OBJEKTİF DAVA BİRLEŞMESİ OLSA DA KURULACAK MÜTESELSİLEN TAHSİL HÜKMÜ İNFAZ AŞAMASINDA DİKKATE ALINACAKTIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


13 Eyl
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY    
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2020/6137
KARAR NO         : 2021/4046

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ            : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TARİHİ                      : 18/06/2020
NUMARASI              : 2019/227 - 2020/566
DAVACI                    : Y.V.K. BANKASI A.Ş
VEKİLİ                     : AV. A.A.
DAVALILAR            : 1- İ.A.
                                   2- R.A.
                                   3- İ. ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM VE İNŞAAT A.Ş
VEKİLİ                     : AV. R.A.
                                   4- H. ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM VE İNŞAAT A.Ş
VEKİLİ                     : AV. A.G.
                                   5- A. ELEKTRİK ÜRETİM VE İNŞAAT A.Ş

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.11.2017 tarih ve 2015/948 E. - 2017/790 K. sayılı kararın davalılar İ. Enerji Elektrik Üretim ve İnşaat A.Ş, İsmet A. ve Resul A. ile diğer davalı H. Enerji Elektrik Üretim ve İnşaat A.Ş vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine - esastan kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.06.2020 tarih ve 2019/227 E. - 2020/566 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mustafa İbrahim Adır tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

 Davacı vekili, müvekkili ile davalı İ.... A.Ş. arasında 04.06.2010 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve diğer davalıların da bu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, bu sözleşme gereğince asıl borçlu lehine ve EPDK’ya hitaben 14/03/2008 tarihli ve 412.800,00 TL bedelli teminat mektubu verildiğini, teminat mektubunun halen meri olduğunu, davalı borçlunun sair kredilerden kaynaklanan borçlarını ve teminat mektubu komisyon ücretlerini ödememesi üzerine kredi hesabının kat edildiğini ve davalılara gönderilen ihbarnameyle, komisyon ücretlerinin ödenmesinin ve teminat mektubu bedelinin depo edilmesinin istenildiğini, davalıların bu ihtara rağmen ödeme yapmadıklarını ileri sürerek, dava tarihi itibariyle ödenmeyen devre komisyonlarından ve masraflardan oluşan 3.284,47 TL muaccel alacağın asıl alacağa dava tarihinden itibaren işletilecek 76,50 temerrüt faizi ile davalılardan tahsiline, teminat mektuplarının nakit olarak depo edilmesine ya da tazmin edilmesine kadar geçecek süre içerisinde sözleşme hükümleri çerçevesinde her üç ayda bir tahakkuk edecek olan devre komisyonlarının tespit edilerek davalılardan tahsiline ve teminat mektubu bedeli olan 412.800,00 TL'nin banka nezdinde açılacak bir hesaba depo edilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, teminat mektubunun banka ile kredi borçlusu şirket arasında 2007 yılında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden verildiğini, bu sözleşmelere kefalet vermediklerinden sorumluluklarının bulunmadığını ve davacı banka tarafından talep edilen temerrüt faizinin fahiş ve dayanaksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 04/06/2010 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi'nin 1. maddesinde, "...işbu genel kredi ve teminat sözleşmesi hükümlerinin bu sözleşmenin imzalandığı tarihten önce ve sonra açılmış ve açılacak her türlü kredi için geçerli olacağının, 13. maddesinde, "Banka bu sözleşmeye dayalı olarak müşteri lehine düzenlenen teminat mektubu...nedeniyle Banka'nın da sorumlu olduğu tutarların depo edilmesini talep etmeye her zaman ve herhangi bir neden gösterilmeksizin yetkili olacağı"nın, 36.maddesinde, "...müteselsil kefiller, Banka ile müşteri arasındaki kredi sözleşmelerinin/taahhütnamelerinin, kefaletin niteliğine aykırı olmayan maddelerinin tamamının kendileri hakkında da aynen uygulanmasını kabul ile bu maddelerde yer alan hususları aynen taahhüt ettiklerini, bu hükümler uyarınca, davacı bankanın 412.800,00 TL tutarlı teminat mektubu bedelini nezdinde açılacak bir hesaba teminat olarak depo edilmesini davalılardan talep etme hakkına sahip bulunduğu, sözleşme hükümlerine göre, devre komisyonu alacağı ile yıllık %76,50 oranında temerrüt faizi ve bu faizin %5'i nispetinde BSMV talep edilebileceği, ancak dava tarihinden sonra teminat mektuplarının nakit olarak depo edilmesini ya da tazmin edilmesine kadar geçecek süre içerisinde tahakkuk edecek devre komisyonlarının talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 1.451,20 TL teminat komisyonu asıl alacağı, 342,12 TL işlemiş temerrüt faizi, 17,10 TL BSMV ve 1.474,15 TL noter masrafı olmak üzere toplam 3.284,47 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, 1.451,20 TL asıl alacağa 17.04.2015 dava tarihinden itibaren yıllık %76,50 oranında temerrüt faizi ve faizin %5'i oranında BSMV uygulanmasına, davacı banka tarafından, davalı asıl borçlu İ. Enerji Elektrik Üretim ve İnşaat A.Ş lehine T.C. Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanlığı'na verilen meri 14.03.2008 tarihli, 0.1210000707/62.8 nolu teminat mektubu bedeli olan 412.800,00 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen davacı bankada borçlu şirket adına açılan bir hesapta depo edilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Karara karşı, bir kısım davalılar ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, teminat mektubu bedelinin depo edilmesine yönelik olarak asıl borçlu şirkete yöneltilen talebin uygun olduğu ancak davalı kefillerin teminat mektubuna dayanak olan 29.11.2007 tarihli genel kredi sözleşmesine kefaletlerinin bulunmadığı, 04/06/2010 tarihli genel kredi sözleşmesine kefil oldukları, anılan sözleşmenin 54. maddesi hükmünün davalı kefillerin sorumluluğuna gidilmesini gerektirmediği, bunun yanında davalıların kefil olarak imza ettikleri sözleşmede kefillerin teminat mektubu bedelinin depo edilmesine yönelik talepten sorumlu olduklarına ilişkin açık bir hüküm de bulunmadığı, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden söz edilemeyeceği, davacı bankaya müzekkere yazılarak, temerrüt tarihi itibariyle ticari kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının ve sözleşmede kararlaştırılan akdi faizin bildirilmesinin istenildiği, davacının verilen kesin süreye rağmen herhangi bir faiz oranı bildirmediği, bu nedenle temerrüt tarihinde geçerli olan avans faizi oranı üzerinden hesaplama yapıldığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, istinafa başvuran davalıların istinaf başvurusunun ise kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle, davanın asıl borçlu İ.... A.Ş. bakımından kısmen kabulüyle, 1.451,20 TL teminat komisyonu asıl alacağı, 69,61 TL işlemiş faiz, 3,48 TL BSMV ve 1.474,15 TL noter masrafı olmak üzere toplam 2.998,44 TL'nin adı geçen davalıdan asıl alacağa dava tarihinden işletilecek olan avans faizi ile birlikte tahsiline, teminat mektubu bedelinin adı geçen davalı tarafından banka nezdinde açılacak bir hesaba depo edilmesine, davalı kefiller H. Enerji Elektrik Üretim ve İnşaat A.Ş, İsmet A. ve Resul A. yönünden açılan davanın ise reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- 6100 sayılı HMK’nın 353/2 maddesine göre, yapılan istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesinin yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar vermesi gerektiği belirtilmiştir. Bölge adliye mahkemesince anılan Yasa hükmüne göre esas hakkında yeniden verilen hükmün ise aynı Kanunun “Karar ve tebliği” başlığını taşıyan 359. maddesi hükmünde yer alan tüm unsurları taşıması gerektiği aşikar olup, anılan maddenin 2. fıkrası; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü haizdir.

Somut olayda, ilk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile hükmedilen alacağın tüm davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı A. ...A.Ş dışındaki diğer davalılarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf mahkemesince, istinaf kanun yoluna başvuran davalıların istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden karar verilmişse de, davalılardan A. Elektrik... A.Ş hakkında olumlu olumsuz bir hüküm oluşturulmamıştır. Somut olayda objektif dava birleşmesi olsa da kurulacak müteselsilen tahsil hükmünün infaz aşamasında dikkate alınacağı tabidir. Bu durum HMK’nın 359. maddesine aykırılık oluşturduğu gibi adı geçen davalı hakkındaki hükmün infazında da tereddüt oluşturur nitelikte olduğundan bölge adliye mahkemesi kararının resen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Vekili            Üye                Üye                      Üye                         Üye
Ayşe ALBAYRAK      A. ORHAN     E. S. BAYDAR      Dr. O. SEKMEN     M. ÖZDEMİR 
DOĞAN