OKUL AİLE BİRLİĞİNİN TÜZEL KİŞİLİĞİ OLMADIĞINDAN DAVA EHLİYETİ YOKTUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


09 Mar
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/(6)8-1845
KARAR NO   : 2021/1320

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Bakırköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 23/09/2014
NUMARASI                 : 2014/744 - 2014/1120
DAVACI (ALACAKLI) : Bakırköy Anadolu İmam Hatip Lisesi ve İmam Hatip Lisesi Okul
                                       Aile Birliği Adına Şakir Şahin vekili Av. T.K.
DAVALI (BORÇLU)     : A.C.

1. Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması ve tahliye” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Bakırköy 5. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen istemin reddine ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Alacaklı İstemi:

4. Alacaklı vekili istem dilekçesinde; müvekkili ile borçlu arasında Milli Eğitim Bakanlığına tahsisli taşınmaz üzerinde bulunan okulun kantin mahallinin kiralanması ile ilgili 12.09.2012 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını, kiracının kira sözleşmesinin 4 ve 7. maddelerindeki şartlar gereğince kira parasını zamanında ve peşin ödemediği için sözleşmenin özel şartlar bölümünde yer alan 3. maddesine göre bakiye ayların kira bedellerinin muaccel olduğunu, muaccel hâle gelen kira bedellerinin tahsili için Bakırköy 15. İcra Müdürlüğünün 2012/17.39 E. sayılı dosyasında kiracı aleyhine icra takibi başlattıklarını, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiğini ve borçlunun itiraz ettiğini, borçlunun temerrüde düştüğünü ileri sürerek itirazın kaldırılmasına, takibin devamına, %20 oranında icra inkâr tazminatına, temerrüt nedeniyle akdin feshi ile mecurun tahliye edilerek boş olarak teslimine karar verilmesini talep etmiştir.

Borçlu Cevabı:

5. Borçlu yazılı beyanda bulunmamış, 19.02.2013 tarihli duruşmada kira sözleşmesine ve kira miktarına bir itirazının olmadığını, kira bedellerini birkaç gün gecikme ile de olsa ödediğini, muacceliyet koşulunun gerçekleşmediğini belirterek istemin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

 6. Bakırköy 5. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 19.02.2013 tarihli ve 2012/1873 E., 2013/197 K. sayılı kararı ile; borçlu kiracının kira akdine ve kira miktarına itiraz etmediği, alacaklının ve borçlunun kabul beyanlarına göre Eylül ve Ekim ayı kira bedellerinin gecikmeli olarak ödendiği, kira sözleşmesinin 7. maddesi gereğince sözleşme süresi içerisinde aylık kira bedelini iki defa üst üste ödemeyen kiracının sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedileceği, özel şartların 7. maddesi gereğince kira bedelinin her ayın 20’sine kadar ödeneceği, ödenmediği taktirde bakiye ayların muacceliyet kesbedeceğinin belirtildiği, bu durumda sözleşmenin 7. maddesi ile özel şartlar bölümündeki muacceliyet şartının çeliştiği, çelişki nedeniyle hangi hükmün uygulanacağı belirlenemeyeceği, takibe konu olan kira bedellerinin de takip tarihinden sonra muaccel olacak aylara ilişkin olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

 8. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince 04.03.2014 tarihli ve 2013/14479 E., 2014/2442 K. sayılı kararı ile;

“… Dava, ödenmeyen kira bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Takipte dayanılan ve hükme esas alınan 12.9.2012 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kantin işletme sözleşmesi kiraya veren olarak Okul Aile Birliği Başkanı Şakir Ş. ile kiracı olarak Aydın C. arasında imzalanmıştır. Kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Okul Aile Birlikleri 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 16.maddesine göre çıkarılan Milli Eğitim Bakanlığı Okul Aile Birliği Yönetmelik hükümleri doğrultusunda kurulmuş olup, kamu tüzel kişiliği statüsü tanınmamıştır. Buna karşın yönetmelik hükümleri gereğince Okul Aile Birliğine özel hukuk alanında hukuki işlem, kiralama sözleşmesi yapma yetkisi verilmiştir. Bu durumda davacı Okul Aile Birliğinin tüzel kişiliği bulunmadığından dava açma hakkı bulunmamaktadır. Ancak bu durumda dava hemen reddedilmeyip Okul Aile Birliği tarafından açılan davanın Milli Eğitim Bakanlığı adına açıldığının kabulü ile Milli Eğitim Bakanlığına davanın yöneltilerek davaya muvafakatinin ve davacı olarak davada yer almasının sağlanması, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Bakırköy 5. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 23.09.2014 tarihli ve 2014/744 E., 2014/1120 K. sayılı kararı ile; takibin dayanağı olan 12.09.2012 başlangıç tarihli sözleşmenin okul aile birliği başkanı Şakir Ş. ile Aydın C. arasında imzalandığı, sözleşme ile taraflara karşılıklı edimler yüklendiği, okul aile birliği, Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre ilgili Yönetmelik hükümleri doğrultusunda kurulmuş olup kamu tüzel kişiliği statüsü tanımlandığı, Yönetmelik hükümlerine göre okul aile birliğine özel hukuk alanında hukukî işlem yapma yetkisi verildiği, özel hukuk alanında yaptığı işlemlerden dolayı sözleşmeden doğacak ihtilaflarda taraf sıfatının bulunduğu, sözleşmenin şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı okul aile birliğinin sorumlu tutulabileceği göz önüne alınarak aktif husumet ehliyetinin de bulunduğu gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; okul aile birliğinin tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığı, buna göre 09.02.2012 tarihli ve 28199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Okul-Aile Birliği Yönetmeliği hükümleri gereğince okul aile birliğine özel hukuk alanında hukukî işlem, kiralama sözleşmesi yapma yetkisi verilmesi karşısında bu sözleşme ile ilgili ihtilaflarda dava açma hakkının bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre Milli Eğitim Bakanlığına davanın yöneltilerek davaya muvafakatinin ve davacı olarak davada yer almasının sağlanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraf ehliyeti ile (takip) dava ehliyeti kavramlarının açıklanması gerekmektedir.

13. Hukuk davalarında taraf ehliyetinde [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 50] olduğu gibi, icra takibinin taraflarının (alacaklı ve borçlunun) da taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Hak ehliyeti bulunan her gerçek [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 8] ve tüzel (TMK m. 48) kişi icra takibinde taraf ehliyetine (yeteneğine) de sahiptir. Medeni usul hukukundaki dava ehliyetinde (HMK m. 51) olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da takip ehliyetine sahip olmaları gerekir. Takip ehliyeti, bir kişinin bizzat veya iradesi ile tâyin ettiği bir temsilci (avukat) vasıtasıyla alacaklı olarak icra takibi ve bununla ilgili işlemleri yapabilmesi veya icra takibinin borçlusu olarak haklarını koruyacak işlemlerde bulunabilmesi (meselâ, ödeme emrine itiraz edebilmesi) ehliyetidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler, takip ehliyetine de sahiptir. Takip ehliyeti, fiil ehliyetinin (ve davadaki dava ehliyetinin) icra-iflâs hukukunda büründüğü şekildir (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 155, 156, 163, 165).

14. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil olan taraf ehliyetini haiz olup olunmadığı hususu TMK’ya göre belirlenir. Buna göre medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek (TMK m. 8) ve tüzel (TMK m. 48) kişi davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir.

15. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51. maddesine göre dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK'nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava (takip) ehliyetine sahiptir. HMK’nın 52. maddesi uyarınca medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir.

16. Diğer taraftan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) iradî taraf değişikliği hakkında açık bir hüküm içermemekle birlikte, yerleşik Yargıtay uygulaması ile genel olarak, davada iradî taraf değişikliğine izin verilmemiştir. Bu durumun özellikle usul ekonomisi açısından eleştirilere tabî tutulmasını dikkate alan yasa koyucu da HMK’nın 124. maddesi ile belirli hâllerde iradî taraf değişikliğine olanak veren bir düzenleme getirmiştir. Bu düzenlemeye göre bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür (HMK m. 124/1). Ancak yasa koyucu bu konuda yasalarda yer alan özel hükümleri saklı tutarak (HMK m. 124/2) hâkimin izni ile taraf değişikliği yapılabilecek hâllere de yer vermiştir. Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği gibi, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması durumunda da hâkimin izniyle taraf değişikliği yapılabilecektir (HMK m. 124/3,4).                    

17. İradî taraf değişikliğine ilişkin hükme istinaden gerek davacı gerekse davalı tarafta, iradî taraf değişikliği yapılması mümkündür. İradi taraf değişikliği yapılmasının amacı, gereksiz yere dava açılmasını önlemek ve taraf değişikliği yapılmasından önceki yargılama sonuçlarından yararlanılmasını sağlamak suretiyle usul ekonomisini gerçekleştirmektir (Korkmaz, Hülya, Taş: Medenî Usul Hukukunda İradi Taraf Değişikliği, Ankara 2014, s. 169-170). Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli, 2017/20-1124 E., 2020/90 K. ile 08.07.2020 tarihli ve 2017/15-2929 E., 2020/544 K. sayılı kararlarında da aynı tespitlere yer verilmiştir.

18. 14.06.1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 16. maddesine dayanılarak hazırlanan 09.02.2012 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Okul Aile Birliği Yönetmeliğinin “Kuruluş” başlıklı 5. maddesinde;

“(1) Okul ile aile arasında bütünleşmeyi gerçekleştirmek, veli ile okul arasında iletişimi ve iş birliğini sağlamak, eğitimi ve öğretimi geliştirici faaliyetleri desteklemek, okulun ve maddi imkânlardan yoksun öğrencilerin eğitim ve öğretimle ilgili zorunlu ihtiyaçları karşılamak üzere okullar bünyesinde tüzel kişiliği haiz olmayan birlikler kurulur.

(2) Birlik kurulduğu okulun adını alır.”

düzenlemesine yer verilmiştir.

19. Görüldüğü üzere, belirtilen Yönetmelik uyarınca Okul Aile Birlikleri okullar bünyesinde kurulan ve tüzel kişiliği olmayan kuruluşlardır. Belirtilen Yönetmeliğin 20. maddesinin 1. fıkrasında birliğin kantin ve benzeri yerleri öncelikle işletmecilere kiralama usulü ile işlettireceği veya işletmecinin bulunmadığı durumlarda işleteceği, 21. maddesinin 1. fıkrasında kiraya verilecek yerler için EK-2’de yer alan kira sözleşmesi örneğine uygun olarak sözleşme düzenleneceği, aynı maddenin 4. fıkrasında birlik ile kiracı arasında düzenlenecek kira sözleşmelerinin bir örneğinin okul müdürlüğünce okulun bulunduğu yerdeki defterdarlık veya mal müdürlüğüne gönderileceği, 28. maddesinin 3. fıkrasında sözleşmenin uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek hukukî ihtilafların çözümü için kanuni yollara başvurulmak üzere okul yönetimince ilgili mülki idare amirine durumun bildirileceği hükümleri düzenlenmiştir. Bu hükümlerle okul aile birliğine özel hukuk alanında hukukî işlem, kiralama sözleşmesi yapma yetkisi verilmiş ise de bu sözleşmelerden çıkacak ihtilaf ve uyuşmazlıklarda taraf olma ehliyeti kamu tüzel kişiliğini haiz olan Milli Eğitim Bakanlığınındır.

20. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; alacaklı B. Anadolu İmam Hatip Lisesi ve İmam Hatip Lisesi Okul Aile Birliği adına Şakir Ş. tarafından borçlu Aydın C. aleyhine tahliye talepli ilamsız takip başlatıldığı, takibe dayanak 12.09.2012 tarihli okullarda bulunan kantin ve benzeri yerleri kiralama sözleşmesinde kiralayanın B. Anadolu İmam Hatip Lisesi Okul aile Birliği, kiracının Aydın C. olduğu, borçlunun yasal süresinde borca itiraz ettiği, kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı görülmektedir.

21. Açıklanan yasal düzenlemelere göre okul aile birliğinin tüzel kişiliği olmadığından takip ehliyeti (dava ehliyeti) yoktur. Bu nedenle itirazın kaldırılmasını ve tahliyeyi talep hakkı da bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Okul Aile Birliği Yönetmeliğinde okul aile birliğine özel hukuk alanında hukukî işlem, kiralama sözleşmesi yapma yetkisi verilmiş ise de bu sözleşmeden dolayı takip yapma, itirazın kaldırılması ve tahliyeyi isteme hak ve yetkisi de Milli Eğitim Bakanlığına aittir.

22. O hâlde B. Anadolu İmam Hatip Lisesi ve İmam Hatip Lisesi Okul Aile Birliğinin tüzel kişiliğinin bulunmadığının anlaşılması karşısında HMK’nın 124. maddesinin 3. fıkrasına göre bu durum maddi bir hatadan kaynaklandığı ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığından, usul ekonomisi gereğince itirazın kaldırılması ve tahliye talebinin Milli Eğitim Bakanlığına tebliği için alacaklı tarafa süre verilerek, Milli Eğitim Bakanlığının muvafakati ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.

23. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenler ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ile direnme kararının bozulması gerekir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenler ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ile BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.