ÖZEL DAİREDEN HÜKMÜN TAVZİH EDİLMESİNİN İSTENİLMİŞ OLMASI TEMYİZ SÜRESİNİ KESMEZ VEYA DURDURMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Ağu
2018

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/4-2014
KARAR NO   : 2018/1167

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
TARİHİ                         : 11/10/2016
NUMARASI                 : 2015/83 - 2016/50
DAVACI                       : N.E.
DAVALI                       : Maliye Bakanlığı vekili Av. G.Y.
İHBAR OLUNANLAR : 1- E.K.
                                       2-S.K.
                                       3- M.A.D.
                                       4- J.A.Y.

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince; 

“DAVA : Dava dilekçesinde özetle; T..B Personeli Sigorta ve Emekli Sandığı Vakfı’ndan dava dışı Av. N.D. tarafından davacıların murisi Naciye A. aleyhine avukatlık ücreti nedeniyle alacak davası açıldığını, kesinleşen karara göre alacağın 10.780,00-TL olduğunun saptandığını; ancak, taşkın ve ölçüsüz biçimde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, kaldırma istemleri reddedildiğini, tedbir konulan mevduatlar ve taşınmazlardan yararlanmalarının engellendiğini, Yasanın açık hükmüne aykırı davranıldığını, fazla ödenen miktarın bozma kararı üzerine tahsil edilebildiğini belirterek şimdilik 10.000,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

CEVAP : Cevap dilekçesinde, davanın süresinde açılmadığı ve sorumluluk koşullarının da oluşmadığı savunulmuştur.

GEREKÇE : Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğu hukuksal nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

Hakimlerin hukuki sorumluluğu HMK'nun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa'da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.

Somut olayda, verilen tedbir ve devamına yönelik kararlar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.

Dava ile ilgili dosyalar getirtilip incelenmiştir.

Davacı yan taşkın ve ölçüsüz biçimde verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle zarara uğradığını bildirerek iş bu tazminat davasını açmıştır. Gerek 1086 sayılı HUMK gerekse 6100 sayılı HMK’da haksız ihtiyati tedbir kararı verilmesi halinde açılacak tazminat davasının lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf aleyhine açılabileceğini hükme bağlamıştır.

İlk derece mahkemesinin kararları ve yine temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlar; nispi birer değer yargısı niteliğindedir. Yargısal işlemlerin özünde mevcut bulunan farklı kabul ve yorumlar olağan sayılmalıdır. Hukuki süreç bu şekilde tamamlanmaktadır. Tazminat istemi yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde, özel amaç ile davranıldığı yönünde bir delil bulunmamaktadır. Sınırlı ve sayılı hukuki sorumluluk nedenlerinden hiç birisi mevcut değildir. Şu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekir. 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken artırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda gösterilen nedenle; 

1- HMK.'nun 46. maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın esastan REDDİNE,

2- HMK.'nun 49. maddesine göre takdiren 700,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline,

3- Alınması gereken maktu 29,20-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70-TL harcın düşümü ile kalan 1,50-TL'nin davacıdan tahsiline,

4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir olunan 3.500,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,”

Dair oybirliği ile verilen 11.10.2016 gün ve 2015/83 E., 2016/50 K. sayılı karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek dosyadaki belgelerin okunmasından sonra gereği görüşüldü: 

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. 

Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle, gerekçeli kararın davacıya 30.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği, bunun üzerine davacı tarafından verilen 15.12.2016 havale tarihli dilekçe ile Özel Daireden hükmün tavzih edilmesinin istendiği, Özel Dairece tavzih talebi ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi üzerine davacı tarafından 30.12.2016 tarihli dilekçe ile hükmün temyiz edildiği, temyiz harcının da aynı tarihte yatırıldığının anlaşılması karşısında, davacının temyiz isteminin süresinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 47. maddesinin birinci fıkrasında ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15. maddesinde hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine açılan tazminat davasında ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay ilgili hukuk dairelerince verilen kararların temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı düzenlenmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361. maddesinin birinci fıkrasına göre temyiz süresi, kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren iki haftadır. 

Somut olayda Özel Daire kararı, davacıya 30.11.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, karar davacı tarafından 30.12.2016 tarihinde verilen dilekçe ile temyiz edilmiştir. 

Davacıya 30.11.2016 tarihinde yapılan tebligat usulüne uygun olarak yapılmış geçerli bir tebligat olup, temyiz süresinin bu tarihten başlayacağında kuşku bulunmamaktadır. Davacı tarafından verilen 15.12.2016 havale tarihli dilekçe ile Özel Daireden hükmün tavzih edilmesinin istenilmiş olması, temyiz süresinin kesilmesini veya durmasını gerektiren bir sebep değildir. 

Bu durumda davacı, 30.11.2016 tarihinde tebliğ almış olduğu kararı yasal temyiz süresi geçtikten sonra 30.12.2016 günü temyiz etmiş olmakla, temyiz istemi süresinde değildir. Bu nedenle davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 361. maddesi gereğince yasal süre geçtikten sonra verilen temyiz dilekçesinin REDDİNE, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.06.2018 gününde ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda bulunan 21 üyenin 20'si REDDİNE, 1'i ise GERİ ÇEVİRME yönünde oy kullanmışlardır.