KESİNLEŞMİŞ TAKİBE KONU SENEDİN SAHTELİĞİNİN İDDİASINDA HMK 209 HÜKMÜ GEREĞİ TAKİP DURDURULAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


22 Eyl
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/12-364
KARAR NO   : 2021/384

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
Manavgat İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                          : 15/10/2015
NUMARASI                  : 2015/276 - 2015/423
DAVACI (BORÇLU)    : M. Emlak İnşaat Tur. Taşımacılık Gıda Teks. Ltd. Şti. vekili Av. A.T.
DAVALI (ALACAKLI)  : A.Ç. vekili Av. B.K.

1. Taraflar arasındaki "memurluk işleminin iptali" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Manavgat İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen istemin kabulüne ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili 08.05.2014 tarihli şikâyet dilekçesinde; Manavgat 3. İcra Dairesinin 2014/7.2 E. sayılı dosyasında (müvekkili aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe) dayanak M. Ltd. Şti. kaşesi ve Sebahattin I. imzasını taşıyan senedin sahte olarak düzenlendiğini, sahteciliğe ilişkin Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/3.94 Haz. sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, icra dairesine başvurarak sahtelik iddiası nedeniyle takibin durdurulmasını talep ettiklerini, icra dairesince 18.04.2014 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak gelecek cevaba göre değerlendirme yapılmasına karar verildiğini, ancak icra dairesinin Cumhuriyet Başsavcılığının yazı cevabını beklemeden alacaklı vekilinin 06.05.2014 tarihli haciz talebinin kabul edilerek müvekkilinin mal varlığına haciz konulduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 209. maddesi gereğince sahtelik iddiasının imza inkârı dışındaki bir nedene dayanması hâlinde Kanunun amir hükmü gereği icra takibinin olduğu yerde duracağını, bunun için sahtelik iddiasının ileri sürüldüğü Cumhuriyet Başsavcılığı ya da mahkemece ayrı bir tedbir kararı verilmesinin gerekmediğini, icra dairesince takibin durdurulması gerekirken alacaklı vekilinin haciz talebinin (08.05.2014 tarihli işlemle) kabul edilmesinin emredici Kanun maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek icra memurunun 08.05.2014 tarihli kararının iptal edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili 13.04.2015 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu, senedin doğumuna sebep olan temel ilişkinin geçersizliğine ilişkin iddiaların müvekkilini bağlamayacağını, borçlu şirketin bononun şirket ortaklığından ayrılan Sebahattin I. tarafından geçmişe dönük olarak düzenlendiğini iddia ettiğini, borçlu şirketin aynı iddialar ile müvekkili aleyhine Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1.2 E. sayılı dosyasında menfi tespit davası açtığını, Manavgat Asliye Hukuk Mahkemesince davacı (borçlu) şirketin tedbir talebinin reddedildiğini ve davacı şirkete HMK’nın 209(8)/4. maddesi gereğince sahtelik davası açması için 2 haftalık kesin süre verildiğini, asliye hukuk mahkemesince davacı şirkete senet bedelinin %15 oranında teminat yatırması karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesine şeklinde karar verildiğini, borçlu şirketin genel hükümlere göre yargılama yapan Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden alamadığı takibin durdurulmasına dair tedbiri iki adet Özel Daire kararını gerekçe göstererek icra dairesinden talep ettiğini, icra dairesince yapılan haciz işleminin yerinde olduğunu, borçlunun şikâyet dilekçesi ekinde sunduğu emsal kararların somut olayda uygulanamayacağını savunarak şikâyetin reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı:

6. Manavgat İcra (Hukuk) Mahkemesinin 26.05.2014 tarihli ve 2014/205 E., 2014/234 K. sayılı kararı ile; Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/3.94 soruşturma sayılı dosyasının takibe konu senedin içerik olarak gerçeğe aykırı bir şekilde ve yetkisi olmayan kişi tarafından hileli olarak tanzim edilmesi sebebine dayalı sahtecilik iddiasına ilişkin olduğu, Özel Dairenin 11.06.2013 tarihli ve 2013/12815 E., 2013/21816 K. sayılı kararında belirtildiği üzere HMK’nın 209/1. maddesindeki düzenlemeyi kapsamı itibari ile ikiye ayırmak gerektiği, bunlardan birincisinin senetteki imzanın inkâr edilmesi, diğeri ise yazının inkârı olduğu, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinde imzaya itirazın İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 170. maddesinde açıkça düzenlenmiş olmasına rağmen, aynı takipler yönünden yazının sahteliği iddiası konusunda aynı Kanunda özel bir hüküm mevcut olmadığı, İİK takip hukuku açısından HMK’ya göre özel Kanun olup, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda öncelikle İİK hükümlerinin, bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ise anılan Kanuna aykırılık teşkil etmemek koşuluyla genel nitelikte olan HMK hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre imzaya itiraz İİK’da özel olarak düzenlendiğine göre anılan itiraz hakkında bu Kanunun 170. maddesinin uygulanması zorunlu olduğundan imzanın inkârı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikte olan HMK’nın 209. maddesinin uygulama yerinin olmadığı, ne var ki sahtelik iddiasının imza inkârı dışında bir nedene dayanması durumunda İİK’da özel bir düzenleme bulunmadığından sorunun çözümü için HMK’nın 209. maddesinin uygulanması gerektiği, sahtelik iddiasının imza inkârı dışındaki bir nedene dayanması hâlinde ise HMK’nın 209/1. maddesinin amir hükmü gereği icra takibinin olduğu yerde duracağı, bunun için sahtelik iddiasının ileri sürüldüğü Cumhuriyet Savcılığı ya da mahkemece ayrıca tedbir kararı verilmesinin gerekmediği, borçlu tarafından icra dairesine başvurulması hâlinde anılan madde uyarınca sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması gerektiği, somut olayda borçlunun sahtelik iddiasının imza inkârı dışındaki bir nedene dayanması sebebiyle sahtelik davası sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile icra dosyasında verilen 08.05.2014 tarihli memurluk kararının kaldırılmasına dosya üzerinden karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

 7. Manavgat İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 17.02.2015 tarihli ve 2014/28104 E., 2015/3050 K. sayılı kararı ile;

"… Alacaklı tarafından başlatılan bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlu vekili, takibe konu senet nedeniyle resmi belgede sahtecilikten dolayı soruşturma sürdüğünü, icra müdürlüğünce C.Başsavcılığı soruşturma cevabı beklenilmeden alacaklının talebi üzerine malvarlığına haciz uygulandığını, HMK'nun 209. maddesi gereği takibin durdurulması gerektiğini ileri sürerek haciz işleminin kabulüne dair 08.05.2014 tarihli müdürlük kararının iptalini talep etmiş, mahkemece, sahtecilik davası sonuçlanıncaya kadar takibin durdurulması gerektiğinden bahisle şikayetin kabulüne karar verilmiştir.

Sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda sahtelik) dayanması halinde Dairemiz, İcra Ve İflas Kanunu'nda bir düzenleme bulunmadığından HMK'nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine giderek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiası borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK'nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK'nun 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşünü benimsemiştir.

 Sahtelik nedeniyle cumhuriyet savcılığına yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.

Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.

Somut olayda, Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/3.94 Soruşturma sayılı dosyası ile Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/1.2 E sayılı dosyasında verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığı görülmüştür.

 O halde, yukarıda yazılı gerekçeye dayalı olarak şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Manavgat İcra (Hukuk) Mahkemesinin 15.10.2015 tarihli ve 2015/276 E., 2015/423 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine dayanak senette sahtelik iddiasının imza inkârı dışında yazıda sahtelik iddiasına dayanması hâlinde HMK’nın 209. maddesi gereğince icra takibinin durup durmayacağı, buradan varılacak sonuca göre borçlu vekilinin icra dosyasında sahtelik iddiası nedeniyle takibin durdurulması talebinden sonra alacaklı vekilinin haciz talebinin kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötü niyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra ve İflas Kanunu olup, bu Kanun icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.

13. Kambiyo senetleri hakkındaki özel takip usulleri İİK’nın 167 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Ödeme emrine itiraz etmek isteyen borçlu, beş gün içerisinde itirazını sebepleriyle birlikte bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmek zorundadır. İleri sürülüş şekli bakımından itiraz sebepleri imzaya itiraz ve borca itiraz olarak ikiye ayrılır

14. İmzaya itiraz, borçlunun takip konusu yapılan kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmesi, imzayı inkâr etmesidir (İİK m. 168/4; 170). Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. İcra mahkemesi duruşmadan önce yapacağı incelemede, borçlunun itiraz dilekçesi kapsamından veya eklediği belgelerden edindiği kanaata göre itirazı ciddi görmesi hâlinde alacaklıya tebliğe gerek görmeden itirazla ilgili kararına kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına evrak üzerinde karar verebilir (İİK m. 170/1,2).

15. Bu aşamada belirtmek gerekir ki Özel Daire ile yerel mahkeme arasında İİK’nın takip hukuku açısından HMK’ya göre özel Kanun olup, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda öncelikle İİK hükümlerinin, bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ise anılan Kanuna aykırılık teşkil etmemek koşuluyla genel nitelikte olan HMK hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre imzaya itiraz İİK’da özel olarak düzenlendiğine göre anılan itiraz hakkında İİK’nın 170. maddesinin uygulanması zorunlu olduğundan imzanın inkârı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında genel nitelikte olan HMK’nın 209. maddesinin uygulama yerinin olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

16. Uyuşmazlığın çözümü bakımından borca itirazın da açıklanması gerekmektedir.

17. Borçlu, borca itirazını beş gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirerek icra mahkemesinden itirazının kabul edilmesine karar verilmesini isteyebilir (İİK m. 168/5, 169). Borçlunun icra mahkemesine yaptığı itiraz, borçlunun borcu olup olmadığının ilamsız icra prosedürü içinde tespit edilmesine yarayan bir yoldur. İmzaya itiraz dışındaki bütün itirazlara borca itiraz denir; borcun mevcut olmadığı, ödendiği, ertelendiği, zamanaşımına uğradığı, takas, faiz oranına itiraz, yetki itirazı gibi (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2013, s. 778, 783). Borca itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz (İİK m. 169). İcra mahkemesi hâkimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senet metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir (İİK m. 169/a-2).

18. HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, adi senetteki bir yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme alınamaz. Kambiyo senetlerinin de içinde yer aldığı bütün adi senetlerdeki imzanın veya yazının inkârı hâlinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağını öngören kuralın işlerlik kazanabilmesi için, imza veya yazı inkârına ilişkin iradenin ya “mahkemede bir dava açılması” ya da “açılan bir davaya bakan yargı yerinde ön sorun” şeklinde ileri sürülmesi gerekir (HMK m. 208/3). Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip bağlamında, borçlunun kendisine gönderilen ödeme emrine, imzaya itiraz şeklinde itirazda bulunması, icra mahkemesinde, bir dava açılması ve derdest bir davada ön sorun şeklinde bir iradenin açıklanması, yani, bir hususun ileri sürülmesi anlamına asla gelmeyeceği için, İİK’nın 170. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi hükmü geçerliliğini aynen koruyacak; HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrasında yer alan kural, bu bağlamda hiçbir biçimde uygulama alanı bulamayacaktır. Çünkü HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenlemenin uygulama alanı bulabilmesi için imza inkârına ilişkin iradenin, bir dava açılması suretiyle açıklanması yahut görülmekte olan bir davada ön sorun şeklinde ortaya konulması gerekir. İmzaya itiraz iradesinin açıklandığı merciin, özel görevli bir yargı organı konumunda bulunan icra mahkemesi olması da yapılmış bulunan bu tespitin değişmesi sonucunu doğurmaz. Öte yandan, imzaya itiraz iradesinin açıklandığı merciin bir mahkeme olması, bu iradenin açıklanma biçiminin bir dava olarak nitelendirilmesini de mümkün kılmaz. Aynı tespitler, adi senet bütünü içinde yer alan kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, yani yazının inkârının -yazı inkârı, yani tahrifat iddiası, sahtelik olgusunun ileri sürülme biçimlerinden birisidir- borca itiraz yoluyla, icra mahkemesinde ileri sürülmesi -takip hukuku bağlamında imzaya itiraz dışında kalan tüm itirazlar, borca itiraz sayılır- hâlinde de HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrasının işlerlik kazanamaması ve konuyu düzenleyen İİK’nın 169. maddesinin 2. cümlesindeki kuralın tatbik kabiliyetini koruması bakımından da geçerlilik taşır (Tanrıver, S.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2020, C. I, s. 856).

19. Genel mahkemede açılan sahtelik davası gibi Cumhuriyet Savcılığına aynı nedenle yapılan şikâyet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz. HMK’nın 209. maddesi genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.

20. İcra mahkemeleri, önlerine gelen uyuşmazlığı, genel hükümlere göre çok daha hızlı ve seri olan takip hukuku kurallarına göre ve basit usulde inceleme yaparak çözen özel mahkemelerdir. Bu nedenle genel hükümler uyarınca açılan sahtelik davası ve ceza davası takip hukukuna göre ve basit usulde yargılama yapan icra mahkemesinde bekletici mesele de yapılamaz.

21. Diğer taraftan HMK, İİK’da bir hüküm olmayan hâllerde, ancak İİK’da açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması hâllerinde uygulanabilir. HMK’nın 209. maddesinin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İİK’da bir hüküm de bulunmamaktadır.

22. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; alacaklı tarafından borçlular aleyhine 08.04.2014 tarihinde bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, şikâyetçi borçlu şirkete ödeme emrinin 10.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu şirketin takibe itiraz etmediği ve takibin kesinleştiği, borçlu şirket vekilinin 16.04.2014 tarihinde icra dairesine başvurarak takibe dayanak bononun sahte olarak düzenlendiğini ve sahteciliğe ilişkin Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/3.94 Haz. sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını ileri sürerek HMK’nın 209. maddesi gereğince icra dosyasının durdurulmasına karar verilmesini talep ettiği, icra dairesince 18.04.2014 tarihinde Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığına sahtelik hakkında bilgi sorulması için müzekkere yazılmasına, gelen cevaba göre sair hususların değerlendirilmesine karar verildiği, alacaklı vekilinin 06.05.2014 tarihinde icra dairesine başvurarak borçlu şirket hakkında haciz talep ettiği, icra dairesince 08.05.2014 tarihli işlemle borçlu şirket hakkında haciz uygulanmasına karar verildiği, icra dosyasında Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/3.94 soruşturma sayılı dosyası ile menfi tespit davasına ilişkin Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/1.2 E. sayılı dosyasından verilmiş takibin durdurulmasına ilişkin bir tedbir kararı bulunmadığı görülmektedir.

23. Borçlu vekili Cumhuriyet Savcılığına sahtelik iddiası olarak sunduğu dilekçesinde müvekkili şirketin Yusuf K.’a (lehtara) borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin müdürü olan Sebahattin I. tarafından şirketteki hissesini devrettikten sonra temsil yetkisi bulunmamasına rağmen senedin geçmiş tarihli olarak düzenlendiğini, Yusuf K.’ın Ahmet Ç. vasıtasıyla sahte senedi takibe koyduğunu beyan etmiştir. Cumhuriyet Savcılığına sahtelik iddiası olarak verilen bu beyan senedin gerçek düzenleme tarihinde şirket adına imza atan Sebahattin I.’ın temsil ve ilzama yetkili olmadığı, imzaladığı bono nedeniyle keşideci olarak adı geçen şirketin borçtan sorumlu tutulamayacağı, aleyhine takip başlatılan keşideci şirketin “borcu olmadığı” iddiası olup, bu hâli ile İİK’nın 168. maddesinin 5. fıkrası kapsamında borca itirazdır.

24. Borca itiraz İİK’nın 169 maddesi gereği İİK’nın 168. maddesinin 5. fıkrasına göre icra mahkemesine bildirilir ve aynı Kanunun 169/a maddesinde belirtilen koşullarda incelenerek karara bağlanır.

25. Açıklanan nedenlerle takip hukuku açısından HMK’na göre özel Kanun olan İİK’da yer alan düzenlemeler karşısında somut olayda HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrasının uygulama olanağı bulunmamaktadır.

26. Şikâyetçi borçlu tarafından yasal süresinde icra mahkemesinde borca itiraz edilmeyerek takip kesinleşmiş olup, takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi HMK’nın 209. maddesinin 1. fıkrası uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağından ve genel mahkeme veya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilmiş bir tedbir kararı da olmadığından icra dairesince haczin uygulanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.

27. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

28. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

BİLGİ : “İmza inkarı dışında yazının sahteliği iddiasında icra mahkemesince HMK 209. madde hükmü uygulanamaz” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08 Haziran 2016 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/imza-inkari-disinda-yazinin-sahteligi-iddiasi-icra-mahkemesi-hmk-209-uygulanamaz