ÖZEL DAİRECE TEMYİZ İTİRAZLARI REDDEDİLEN TARAF DİRENME KARARINI TEMYİZ EDEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


22 Ağu
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO       : 2017/4-1358
KARAR NO    : 2017/1193

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ            :
Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                      : 24/04/2014
NUMARASI              : 2014/64 - 2014/187
DAVACI                    : İ.E. vekilleri Av. A.K.Ç. ve diğerleri
DAVALILAR             : 1- K. İnş.San.ve Tic.A.Ş.vekilleri Av. E.A. ve diğerleri
                                    2- İSKİ Genel Müdürlüğü vekilleri Av. H.E. ve diğerleri
İHBAR OLUNAN      : A. Sigorta A.Ş.

Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.03.2012 gün ve 2008/31 E. 2012/128 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı K. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 18.11.2013 gün ve 2013/15247 E., 2013/17991 K. sayılı kararı ile;

(… 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan K. İnş. A.Ş.'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Davalılardan K. İnş. A.Ş.'nin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan K. İnş. A.Ş yönünden davanın kısmen kabulüne, davalılardan İSKİ Genel Müdürlüğü yönünden yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davalılardan K. İnş. A.Ş tarafından temyiz edilmiştir.

Davalılardan İSKİ Genel Müdürlüğü, bir kamu kurumudur ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlıdır. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları altında yapmaktadır. TTK’nın 18. maddesinde (6102 s. TTK m. 16) kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında, davalılardan İSKİ'nin bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı; ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı benimsenmelidir. Haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlığın da, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Bu yönde yargısal uygulamalar yerleşiktir. (HGK’ nun 21.9.1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29.11.1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları).

Şu durumda mahkemece, davalılardan İSKİ yönünden de işin esasının incelenmesi gerekirken, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olması doğru görülmediği…)

gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı K. İnşaat ve Sanayi Ticaret A.Ş vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava; haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir

Davacı vekili davalılardan K. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin Tavukçu Deresi ıslah çalışmalarını yürütürken Ataköy Öğretmenevi bitişiğindeki köprü menfezinin kapatılması, bu dereye bağlanan kanalizasyon rögarlarının bakımsız ve tıkalı olması ayrıca çalışmalar esnasında dere yatağında biriken ve bırakılan hafriyat ve molozların hem dere yatağının akışını hem de yol geçiş menfezlerini kapatması nedeniyle 13.10.2007-14.10.2007 günlerinde meydana gelen yağışta derenin taşması üzerine tüm ev eşyalarının zarar gördüğünü ileri sürerek 6.000TL maddi tazminat ile olay nedeniyle yaşamış olduğu ruhsal buhrana karşılık 4.000TL manevi tazminat olmak üzere şimdilik toplam 10.000 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı K. İnşaat Sanayi ve Tiç A.Ş vekili müvekkili şirketin Tavukçu Deresi ıslahı ile ilgili işi İSKİ 'nin ihalesi sonucunda üstlendiğini, derede meydana gelen taşmada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, aşırı yağış nedeniyle derenin taştığını, olayın akabinde yapılan tespit ve alınan raporlara göre müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili olayda imara kapalı olması gereken yerde imar izni veren veya inşaat yapılmasına müsaade eden ilgili Belediye Başkanlığının sorumlu olduğunu, kanunen dere ıslahının DSİ Genel Müdürlüğüne ait olduğu ve İSKİ’ye yöneltilecek bir kusur bulunmadığını kaldı ki İSKİ hakkındaki davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece davalı İSKİ Genel Müdürlüğü aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemli davaya ilişkin olarak; davanın mahiyeti itibariyle idari yargı alanına girdiğinden yargı yolu itirazının kabulü ile mahkemenin görevsizliğine; davalı K. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş aleyhine açılan manevi tazminat istemli davanın feragat nedeniyle reddine, maddi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 6.000 TL’nin haksız eylem tarihi olan 14/10/2007 tarihinden itibaren, 17.664 TL’nin ıslah tarihi olan 10.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve zincirleme sorumluluk hükümlerine istinaden davalı K. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş'den tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

Hüküm davalı K. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş vekilince temyiz edilmiş, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçe ile karar oyçokluğu ile bozulmuştur.

Yerel Mahkemece gerekçe genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Davacı vekili 29.04.2014 tarihli dilekçesi ile davalı İSKİ Genel Müdürlüğü hakkındaki davadan feragat ettiğine dair beyanda bulunulması üzerine Yerel Mahkeme 29.04.2014 günlü Ek Kararı ile davalı İSKİ Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar vermiştir.

Davalı K. İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık meydana gelen su baskını nedeniyle davalı İSKİ Genel Müdürlüğü hakkında açılan maddi ve manevi tazminat istemli davanın adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi görülmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

Davalı K. AŞ vekilinin direnme kararını temyiz istemlerine yönelik yapılan incelemede;

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce iki husus önsorun olarak ele alınmıştır.

I- Bu önsorunlardan ilki; ilk hükmü temyiz eden ancak Özel Dairece temyiz itirazları reddedilen davalı K. İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ’nin direnme kararını temyiz etmesinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususudur.

Bilindiği üzere hukuki yarar dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Yukarıda belirtildiği üzere hükmü temyiz etmiş ancak temyiz itirazları reddedilmiş olan davalı bakımından hüküm kesinleşmiştir.

Bu durumda eldeki davada davalının direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır.

O halde, davalı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Yapılan görüşmeler sırasında direnme kararında hüküm tekrarı yapılması nedeniyle davalının direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı bulunduğu belirtilmiş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

II- İkinci önsorun ise Yerel Mahkemece verilen 29.03.2013 günlü hükmün K. AŞ vekili tarafında temyizi üzerine Özel Dairece sair temyiz itirazlarının reddi ile İSKİ hakkındaki davanın yargı yolu nedeniyle reddinin doğru olmadığına dair bozma kararına Yerel

Mahkemece direnilmesinden sonra 29.04.2014 tarihinde davacı vekilinin İSKİ Genel Müdürlüğü hakkındaki davadan feragati üzerine Yerel Mahkemece İSKİ Genel Müdürlüğü hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine dair ek karar verilip verilemeyeceği hususudur.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda bu konuda açık bir düzenleme getirilmemiş, ancak Kanuna dayanılarak çıkarılan Resmi Gazete'nin 06.08.2015 gün ve 29437 sayılı nüshasında yayımlanan) Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin “Karar verilmiş dosyalara ilişkin işlemler” başlıklı 215/1 inci maddesinde “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh hâlinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez" düzenlemesi getirilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanununda belirtildiği gibi yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karara "hüküm" denilir (HMK.m.294/1) ve hükmü veren mahkeme artık o davadan elini çekmiş olur. Davadan elini çekmiş olan hakim hükmü değiştirmesi ve ondan dönmesi mümkün değildir. Yargıtay'ca temyizen incelenip bozulmadan, hakimin el çektiği davaya tekrar bakması mümkün değildir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.II, İstanbul 2001, s.3004 vd. ve s.3164 vd.). Yargıtay uygulaması da bu yöndedir (HGK., 12.12.1984 gün ve 1982/7-864 E., 1984/1051 K.).

Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır.

Taraflar arasında daha önce görülen maddi tazminat istemli davada, davalı İSKİ hakkında verilen karar nihai bir karardır. Bu karar usulen temyiz edilip bozulmadan, mahkemece ortadan kaldırılarak başka bir karar verilemeyeceğine göre; temyiz süresi içinde davanın feragat dilekçesi vermesi üzerine, davanın yargı yolu nedeniyle reddine ilişkin direnme kararının ortadan kaldırılması ile davanın reddine dair verilen 29.05.2014 tarihli ek karar yok hükmündedir (HGK, 24.06.2009 gün ve 2009/2-231 E., 2009/286 K.).

Yukarıda açıklanan nedenlerle hükme bağlanıp hakimce el çekilen davaya, bir yönetmelik hükmüne istinaden hakimin tekrar bakabileceğinin kabulü mümkün değildir. Hal böyle olunca davalı İSKİ hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin 29.04.2014 günlü ek kararın kaldırılmasına oybirliği ile karar verilerek ikinci ön sorun da böylece aşılmıştır

III- İşin esasına ilişkin temyiz incelemesine gelince;

Davacı vekili ise 29.04.2014 tarihli dilekçesi ile davalı İSKİ hakkındaki davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirmiş, yapılan incelemede vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu saptanmıştır.

Feragat, HMK’nun 307. maddesinde davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 311. maddede ise feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı açıklanmıştır.

Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Temyiz edilen ve fakat henüz Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca görüşülmeyen bir direnme kararı, usul hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragat mümkündür.

Somut olayda, davacı vekili maddi tazminat istemli davalar nedeniyle İSKİ hakkındaki davadan feragat ettiğini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden, bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur.

Böyle bir durumda direnme kararı Hukuk Genel Kurulunca temyizen incelenemez. Direnme kararının davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekir.

Bu nedenle direnme kararı yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Davalı K. AŞ vekilinin direnme kararını temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE oyçokluğu ile, (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin 29.04.2014 günlü Ek Kararının KALDIRILMASINA oybirliği ile, (III) numaralı bentte açıklanan nedenlerle direnme kararının davacı vekili tarafından verilen dilekçenin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için bu değişik gerekçe ile BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
 

KARŞI OY

Davacı tarafından K. İnş. San. Tic. A.Ş. ve İSKİ Gen. Müd'ne karşı açılan haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat davasında, K. İnş. San. Tic. A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne, İSKİ Gen. Müd. yönünden yargı yolu bakımından görevsizliğe dair verilen karar davalı K. İnş. San. Tic. A.Ş. tarafından temyiz edilmiş, Özel Daire'nin 2013/15247 Esas 2013/17991 Karar sayılı ilamının 1. bendinde K. İnş. San. Tic. A.Ş'nin kendisi bakımından diğer temyiz itirazları reddedilmiş, 2. bentte yanlız İSKİ yönünden temyizi kabul edilerek, verilen yargı yolu bakımından ret kararı bozulmuştur. Bozma sonrası Mahkemece verilen direnme kararında K. İnş. San. Tic. A.Ş. yönünden maddi manevi tazminat talepleri bakımından tekrar aynı karar verilmiş, İSKİ yönünden de yargı yolu itirazının kabulü ile görevsizliğe karar verilmiştir. Direnme kararını davalı K. İnş. San. Tic. A.Ş. temyiz etmiştir. Sayın çoğunluk, direnmeden önceki kararın bu davalı bakımından kesinleştiği gerekçesiyle K. İnş. San. Tic. A.Ş'nin kendisi yönünden verilen kararı temyiz etmekte hukuki yararı olmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği sonucuna varmış ise de bu görüşe katılmıyorum.

Davalı K. İnş. San. Tic. A.Ş, kendisi aleyhine verilen ilk kararı temyiz etmiş, kendisiyle ilgili temyiz itirazları, karar usul ve yasaya uygun bulunarak reddedilmiş, yanlız İSKİ yönünden bozma kararı verilmiştir. K. İnş. San. Tic. A.Ş. aleyhindeki ilk karar kesinleşmiştir. Ancak mahkemece, İSKİ yönünden verilen bozma ilamına direnilirken, hükmün tümüne direnilmiş ve K. İnş. San. Tic. A.Ş. aleyhindeki kesinleşen hüküm tekrarlanmış, ayrıca bu davalı aleyhine önceki kararda olduğundan daha fazla harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu durumda hakkında ilk karar kesinleşen davalı K. İnş. San. Tic. A.Ş'nin kendisi yönünden verilen direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı vardır. Bu davalı hakkındaki kesinleşen hükme rağmen verilen direnme hükmü "ilk karar K. İnş. San. Tic. A.Ş. yönünden kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmalıdır. Bu nedenle davalı K. İnş. San. Tic. A.Ş'nin, temyizde hukuki yararı olmadığından temyiz isteminin reddine dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyor, direnme kararının K. İnş. San. Tic. A.Ş. yönünden bu gerekçelerle bozulması gerektiğini düşünüyorum.

Hafize Gülgün VURALOĞLU
11. Hukuk Dairesi Üyesi

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 23 üyenin 17'si ÖNSORUN YOK, 6'sı ise ÖNSORUN VAR yönünde oy kullanmışlardır.

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2022/11-81
Karar No       : 2023/880

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                          : 04.04.2019
SAYISI                          : 2018/475 E., 2019/114 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.10.2018 tarihli ve 2016/14418 Esas,
                                        2018/5929 Karar sayılı kararı

1. Taraflar arasındaki haksız rekabetin tespiti ve men’i ile ticaret unvanın terkini ve maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili; müvekkili şirketin 1993 yılında kurulduğunu ve kuruluşundan itibaren “Faber” ibaresini ticaret unvanının ayırt edici unsuru olarak kullandığını, ayrıca "FABER" ve “FBR” esas unsurlu tanınmış markalarının bulunduğunu, davalı şirketin 01.08.2000 tarihinde MVM Turizm ve Tic. Ltd. Şti. unvanı ile kurulduğunu, daha sonra unvanını 18.04.2008 tarihli ortaklar kurulu kararı ile Faber İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak değiştirdiğini, sonrasında da “FABER” ibaresinin tescili için başvuruda bulunmuş ise de müvekkili şirketin itirazı üzerine başvurunun reddedildiğini, müvekkili şirketin davalının ticaret unvanından "FABER" ibaresinin çıkarılmasını beklediğini, ancak davalının ibareyi çıkarmadığını, bu unvanının müvekkili şirkete ait unvan ile iltibas oluşturduğunu ve haksız rekabete yol açtığını ileri sürerek davalının fiilinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile haksız rekabet hâline son verilmesine, davalının ticaret unvanındaki “FABER" ibaresinin unvandan ve sicilden silinmesine, fazlaya İlişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 01.03.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davalının eyleminin aynı zamanda müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek ayrıca markaya tecavüzün tespitine, men’ine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini de talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı vekili; davacının müvekkili şirketin unvanından haberdar olduğunu, unvanın tescilinden üç sene sonra işbu davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, tescilli unvanın kullanımının tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, tarafların faaliyet alanlarının ve müşteri çevresinin farklı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı

6. İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.04.2016 tarihli ve 2015/9 Esas, 2016/33 Karar sayılı kararı ile; davacının "Faber" ibareli markalarının davalının fiili kullanımının gerçekleştiği "inşaat hizmetleri" ve bununla ilgili emtialarda tescilli olduğu, davalının web sitesinde ve sosyal medya sayfasında yer alan markasal kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, ancak davalının kendisine ait tescilli ticaret unvanını kullanımının haksız rekabet oluşturmayacağı, dolayısıyla maddi tazminat talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının ticaret unvanındaki “Faber” ibaresinin çıkarılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.10.2018 tarihli ve 2016/14418 Esas, 2018/5929 Karar sayılı kararı ile; “… 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Dava, davalının ticaret unvanında yer alan “Faber” ibaresinin kullanımının haksız rekabet teşkil ettiğinin, markasal kullanımı nedeniyle marka hakkına tecavüzün tespiti ile maddi tazminat istemlerine ilişkindir. Dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere, davacı, davalının “Faber” ibaresini kullanımının ticaret unvanı kullanım sınırını aştığını, markasal kullanım olduğu ve bu durumun markasının itibarına zarar verdiğini de iddia etmekte olup, talep ettiği maddi tazminatın hangi ölçüte dayandığı belirtilmemiş olup, temyiz dilekçesinde marka hakkına tecavüz nedeniyle tazminat isteminde bulunduğunu iddia etmektedir. Hükme esas alınan bilirkişilerce de davalı kullanımının markasal nitelikte olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Bu durumda mahkemece davacıya maddi tazminat talebinin dayanağının açıklattırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının talepleri karşılanmaksızın hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, hükmün bozması gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

9. İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 04.04.2019 tarihli ve 2018/475 Esas, 2019/114 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak, davacının markaya tecavüz iddiasını ve bundan kaynaklanan taleplerini ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu hâline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı, dava konusu edilen taleplerinin yanı sıra dava konusu edilmeyen farklı talepleri hakkında da karar verilmesine ilişkin ıslah talebinin kabulü mümkün olmadığından marka hakkına tecavüz edilip edilmediği konusunda değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirket tarafından dava dilekçesinde ileri sürülmeyen ve talep edilmeyen hususların ıslah dilekçesiyle talep edilmesi karşısında bu taleplerin mahkemece dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle, davalı vekilinin ilk karara yönelik tüm temyiz itirazlarının Özel Dairece reddedilmesi karşısında davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyizinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

13. Hukuki yarar, dava şartı olduğundan temyiz incelemesi yapılabilmesi için de gerekli bir şarttır.

14. Mahkemece verilen ilk karar taraflarca temyiz edilmiş ve Özel Dairece davalı vekilinin tüm temyiz itirazları reddedilerek karar davacı yararına bozulmuştur. Mahkemece verilen direnme kararı ise sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

15. Davalı vekilinin ilk karara yönelik temyiz itirazları ile direnme kararına yönelik temyiz itirazlarının aynı olduğu görülmektedir. Başka bir deyişle davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz itirazları, Özel Dairece reddedilen daha önceki temyiz itirazlarıdır.

16. Mahkemenin ilk kararını temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen tarafın artık aynı temyiz sebepleri ile direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı vekilinin direnme kararını temyizde hukuki yararı yoktur.

17. O hâlde davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.