ÖDEME EMRİNE İTİRAZDA İCRA DAİRESİNİN YETKİSİNE İTİRAZ YOKSA MAHKEME YETKİYE YÖNELİK KARAR VEREMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


15 May
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2020/(19)11-331
KARAR NO   : 2020/793

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 17/10/2019
NUMARASI                 : 2019/391 - 2019/353
DAVACI                       : A. Madencilik Mensucat San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. H.K.
DAVALI                        : M.Ö. vekili Av. N.Ö.

1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 27.10.2014 tarihli dava dilekçesinde; taraflar arasında iplik satışına ilişkin sözlü anlaşma yapıldığını, müvekkili şirketin iplik bedeline karşılık lehtarı olduğu 10.000 TL bedelli çeki davalıya teslim ettiğini ve çekin tahsil edildiğini ancak davalının sözleşme konusu iplikleri teslim etmediğini, müvekkili şirketin ihtiyacı olan ipliği başka firmalardan temin etmek durumunda kaldığını, müvekkilinin davalıya gönderdiği 11.04.2014 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini bildirerek ödenen bedelin iadesini istediğini ancak davalının ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için icra takibi başlattıklarını ve davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, %20 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili 13.11.2014 tarihli cevap dilekçesinde; itirazın iptali davasında yetkili mahkemenin davalının ikametgâhının bulunduğu yerdeki mahkeme olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin Gaziantep Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının iddiasının aksine taraflar arasında gerek yazılı gerekse sözlü hiçbir satım sözleşmesinin bulunmadığını, davacı tarafından yapılan ödemenin müvekkili ile davacı şirket arasında daha önceden var olan cari hesap alacağının ödenmesi ile ilgili olup bu alacağın varlığının gerek Gaziantep 1. İcra Dairesinin 2013/6.6 E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi gerekse takibe yapılan itiraz nedeniyle itirazın iptali istemi ile açılan Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/12.4 E. sayılı dosyası ile sabit olduğunu, yapılan ödemenin yeni bir sözleşmeden kaynaklı olmayıp eski borcun kapanmasına ilişkin olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı:

6. Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.03.2016 tarihli ve 2014/679 E., 2016/107 K. sayılı kararı ile; davalının 2012 yılı yevmiye defterinin incelenmesinde, davacı şirket adına 2011 yılından devreden herhangi bir borç ya da alacak bakiyesinin bulunmadığı, cari yıl kayıtları incelendiğinde ise taraflar arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı ve dava konusu olan 10.000 TL bedelli çekin yevmiye defteri kayıtlarında yer almadığı, 28.11.2012 tarihli tahsilat makbuzunun incelenmesinde ise, davalının davacı şirketten 28.11.2012 tarihinde 31.03.2013 vadeli ve 10.000 TL bedelli çeki tahsil ettiği ve yapılan bu tahsilatın geçmiş dönem borç bakiyesine mahsuben mi yapıldığı yoksa sipariş avansı olarak mı alındığı ile ilgili herhangi bir açıklamanın yapılmadığı, buna göre davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibariyle 10.000 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı: 

7. Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 17.01.2019 tarihli ve 2018/19 E., 2019/233 K. sayılı kararı ile;

“… Davacı, davalıdan iplik satın almak için 10.000 TL bedelli çek ile davalıya ödeme yaptığını, ancak ipliklerin teslim edilmediğini belirterek çek bedelinin istirdadını amaçlayan itirazın iptali davası açmıştır. Davalı icra takibinde borca ve yetkili icra müdürlüğünün Gaziantep İcra müdürlüğü olduğundan bahisle icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz etmiştir.

İtirazın iptali davasının görülebilmesi için yetkili icra müdürlüğüne yapılmış bir takip bulunması dava şartıdır.

Davalının ikametgahı Gaziantep olduğundan İİK 50. maddesi yollamasıyla HMK’nun 6. maddesi gereğince yetkili icra müdürlüğü Gaziantep İcra Müdürlüğüdür. Taraflar arasındaki sözleşme bir satım sözleşmesi olup, satım bedelini ödeyen davacının mal teslimine ilişkin bir talebi olsaydı sözleşmeye göre mal tesliminin ifa edileceği yer davacı ikametgâhı olacağından davacının bulunduğu Kahramanmaraş İcra müdürlüğü HMK 10. madde gereğince yetkili icra müdürlüğü olabilirdi, ancak taraflar arası sözleşmede davacının ikametgahında ifa edilecek edim mal teslimi olup, davacının bu yönde talebi yoktur. Davacı ifa edilmeyen sözleşme gereği yaptığı ödemenin iadesini talep ettiğinden yetkili icra müdürlüğünün tespitinde HMK 10. maddeye dayanılması mümkün değildir.

Bu itibarla mahkemece itirazın iptali davası için dava şartı olan yetkili icra müdürlüğüne yapılmış takip bulunma şartı gerçekleşmemiş olduğundan davanın bu nedenle reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

9. Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.10.2019 tarihli ve 2019/391 E., 2019/353 K. sayılı kararı ile; her ne kadar Özel Dairenin bozma kararında, davalının icra takibi sırasında borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği belirtilmiş ise de, davalının icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinin incelenmesinde, icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazın yer almadığı, icra dairesinin yetkisine itirazın esas hakkındaki itirazlarla birlikte yapılması gerektiği ancak davalının icra dosyasına sadece esasa ilişkin itirazda bulunduğu, davalının eldeki davada sunduğu cevap ve ikinci cevap dilekçesinde de sadece mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, bu nedenle icra dairesinin yetkisinin ön sorun olarak incelenemeyeceği, mahkemenin yetkisine ilişkin olarak da her ne kadar 18.06.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında süresinde olmayan yetki itirazının reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasında iplik satışına ilişkin sözleşme ilişkisi olduğu, davacının ödeme yapmasına rağmen davalının edimini yerine getirmediği, ortada para borcunun söz konusu olduğu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 89/1. maddesi uyarınca alacaklının ikametgâhı mahkemesi ve icra dairesinin yetkili olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda davalının icra dairesinin yetkisine itiraz edip etmediği, burada varılacak sonuca göre itirazın iptali davasında dava şartı olan yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun icra takibinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır. 

13. İtirazın iptali davaları, yapılan takibe itiraz üzerine duran takibin devam etmesini sağlamak amacıyla açılan davalardır.  

14. İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 251).

15. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davası bir süreye tabi olup alacaklı, bu davayı, itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir.

16. Bir yıllık süre içinde açılan dava, teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak bir yıl içinde açılan davanın kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. İcra inkâr tazminatına da, yalnız bir yıl içinde açılmış olan itirazın iptali davasında hükmedilebilir.

17. Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşer. Fakat bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Yani alacaklı, alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak davası açabilir. Ancak, alacaklı böyle bir dava sonucunda alacağı ilam ile eski ilamsız icra takibine devam edilmesini isteyemez; yalnız ilamlı icra takibi yapabilir.

18. Bir yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile derdest olan ve itiraz ile durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilâkis, takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, mahkemeden alacağı ilâm ile itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, bir yıllık haciz isteme süresi işlemez (Kuru, s. 255).

19. Uyuşmazlığın çözümü için icra dairelerinin yetkisine ilişkin açıklama yapılmasında da yarar vardır. 

20. Bilindiği üzere icra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) hükümlerine göre yapılmaktadır.

21. İİK’nın 50. maddesi “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.

Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25' inci maddesi hükmü tatbik olunur” düzenlemesini içermektedir.

22. Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ, S.: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102). Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.10.2018 tarihli ve 2017/13-534 E., 2018/1567 K. sayılı kararında da aynı ilkelere işaret edilmiştir.

23. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kahramanmaraş 1. İcra Dairesinin 2014/7.32 E. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 10.518,29 TL alacağın tahsili için icra takibine başlanıldığı, davalı tarafından ödeme emrine 01.10.2011 tarihinde (süresinde) itiraz edildiği, ödeme emrine itiraz dilekçesinin incelenmesinde, davalının borca ilişkin itirazları ile birlikte işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına da itiraz ettiği ancak icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının olmadığı anlaşılmaktadır. 

24. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir ancak bunun için davalı borçlu tarafından ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazlarını bildirmesi gerekmektedir. Eldeki davada davalının ödeme emrine itiraz dilekçesinde, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı bulunmadığından mahkemece icra dairesinin yetkisine yönelik karar vermesi beklenemez.

25. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davalı borçlunun ödeme emrine itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazının olmadığı yönündeki direnme kararı yerindedir.

26. Ne var ki, davanın esasına ilişkin temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir. 

IV. SONUÇ: 

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararı yerinde olup davanın esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20.10.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : "İtirazın iptali davasında icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz kesin olarak sonuçlandırılmalıdır" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Ekim 2018 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/itirazin-iptali-davasinda-icra-dairesinin-yetkisine-itiraz-kesin-olarak-sonuclandirilmalidir