MEVCUT GİDER AVANSI, KEŞİF VE BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİ KARŞILAMAZ İSE HMK 324. MADDE HÜKÜMLERİ UYGULANIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


29 May
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2017/12-1141
KARAR NO    : 2017/641

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
Akhisar İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                    : 04/06/2014
NUMARASI            : 2014/112 - 2014/142
DAVACI                  : M.Y.
DAVALI                  : K.T. vekili Av. T.B.

Taraflar arasındaki “şikayet” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda Akhisar İcra Hukuk Mahkemesince istemin usulden reddine dair 11/12/2013 gün ve 2013/239 E., 2013/303 K. sayılı karar şikayetçi borçlunun temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 06/03/2014 gün ve 2014/1688 E., 2014/6465 K. sayılı kararı ile; 

"… Borçlu, çiftçi olduğunu, haczedilen gayrimenkullerden geçimini temin ettiğini ileri sürerek haczedilmezlik şikayetinde bulunmuştur.

Haczedilmezlik şikayetini ileri süren borçlunun bu iddiasını kanıtlama yönünde ispat külfeti kendisine aittir.

Dava 24.09.2013 tarihinde, 6100 Sayılı HMK yürürlükte iken açılmıştır. 6100 Sayılı HMK'nun 114. madesinin "g" bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış, aynı Kanun'un 115. maddesinin 1. fıkrasında, mahkemenin bu koşulun mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. 

HMK'nun "Harç ve Avans Ödemesi" başlıklı 120. maddesinin birinci fıkrası harç ve avansların Bakanlıkça saptanacağı, dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacağı, avansın yeterli olmadığının anlaşılması durumunda davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir.

"Delil ikamesi için avans" başlıklı HMK'nun 324. maddesinin birinci fıkrasında; "taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler" hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında; tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemeleri halinde talep ettikleri delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.

Görüldüğü üzere HMK'nun 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK'nun 114. maddesinin "g" bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir. 

Somut olayda borçlunun haczedilmezlik şikayeti üzerine mahkemece, bu hususta keşif yapılması ve bilirkişiden rapor alınması için 26.09.2013 tarihli tensip zaptının 4 no'lu fıkrasının 2. bendinde yer alan ara kararı ile, 850,00 TL.yi iki haftalık kesin sürede yatırması için davacıya süre verilmesine, kesin süre içerisinde yatırılmaz ise HMK'nın 120. maddesi gereği davanın usulden reddedileceğinin ihtarına karar verildiği, tensip zaptının davacıya 18.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

Mahkemenin söz konusu ara kararında istenen avansın, keşif ve bilirkişi ücreti olduğu belirtildiğinden, istenen avans delil ikamesi avansı niteliğinde olup, HMK'nun 324. maddesi gereğince, bu avansın süresinde yatırılmamasının hukuki sonucu, delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılacağıdır.

Bu durumda mahkemece, ispat yükünün borçluda olduğu dikkate alınarak ve HMK'nun 324. maddesi hükmü de gözetilerek mevcut delillere göre haczedilmezlik şikayeti hakkında bir karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilmeden yazılı gerekçe ile davanın usulden reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir…"

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı (Şikayetçi borçlu)

HUKUK GENEL KURULU KARARI 

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

İstem icra memurunun işleminin şikayet yolu ile iptaline ilişkindir.

Şikayetçi (borçlu) karşı tarafça aleyhine yürütülen icra takibi üzerine 1/5 hisse itibariyle maliki olduğu taşınmazlara haciz işlemi uygulandığını, söz konusu arazilerin İcra İflas Kanunu’nun 82/4 maddesi gereğince haczi kabil olmadığını ileri sürerek haciz işleminin kaldırılmasını talep etmiştir.

Karşı taraf (alacaklı) vekili istemin süresinde olmadığını, şikayetçi borçlunun başkaca gelirinin ve kazancının olup olmadığının araştırılmasını istediğini belirterek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece şikayet dilekçesinde keşif ile bilirkişi incelemesine dayanıldığı, şikayete konu taşınmazların kısmen üzerinde yapı bulunan arsa ve tarım arazisi vasfında oldukları, bu durumda ziraat, inşaat ve mülk uzmanlarından oluşturulan bilirkişi heyeti ile fen memuru bilirkişi eşliğinde keşif yapılması gerektiği, 6100 sayılı HMK'nın 120. maddesine göre çıkarılan Bilirkişi Ücret Tarifesine göre bilirkişiler için İcra Mahkemelerinde 150,00-TL ücret takdir edilebileceği, bu durumda anılan tarife ile Gider Avansı Tarifesine göre keşif ücreti 245,00-TL ve dört bilirkişi için 600,00-TL olmak üzere toplam 845,00-TL tutarında gider avansının eksik yatırılmış olduğu, eksik gider avansının HMK'nın 114/1-g ve 115/1. maddeleri uyarınca iki haftalık kesin süre içinde yatırılması amacıyla verilen ara kararın şikayetçiye usulünce tebliğ edildiği, ara kararda gider avansı kalemlerinin tek tek gösterildiği, yatırılmaması halinde davanın usulden reddedilebileceği hususu ile ilgili kanun maddelerinin açıkça gösterilerek gerekli ihtaratın yapıldığı ancak şikayetçinin de duruşmada ikrar ettiği üzere verilen kesin süre içinde belirtilen eksik gider avansını tamamlamadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan şikayetin usulden reddine karar verilmiştir.

Hükmün şikayetçi borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan sebeplerle bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı şikayetçi borçlu tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık 26.09.2013 tarihli tensip tutanağının “IV.Giderilmesi gerekli eksik hususlar yönünden” başlıklı bölümünün 2.bendinde kurulan ara kararı uyarınca şikayetçi borçlunun keşif ve bilirkişi için yatırması için öngörülen 850,00-TL’nin gider avansı mı yoksa delil avansımı olduğu, buradan varılacak sonuca göre belirtilen bu giderin yatırılmaması nedeniyle şikayetin usulden reddinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtilmelidir ki, borçlunun haczedilmezlik şikayetine ilişkin başvurusu İİK.nun 16. maddesine dayalıdır. Şikayet İcra ve İflas Hukukuna özgü bir kanun yolu olup, dava olmadığından Medeni Usul Hukukunda düzenlenen davaya ilişkin kurallar ve bu anlamda HMK'nın gider avansına ilişkin hükümleri şikayetler hakkında uygun düştüğü ölçüde uygulanır.

Bu açıklamadan sonra gider avansına ilişkin yasal düzenleme ve ilkelerin ortaya konulmasında yarar vardır:

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. 

HMK’nun “harç ve avans ödenmesi” başlıklı 120. maddesinde; 

“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. 

(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” Hükmü getirilmiştir.

Anılan maddenin gerekçesinde ise: “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir. 

Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır. 

Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilân edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır. 

Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır” ifadelerine yer verilmek suretiyle, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından davaaçarken yatırılması zorunluluğu getirildiği vurgulanmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesinde ise “ (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. 

(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. 

(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” Hükmü getirilmiştir.

Anılan madde gerekçesinde de: “harç ve avans ödenmesi” başlıklı 125 inci maddede davacının dava masraflarının karşılığı olarak avans ödemesi öngörülmüştür. Bu avans, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsar. Bu maddede ise daha çok davalının delillerinin toplanması için ödenmesi gereken avans düzenlenmiştir. Öte yandan davacının avansı yönünden “dava şartları” başlıklı 119 uncu maddede hüküm getirilmiştir. Davacının avansı yatırmış olması dava şartlarındandır. Şu hâlde davacı avansının yargılamanın devamı sırasında yetersiz kalması hâlinde, uygulanacak hüküm, bu maddeden ziyade 125 inci madde hükmüdür…” ifadelerine yer verilmek suretiyle, gider avansının davacının dava masraflarının karşılanması amacıyla, delil avansının ise daha çok davalının delillerinin toplanması amacıyla getirildiği vurgulanmıştır.

03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde: “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.

(2) Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.

(3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.

(4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” Hükmü getirilmiştir.

Yönetmeliğin 45. maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.

30.09.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 1.maddesinde tarifenin amacının; dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu açıklanmıştır. Tarifenin 4 maddesinde gider avansı olarak, taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri, dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri, dava dilekçesinde keşif deliline dayanılmış ise keşif harcı avansı ile birlikte 75,00-TL ulaşım gideri, dava dilekçesinde bilirkişi deliline dayanılmış ise Bilirkişi Ücret Tarifesinde davanın açıldığı mahkeme için öngörülen bilirkişi ücreti, diğer iş ve işlemler için 50,00-TL'nin davacı tarafından ödeneceği belirtilmiştir.

Yukarıda açıklandığı üzere, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir. Gider avansının yatırılmaması halinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yön. m. 45/3); delil avansının yatırılmaması halinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır. (Yön. m. 45/3). Bu durumda Yönetmeliğin 45. maddesinin 1. fıkrası ile 4 ve 5 fıkraları arasında uyum bulunmadığından, HMK.’nun 324. maddesi gözetilerek Yönetmeliğin 45. maddesinin 4. ve 5. fıkralarının öncelikle uygulanması gerekir (Pekcanıtez H./Atalay O./ Özekes., M., Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku 13. Bası, Ankara 2012, s.354 ).

Dolayısıyla yukarıda belirtilen Yönetmelik hükümleri, 6100 sayılı Kanun’un 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenleme ve 324. maddedeki delil ikamesi için avans kuralının birlikte değerlendirilerek dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması, tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin ise gider avansı içinde değerlendirilmemesi gerekir.

Tüm bu açıklamaların ışığında somut olaya gelince; borçlunun haczedilmezlik şikayeti üzerine başlangıçta 130,00-TL gider avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, ardından mahkemece keşif yapılması ve bilirkişiden rapor alınması için 26.09.2013 tarihli tensip zaptının 4 no'lu fıkrasının 2. bendinde yer alan ara kararı ile, 850,00-TL.yi iki haftalık kesin sürede yatırması için şikayetçi borçluya süre verildiği ve bu paranın kesin süre içerisinde yatırılmadığı takdirde HMK'nın 120. maddesi gereği istemin usulden reddedileceğinin ihtarına karar verildiği, şikayetçi borçlunun ise verilen kesin süre içinde belirtilen masrafı yatırmaması nedeniyle şikayet isteminin usulden reddine karar verildiği anlaşılmış ise de bilirkişi ve keşif giderleri nedeniyle istenilecek giderlerin delil avansı kabul edilip, HMK’nın 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken bu masrafların gider avansı olarak kabul edilerek usulden ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir. 

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında Yönetmelikte gider avansının tek tek sayıldığı, gider avansının dava şartı olduğu, kanunun amacına aykırı yorum yapılamayacağı, somut olayda belirtilen keşif ve bilirkişi giderinin de gider avansı olduğu ve kesin süre içinde eksik masrafın yatırılmaması sebebiyle verilen usulden red kararının doğru olduğu, direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

O halde yukarıda belirtilen gerekçelerle Yerel Mahkemece bozma kararına uyması gerekirken, önceki kararda direnmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Şikayetçi borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.04.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
 

KARŞI OY

1- Dava, davacı borçlu aleyhine davalı alacaklı tarafından yürütülen icra takibinde, davacının geçimini sağlamak için zaruri olan 1/5 arazi hissesinin de haczedildiği iddiasıyla, yapılan haciz işleminin şikayet yoluyla kaldırılması istemine ilişkindir.

2- İcra hakimliği, haczedilen arazinin gelir durumunun incelenmesi amacıyla, davacının da delil olarak dayandığı keşif ve bilirkişi delilleriyle ilgili olarak, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-g, 115/2 ve 120.maddeleri uyarınca, eksik yatırılan bilirkişi ile keşif ücretinin Bilirkişi Ücret Tarifesine göre tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre vermiş ve sürenin sonunda yatırılmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verileceği ihtarına rağmen verilen süre içerisinde ücret yatırılmadığı için davanın usulden reddine karar verilmiştir.

3- Yüksek Daire, “HMK 114/1-g maddesinde belirtilen gider avansının hüküm ve sonuçları ile 324. maddesindeki delil ikamesi avansının hüküm ve sonuçlarının birbirlerinden farklı olduğu, istenen avans delil ikamesi avansı niteliğinde olup, HMK'nun 324. Maddesi gereğince, bu avansın süresinde yatırılmamasının hukuki sonucu, delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılması gerekirken, esasa girilmeden yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamıştır” gerekçesiyle bozulmuştur.

4- Davacının başlangıçta yatırması gerekli gider avansı HMK 114/1 (g) maddesi uyarınca, dava şartları arasında sayılmıştır. Temel amaç, yargılama faaliyetinde yaşanan gecikmelerin önlenmesi ve böylelikle masraf yatırılması hususunda yaşanan gecikme sürelerinin ortadan kaldırılarak zamanında karar verilmesi sağlanmak suretiyle adil yargılanma ilkesine hizmet etmektir. 

5- Gider avansının içerisine hangi kalemlerin girdiği hususu yasada açıkça sayılmamış olsa da, HMK m. 120 de “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir” hükmü karşısında, kanun koyucu gider avansının neler olduğunu belirleme yetki ve görevini Adalet Bakanlığına verdiği anlaşılmaktadır.

6- Nitekim 6100 S. HMK’nın uygulanma şeklini gösteren ve Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılarak 06.06.2015 T. RG’de yayınlanan “Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin m. 45 te “Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder” şeklindeki düzenlemede, açıkça, keşif ve bilirkişi ücretinin gider avansı kalemleri arasında olduğu kabul edilmiştir.

7- Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılan 2016 yılı HMK Gider Avansı Tarifesi m. 3’de de, keşif ve bilirkişi ücreti, gider avansı kalemleri arasında sayılmıştır.

8- Her ne kadar Yüksek Daire ile HGK’nın sayın çoğunluk üyeleri, HMK m. 324’te yer alan; 

“(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.

(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.

(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır” şeklindeki düzenlemeye dayanarak, keşif ve bilirkişi ücretinin delil avansı niteliğinde olduğunu kabul etmiş ise de, maddenin gerekçesinde açıkça; “HARÇ VE AVANS ÖDENMESİ" başlıklı 125. (taslakta 125, gerçekte 120) maddesinde, davacının dava masraflarının karşılığı olarak öngörülen avansın, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsadığı, bu maddede (HMK m. 324) ise daha çok davalının delillerinin toplanması için ödemesi gereken avansın düzenlendiği, davacının avansı yönünden "Dava şartları" başlıklı 119. (taslakta 119, gerçekte 114) maddesinde hüküm getirildiği, davacının avansı yatırmış olmasının bir dava şartı olduğu, hatta davacı avansının yargılamanın devamı sırasında yetersiz kalması halinde de, uygulanacak hükmün, bu maddeden ziyade 125. (taslakta 125, gerçekte 120) madde hükmü olduğu ifade edilmiştir. 

9- Öğretide (Pekcanıtez, Atalay, HMK, 2017 s.935 vd., 2399 vd.) ve bir kısım yargı uygulamalarında, Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılan Yönetmelik ve Tarife hükümleri eleştirilmekte ise de, söz konusu görüşlerin kanun koyucunun açık tercihlerine tezat olduğu, zira gider avansının sadece tebligatlar için değil, delillerin toplanması için de alınması gerektiğinin HMK 324. maddesi gerekçesinde açıkça ifade edildiği, tasvip edilmese dahi yargı yerlerinin pozitif düzenlemeleri uygulamak zorunda olduğu kanaatindeyim. 

Anılan nedenlerle, mevcut pozitif düzenlemeler karşısında, yerel mahkeme kararının son derece yerinde olduğu düşüncesiyle Hukuk Genel Kurulu’nun sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum. 

Adem ASLAN
Üye

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 21 üyenin 20'si BOZMA, 1'i ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.