MAZERET DİLEKÇESİ KABUL EDİLMİŞSE TAHKİKAT BİTMEYECEĞİNDEN VERİLEN ISLAH DİLEKÇESİ SÜRESİNDEDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 Tem
2018

Yazdır

T.C.
YARGITAY    
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2016/7677
KARAR NO    : 2017/15759

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
ANKARA BATI 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ                    : 28/05/2015
NUMARASI             : 2014/107 - 2015/417
DAVACI                   : S.A. - VEK. AV. B.C.
DAVALI                   : M.K.

Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y  K A R A R I

Davacı, davalı ile 2005 yılında evlenip 2012 yılında boşandıklarını, düğünlerinde kendisine takılan ziynet eşyalarının, davalı ve davalının babası tarafından düğünden yaklaşık iki üç ay kadar sonra zorla elinden alındığını, bir kısmının ise bozdurulduğunu, bu ziynet eşyalarının tümünün kendisine bir daha iade edilmediğini ileri sürerek; her biri 25 gramdan 24 ayar 13 adet Ankara burması, 24 ayar 2 metre uzunluğunda altın zincir, beşi bir yerde olan bir adet Reşat altını, 7 çeyrek altından oluşan bileklik, 2 altın yüzük'ten oluşan ziynet eşyalarının tarafına aynen iadesini; olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davalı, TMK 178 maddesi gereğince bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, esas yönünden ise; davacının zorlama ve şiddet uygulama iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının babasının evine ilk gidişinde takılan çeyrek altınları götürerek bilezik yaptırdığını söylediğini ve diğer takılarla birlikte geri dönmediğini, yanında sadece iki bilezikle döndüğünü, düğün sırasında takıldığı söylenen 13 adet bileziğin 8'inin babası tarafından takıldığını ve gramlarının 18-20 gram olup 18 ayarında bulunduğunu, zincirin de 14 ayar olup 2 metre olmadığını ve kolye zinciri olduğunu, Reşat ve beşi bir yerde diye bir takının mevcut olmadığını, ziynetlerinde kendisi tarafından alınmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; özellikle tanıklardan Necdet A. ve Ayşe A.'ın beyanları dikkate alındığında düğün sırasında kızın babası tarafından takılan 3 adet burma bileziğin bozdurulmayarak Sevdiye'nin baba evine döndüğünde üzerinde olduğu, bunun dışında kalan düğün sırasında Sevdiye'ye takılan altınların tamamı bozdurulmak sureti ile 10 adet burma bileziğe çevrildiği, bu 10 adet burma bileziğin de Sevdiye'nin rızası dışında Mehmet tarafından alınarak bozdurulduğu, bilahare yerine yenilerinin alınmadığı, bozdurma işleminin Sevdiye'nin rızası dahilinde geri alınmamak üzere eşine teslim ettiğine ilişkin davalı tarafçada bir delil getirilmediği anlaşıldığından; 10 adet burma bilezik yönünden davanın kabulü gerektiği,ancak her ne kadar bilirkişi tarafından 10 adet burma bileziğin değeri (18 gram*10=180 gram*82,30=14.814 TL) 14.814 TL olarak hesaplanmış ise de; mahkemece, 26.03.2015 tarihli oturumda tahkikatın tamamlandığı ve taraflara tefhim edildiği, 09.04.2015 tarihinde ise ıslah dilekçesi verildiği, ancak HMK'nın 177/1 maddesinde yer alan'' ıslah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir'' hükmü gereğince süresi içinde yapılmayan ıslah dilekçesi dikkate alınmayarak taleple bağlı kalınmak sureti ile, davanın kısmen kabulü ile; 

bilirkişi İlhami K.'ın 02.02.2015 tarihli raporuna konu olan 10 adet 18 gramdan 22 ayar bileziğin aynen iadesine, olmadığı takdirde dava tarihinden geçerli olacak yasal faizi ile 10.000 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin ziynet talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Ziynet alacağı davalarında aynen iade, olmadığı taktirde bedele ilişkin istem varsa; aynen iade istemi o ziynetlerin gerçek bedelini de içerdiğinden dava dilekçesinde açıklanan değer az olsa bile bilirkişi raporu ile belirlenen fazla değere hükmedilebilir. Bu durumda, aynen iade isteminin varlığı sebebiyle istek aşılmış sayılmayacağı gibi, bu istek alacağın tamamının dava edildiğini gösterdiğinden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması şeklindeki ifade de bir sonuç doğurmaz. Mahkemece, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince, bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden eksik nisbi harcın tamamlatılması için davacı tarafa süre verilmelidir.

Bu kapsamda somut olaya bakıldığında ise;alınan ziynet bilirkişi raporu sonrasında davacı vekilince belirlenen toplam 28.000 TL üzerinden davanın ıslah edilmesi suretiyle eksik harcın yatırıldığı görülmektedir.

3- Islah müessesesi ise,6100 sayılı HMK'nun 176 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.

Islah, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 176. maddesinde, "taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi” olarak tanımlanmıştır. Islahın amacı, davada taraflardan birinin eksik bıraktığı veya yanlış bildirdiği vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu tahkikat bitinceye kadar düzeltmesidir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177. maddesinde ise,ıslahın zamanı ve şekli düzenlenmiştir.

177. maddenin birinci fıkrasında ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmişken;ıslahın şekline ilişkin olarak da ikinci fıkrada ıslahın sözlü veya yazılı olarak yapılabileceği,karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa,bu yazılı talep veya tutanak örneğinin,haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirileceği hüküm altına alınmıştır.

Somut olayda; davacı vekilinin 26.03.2015 tarihli celseye katılmadığı ve söz konusu celse için mazeret dilekçesi sunduğu,mahkemece de aynı celse tesis edilen 1 no'lu ara karar ile davacı vekilinin mazeretinin kabul edildiği,2 no'lu ara kararda ise, ''tahkikatın tamamlandığının taraflara tefhimi ile bir sonraki oturumda sözlü yargılama yapılarak duruşmaya gelmeyen tarafın yokluğunda karar verileceği'' denildiği, bu duruşma zaptının ise davacı vekiline 06.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilince de bu tebliğden iki gün sonra 08.04.2015 tarihinde sunulan ıslah dilekçesi ile dava değerinin 10.000 TL'den 28.000 TL'ye yükseltildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, mahkemece; 28.05.2015 tarihli bir sonraki karar celsesinde yukarıda ifade edilen gerekçe ile davacının ispat ettiği 10 adet burma bilezik talebi yönünden ''mahkemece 26.03.2015 tarihli oturumda tahkikatın tamamlandığı ve taraflara tefhim edildiği, 09.04.2015 tarihinde ise ıslah dilekçesi verildiği,ancak HMK 177/1 maddesinde yer alan ''ıslah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir'' hükmü gereğince süresi içinde yapılmayan ıslah dilekçesi dikkate alınmayarak taleple bağlı kalınarak hüküm tesis edildiği'' belirtilmiş ise de; mahkemece, davacı vekilince 26.03.2015 tarihli celsede sunulan mazeret dilekçesi kabul edildiğine göre, artık tahkikat evresinin bittiğinin kabul edilemeyeceği ve davacı vekilince sunulan 08.04.2015 tarihli ıslah dilekçesinin de süresinde kabul edilmesi gerektiği de kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, ziynet alacağı davalarında aynen iade, olmadığı taktirde bedele ilişkin istem varsa aynen iade isteminin o ziynetlerin gerçek bedelini de içerdiği dikkate alınarak dava dilekçesinde açıklanan değer az olsa bile bilirkişi raporu ile belirlenen fazla değere hükmedilebileceğinin gözetilmesi, bu kapsamda mahkemece, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesi gereğince, bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden eksik nisbi harcın tamamlatılması için davacı tarafa re’sen süre verilmesi gerektiği; yine 26.03.2015 tarihli celsede davacı vekilince sunulan mazeret dilekçesinin kabul edilmesi nedeniyle tahkikat evresinin bittiğinin kabul edilemeyeceği; bu durumda da, davacının ziynet alacağı talebi yönünden ispat ettiği ve mahkemece hüküm altına alınan 10 adet burma bilezik yönünden; davacı vekilince sunulan 08.04.2015 tarihli ıslah dilekçesinin davanın esasına etkisi yönünden inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

Başkan                Üye                       Üye                        Üye                 Üye
M. DUMAN           F. PINARCI           G. KAHRAMAN    M. ÖZER         E. ATEŞ