci için komiserlere yirmi üç aylık bir süre verildiği, bu sürenin verimli kullanılmamasının öncelikle ve kesinlikle komiserlerin sorumluluğunda olduğu, komiserlerin bu süreyi kötü kullanmasının, bu kapsamda mahkemeye inceleme yapma olanağı tanımaksızın geçici mühletin uzatılmasına, kesin mühlet verilmesine ve bunun uzatılmasına karar verilmesini istemelerinin elbette mahkemenin hatası olmadığı, konkordatonun uygulamasında asli görevlinin komiser olduğu, İİK’nın 304/1 inci maddesinin komisere, yargılama yapmak için mahkemeye de süre bırakma yükümlülüğü getirdiği, komiserin keyfi davranışlarının alacaklıların belirsiz, sınırsız bir mühlet ve yargılama süreci ile baş başa bırakılması anlamına gelmemesi gerektiği, kanun koyucunun bu süreleri net biçimde belirlerken alacaklılara da alacaklarını alamayacakları, bir diğer ifade ile sabredecekleri azami süreyi göstermek istediği, sürenin borçlu tarafından kötü kullanılması hâlinde komiserlerin buna engel olması, komiserler tarafından kötü kullanılması hâlinde de borçlunun komiseri işini hakkıyla yapmaya zorlaması gerektiği, Özel Dairenin mühletin geçirilmesinin bir yaptırıma bağlanmadığı yönündeki gerekçesine katılmaya olanak bulunmadığı, 7101 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önce tasdik kararının kısa bir süre içinde verilmesi gerektiği belirtilmişken yapılan yeni düzenlemede tasdikin mühlet içinde olması gerektiğinin açıkça vurgulandığı, yasa değişikliğinde açık ve yeni bir düzenleme yapılmışsa kanun koyucunun önceki dönemde yaşanan bir sorunu çözmek istediğinin düşünülmesi ve bu şekilde yorumlanması gerektiği, diğer taraftan bu sürenin ucu açık ve belirsiz biçimde uzatılmasının daha büyük bir tehlike arz ettiği, işlemlerin uzadığından söz edilerek beş-on yıllık sürelerle tasdik işlemlerinin sürüncemede bırakılması ihtimalinin gündeme gelebileceği, iflâsın ertelenmesine ilişkin hükümlerin kanundan çıkartılmasının gerekçelerinden birinin de aslında beş yıl olan sürenin çeşitli vesilelerle uzatılması olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde konkordato talep edenler vekili ve SGK Başkanlığı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Konkordato talep edenler vekili, dosyaya sunulan 23.03.2020 tarihli dilekçe ile kesin mühletin altı ay uzatılması talebinde bulundukları hâlde mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, 18.06.2020 tarihli duruşmada yapılan itirazlar nedeniyle yeniden rapor alınma ihtiyacı doğduğunu, bu nedenle duruşmanın önce 02.07.2020 tarihine, sonrasında da 06.07.2020 tarihine bırakıldığını, direnme kararında belirtilenin aksine komiserler kurulunca keyfi davranılmadığını, 20.03.2020 tarihinde nihai raporun mahkemeye sunulduğunu, ancak Covid-19 salgını nedeniyle, duruşmaların ertelendiği ve sürelerin durmasına karar verildiğini, İİK’nın 304/2 nci maddesi uyarınca altı aylık uzatma süresinin mahkemece zımnen kullanıldığının kabulünün gerektiğini, tarafların usulü hatasının bulunmadığını, duruşma günlerinin mahkemece belirlendiğini, tasdik kararının kesin mühletin dolmasından çok kısa süre sonra verilmiş olmasında talepte bulunan şirketler ile komiserlerin sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 2004 sayılı İİK’nın 304 üncü maddesi uyarınca konkordatonun tasdiki talebi hakkında kesin mühlet içerisinde karar verilmemesi hâlinde talebin usulden reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

İcra ve İflas Kanunu'nun 304 üncü maddesi:

"Konkordatonun mahkemece incelenmesi

Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.

Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz."

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.

2. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukuki çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).

3. Konkordato İİK’da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Süha Tanrıver, Adnan Deynekli, Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Serdar Kale, Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Hakan Pekcanıtez, Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15).

4. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.

5. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (İİK md. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).

6. Mahkeme içi adi konkordato İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler İİK’nın 285 inci maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler konkordatoya başvurabilecektir. İİK’nın 285/2 inci maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.

7. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve İİK’nın 286 ncı maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (İİK md. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286 ncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (İİK. md. 287).

8. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 297 nci maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.

9. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.

10. Geçici mühletin ilanı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilandan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (md. 288).

11. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (md. 289/2).

12. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (md. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.

13. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar İİK’nın 288 inci maddesi uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.

14. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (md. 289/5).

15. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukuki nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (md. 289/4).

16. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için İİK’nın 288 inci maddesine göre ilan yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (md. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (md. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilan ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya ret kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.

17. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar İİK’nın 305 inci maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin İİK’nın 302 nci maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, İİK’nın 206 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.

18. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilanı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (md. 306).

19. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (md. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.

20. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (md. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukuki statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(md. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].

21. İcra ve İflas Kanunu’nun 304/1 inci maddesinde, komiserin nihai raporunu ve dosyayı teslim alan mahkemenin konkordato hakkında yargılamaya başlayacağı ve komiseri dinledikten sonra her hâlde kesin mühlet içerisinde kararını vermek zorunda olduğu belirtilmiştir.

22. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde, tasdik yargılamasını yapan mahkemenin, gerekli görmesi durumunda komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebileceği, bu durumda da uzatılan sürenin altı aydan fazla olamayacağı belirtilerek tasdik yargılamasının devam edebileceği azami süre belirlenmiştir.

23. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporu ve maddenin gerekçesi, mahkemeye kesin mühlet içinde bir karar vermek zorunluluğu yüklendiği, bu nedenle de ikinci fıkrada da yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebileceği, zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması hâlinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabileceği, her hâlde mühlet hükümlerinin altı aydan fazla uzatılamayacağı şeklinde olup konkordato talebini inceleyen mahkemece her halde kesin mühlet içerisinde konkordato hakkında karar verilmesi gerekliliğine işaret edilmiştir.

24. Konkordato talebi hakkında inceleme yapan mahkeme tarafından verilecek tasdik kararı, mutlaka kesin mühlet içerisinde verilmesi gerekmektedir. Mahkemece komiserler tarafından nihai raporun sunulmasından ve dosyanın mahkemeye tevdi edilmesinden sonra, mühlet hükümleri devam ederken tasdik yargılaması için duruşma günü tayin edip, duruşma gün ve saatini de İİK’nın 288 inci maddesi uyarınca Ticaret Sicil Gazetesi ve Basın İlan Kurumunun resmî ilan portalında ilan etmesi gerekmektedir.

25. Kesin mühletin sona ereceği tarihe kadar tasdik talebi hakkında bir karar verilmemesi hâlinde kesin mühletin tüm hüküm ve sonuçları kanun gereği kendiliğinden kalkacaktır.

26. Tasdik yargılaması sürecinde mahkemenin ihtiyati tedbir yoluyla borçluya karşı takip başlatılmasına veya başlamış olan takiplerin durmasına karar vermesine gerek bulunmamaktadır. Tasdik yargılaması kesin mühlet içerisinde tamamlanmak zorunda olduğu için zaten kesin mühletin sonuçları bu aşamada da etkisini göstermeye devam etmektedir. Kanun koyucu konkordato tasdik yargılamasını kısa sürede ve olabildiğince çabuk sonuçlandırmak istediği için bu yöndeki iradesini açıkça ortaya koymuş, kesin mühlet içerisinde konkordatonun tasdikine ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar verilmesini aramıştır. Kesin mühlet içerisinde tasdik kararının verilemeyeceği belli olmuşsa bu sefer mahkemenin kesin mühleti uzatacağı, fakat bu sürenin her hâlükârda altı ayı geçemeyeceği hususu da kanunda açıkça hükme bağlanmıştır. Bu açık düzenleme karşısında konkordatonun tasdiki yargılamasının geciktirilmesi ve uzatılabilmesi mümkün olmayacaktır (Selçuk Öztek, Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku 7101 sayılı Kanunla Değişik İcra ve İflas Kanunu m. 285-309 şerhi, Ankara 2018, s. 356).

27. İcra ve İflas Kanunu’nun 304/2 nci maddesinde düzenlenen altı aylık ek mühlet süresinin, durum ve şartlara göre istisnai zamanlarda, yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda kullanılması gerekmektedir.

28. Bilirkişi raporlarına itiraz, bilirkişilerden ek rapor alınması ya da yeni bilirkişi incelemesi yaptırılması veya teminatın tamamlanması gibi tasdik yargılamasını uzatabilecek usuli işlemlerin tamamının kesin mühlet içerisinde yapılması zorunluluk arz etmektedir. Tüm bu yasal açıklığa ve zorunluluğa rağmen uzatılan altı aylık süre içerisinde de tasdik yargılamasında bir karar verilememişse, mahkemenin konkordatonun tasdiki talebini reddetmesi gerekecektir (Öztek/Budak/Tunç Yücel/Kale/Yeşilova, s. 356, 357).

29. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, teklif edilen konkordato talebi üzerine, 29.03.2019 tarihinde bir yıl kesin mühlet kararı verilmiştir.

30. Komiserler kurulunca 07.03.2020 tarihinde alacaklılar toplantısı yapılmış, 20.03.2020 tarihinde nihai rapor ve dosya mahkemeye teslim edilmiştir.

31. Mahkemenin 25.03.2020 tarihli ara kararıyla, duruşma günü her ne kadar 26.03.2020 tarihine bırakılmışsa da Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının 13.03.2020 tarihli ve 12362 sayılı genelgesi ile Hakimler ve Savcılar Kurulunun Covid-19 pandemisine ilişkin alınacak tedbirlere dair duyurusu, Sağlık Bakanlığının tavsiyeleri ve 25.03.2020 tarihinde çıkan yasa gereği sürelerin durmuş olması da gözetilerek duruşmanın 04.05.2020 tarihine bırakılmasına karar verilmiş, 30.04.2020 tarihli ara kararıyla, duruşma her ne kadar 04.05.2020 tarihine bırakılmış ise de, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının 13.03.2020 tarihli ve 12362 sayılı genelgesi ile Hakimler ve Savcılar Kurulunun Covid-19 pandemisine ilişkin alınacak tedbirlere dair duyurusu, Sağlık Bakanlığının tavsiyeleri, 25.03.2020 tarihinde çıkan yasa ve bu tedbirlerin uzatılmasına ilişkin 29.04.2020 tarihli ve 2480 karar sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla Hakimler ve Savcılar Kurulunun 30.04.2020 tarihli yazısı gereği sürelerin durmuş olması da gözetilerek duruşmanın 18.06.2020 tarihine bırakılmasına karar verilmiştir.

32. Mahkemece 18.06.2020 tarihli duruşmada, konkordato ilanlarının yapılmasına, talep edenler vekilinin 08.06.2020 tarihli talebi ile ilgili alacaklı T.E. Bankası AŞ vekilinin 25.03.2020 tarihli itirazı ile ilgili olarak konkordato komiser heyetinin bir hafta içerisinde görüşünü sunmasına, sonrasında mahkemece karar verilmesine, duruşmanın da 02.07.2020 tarihine bırakılmasına karar verilmiş, 02.07.2020 tarihli duruşmada ise, komiser heyetine talep edenler vekilinin 30.06.2020 havale tarihli dilekçesi ve 01.07.2020 dilekçesi ile ilgili olarak değerlendirme yaparak nisap oranları hususunda rapor düzenlemeleri için üç günlük süre verilmesine, komiserler kurulundan ek rapor alınmasına, duruşmanın 06.07.2020 tarihine bırakılmasına karar verilmiş, bu tarihte de tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.

33. Mahkemece verilen kesin mühlet kararı ile kesin mühletin sona erme tarihi 29.03.2020 olduğu hâlde, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1 inci maddesi ve 30.04.2020 tarihli Cumhurbaşkanı Kararı’nın 1 inci maddesi uyarınca pandemi nedeniyle duran süreler dikkate alındığında kesin mühletin 23.06.2020 tarihinde dolduğu anlaşılmaktadır.

34. Somut olayda 23.06.2020 tarihinde kesin mühlet süresi dolmuş ise de, İİK’nın 304/2 nci maddesinde, mahkemece kesin mühlet içerisinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde hâkime altı aylık ek mühlet tanınmıştır. Mahkemece bu altı aylık sürenin yargılama sırasında kullanılması mümkün olup, 18.06.2020 tarihli ara karar ile duruşmanın önce 02.07.2020 tarihine ardından tasdik duruşmasının 06.07.2020 tarihine bırakılmasıyla İİK’nın 304/2 nci maddesinde belirtilen altı aylık ek sürenin hâkim tarafından zımnen kullanıldığının kabulü gerekmektedir. Ayrıca Covid-19 pandemisi nedeniyle duran süreler dikkate alındığında kesin mühletin bitim tarihi ile karar tarihi arasında on üç günlük süre geçmiştir. Bu sürenin de mahkemece, komiserler kurulundan ek rapor alınması, itirazların değerlendirilmesi amacıyla kullanıldığı dikkate alındığında makul olarak kabul edilecek bir süre olduğu, mahkemece de kesin mühletin bitiş tarihi olan 23.06.2020 tarihinden sadece on üç gün sonra tasdik kararının verildiği de göz önüne alındığında, yargılama süresine etkisi bulunmayan ve kusuru olmayan konkordato talep edenler ile projeye kabul oyu veren alacaklıların aleyhine olacak şekilde on üç günlük gecikme nedeniyle bu kişilerin cezalandırılması doğru değildir.

35. Mahkemece geç yapılan tasdik duruşması nedeniyle talebin usulden reddedilmesi, alacaklıların, ileride verilebilecek muhtemel bir iflâs kararına göre daha avantajlı durumda bulunacakları düşüncesiyle kabul ettikleri projeye oranla daha az tatmin edilmesi sonucunu doğurabileceğinden böyle bir sonuçtan alacaklılar ve konkordato talep edenleri sorumlu tutmak doğru değildir.

36. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince mühlet içerisinde karar verilmediği gerekçesiyle konkordato tasdik talebinin usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir.

37. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 09.11.2022 tarihli ve 2022/6-610 Esas, 2022/1462 Karar, 2022/6-671 Esas, 2022/1463 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.

38. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

39. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde mahkemenin her hâlde İİK’nın 304/2 nci maddesi uyarınca mühlet hükümlerinin uzatılmasına dair karar vermesi gerektiği, aksi hâlde mühlet hükümlerinin kendiliğinden ortadan kalkacağı, İİK’nın 304/2 nci maddesi uyarınca mühletin uzatılmasına karar verilmemesi durumunda, mühlet hükümlerinin zımnen uzadığının kabul edilemeyeceği, açıklanan nedenlerle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

40. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Konkordato talep eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre SGK Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

08.02.2023 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 21’i BOZMA, 4’ü ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.

 

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/2711 
KARAR NO    : 2022/5210

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 27/04/2022
NUMARASI                : 2022/553 - 2022/719
İLK DERECE
MAHKEMESİ             :
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                        : 17/06/2021
NUMARASI                : 2019/356 - 2021/474
DAVACI                      : O. Enerji Elektrik Elektronik Mühendislik İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi
                                      Vek. Av. S.A.
MÜDAHİLLER           : 1- T.İ. Bankası A.Ş. Vek. Av. G.D.G. ve diğer 34 müdahil.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Talep eden vekili, müvekkili şirketin üretim tesislerinde çelik imalatı, plastik tesisat boru imalatı, topraklama elektrotu imalatı gerçekleştirildiğini, sanayi ve inşaat sektöründeki genel kriz ve döviz kurundaki artışlar nedeniyle ciddi ekonomik sıkıntı içine düştüğünü ileri sürerek, konkordato geçici mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir.

İlk derece mahkemesince, konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, davacı şirketin konkordato projesinin adi ve rehinli alacaklılar yönünden tasdikine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı bir kısım alacaklılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından, duruşmanın kesin mühletin dolduğu tarihten sonrasına bırakılarak mühlet bitiminden sonra tasdik kararı verildiği, yargılama bakımından süre koşulunun ihlal edildiği ve mühletin sağladığı korumaların kalktığı belirtilerek, ilk derece kararının düzeltilip yeniden esas hakkında karar verilmesi ile konkordato isteminin usulden reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Talep, borçlu şirket hakkında, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.

İİK'nın 304/1. maddesi mahkemenin konkordato hakkındaki kararını herhalde kesin mühlet içinde verilmesi hükmünü getirmiştir. İkinci fıkrası ise "Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir" hükmünü içermektedir.

Bahsi geçen maddede yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir.

304. maddenin 1. maddesi düzenleyici bir hüküm içermekte olup, bu hükme bir sonuç bağlanmamıştır. Kaldı ki ikinci fıkrada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde hakime 6 aylık bir mühlet tanınmıştır. Kanun koyucu abesle iştigal etmez. Kesin mühlet içinde konkordato konusunda karar verilmemesi haline bir sonuç bağlanacaksa bu hükmün kanuna dercedilmesi gerekir. Ayrıca bir sonraki fıkrada hakime 6 aylık bir süre verilmez.

Hakim; kanunda belirlenen bu süreyi ara kararına geçirerek kullanmaya başladığını belirtmek durumunda mıdır? Bu süre kesin mühlet tedbirleri ile ilgili olup, yargılamanın sonuçlandırılması ile ilgisi olmadığından bu soruya olumsuz cevap verilmelidir.

Bu durumda hakim, kendisine komiser tarafından rapor ibraz edilmesini müteakip gereken hızda yargılamasını yapıp konkordatoyu sonuçlandırmalıdır. Bu yargılama sırasında İİK 304/2 maddesinde yazılı 6 aylık sürenin hakim tarafından yargılama sırasında kullanılması da mümkündür.

Somut olayda mahkemece, kesin mühletin hitamından sonraki bir tarihe duruşma günü tayin edilmesi suretiyle 304/2 madde kapsamında verilmiş olan 6 aylık uzatma yetkisinin zımnen kullanıldığının kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, komiser heyetince nihai rapor 15.04.2021 günü ibraz edilmiş, sonrasında 14.06.2021 günü rehinli malların satışının ertelenmesi talebi ile ilgili İİK'nun 307. maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti yönünde rapor ibraz edilmiş, rapor tarihleri ile karar tarihi arasında geçen süre, tebliğ işlemleri, itirazların sunulması ve sonucunda mahkemece yapılacak inceleme ve değerlendirme süreci dikkate alındığında, makul kabul edilebilecek niteliktedir. Ayrıca yargılama sürecine etkisi bulunmayan, hiçbir kusuru olmayan, talep edenin ve konkordatoya kabul oyu kullananların makul süre olarak kabul edilebilecek gecikme nedeniyle, cezalandırılması doğru görülmemiştir. Böyle bir durum, sadece borçlunun değil; alacaklıların da zarara uğramasına neden olabilecektir. Zira, kanunun aradığı nisapla kabul edilen ve alacaklıların kendilerine iflasa nazaran daha avantajlı bir durum yaratacağı inancıyla muvafakat verdikleri konkordato projesinin salt geç tayin edilmiş duruşma günü nedeniyle usulden reddedilmesi, onların da daha az oranda tatmin edilmesi sonucunu doğurabilecektir. Oysa, böyle ağır sonuçlar doğuran işlemin sorumlusu, ne alacaklılar ne de borçludur.

Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden talep eden yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 07.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan         Üye               Üye                    Üye                   Üye
M. KIYAK      B. SONER    Ö. KIZILKAYA    M. COŞKUN     M. AKSU