YEMİN HAKKININ TEKLİF EDİLİP EDİLEMEYECEĞİNE DAİR KARAR

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


27 Tem
2015

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO            : 2013/3-1598
KARAR NO         : 2015/1159       

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ      :
Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                : 30.04.2013
NUMARASI         : 2013/136  E - 2013/162  K.
DAVACI               : K. Petrol İnş Mad. Hayv.Tar.Pvc Profil San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. İ.T.
DAVALI               : R.A.A.  vekili Av. A.A.D.

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.05.2012 gün ve 2011/284 E. - 2012/125 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.11.2012 gün ve 2012/18886 E. - 2012/24006 K. sayılı ilamı ile;

(... Davacı vekili dilekçesinde, davalı tarafından keşide edilen 30.04.2008 ve 30.02.2008 tarihli iki adet toplam 20.000,00 TL bedelli çeklerin dava dışı O. Tasarım San. ve Tic. Ltd. Şti tarafından ciro edilerek davacıya verildiğini, çek bedellerinin tahsili için davalı aleyhine girişilen kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibin, takip dayanağı çeklerde keşide yerinin bulunmaması bu nedenle kambiyo vasfında olmaması nedeniyle iptal edildiğini, davacı ile dava dışı O. Tasarım San. ve Tic. Ltd. Şti arasındaki ticari ilişkiden ve davacının bu şirketten olan alacağına karşılık davalı tarafından keşide edilen çeklerin kendisine verildiğini, söz konusu çeklerin adi havale niteliğinde olsa dahi çek bedellerinin ödenmemiş olması nedeniyle davalının davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiğini belirterek, 20.000 TL'nin ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili cevabında, davacı ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığını, davacı tarafa herhangi bir borcun bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davalı tarafından keşide edilen davanın dayanağını teşkil eden 20.000 TL bedelli hamiline düzenlenmiş,  ancak keşide yeri yazılı bulunmayan belgelerin davacıya ciro yoluyla teslim edildiği, ancak keşide yeri olmayan çeklerin çek niteliğinde sayılamayacağı gibi ciro yoluyla da devrinin mümkün bulunmadığı bu nedenle TTK.'nun 644. maddesi gereğince davacının davalıdan bir alacağı olmadığı ayrıca, dava dilekçesinde açıkça yemin delilinin belirtilmemiş olması nedeniyle davacıya, karşı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Kural olarak, iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur (MK.mad.6).

İspat yükü kendisine düşen taraf, diğer bütün delillerle iddiasını ispata çalışıp, bunu başaramadığı takdirde, son çare olarak yemin deliline başvurur. Taraflar, başlangıçta diğer delilleri ile birlikte yemin teklifinde de bulunabilir. Bu halde; ilk önce diğer deliller incelenir. Bunlar ile iddia veya savunma ispat edilirse yemin teklifine gerek kalmaz. Buna karşılık, diğer delillerle iddia veya savunma ispat edilemezse, o zaman son çare olarak yemin deliline başvurulur.

Kuşkusuz, kesin delil niteliğinde bulunan yemin deliline dayanan taraf, bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan, o taraf aleyhine karar verilemez.

Somut olayda; alacağın miktarı yönünden tanık ile ispatı mümkün olmayıp, davacının da dilekçesinde “sair deliller” demek suretiyle “yemin” deliline dayandığının anlaşılması karşısında davacı tarafa iddiasını ispat için, yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak yaptırılacak yeminin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının dava dilekçesinde “sair deliller” demek suretiyle “yemin” deliline dayanmış olduğunun kabul edilmesinin gerekli olup olmadığı, varılacak sonuca göre mahkemece davacı tarafa yemin hakkının hatırlatılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle davanın dayanağı olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 644. maddesinde (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, m. 732) düzenlenen sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasının niteliklerinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

Bilindiği üzere çeke dayalı müracaat hakkı düşmüş olan hamilin alacağına dava yoluyla kavuşabilmesi için önünde iki seçenek bulunmaktadır. Hamil ya doğrudan temel borç ilişkisine dayanarak bir tahsil davası açacak ya da TTK.nun 730/14. bendi yollaması ile çeklerde de uygulanması gereken ve aynı Kanun'un 644. maddesinde düzenlenmiş bulunan sebepsiz iktisap davası yoluna başvuracaktır.

Anılan Kanun’un “Sebepsiz İktisap” başlıklı 644. maddesinde;

“Keşideci ve poliçeyi kabul etmiş olan muhatap, (Müruruzaman sebebiyle veya senede dayanan hakların muhafazası için kanun hükmünce yapılması gerekli muamelelerin ihmal edilmiş bulunması dolayısiyle poliçeden doğan borçları düşmüş olsa bile) hamilin zararına ve sebepsiz olarak iktisabetmiş oldukları meblağ nispetinde ona karşı borçlu kalırlar.

Sebepsiz mal edinmeye dayanan dava, muhataba ikametgahlı bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve keşideci poliçeyi başka bir şahıs veya ticarethane hesabına çekmiş olduğu takdirde o kimseye veya ticarethaneye karşı dahi açılabilir.

Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir dava açılamaz”  hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm uyarınca, zamanaşımı nedeniyle veya senede dayanan hakların muhafazası için kanunen yapılması gereken işlemlerin ihmal edilmiş bulunması dolayısıyla düşmüş olan poliçeden doğan alacaklar için sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak ilamsız takip yapılabilir.

Somut olayda ise davacı vekili, 20.03.2012 tarihli duruşma da "davalı ile bizim aramızda doğrudan bir ticari ilişki mevcut değildir. Bizim ilişkimiz bayimizin adı O. Tasarım Ltd.Şti.dir. Bizim firmamızın davalıya doğrudan bir mal satışı yoktur. Bayiden aldığı bir mal karşılığı bayiye vermiş olduğu çek ciro yoluyla bize intikal etmiştir. Bu davamızın TTK.730/14. maddesi göndermesiyle uygulanacak olan TTK.nun 644. maddesine göre sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre bu davayı açtık" şeklinde imzalı açıklamada bulunmuştur.

Bu itibarla, taraflar arasında ticari bir temel ilişki bulunmadığı davacı tarafın da kabulünde olup, davacı davasını münhasıran çeke ve TTK 644. maddesine dayandırmıştır. Oysa davaya konu 30.04.2008 ve 30.02.2008 tanzim tarihli 10.000,00 TL bedelli iki adet çek üzerinde keşide yeri (ve keşidecini adının yanında yer ismi) yazılmadığından kıymetli evrak vasfının bulunmadığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Zira, bir çekte bulunması gereken yasal unsurların neler olduğu 6762 sayılı TTK’nun 692. maddesinde (6102 Sayılı TTK, m. 780)  açıklanmıştır. Bu zorunlu yasal unsurları ihtiva etmeyen çek, aynı Kanun'un 693. maddesinde düzenlenen ödeme yeri ve keşide yerine ilişkin iki istisnai hal dışında kambiyo senedi niteliği taşımayacaktır. Aynı Kanun'un 693. maddesinde keşide yeri gösterilmeyen çekin keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla; çek üzerinde keşideci tarafından açıkça bir keşide yeri belirlemesi yapılmamış ve keşidecinin adının yanında da bir yer yazılı değil ise bu belgenin çek niteliği yoktur.

Belirtilen bu nedenle, kıymetli evrak vasfı bulunmayan hamiline tanzim edilmiş olan belgenin ciro edilerek davacıya intikal etmesiyle davacı, davalıya karşı ileri sürülebilecek bir hak elde etmiş değildir.

Eş söyleyişle, kıymetli evrak olmadığı gibi adi senet dahi sayılmayan ve lehdarı belirli olmadığı için havale niteliği de bulunmayan bu belgeye dayalı olarak yasal hamil konumunda olmayan davacının, aralarında temel ilişki de bulunmayan davalıya karşı bir hak iddia etmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki davacının, davalıya yemin teklif etmeye dahi hakkı bulunmamaktadır. Zira taraflar arasında yemine konu olacak bir olgu bulunmamakta olup,  yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının mahkemece hatırlatılması da düşünülemez.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce, davanın 1086 sayılı HUMK döneminde açıldığı, dava dilekçesindeki delil açıklamaları dışında ayrıca bir delil listesi verilmediği, bu nedenle dava dilekçesinde “sair yasal deliller” şeklinde açıklama yer alması nedeniyle HUMK döneminde tamamlanmış bir işlem olarak davacının yerleşik Yargıtay uygulaması uyarınca yemin deliline de dayandığının kabulü gerektiğinden bu hakkının davacıya hatırlatılmasının zorunlu olduğu belirtilmiş ise çoğunluk tarafından bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle kabul edilmeyerek davacı ile davalı arasında yemin etmeyi gerektirir bir ilişki bulunmadığından yemin hakkının hatırlatılmasının icapsız olacağı belirtilmiştir.

Bu durumda, davacının aralarında temel ilişki bulunmayan davalıya karşı kıymetli evrak vasfı bulunmayan belgeye dayalı olarak TTK 644. maddesine dayalı sebepsiz iktisap davası açamayacağı ve bu nedenle davalıya yemin teklif edilemeyeceğinden sonucu itibariyle doğru olan direnme kararının bu değişik gerekçeyle onanması gereklidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme kararının değişik gerekçeyle onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçelerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,  08.04.2015 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.