ÖLÜ KİŞİYE KARŞI AÇILMIŞ OLAN İHALENİN FESHİ DAVASINDA TARAF DEĞİŞİKLİĞİ HÜKÜMLERİ UYGULANMALIDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


19 May
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/684
KARAR NO    : 2021/2377

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ                    : 16/07/2020
NUMARASI            : 2019/914 - 2020/1511
DAVACILAR           : H.Ş. vd.
DAVALILAR            : Ö.K. vd.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayet eden ve bir kısım davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi İpek Akdeniz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Şikayetçi tarafından, ortaklığın giderilmesi suretiyle satış sonrası 23/05/2016 tarihinde ihalesi yapılan 80 ada 3 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ihalenin feshi istemi ile sulh hukuk mahkemesine başvurulduğu, ilk derece mahkemesince istemin esastan reddine karar verildiği, bu karara karşı şikayetçi hissedar ve davalı bir kısım hissedarlar tarafından yapılan istinaf başvurusunun da; esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

6100 sayılı HMK'nun 50. maddesine göre; Medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetin de sahiptir. Yine aynı Kanun'un 51. maddesine göre; dava ehliyeti ise medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir.

Taraf ehliyeti medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukundaki karşılığı olup, doğumla başlar ölümle son bulur. Kimlerin taraf ehliyetine sahip olduğu TMK 'ya göre belirlenir. (TMK m.8, ve 48) Buna göre hak ehliyetine sahip olan her gerçek veya tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahiptir. TMK ‘nun 28/1. maddesine göre, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla hak ehliyeti ölümle sona erer. Bu sebeple dava tarihinden önce ölmüş olan kişiye karşı dava açılamaz. Dava açılması halinde HMK’nun 124. madde hükmü gereği mirasçıların davaya katılımı sağlanabilmektedir. Dava açıldıktan sonra ölen şahıslar için yine hukuken kişilik ortadan kalktığından eğer dava konusu mirasçıların davaya katılacağı ya da davaya devam edebileceği nitelikte ise TMK’nun 605 vd. uyarınca kanunla belirlenen süre geçinceye kadar dava ertelenebilir. Bu halde ölen şahsın mirası kabul eden mirasçıları zorunlu dava arkadaşı olarak yargılama da yer alır. Dava ehliyeti ise medeni hukuktaki fiil ehliyetinin karşılığı olup, bir kişinin kendisi veya yetkili kılacağı bir vekil aracılığı ile davayı takip etmesi ve usulü işlemleri yapabilme yeteneğidir. Fiil ehliyeti olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. 

6100 sayılı HMK 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Dava şartları davanın başlangıcından sonuna kadar bulunması gereken şartlardır. Bir başka deyişle dava açan ve davalı konumunda bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davanın devamı ve hüküm kesinleşinceye kadar bu ehliyetini korumuş olmalıdır.

Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.

Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder

Yine Türk Medeni Kanunu’nun 612/I. maddesinde, mirasın en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunması halinde Sulh Hukuk Mahkemesi’nce iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği belirtilmiştir. Bu hüküm gereğince, taraflardan birisinin ölmesi ve en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından mirasın reddedilmesi halinde Sulh Mahkemesi'nce miras, iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğinden, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ihbarda bulunularak tasfiye memuru ataması yaptırıldıktan sonra, davanın tasfiye memuruna yöneltilerek devam ettirilmesi zorunlu hale gelir.

Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olduğundan bu husus görevi gereği mahkemede ve temyiz halinde Yargıtay’ca da kendiliğinden gözetilir.

TMK’nun 703. maddesinde elbirliği mülkiyeti malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesi ile sona erer. İştirak halindeki mülkiyet konusu mallarla ilgili açılacak davalara bütün ortakların katılmaları gerekir. 

Ortaklığın giderilmesi kararına dayalı olarak yapılan satışlara ilişkin ihalenin feshi davalarında, alıcı ile birlikte hissedarların tamamının hasım olarak gösterilmesi gerekir.

Somut olayda, ortaklığın giderilmesi suretiyle yapılan satış sonrası açılan ihalenin feshi davasında, 80 ada 3 parsel hissedarı olan Firaz G.’nun ihalenin feshi davasında taraf olarak gösterilmesi gerekirken davada yer almadığı, davalı hissedar Emine S.‘ya yargılama aşamasında çıkartılan tebligatların bila tebliğ iade edilmesi üzerine Tebligat Kanunu’na göre adres araştırması yapılıp yeniden tebligat çıkartılmadığı, hissedarlardan Haydar D.’ın 19/12/2016 tarihinde vefat ettiği ve Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/.3 E. - 2017/16.8 K. sayılı ilamı ile mirasçılarından Pınar D. ve Bahar D.’ın 21/04/2017 tarihinde mirası kayıtsız şartsız reddetmesi üzerine Haydar D.’ın yargılama aşamasında ölümü ile taraf ehliyetinin son bulduğu dolayısıyla 6100 sayılı HMK’nun 55. maddesi hükmü uyarınca mirasçıların malvarlığı haklarını da etkileyen işbu dava da mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte davada yer almaları, dosya kapsamından anlaşılmamakla birlikte, mirasın tüm mirasçılar tarafından kayıtsız şartsız reddedildiğinin tespit edilmesi halinde terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine ilişkin sürecin beklenilmesi, yine mirası reddeden kişiler için taraf sıfatının bulunmadığı dikkate alınarak husumetin yöneltilemeyeceği, Zeynep A.’ın 03/03/2010 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları Filiz E. ve Funda İ.’nun duruşmada alınan beyanlarında mirası kayıtsız şartsız reddettiklerini bildirdikleri dikkate alınarak, ölü şahıs aleyhine dava açılamayacağı ancak HMK‘nun 124. maddesi uyarınca taraf değişikliği ile mirası kabul eden mirasçılara husumetin yöneltilebileceği, mirasın tüm mirasçılar tarafından kayıtsız şartız reddi halinde terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine ilişkin sürecin beklenilmesi, yine hissedar Mehmet A.’nın 04.07.2019 tarihinde vefat ettiği görülmekle yargılama sırasında taraf ehliyetinin son bulduğu dolayısıyla HMK 124 ve TMK 605 vd. maddeleri hükmü uyarınca taraf teşkilinin sağlanarak karar verilmesi gerekmektedir. 

O halde mahkemece yukarıda izah edildiği şekilde taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam olunması ve oluşacak sonuca göre hüküm tesis edilmesi için kararın bozulması cihetine gidilmiştir. 

SONUÇ : Temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 371/1.b, 373/1 maddeleri uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 16.07.2020 tarih ve 2019/914 E. - 2020/1511 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 25.09.2018 tarih, 2016/931 E. - 2018/1584 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayet eden ve bir kısım davalı hissedarların temyiz istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 03/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi. 

Başkan           Üye               Üye             Üye            Üye
A. TUNCAL    G. HEYBET  S. MUTTA    İ. YAVUZ    A. AYAN