KIYMET TAKDİRİNE İTİRAZ DAVASINDA İCRA MÜDÜRLÜĞÜNCE ALINAN RAPOR MUTLAKA DENETLENMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


25 Ara
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/12-742
KARAR NO   : 2020/406

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                  : 
Kumluca 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                            : 29/06/2015
NUMARASI                    : 2014/155 - 2015/65
DAVACI-BORÇLU         : M.T. vekili Av. O.O.
DAVALI-ALACAKLI      : F. Bank AŞ. vekili Av. Z.K

1. Taraflar arasındaki "ihalenin feshi" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Kumluca 1. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Borçlu İstemi:

4. Borçlu vekili 19.08.2013 tarihli şikâyet dilekçesinde; takip konusu borcun müvekkiline ait olmadığını, müvekkiline tebligatın usulsüz yapılarak icra takibinin kesinleştirildiğini, taşınmazın kıymet takdirinin tam olarak yapılmadığını, gerçekteki rayiç değerden çok aşağıda bir bedel gösterildiğini, kıymet takdiri işlemlerinin de müvekkilinin haberi ve bilgisi olmadan usulsüz tebligatlarla yürütüldüğünü, artırmaya hazırlık döneminde satış ilanının kanuna aykırı bir şekilde yapıldığını ve ilan örneklerinin mükellefiyetler listesindeki ilgililere tebliğ edilmediğini, Türkiye genelinde tirajı yüksek yeterli sayıda gazetede ilan yapılmadığını, İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 49. maddesine göre taşınmazın açık artırma şartnamesi ve tutanağında icra müdürünün imzasının yanında tellal ve alıcının da imzasının olması gerektiğini, ihale saati geçtikten sonra da satışa devam edilmiş olabileceğini, artırmanın yapılmasında da usulsüzlükler olduğunu, yeterince ve üç defa bağırmadan ihale yapıldığını, satışın taşınmazın başında yapılması gerektiğini ileri sürerek taşınmazın ihalesinin feshine karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili 07.11.2013 tarihli cevap dilekçesinde; kıymet takdiri raporunun borçluya tebliğ edilmesi üzerine borçlunun kıymet takdirine itiraz ettiğini ve mahkemece kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiğini, borçlunun diğer iddialarının da yerinde olmadığını, takip dosyasında işlemlerin usulüne uygun olarak gerçekleştirildiğini savunarak şikâyetin reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı: 

6. Kumluca 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 18.12.2013 tarihli ve 2013/162 E., 2013/287 K. sayılı kararı ile; icra takibinin kesinleştiği, taşınmazın kıymet takdirinin yapıldığı ve kesinleştiği, ihalenin hazırlık aşamasının ve satış aşamasının usulüne uygun yapıldığı, şikâyet dilekçesinde belirtildiği şekilde ya da re'sen göz önüne alınacak başka bir fesih sebebi bulunmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine, şikâyetçi borçlunun ihale bedelinin %10'u tutarında para cezasına mahkûmiyetine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Kumluca 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 

8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 11.09.2014 tarihli ve 2014/18189 E., 2014/21000 K. sayılı kararı ile;

"... Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Kıymet takdirine itiraz üzerine verilen kararlar kesin olmakla birlikte anılan hükümler ihalenin feshi aşamasında incelenebilir. İcra müdürlüğünce 30.11.2011 tarihinde yapılan kıymet takdiri sonucu, ihaleye konu taşınmaza 125.925,00 TL değer biçilmiştir. Borçlu vekilinin belirlenen değerin düşük olduğunu ileri sürerek kıymet takdirine itirazı üzerine, Kumluca İcra Hukuk Mahkemesi'nin 21.11.2012 tarih ve 2012/22 E.-132 K. sayılı kararı ile, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, taşınmazın değerinin 135.000,00 TL olarak belirlendiği, ancak icra müdürlüğü tarafından alınan bilirkişi raporunun daha ayrıntılı olduğu gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verildiği ve satışın icra müdürlüğünce belirlenen değer üzerinden yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlunun kıymet takdirine itirazı üzerine aleyhine hüküm tesis edilmiş olup, icra mahkemesinin bu şekilde belirlediği değer esas alınarak yapılan ihalenin de usulsüz olduğunun kabulü gerekir. 

Öte yandan icra müdürlüğünün 23.05.2013 tarihli satış kararında "Türkiye genelinde yayın ve dağıtımı yapılan ve günlük tirajı 50.000'in üzerindeki gazetelerden birinde ilanın yapılmasına" karar verildiği, buna göre satış ilanının Milli Gazete isimli gazetede yayımlandığı ve ilanın yapıldığı tarihe göre gazete tirajının, medyatava.com isimli internet sitesinden yapılan araştırma sonucu 29.000 civarında olduğu görülmektedir. İcra müdürlüğünce satış ilanının tirajı yüksek gazetelerden birinde yayımlanmasına karar verildiğine göre, mahkemece, gazete tirajının satış ilanı tarihinde 50.000’in üzerinde olup olmadığının Basın İlan Kurumu’ndan sorulup tespiti gerekirken, borçlunun bu talebi hakkında bir araştırma yapılmaması da doğru görülmemiştir.

O hâlde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...." gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Kumluca 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 29.06.2015 tarihli ve 2014/155 E., 2015/65 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararının ilanın yapıldığı gazetenin Türkiye genelinde yayın ve dağıtımı yapılan ve günlük tirajı 50000'in üzerindeki gazetelerden olup olmadığının araştırılması gerektiğine ilişkin kısmına uyulmasına karar verildikten sonra, icra dairesince alınan kıymet takdir raporunun, kıymet takdirine itirazda mahkemece alınan bilirkişi raporundan daha ayrıntılı ve gerçekçi olması nedeniyle borçlunun kıymet takdirine itirazının reddine karar verilmesi ve ihalenin icra dairesince belirlenen kıymet üzerinden yapılmış olmasının ihalenin feshi nedeni olamayacağı, kıymet takdirine itirazda daha yüksek bir değer belirlenmesinin satış hâlinde borçlunun daha fazla borcundan kurtulması sonucunu doğurur ise de taşınmazın rayicinden daha fazla bir bedelle satışa çıkarılmasının ihaleye olan talebi engelleyeceği, bu durumun alacağın tahsilini de engelleyeceği, kıymet takdirinde ve itirazı hâlinde yapılması gereken işin taşınmazın rayiç değerinin belirlenip menfaat dengesini sağlamaktan ibaret olduğu, hâkimin davanın esas bilirkişisi olduğu, kıymet takdirine itiraz talebinde hâkimin gerekçesini açıklayıp kıymeti belirlediği gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun kıymet takdirine itirazı üzerine icra mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ihaleye konu taşınmazın değerinin, icra dairesince alınan kıymet takdir raporunda belirlenen değerden daha yüksek belirlenmesine rağmen, icra dairesi tarafından alınan kıymet takdir raporunun daha ayrıntılı ve gerçekçi olduğu gerekçesiyle kıymet takdirine itirazın reddine karar verilmesi ve muhammen bedelin icra dairesince alınan kıymet takdir raporundaki değer üzerinden belirlenmesi karşısında, borçlunun kıymet takdirine ilişkin şikâyetinde aleyhine hüküm tesis edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre icra mahkemesinin bu şekilde belirlediği değer esas alınarak yapılan ihalenin de usulsüz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. İcra ve İflas Kanunu (İİK)'nun 128/a maddesinde düzenlenmiş olan kıymet takdirine itiraz, icra müdürlüğünce satışa konu malın bilirkişi marifetiyle yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığına yönelik bir şikâyettir. Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde müdürlükçe yaptırılan değer tespitinin yerinde olmadığı, malın belirlenen değerinin gerçek kıymetini yansıtmadığı iddiasıyla raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikâyette bulunabilirler. Bu durumda icra mahkemesince yapılacak iş; icra müdürü tarafından belirlenen değerin malın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı, bir başka ifadeyle memur işleminin doğru olup olmadığını denetlemektir. Dolayısıyla mahkeme, oluşturduğu bilirkişi kurulu ile icra müdürünün kıymet takdiri yaptırdığı tarih itibariyle taşınmazın değerini belirleyerek memur işlemini denetlemektedir. Kıymet takdiri ise Hukuk Genel Kurulunun 26.02.1992 tarihli ve 1992/4-70 E., 1992/130 K. sayılı ile 20.01.2016 tarihli ve 2015/12-3325 E., 2016/25 K. sayılı kararlarında benimsendiği üzere icra dairesince fiilen yapılan keşif tarihine göre belirlenir.

13. Kıymet takdirine itiraz hâlinde malın değerinin tespiti hâkimin sahip olmadığı özel ve teknik bir bilgiyi gerektirdiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 266 ve devamı maddeleri gereğince bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir.

14. HMK'nın “Bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281. maddesinin 2. fıkrasında “Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.” hükmüne yer verilmiş ve aynı Kanunun 282. maddesi ile de hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği belirtilmiştir. 

15. Hâkimin, bilirkişi raporunu serbestçe takdir etmesi ve bilirkişi raporunun aksine de karar verebilmesi, kendisini bilirkişinin yerine koymasını haklı kılmaz. Çünkü hâkimin, bilirkişi raporunun aksine karar verebilmesi, sağlam gerekçeler ve dayanaklar göstermesi koşuluna bağlıdır. Bilirkişinin oy ve görüşünü, hâkimin serbestçe değerlendirebilme yetkisine sahip kılınmış olması, onun bu konuda keyfi bir tutum ve davranış içine girebileceği anlamına da asla gelmez. Hâkim, raporun aksine bir çözümlemeye ulaşmışsa, bunun dayanaklarını somut, tutarlı, açık ve rasyonel bir biçimde ortaya koymak ve vereceği hükümde de, tartışmayı yapmak zorundadır (Tanrıver, S.: Hukukumuzda Bilirkişilik, Ankara 2017, s. 124).

16. Hâkimin bilirkişi delilini diğer (takdiri) deliller gibi serbestçe değerlendirme hakkına sahip olmasının anlamı, bilirkişi görüşünün bağlayıcı olmamasıdır. Yoksa, bilirkişi görüşüne ihtiyaç duyan hâkimin, onu tümüyle göz ardı ederek şahsi bilgisi ile karar vermesi değildir (Deryal, Y.: Türk Hukukunda Bilirkişilik, Ankara, 2015, s. 505).

17. Diğer taraftan Hukuk Genel Kurulunun 17.03.1999 tarihli ve 1999/12-161 E., 1999/148 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber icra mahkemesi kararının, ihalenin feshinin istenmesi sırasında incelenmesi mümkündür. Ancak, kıymet takdirine süresinde itiraz etmeyerek yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, kıymet takdirine ilişkin hususları ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremezler.

18. Somut olay incelendiğinde ise; alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte icra dairesince 30.11.2011 tarihinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen kıymet takdir raporunda taşınmaza günün ekonomik koşulları itibariyle 125.925TL kıymet takdir edildiği, borçlunun kıymet takdirine yasal süresinde itirazı üzerine icra mahkemesince alınan bilirkişi raporunda icra dairesince yaptırılan kıymet takdirinde taşınmazın değerinin belirlendiği tarih esas alınmayarak şikâyet tarihi itibariyle taşınmazın değerinin 135.000TL olduğunun bildirildiği, Kumluca İcra Hukuk Mahkemesinin 21.11.2012 tarihli ve 2012/22 E., 2012/132 K. sayılı kararı ile icra dairesinden alınan bilirkişi raporunun daha ayrıntılı ve gerçekçi olduğu gerekçesi ile kıymet takdirine itirazın reddine karar verildiği, taşınmazın icra dairesince yaptırılan kıymet takdiri esas alınarak ihaleye çıkarıldığı anlaşılmaktadır. 

19. Şu hâle göre kıymet takdirine itirazı inceleyen icra mahkemesince, icra dairesince yapılan kıymet takdirinde taşınmazın değerinin belirlendiği tarih esas alınarak memur işleminin doğru olup olmadığı denetlenmediği gibi, gerekçenin dayanakları somut, tutarlı, açık ve rasyonel bir biçimde tartışılmadan alınan bilirkişi raporunun aksine karar verilmesi yerinde değildir. 

20. O hâlde mahkemece yapılması gereken iş, fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin iddia hakkında, icra dairesince yapılan kıymet takdirinde ihale konusu taşınmazın değerinin belirlendiği tarih esas alınarak bilirkişi tarafından tespit edilen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığının denetlemesi bakımından, kıymet takdirine itiraz üzerine rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak, ek rapor ile tespit edilen değerin ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması hâlinde ihalenin feshine karar verilmesinden ibarettir. 

21. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında muhammen bedele göre ihale bedelinin yüksek olduğu, ek rapor alınarak taşınmazın değerinin tespitinden sonra yapılacak ihalede sonucun değişmeyeceği gerekçesi ile direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

22. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

23. Ne var ki, uyulan kısma yönelik temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

IV. SONUÇ: 

Açıklanan nedenlerle;

1- Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA oy çokluğu ile,

2- Borçlu vekilinin uyulan kısma ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulunun kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine oy birliği ile,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen "Geçici madde 7" atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanun'un 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.06.2020 tarihinde karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 21 üyenin 20'si BOZMA VE DAİREYE, 1'i ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.