KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

KURAL OLARAK CEBRİ İCRA YOLUYLA YAPILAN SATIŞLAR, BOŞANMA, EVLAT EDİNME GİBİ İŞLEMLER TASARRUFUN İPTALİ DAVASI KONUSU OLAMAZ.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/(17)4-2050
KARAR NO   : 2021/1092

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                        : 19/09/2012
NUMARASI                : 2012/238 - 2012/392
DAVACI                      : T.H. Bankası A.Ş. vekilleri Av. İ.G. İ. Av. R.Ş.
DAVALILAR               : 1- İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş.
                                      2- A.İ. vekilleri Av. Ö.T., Av. E.M.
                                      3- M. Kağıt Kutu Amb. San. ve Tic. A.Ş.
                                      4- S.U.
                                      5- F.G. vekilleri Av. M.K. - Av. L.B.
                                      6- M.A.U. vekilleri Av. T.Ö. Av. G.Ö.
                                      7- M.İ. vekili Av. H.D.
                                      8- N.A.
                                      9- A.A. mirasçıları; Yeşim Altıntaş kendisine asaleten,
                                           kızı Z.A.'a velayeten
İHBAR OLUNAN        : Y.v.K.B. A.Ş. vekilleri Av. M.Ş.O. Av. N.Y.O.

1. Taraflar arasındaki “alacak/tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili ile davalılardan Mine İ. ve Mehmet Abdulkadir U. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili ve davalı Mehmet Abdülkadir U. tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın davalı İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş. ve dava dışı U. Grubu firmaları ile kredi sözleşmeleri imzaladığını, çekilen ihtarnamelere karşın kredi borcunun ve faizinin ödenmemesi nedeniyle borçluların temerrüde düştüğünü ve müvekkilince tarafça icra takip işlemlerine başlandığını, davacı Bankaya borcu olan bu iki Şirketin namı müstear ve muvazaalı işlemler ile faaliyetlerini davalı M. Kağıt Kutu Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. üzerinden devam ettirdiklerini, İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş.’nin iki adet fabrikası mevcut iken; aynı parselde müvekkili Banka lehine birinci sırada ipotek olan fabrikanın, eski fabrika binasındaki makinelerin buraya taşınmasından sonra 08.10.1998 tarihinde Banka ipoteğinden sonraki ipotek alacaklısı olan dava dışı Y.K. Bankası tarafından icra kanalı ile satışa çıkarılarak 08.10.1998 tarihinde 629.000 TL bedelle Y.K. Bankası tarafından satın alındığını, Y.K. Bankası A.Ş. tarafından icradan satın alınan işbu fabrika binasının 30.09.2002 tarihinde Y.K. Bankası tarafından M. Kağıt Kutu Ambalaj Sanayi Ticaret A.Ş.'ye 767.000 TL bedelle satıldığını, aradan dört sene geçmesine karşın, alım satım bedellerinin birbirine çok yakın olması, alıcı firmanın ortakları arasında Bankaya borçlu firmanın etkin ortağı ve müşterek ve müteselsil kefilinin ortaklık payı olmasının bu işlemin Y.K. Bankası A.Ş. tarafından gayrimenkul üzerinden takyidatların temizlenerek İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş.’nin borçlarının tasfiyesi karşılığı yapılan bir işlem olduğunu düşündürdüğünü, İ. Oluklu ve (U.) T. grubu şirketlerinin borçlarından tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanılmasından dolayı davalı M. Kağıt Kutu Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.’nin sorumlu olacağının anlaşılacağını ileri sürerek davalı M. Kağıt Kutu Ambalaj San. ve Tic. A.Ş. ve diğer davalılar tarafından ayni hak ileri sürülen tüm malvarlığının %40'ının İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş. - Ali İ. ve %60'ının ise U. Gurubu - Abdülkadir U.'ya aidiyetinin tespitine ve bu bağlamda muvazaa sebebi ile, tapuda Denizli İli, Honaz İlçesi, Y. Mevkii, 99 Parselde kayıtlı fabrika tesisi bulunan gayrimenkulün borçlu firmalar adına re'sen tashih edilmesinin hüküm altına alınmasına, bu talebin kabul edilmemesi hâlinde tapu kaydının tashihine gerek olmaksızın, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK)18 vd ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 277 vd gereğince taşınmaz üzerinde müvekkili Banka yönünden cebri icra yapabilme yetkisinin verilmesine, davalı M. Kağıt Kutu Amb. San. ve Tic. A.Ş.'nın tespit edilecek diğer malları yönünden marka sicil müdürlüğüne, trafik tescil müdürlüklerine, tapu sicil müdürlüklerine, bankalara müzekkereler yazılarak sahiplerinin %40 İ. Oluklu Mukavva San. Tic. AŞ. - Ali İ., %60'ının ise U. Gurubu firmalar - Abdülkadir U.'ya ait olduğunun ve buna göre kayıtlarının düzeltilmesinin hüküm altına alınmasına, bu talebin kabul edilmemesi hâlinde tapu ve/veya sicil kaydının tashihine gerek olmaksızın, BK’nın 18 ve İİK’nın 277. maddeleri gereğince müvekkili Bankaya taşınmaz üzerinde cebri icra yapabilme yetkisinin verilmesine, kredi borçlusu şirketler muvazaa, kanuna karşı hile ve namı müstear ile diğer davalılar adı altında faaliyetlerine devam etmekte olduğundan ve ayrıca 5411 sayılı Kanun’un müvekkili Bankaya vermiş olduğu yetkiler de göz önünde bulundurularak fazlaya ilişkin tüm alacak ve faiz hakkı saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, Kredi borçlularının bankaya olan toplam 43.297.356 TL olan borçlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Mehmet Abdulkadir U. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu vakıalarla ilgisinin bulunmadığını, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkilinin borçlu İ. Şirketi ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkili ile oğlunun ayrı malvarlıklarına sahip olduğunu, borç miktarının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalılar M. Kağıt Kutu Ambalaj San ve Tic. A.Ş., Sami U., Fethi G. vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinden dava konusu ihtilaf ile iddia ve taleplerin neler olduğunun ve kimin hangi ilişkiden ne şekilde sorumlu tutulduğunun açıkça anlaşılamadığını, tasarrufun iptali davasının şartları oluşmadığı gibi iddia edilen vakıalarla anılan davanın ilgisinin bulunmadığını, cebri icra yolu ile yapılan satışta borçlunun bir tasarruf işleminin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

7. Davalılar İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş. ile Ali İ. vekili cevap dilekçesinde; nam-ı müstear ya da muvazaa olgusundan bahsedilmekle birlikle, müvekkillerin hangi somut vakıaya ya da muvazaaya istinaden bu miktarda alacaklı olduğunu açıklanmadığını, dava dilekçesinin dava konusu başlığında davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edilen miktarın müvekkilinin sorumluluğunu doğurucu hangi illiyet bağına dayandığı dahi belirsiz olduğu gibi, müvekkili şahıs ve şirketin kredi borçlusu diğer davalılar arasında müteselsil sorumluluğu veya dava arkadaşlığını doğuracak yasal dayanağın belirtilmediğini, davacı Bankanın kredi sözleşmesinden doğduğunu iddia ettiği alacağının, 7.438.682,50 TL kısmından fazlası ile müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranışı ya da zararlı sonuçla müvekkilinin eylemi arasında bir nedensellik bağı kuramadığını, husumetin davalıya yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

8. Dahili Davalı Veli A. cevap dilekçesinde; oğlu Aydın A.’ın 06.06.2007 tarihinde vefat ettiğini, oğlunun mirasçısı olduğumdan bahisle davaya dahil edilmekte ise de Aydın'ın ölümünden hemen sonra çocuğunun doğduğunu ve mirasçılık ilişkisinin değiştiğini, oğlunun davalı M. Kağıt Kutu Ambalaj Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de %1 payı olduğundan da haberdar olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

9. Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.05.2009 tarihli ve 2007/237 E., 2009/123 K. sayılı kararı ile; davanın; davacı Banka tarafından kredi kullandırılan İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş. ve sözleşmelere müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan borçlulardan, söz konusu kredi borcunun tahsil edilememesi nedeniyle aynı şirketin bir kısım ortakları ve yakınlarının hissedarı oldukları ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan M. Kağıt Kutu Amb. San. Ticaret A.Ş. ile dava dışı U. Grubu olarak adlandırılan üç ayrı şirket ve bir kısım ortaklarının faaliyetlerini muvazaa ve danışıklı işlemlerle bu şirketler üzerinden yürüttüklerinden bu davanın davalısı olan Şirket ve bir kısım ortakların ödenmeyen kredi borcundan sorumlu oldukları iddiasına dayalı olduğu, dava dışı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. tarafından icra yoluyla satışa çıkarılıp aynı Banka tarafından icrada satın alınıp dört yıl sonra M. Kağıt Kutu Amb. San. Ticaret A.Ş’ye satışı yapılan ve İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş.’ye binasının bulunduğu 99 nolu parselin de ilgili tasarrufunun muvazaa nedeniyle iptali ile alacağın tahsili için üzerinde davacı banka lehine cebri icra yetkisi tanınması ve M. Kağıt Kutu Amb. San. Ticaret A.Ş.’nin de, borçlu İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş. - Ali İ. ve U. Grubuna ait şirketlere ait olduğunun hüküm altına alınıp alacağın da davalılardan tahsilinin talep edildiği, satışa ve davaya konu edilen üzerinde borçlu İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş.’ye ait fabrika binasının da bulunduğu taşınmazın Banka borçluları tarafından iradi olarak elden çıkarılmayıp, Yapı ve Kredi Bankası lehine mevcut ipotek nedeniyle aynı alacaklı Banka tarafından icra yoluyla satışa çıkarıldığı, icra satışında alacaklı Banka tarafından satın alınarak dört yıl kadar sonra da nakde çevirmek amacıyla davalılardan M. Kağıt Kutu Amb. San. Ticaret A.Ş.’ye satıldığı, burada alacağın tahsilini önlemeye dönük ve iptale konu edilebilecek borçlu davalılarca yapılmış bir muvazaalı tasarruftan söz edilemeyeceği, yine bu taşınmazın daha sonra kurulmuş olan ve bir kısım ortakları İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş.’nin de ortakları olan M. Kağıt Kutu Amb. San. Ticaret A.Ş. tarafından öncelikle satın alınmak istenmesi, taşınmazın bedeli karşılığı alınması, artık faaliyetini sürdürebilme imkânı kalmayan İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş.’ye ait bu taşınmazda, M. Kağıt Kutu Amb. San. Ticaret A.Ş.’nin şirket faaliyetini sürdürmesinin doğal olduğu, bu durumun başlı başına ortada bir muvazaa olduğunu göstermeyeceği, haklarında iflas erteleme davası ve lehlerine tedbir kararı olduğu gerekçesiyle davalı olarak gösterilmeyen U. Grubuna ait dava dışı T. San. ve Tic. A.Ş., Boyasan Tekstil San. ve Tic. A.Ş. ile K. San. ve Tic. A.Ş.’nin, kimi ortaklarının, M. Kağıt Kutu Amb. San. Ticaret A.Ş.’nin de ortakları olmasına karşın, bu durumun adı geçen şirketlerin de İ. Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş.’nin devamı olduğunu göstermeyeceği, nitekim bu şirketlerin tüzel kişiliklerinin ve ticari faaliyetlerinin hâlen sürdüğü, ikisi hakkında iflasın ertelenmesi kararı verildiğinin dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, davacı tarafça dilekçede nam-ı müstear ve muvazaanın hukukî niteliği ve sonuçlarından uzun uzun bahsedilmekle birlikte, davalı şirketler ile gerçek kişi davalıların imzalanan sözleşmeler ve kefaletler dışında, sözleşmelerin dışında kalan kişi ve şirketler olarak bu borçtan sorumlu kılınmalarını gösterir ve gerektirir aralarında söz konusu alacağın tahsilini önlemeye dönük ne tür muvazaalı işlemlerin yapıldığı hususunun soyut iddia dışında dava dilekçesinde açık ve kesin inandırıcı şekilde delil ve belgelerle açıklanıp, ortaya konulamadığı, ülkemizde, bir şirketin ortaklarının, başka bir şirket kurmaları ya da kurulmuş bir şirkete ortak ya da müdür olmalarının sıkça rastlanılan bir durum olup; bu hususun, sonraki şirketin öncekinin devamı olduğunu tek başına göstermeye yeterli bir kıstas olmadığı, kredi kullandırılırken yeterince sağlam ve yeterli inceleme, araştırma ve teminata bağlanmaksızın ve basiretli bir tacir gibi davranılmamasının sonucunda, kullandırılan büyük miktardaki kredinin daha sonra asıl sorumlu borçlulardan tahsil edilememesine bağlı olarak, sabit olmaktan öte, daha çok ve belki doğru da olsa, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamayan, dava dilekçesinde yazılı ve davaya dayanak yapılan bir takım önyargı ve varsayımlara dayalı, soyut ve şüpheci iddialarla, davalıların, bizzat borçlu ya da kefil sıfatıyla imzalamadıkları kredi sözleşmeleri nedeniyle, davaya konu edilen miktarda bir borçtan sorumlu tutulabilmelerinin, gerek mevcut iddia ve deliller gerekse mevcut yasal düzenlemeler ile hakkaniyet ve vicdani açıdan mümkün de görülmediği gerekçesiyle sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılardan Mine İ. ve Mehmet Abdülkadir U. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

11. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 05.05.2011 tarihli ve 2010/8532 E., 2011/4355 K. sayılı kararı ile;

“… Davacı alacaklı tarafından borçlular aleyhine yapılan icra takiplerinin ve alacağın kesinleşmiş olması nedeniyle dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. İİK.nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.

Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı) Genellikle, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından Mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.

İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir.

İİK.nun 277. maddesinin birinci fıkrasında iptal davasının konusunu 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı tasarruflar olarak belirtilmiştir. Tasarruf malvarlığını doğrudan doğruya etkileyen, malvarlığında eksilmeye yol açan, yani malvarlığının aktifini etkileyen işlemlerdir. Diğer bir anlatımla borçlu davalının mal varlığında eksilmeye yol açan işlemler diğer koşulların bulunması halinde iptale tabidir. Davacı alacaklılar tasarrufun iptali davasını açtıklarında borçlu davalıların hangi tasarrufi işlemleri ile mal kaçırdıklarını açıkça bildirmeleri gerekmektedir. Somut olayda alacaklı davacı borçlu davalıların kendisine olan borçlarını ödeyemediklerini ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile başka isim altında kurdukları şirkete malvarlıklarını aktardıklarını öne sürerek yapılan işlemlerin iptalini talep etmiştir. Bu durumda mahkemece alacaklı davacıdan hangi borçlular hakkında dava açtıklarının, bu borçluların hangi danışıklı işlemleri ile alacaklılardan mal kaçırdıklarının açıkça ve tereddüte yer vermeyecek şekilde sorulması, yeni kurulan M. Kağıt Kağıt Kutu Amb. San. ve Tic. A.Ş.ne borçlu davalılar tarafından sermaye aktarımı yapılıp yapılmadığı, diğer bir anlatımla kurulan şirkete kendi mal varlıklarından bir aktarım yapılıp yapılmadığı veya bu şirketin pasifinin yani borçlarının üstlenilip üstlenilmediğinin davalı borçlular ile üçüncü kişi konumundaki davalı M. Kağıt Kutu Amb. San. ve Tic. A.Ş. ticari defter, kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişiler vasıtası ile inceleme yapılarak belirlenmesi, yapılan inceleme sırasında borçlu davalılar tarafından yapılan bir mal varlığı aktarımı var ise bu aktarımın yapıldığı tarihin tasarruf tarihi olarak kabulü ile hak düşürücü sürenin bu tarihten itibaren başlayacağının göz önünde bulundurulması ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu davanın reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır…” gerekçesi ile karar bozulmuş; bozma nedenine göre davalılar Mine İ. ve M. Abdülkadir U.’nun temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

12. Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.09.2012 tarihli ve 2012/238 E., 2012/392 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

13. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili ve davalı Mehmet Abdulkadir U. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından mahkemece; davacıdan hangi borçlular hakkında dava açtığını, bu borçluların hangi danışıklı işlemleri ile alacaklılardan mal kaçırdıklarının açıkça, tereddüde yer vermeyecek şekilde sorulmasının gerekip gerekmediği ve yapılan araştırma ile incelemenin yeterli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

15. İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası; borçlu tarafından alacaklısını zarara uğratmak kastıyla gerçekleştirilen tasarruftan zarar gören alacaklının, borçlunun mal varlığından çıkarmış olduğu mal ve hakların veya bunların yerine geçen kıymetlerin, tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlamak ve bu yolla alacağını elde etmek amacıyla açtığı davadır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu nedenle iptal davası, taşınmazın aynına ilişkin olmayan, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan nispi nitelikte bir davadır. Buradaki tasarruf kavramını, borçlunun mal varlığını azaltıcı veya mal varlığının artışını önleyici nitelikte bulunan her türlü hukukî işlemleri ve fiilleri içerir şekilde kabul etmek gerekmektedir. Örneğin borçlunun haksız bir icra takibine ve ödeme emrine itiraz etmemesi, takibe konu borcu kabul etmesi, zamanaşımı def’inde bulunmaması, hiçbir kanıta dayanmayan haksız bir davayı kabul etmesi, haklı bir davadan feragati, yeminden çekinmesi, kanun yoluna başvurmaktan kaçınması hukukî bir işlem olmamasına karşın hukukî bir fiil kabul edilerek iptal davasına konu edilebilir (Güneren, Ali: İcra ve İflas Hukukunda Tasarrufun İptali Davaları, Ankara 2012, s. 56).

16. Kimlerin tasarrufun iptali davası açabileceği İİK'nın "İptal davası ve davacılar" başlıklı 277. maddesinde;

“İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler:

1- Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,

2- İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hâllerde alacaklıların kendileri” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır.

17. İcra ve İflas Kanunu’nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukukî muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. İİK’nın 282. maddede yer alan davalılar arasındaki (borçlu ve onunla hukukî ilişkide bulunan kişiler arasında) dava arkadaşlığı Kanun’dan doğan zorunlu dava arkadaşlığıdır.             

18. İcra ve İflas Kanunu’nun 283/2. maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde üçüncü kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir.

19. Kanun’da, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabî tasarruflar 278, 279 ve 280. maddelerde üç grup altında düzenlemiş ise de; bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar sınırlı olarak sayılmadığından hangi tasarrufların iptale tabî olduğu hususunun tayini hâkimin takdirine bırakmıştır. Yukarıda bahsedildiği gibi, genelde, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz hâlinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Örneğin; alacağın temliki, boşanma protokolü ile yapılan işlemler, şirket hissesinin devri, ipoteklerin temliki, nam-ı müstear ile gizlenmiş danışıklı işlemler hakkında da tasarrufun iptali davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile istikrar kazanmıştır.

20. Bazı tasarruflar ise İİK’da öngörülen tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturmaz. İİK’nın 278, 279 ve 280. maddelerinde borçlunun tasarrufundan söz edilerek iptalin koşulları belirlendiğinden İİK’nın 277 vd. maddelerinde öngörülen nitelikte tasarrufun iptali davasının varlığından söz edebilmek için takip borçlusu tarafından yapılmış bir tasarruf işleminin bulunması gerekmektedir. Kural olarak, borçlandırıcı işlemler hakkında iptal davası açılamaz. Yine, mahkeme kararları, kadastro tutanakları, kural olarak cebri icra yolu ile yapılan satışlar, borçlunun vekil sıfatıyla yaptığı işlemler, borçlunun aile hukukuna giren boşanma, nesebin tanınması, evlat edinme işlemleri gibi işlemler de tasarrufun iptali davasına konu edilemez.

21. Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114. maddesinde düzenlenen ve bütün davalar için geçerlilik taşıyan genel dava şartları yanında bir takım özel dava şartlarının varlığı da aranmaktadır. HMK'nın 114/2. maddesinde "Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır." denilmek suretiyle bazı münferit davalarda özel bir takım dava şartlarının öngörüldüğü kanuni düzenlemelerin varlığına da işaret edilmiştir. Nitekim tasarrufun iptali davasının kendine özgü dava şartlarından biri olan "alacaklının kesin veya geçici aciz vesikasına haiz olması" İİK'nın 277. maddesinin 1/1. bendinde düzenleme altına alınmıştır. Ancak bunun dışında öğretide ve Yargıtay kararlarında benimsenen özel dava şartları da bulunmaktadır. Bu özel şartları, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2013 tarihli ve 2013/17-224 E., 2013/1478 K.; 30.03.2016 tarihli ve 2014/17-843 E., 2016/433 K.; 15.11.2017 tarihli ve 2017/17-2361 E., 2017/1371 K. sayılı kararlarında da belirtildiği gibi davacının gerçek bir alacağının olması, borçlu hakkında kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması ve iptal konusu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasıdır.

22. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; alacaklı davacı borçlu davalıların kendisine olan borçlarını ödeyemediklerini ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile başka isim altında kurdukları şirkete malvarlıklarını aktardıklarını öne sürerek yapılan işlemlerin iptalini talep etmiş ise de; dava dilekçesi ve beyan dilekçelerinde hangi borçlular hakkında hangi danışıklı işlemler ile alacaklılardan mal kaçırdıkları tereddüde yer vermeyecek biçimde açıklanmamıştır. Davacı alacaklıların tasarrufun iptali davasını açtıklarında borçlu davalıların hangi tasarrufi işlemleri ile mal kaçırdıklarını açıkça bildirmeleri dava şartlarının, hak düşürücü sürenin sağlıklı bir biçimde incelenebilmesi, adil yargılama hakkı çerçevesinde yargılamanın sürdürülebilmesi ve silahların eşitliği ilkesi gereğince savunmanın buna göre yapılabilmesi için gerekli ve zorunludur. Mahkemece de eksik inceleme yapılmıştır. Bu durumda mahkemece; alacaklı davacıdan hangi borçlular hakkında dava açtıklarının, bu borçluların hangi danışıklı işlemleri ile alacaklılardan mal kaçırdıklarının açıkça ve tereddüde yer vermeyecek şekilde sorularak açıklattırılması, Özel Dairenin 02.03.2010 tarihli ve 2009/9770 E., 2010/1805 K. sayılı geri çevirme kararında yer alan eksiklikler de dosyaya yeniden kazandırılarak, yeni kurulan M. Kağıt Kağıt Kutu Amb. San. ve Tic. A.Ş.’ye borçlu davalılar tarafından sermaye aktarımı yapılıp yapılmadığı, diğer bir anlatımla kurulan şirkete kendi mal varlıklarından bir aktarım yapılıp yapılmadığı veya bu şirketin pasifinin yani borçlarının üstlenilip üstlenilmediğinin davalı borçlular ile üçüncü kişi konumundaki davalı M. Kağıt Kutu Amb. San. ve Tic. A.Ş. ticari defter, kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişiler vasıtası ile inceleme yapılarak belirlenmesi, yapılan inceleme sırasında borçlu davalılar tarafından yapılan bir mal varlığı aktarımı var ise bu aktarımın yapıldığı tarihin tasarruf tarihi olarak kabulü ile hak düşürücü sürenin bu tarihten itibaren başlayacağının göz önünde bulundurulması ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

23. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; hukukî nitelendirmeyi yapmak için maddi vakıanın açıkça ortaya konulmasının gerektiği, Özel Dairenin kabulüne göre davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirildiği, ancak bu davanın şartlarının oluşmadığının dosya kapsamından anlaşıldığından yerel mahkeme kararının bu yönüyle onanmasının ve davalı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin gerektiği ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

24. Hâl böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

25. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre davalı Mehmet Abdulkadir U. vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine yer olmadığına,

İstek hâlinde temyiz peşin harçlarının yatıranlara geri verilmesine,

Aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.09.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 20 üyenin 17’si BOZMA, 3’ü ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.

BİLGİ : Bu konudaki çalışma için bkz. UYAR, Talih, Cebri İcra Satışlarına Yönelik Tasarrufun İptali Davalarının Uygulamada Yarattığı Sorunlar, Prof. Dr. Necmettin M. Berkin’e Armağan, İstanbul, 2021, s. 1247-1276.