KISMİ ISLAH İŞLEMİ VERİLEN KESİN SÜRE İÇERİSİNDE YAPILMAZ İSE GEÇERSİZDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 Ock
2019

Yazdır

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2016/22270          2018/8922

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ        : - Ziynet Alacağı
TEMYİZ EDEN     : Ü.K.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından ziynet davasında verilen karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davanın kısmen ıslahında; davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir (düzeltilir) ve bundan sonraki usul işlemlerinin (ıslah edilen usul işlemi ile ilgili oldukları ölçüde) yapılmamış sayılması sağlanır (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C: IV, İstanbul 2006 s. 4014). Davacının talep sonucunu (müddeabihi) arttırması, talep sonucunu terditli dava haline dönüştürmesi ve talep sonucunun daraltılması gibi işlemler kısmen ıslaha örnek olarak sayılabilecek usule ilişkin işlemlerdir. Kısmen ıslah, 6100 sayılı HMK'nın 181 'inci maddesinde; "(1) Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." şeklinde düzenlenmiştir.

Somut olayda; davacı-karşı davalı kadın düğünde takılan ziynetlerin erkek tarafından iade edileceği sözü ile kendisinden alındığını, ancak iade edilmediğini belirterek bu ziynetlerin aynen, mümkün değilse şimdilik 10.000-TL’sinin iadesini talep etmiş, davalı erkek ise söz konusu ziynetlerin kadın tarafından rızasına dayalı olarak verildiğini beyan etmiştir. Davacı-karşı davalı vekili, bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasından sonra 22.12.2015 tarihli celsede davasını ıslah etmek üzere mahkemeden talepte bulunmuş, mahkemece kendisine 1 aylık kesin süre verilmiştir. Mahkemece davacı vekilinin 24.01.2016 tarihli kısmi ıslah talebi dikkate alınarak düğünde davacıya takılan ve davalı tarafından alınarak iade edilmeyen ziynetlerin bedeli olan 12.180-TL’nin davalıdan alınarak davacıya iadesine karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili mahkemece (HMK m. 181) usule aykırı şekilde davasını ıslah için 1 aylık kesin süre dahi geçtikten sonra 24.01.2016 tarihinde ıslah etmiş, mahkemece de ıslah edilen değerler üzerinden hüküm kurulmuştur. Kesin süreye rağmen ıslah işlemi yapılmadığından ıslah işleminin yapılmadığı kabul edilerek hüküm kurulması gerekirken süresinde yapılmayan ıslaha değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.09.2018 (Salı) 

Başkan                         Üye                 Üye                      Üye                    Üye
Ömer Uğur Gençcan    İnci Aytaç        Aysel Koçak        Çetin Durak        Hatıran Alper

 

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/11675
KARAR NO    : 2018/7834

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ö. Karayel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; davacının 1989 tarihinden itibaren davalıya ait beyaz eşya servisinde çalıştığını, 15.07.2008 tarihinde emekliye ayrıldığı halde çalışmasını sürdürmesine karşın bu tarihten itibaren sigorta destek primlerinin yatırılmaması, fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarına ilişkin ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş akdini haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 

Davalının Cevabının Özeti:

Davalı vekili; davacının 09.06.2010 tarihinde işyerinde çalışan başka bir işçiyi dövmesi üzerine kendisinden savunma istendiğinde işten ayrıldığını, kıdem tazminatına hak kazanmadığını, emekli olduğu döneme ilişkin olarak ise, davacının hak ettiği alacaklarının 31 K. 1.4 plakalı aracın mülkiyetinin bedelsiz olarak 25.07.2007 tarihinde davacıya devredilerek ödenmiş olduğunu, davacının alacak taleplerinin haksız olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı taraf, yargılama devam ederken, davacı işçi aleyhine, haklı bir sebep olmadan iş akdini feshederek benzer işi yapan başka bir beyaz eşya servisinde çalışmaya başladığı gerekçesiyle İskenderun İş Mahkemesi'nin 2011/3.7 esas sayılı dosyasından ihbar tazminatı ve rekabet kuralının ihlali tazminatı talep etmiş olmakla, Mahkemece davanın iş bu dava ile birleşmesine karar verilmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, dosya içeriği tanık beyanları doğrultusunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar, kanuni süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasında asıl davada davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri hususunda uyuşmazlık mevcuttur.

Dosya içeriğine göre, ilk bilirkişi raporunun dosyaya sunulması sonrasında 18.10.2012 tarihli celsede Mahkemece davacı vekiline ıslah dilekçesini ibraz etmesi için iki haftalık süre verilmiştir. Ancak, davacı tarafça iki haftalık süre geçtikten sonra 13.11.2013 tarihinde ıslah dilekçesi verilmiş olup, Mahkemece süresinde olmadığı gerekçesiyle HMK 178/I. maddesi uyarınca ıslah yapılmamış gibi yargılamaya devam edilmekle, davacının dava dilekçesi ile talep etmiş olduğu toplam 200-TL tutarındaki alacak talepleri yönünden hüküm kurulmuş olmasına karşın, davalı aleyhine yapılmamış sayılan ıslah dilekçesindeki tutarlar üzerinden vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.03.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                  Üye                     Üye                Üye
S. GÖKTAŞ       S. NAMAZCI    Ö. F. HERDEM    H. AYDINLI   Ş. KIRMAZ

 

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2015/28460
KARAR NO    : 2018/8771

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17/04/2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat G.T.N. geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi N. Özdamar Karakülah tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, tazminat ve işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin, aylık ücret, Azerbaycan’da çalışmasına ilişkin ücret kısmı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 

2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 90. maddesinin birinci fıkrasında, “Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez.” hükmü; aynı Kanunun 181. maddesinde, “Kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” hükmü düzenlenmiştir. 

Davacı vekili, duruşmanın 09/04/2015 tarihli celsesinde, davasını ıslah etmek üzere süre talebinde bulunmuştur. Mahkemece, aynı celsede, ıslah için iki haftalık süre verilmiştir. Davacı vekili, 07/05/2015 havale tarihli kısmi ıslah dilekçesini sunmuş ve harçlandırmıştır. 6100 sayılı Kanun’un 90. maddesinin birinci fıkrası hükmü açık olup, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hakimin kanundaki süreleri artırması veya eksiltmesi mümkün değildir. Bu halde, mahkemece, 6100 sayılı Kanunun 181. maddesinde düzenlenen bir haftalık sürenin artırılması hukuken geçersizdir. Kaldı ki, davacı tarafın ıslah işlemini gerek kanuni bir haftalık süre gerekse de Mahkemece verilen iki haftalık süre geçtikten sonra yaptığı anlaşılmaktadır. 

Anılan sebeplerle, ıslah geçersizdir. Mahkemece, 6100 sayılı Kanun’un 181. maddesi uyarınca ıslahın hiç yapılmamış sayılarak, dava dilekçesindeki talep miktarlarıyla bağlı kalınarak hüküm tesis edilmesi gerekirken, süresi geçtikten sonra sunulan ıslah dilekçesine göre karar verilmesi hatalı olmuştur. 

Yukarıda yazılı sebepten kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                       Üye                   Üye                 Üye
S. GÖKTAŞ       Ö. F. HERDEM      H. AYDINLI       A. S. ULAŞ    Ş. KIRMAZ

 

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/11732
KARAR NO    : 2018/13283

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi A. S. Özkılıç tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili; davacının 15 yıl boyunca davalıya ait beyaz eşya servisinde çalıştığını, işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle iş akdini feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili; davacının istifa dilekçesi ile iş akdini sonlandırdığını, alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. 

Davalı taraf, yargılama devam ederken, davacı işçi aleyhine, haklı bir sebep olmadan iş akdini feshederek benzer işi yapan başka bir beyaz eşya servisinde çalışmaya başladığı gerekçesiyle İskenderun İş Mahkemesi'nin 2011/331 esas sayılı dosyasından ihbar tazminatı ve cezai şart talep etmiş olmakla, Mahkemece davanın iş bu dava ile birleşmesine karar verilmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, dosya içeriği tanık beyanları doğrultusunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Temyiz:

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 

Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasındaki uyuşmazlıklardan ilki; davacının hizmet süresine ilişkindir.

Mahkemece davacının 01.03.2001 - 30.09.2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığı kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş ise de, davacı asil duruşmadaki yeminli beyanında, 1995 yılında davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığını 15 sene çalıştığını, davacı tanıklarından Mustafa G., kendisinin 1988 yılında çalışmaya başladığını, davacının ise 1995 yılında işe girdiğini beyan etmişlerdir. Dosyaya celp edilen sigortalı hizmet cetvelinde de davacının 2001 yılından önce 01.05.1996 tarihinde işe girişi görülmektedir. Buna göre davacının ne zaman işe girdiğinin ve hizmet süresinin ne kadar olduğunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra yapılan hesaplamalara göre hüküm kurulması gerekmektedir. 

3- Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshi ile buna bağlı olarak ihbar tazminatı konusunda da uyuşmazlık mevcuttur

Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. 

İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.

Dosya içeriğinden, davacının 15.09.2010 tarihli ve “şahsi gerekçelerimle kendi istek ve rızamla herhangi bir baskı olmadan 30.09.2010 da ayrılmak istiyorum.” şeklindeki dilekçesi ile iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde ise, fazla mesai yaptığını ancak fazla mesai yapmasına rağmen fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini, dini ve milli bayramlarda da çalıştığını, yıllık izinlerini kullanmadığını ve izinlerine karşılık ücretlerinin de ödenmediğini, yasal haklarının ödenmesi için işten ayrıldığını iddia etmiştir.

Somut olayda, davacı “şahsi gerekçelerimle” şeklindeki açıklama ile iş sözleşmesini feshetmiş olduğundan, fesih gerekçesi ile bağlı olduğu gözetilerek haklı sebebi kanıtlaması gerekmektedir. Fesih bildiriminde belirtilen “şahsi gerekçe” ibaresinin eksik ya da hiç ödenmeyen işçilik alacaklarını durumunu kapsadığı düşünülemez. Diğer taraftan, istifa dilekçesinin iradesi fesada uğratılarak düzenlendiği de ispatlanamamıştır. Hal böyle olunca, açık fesih gerekçesi karşısında, mahkeme kararında ifade edilen ödenmeyen yıllık izin, fazla mesai ve işçilik alacakları bulunduğu gerekçesiyle feshin haklı olduğu kabul edilemez.

Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, davacının haklı bir neden olmaksızın iş akdini feshettiği anlaşıldığından, davalının birleşen dava ile talep etmiş olduğu ihbar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde reddi yönünde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

4- Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık da asıl davada davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri hususundadır. 

Dosya içeriğine göre, ilk bilirkişi raporunun dosyaya sunulması sonrasında 18.10.2012 tarihli celsede Mahkemece davacı vekiline ıslah dilekçesini ibraz etmesi için iki haftalık süre verilmiştir. Ancak, davacı tarafça iki haftalık süre geçtikten sonra 13.11.2013 tarihinde ıslah dilekçesi verilmiş olup, Mahkemece süresinde olmadığı gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 178/I. maddesi uyarınca ıslah yapılmamış gibi yargılamaya devam edilmekle, davacının dava dilekçesi ile talep etmiş olduğu toplam 150,00 TL tutarındaki alacak talepleri yönünden hüküm kurulmuş olmasına karşın, davalı aleyhine yapılmamış sayılan ıslah dilekçesindeki tutarlar üzerinden vekalet ücreti ve yargılama giderine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.05.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                       Üye                   Üye                 Üye
S. GÖKTAŞ       Ö. F. HERDEM      H. AYDINLI       A. S. ULAŞ    Ş. KIRMAZ

 

AKSİ YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/11714
KARAR NO    : 2018/11429

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY  KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket nezdinde Mersin merkez ve tüm ilçeleri ile İskenderun-Dörtyol-Erzin Payas ilçelerinin oluşturduğu çalışma bölgesinde merkezi sinir sistemi (Nöroloji psikiyatri) ilaçları tanıtım satış temsilcisi olarak çalışmakta iken iş akdinin davacı tarafından 23/09/2013 tarihinde fesih edildiğini, fazla mesai ücret alacağının ödenmediğini iddia ederek fazla mesai ücret alacağının  davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesinde yetkili Mahkemenin, İstanbul İş Mahkemeleri olduğunun kararlaştırıldığını, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul İş Mahkemeleri'ne gönderilmesini, ayrıca davacının Mersin 5. İş Mahkemesi'nin 2013/4.9 esas sayılı dosyasında işe iade davası açtığını savunarak yetki ve esas yönünden davanın reddini talep etmiştir. 

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 

2- Somut uyuşmazlıkta; mahkeme 12/04/2016 tarihli duruşmada davacının davasını ıslah etmesi için bir haftalık kesin süre vermiştir. Ancak mahkeme HMK’nun 181. maddesini yanlış yorumlayarak, ıslahın bir haftalık kesin süre içinde yapılmadığından bahisle dosyayı mevcut haliyle karara çıkarmıştır.

HMK’nun 177/1. maddesine göre ıslah yapılması süreye bağlı olmayıp, ıslah tahkikatın sona ermesine kadar her zaman yapılabilir. Bu itibarla kesin süre içinde yapılmayan ıslah hakkının kaybedildiği düşünülerek dosyanın mevcut haliyle karara çıkarılması hatalıdır..

F) SONUÇ:

Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22/05/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi. 

Başkan               Üye                    Üye                          Üye              Üye
M. ÇAMUR         A. TARTICI         F. ERNALBANT      S. TÜRE       B. KAR
                           ÇEVİKBAŞ


BİLGİ : Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bu görüşünü 25 Eylül 2018 tarihli kararı ile de devam ettirmektedir.

"... Somut uyuşmazlıkda, ilk derece mahkemesi tarafından davacı vekiline ıslah yapması için iki haftalık kesin süre verilmiş ve davacı vekili bu süreye uymamıştır. Daha sonra ve tahkikat sona ermeden ıslah yoluyla davaya konu ihbar ve kıdem tazminatı miktarları arttırılmıştır. Mahkemece kesin süre den sonra yapılan ıslaha değer verilerek arttırılmış miktarlar üzerinden ihbar ve kıdem tazminatlarının kabulüne karar verilmiştir.

HMK'nın 177/1. maddesine göre ıslah, tahkikat tamamlanıncaya kadar her zaman yapılabileceğinden, hakimin kanuni süreyi kısaltması mümkün değildir. Bu nedenle kanuni süresi içinde yapılan ıslaha değer verilerek karar verilmesi yerinde olup, bu durum usul ekonomisine de uygundur." (Y. 9. HD. 25.09.2018, 7174/16678 sayılı Kararı)

BİLGİ : "Mahkemenin tayin ettiği kesin süre içerisinde kısmen ıslah yapılmış ise ıslah işlemi geçerlidir" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 21 Şubat 2018 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/mahkemenin-tayin-ettigi-kesin-sure-kismen-islah-yapilmis-ise-islah-islemi-gecerlidir

İÇTİHAT YORUMU : Yukarıdaki içtihatlardaki görüşlerin bir değerlendirilmesi niteliğinde olan doktrindeki bir görüşü de aktarmanın konuya farklı bir açısı katacağını düşünüyoruz.

"Harcı yatırılmayan ıslah beyanının yok hükmünde olduğunun kabulü halinde, ıslah hakkı kullanılmış sayılacak mıdır? Bu soruya olumsuz cevap verilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. HMK m. 180’de yer verilen tam ıslahta bir haftalık süre içerisinde ıslah dilekçesi verilmemesinin yaptırımı ıslahın yapılmamış sayılması ve ıslah hakkının kullanılmış sayılmasıyken; HMK m. 181’de yer alan kısmen ıslah başlıklı madde, ıslah hakkının kullanılmış sayılmasına yönelik bir ibare içermemektedir. Dava değerinin artırılmasına yönelik kısmi ıslahın yargılamayı geciktirmesi söz konusu olmayacaktır; sadece dava değeri değişecektir. Sırf harcın yatırılmamış olması sebebiyle, ıslah hakkının kullanılmış sayılmasını kabul etmek orantısız ve ağır bir yaptırım olacaktır. Bu nedenle, yargılama sırasında yeni bir ıslah beyanı verilebileceği ve durumun da HMK m. 176/2’de düzenlenen ıslah yoluna yargılama sırasında bir kez başvurulabileceği kuralına aykırılık teşkil etmeyeceği kabul edilmelidir." (GÜNDÜZ, Okan, Islahla Dava Değerinin Artırılması Sonucunda Ortaya Çıkan Bazı Hukuki Meseleler, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Y: 2017, S: 3, s. 204)