MENFİ TESPİT DAVASININ İCRANIN GERİ BIRAKILMASI DAVASINDA ZAMANAŞIMI AÇISINDAN YERİ KARARI

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


12 Ağu
2016

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2014/12-1130
KARAR NO    : 2016/775    

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ            :
İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                       : 28/11/2013
NUMARASI               : 2013/191 - 2013/835
DAVACILAR/Borçlu : 1- Y.T. vekili Av. F.U. 2- S.T. 3- S.T.
DAVALI/Alacaklı       : S.B. vekili Av. A.O.

Taraflar arasındaki “icranın geri bırakılması'' talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk (kapatılan Kadıköy 3. İcra Hukuk) Mahkemesince zamanaşımına ilişkin itirazın kabulü ile icranın geri bırakılmasına dair verilen 02.02.2012 gün ve 2011/1447 E., 2012/132 K. sayılı kararın incelenmesi davalı-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 10.07.2012 gün ve 2012/7200 E., 2012/24155 K. sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş ise de, davalı-alacaklı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22.01.2013 gün ve 2012/29675 E., 2013/1551 K. sayılı ilamı;

“... Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan olaya TTK.nun 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK.nun 662. maddesinde zaman aşımını kesen sebepler" dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi" şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır.

Ticari işlemlerin itimat, itibar ve sürat gibi özellikleri nedeniyle Türk Ticaret Kanununda daha kısa süreli zamanaşımı süreleri belirlenmiş olup, Borçlar Kanunundaki zamanaşımı süreleri burada uygulanmaz.

TTK'nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilen, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunmasıdır. Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası zamanaşımını kesmez. (TTK. 669 vd. md.) Keza ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davaları da zamanaşımını kesici nitelikte değildir. Zira açılmış bulunan davanın, HUMK.nun 237. maddesindeki kesin hükme konu teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerekir (12. H.D. 07/04/1983-1439 K.-2701 E.).

Yargıtay, önceleri borçlunun açtığı menfi tespit davasının zamanaşımını kesmeyeceği görüşünde iken, daha sonra görüş değiştirerek borçlunun açtığı davanın, alacaklı durumundaki davalının iddiasını defi yolu ile sürmesi halinde zamanaşımını keseceğini kabul etmiştir.

Somut olayda alacaklı bonoya dayalı olarak başlattığı ilamsız icra takibinde örnek 10 ödeme emrinin 7.2.2008 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 2.11.2011 tarihinde icra mahkemesine başvurarak takibin kesinleşmesi sonrası dönemde son işlem tarihi olan 6.5.2008 tarihinden itibaren 3 yıldan fazla bir süre icra takip işlemi yapılmadığından icranın geri bırakılmasını talep ettiği görülmektedir. Alacaklı bu şikâyete karşı verdiği cevapta; borçlunun Kadıköy 5. Ticaret Mahkemesinin 2011/3.0 esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açtığını, bu davanın zamanaşımını kestiğini ileri sürmüştür.

Anılan menfi tespit davasının borçlu Y.T. tarafından alacaklı S.B.'e karşı 5.5.2011 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde takip dosya numarası ile takibe dayanak senedin miktar vade ve tanzim tarihlerinin ve diğer icra dosyalarının dayanak bonoları ile birlikte açıkça belirtilerek bonoların bedelsiz kaldığı, bu bonolar dolayısı ile davalıya borcunun olmadığının tespiti ve senetlerin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Menfi tespit davasının açıldığı tarih itibariyle 3 yıllık bono zamanaşımı dolmadığından mahkemece şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken anılan davanın takip konusu senede ilişkin olmadığının Kadıköy 5. Ticaret Mahkemesinin 28.11.2011 tarih ve 2011/3.0 E. sayılı yazılarından anlaşıldığı gerekçesi ile şikâyetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce sehven onandığı görülmekle alacaklı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerekmiştir…”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı-alacaklı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Talep, İİK'nun 71/son ve 33/a maddeleri uyarınca zamanaşımının gerçekleşmesi nedeni ile bonoya dayalı takibin icrasının geri bırakılması istemine ilişkindir.

Şikayetçi borçlu vekili, kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takibin 06.05.2008 tarihinden itibaren işlemsiz bırakıldığını, üç yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle borcun zamanaşımına uğradığını belirterek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yerel mahkemece, 25.04.2008 tarihinden dava tarihi olan 02.11.2011 tarihine kadar dosyada herhangi bir işlem yapılmadığı, belirtilen tarihler arasında TTK’nın 661. maddesinde yazılı üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle İİK’nın 71. maddesi de gözetilerek takibin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına dair verilen karar, davalı-alacaklı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece önce onanmış, karar düzeltme istemi üzerine yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuş; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.

Direnme hükmünü, davalı-alacaklı vekili tarafından temyize getirilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının şikâyete konu icra takibini de kapsayıp kapsamadığı, varılacak sonuca göre zamanaşımının kesilip kesilmediği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle konuya ilişkin mevzuatın kısaca açıklanmasında yarar bulunmaktadır:

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 690. maddesinin göndermesi ile aynı Kanunun 661, 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekmekte olup TTK’nın 661. maddesi uyarınca keşideciye karşı başlatılacak bonoya dayalı takiplerde üç yılın, cirantaya karşı başlatılacak takiplerde bir yılın geçmesi ile takip zamanaşımına uğrar. Aynı Kanunun 662. maddesi gereğince zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir. Borçlar Kanununun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK.nun 662. maddesi poliçe ve bonolara uygulanan zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. Alacaklı tarafından (genel mahkemelerde) açılan davaların zamanaşımını keseceği konusunda bir tereddüt mevcut değildir. Ancak borçlu tarafından açılan davanın zamanaşımını kesmesi için alacaklının defi yoluyla alacağını ileri sürmesi gerekir (Hukuk Genel Kurulunun 22.02.1984 tarih ve 1981/11-716 E.,1984/141 K. ve 20.1.1996 gün ve 1996/12-654 E., 1996/805 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır).

İcra aşamasında zamanaşımına ilişkin def’i iki şekilde ileri sürülmektedir; birincisi takibin kesinleşmesinden önceki devrede gerçekleşen zamanaşımı def’i; diğeri ise, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı def’idir. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte takibin kesinleşmesinden önceki evrede zamanaşımı def’i İİK'nın 168/5. maddesi uyarınca yasal beş günlük şikâyet süresinde ileri sürülmesi gerekir. Takipten sonraki evrede ise İİK'nın 170/b maddesi yollaması ile aynı Kanunun 71 ve 33/a maddesi uyarınca süresiz olarak ileri sürülebilir.

Bilindiği üzere, davanın açıldığı tarihin belirlenmesi harca tabi olup olmamasına göre değişiklik gösterir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.02.1984 gün ve 1983/7 E., 1984/3 K. sayılı kararında her iki hal için davanın açıldığı tarihin nasıl belirleneceği ayrı ayrı karara bağlanmıştır. Menfi tespit davasının açılma tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 178. maddesinde, harca tabi olsun veya olmasın, "Dava, dava dilekçesinin mahkeme kalemine kaydı tarihinde açılmış sayılır" denilmektedir. Şayet dava harca tabi ise, davacı 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca gerekli harçları da ödedikten sonra dava dilekçesi mahkeme kalemindeki ilgili deftere kaydedilir; dava harca tabi değilse hâkimin havalesi üzerine deftere derhal kaydı gerekmektedir. Mahkemece eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilerek, verilen süre içinde harcın tamamlanması da mümkündür. Anılan Kanunun 179. maddesi gereğince, dava dilekçesinde hangi hususların bulunacağı hükme bağlanmış olup açık bir şekilde dava konusu, davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ve delillerinin nelerden ibaret olduğu, hukuki sebeplerin özeti, açık bir şekilde iddia ve savunmanın bulunması gereklidir.

Yukarıda yapılan açıklamaların ışığı altında somut olay değerlendirildiğinde; alacaklı tarafından Kadıköy 3. İcra Müdürlüğünün 2008/4..1 sayılı dosyası ile borçlu hakkında örnek 10 kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 13.02.2008 vade tarihli senede dayalı olarak takip başlatıldığı, son işlem tarihi olan 06.05.2008 tarihinden 31.10.2011 tarihine kadar dosyada herhangi bir işlem yapılmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Borçlu davacı icra mahkemesine başvurarak, takibin kesinleşmesinden sonra son işlem tarihi olan 06.05.2008 tarihinden itibaren üç yıldan fazla bir süre icra takip işlemi yapılmadığından icranın geri bırakılmasını talep etmiş olup mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu icranın geri bırakılmasına karar verilmiş, alacaklı davalı vekili temyiz dilekçesinde borçlunun Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/3.0 E. sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açtığını, bu davanın zamanaşımını kestiğini ileri sürmüştür.

Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının borçlu Y.T. tarafından alacaklı S.B.'e karşı 04.05.2011 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde, harca esas değerin 18.750,00 TL olarak gösterilmekle birlikte harcın 10.000,00 TL üzerinden yatırıldığı, dava dilekçesinin “Açıklamalar” kısmında şikayete konu takip dosya numarası, takibe dayanak senedin miktar, vade ve tanzim tarihleri ile diğer icra dosyalarının dayanak bonoları açıkça belirtilerek bonoların bedelsiz kaldığı, bu bonoların iadesi gerektiği belirtilerek “netice ve talep” kısmında dava konusu senetler nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir. Bu durumda sözü edilen menfi tespit davasının şikâyete konu Kadıköy 3. İcra Müdürlüğü'nün 2008/4..1 sayılı dosyasına konu icra takibini de kapsadığı anlaşılmakta olup, mahkemece eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilerek harcın tamamlanması da mümkündür. Belirtilmelidir ki, Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince 2011/3.0 esas sayılı dosya üzerinden 21.11.2011 tarihinde icra mahkemesine hitaben yazılan yazıda aksi yönde görüş belirtilmesinin sonuca etkisi bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davalı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 08.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.