SES KAYDI, ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLİP HUKUKA AYKIRI YOLLA ALINDIĞINDAN HÜKME ESAS ALINAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Tem
2017

Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

T.C.
TOKAT
AİLE MAHKEMESİ

ESAS NO       : 2014/669 
KARAR NO    : 2015/378

DAVA                 : Boşanma
DAVA TARİHİ    : 05/12/2014
KARAR TARİHİ : 09/07/2015
KAR.YAZ.TRH   : 10/07/2015

Mahkememizde görülmekte bulunan Boşanma davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili Mahkememize sunduğu 05/12/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların 18/09/2011 tarihinde evlendiklerini, evliliklerinden bir çocuklarının olduğunu davalının evlilik birliğinin temelini tekil eden sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve davacıyı Ömer Ö. isimli şahısla aldattığını, davacının başka bir şekilde ispat etme şahsı olmayan bu durumu telefonuna kaydettiğini, söz konusu set kayıtlarının halen davacının telefonunda kayıtlı olarak bulunduğunu, söz konusu ses kayıtlarında davalının davacıyı aldattığını kabul ettiğini, ayrıca söz konusu aldatma olayını ailesinin de bildiğini söylediğini, ayrıca aldatma olayının ortaya çıkması ile sevgilisi ile kendisinde bulunan çocuğunu da bırakarak Erzincan'a kaçtıklarını beyan ettiğini, şuanda davalının müşterek evi terk ettiğini ve baba evine taşındığını, davacı açısından söz konusu evliliğin devamının mümkün olmadığını, müşterek çocuğun halen davalı yanında bulunduğunu, davalının söz konusu aldatma olayından sonra çalışmayı bıraktığını ve ailesinin yanına taşındığını, davalının Elif İpek'in ihtiyaçlarını karşılama şahsının da bulunmadığını, ayrıca ailesinde de tek kişinin çalıştığını ve kaldığı yerin kalabalık olduğunu, çocuğun bu fiziki şartlarda sağlıklı bir şekilde büyüme şansı bulunmadığını, davalının davacıyı aldattığını, olayın ortaya çıkması ile sevgilisi ile birlikte çocuğunu bırakarak Erzincan'a kaçtığını, işten ayrıldığını, ailesinin yanına yerleştiğini ve ailenin bu aldatma olayına ses çıkarmayarak onay verdiğini belirterek, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesine, davacı lehine 25.000TL maddi ve 70.000TL manevi tazminata hükmedilmesine, yine davacı için 500.00 TL nafakaya ve çocuk için de 500.00 TL nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davacı vekili duruşmada dava dilekçesini tekrar etmiştir.

Davalı Mahkememize sunduğu 30/12/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde zikredilen olayların varit olmadığını, kendisinin kimse ile görüşmediğini, kimse ile Erzincan'a gitmediğini, dilekçede ismi geçen şahısla münasebetinin olmadığını, davacı tarafın bahsettiği ses kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını, davacının kendisini hamileyken yerlerde sürüklediğini, şiddet uyguladığını, evliliğin devamında şiddete devam ettiğini, sürekli çocuğunu elinden alacağını, çocuğu kendisine göstermeyeceğini ifade ederek tehdit ettiğini, davanın reddine, mahkeme boşanmaya karar verecek olursa 50.000TL maddi 50.000TL manevi tazminat ile kendisi için aylık 500.00TL, müşterek çocuk için de 500.00TL nafakaya hükmedilmesini talep ettiğini belirtmiştir. 

Davalı vekili Mahkememize sunduğu 10/02/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; davacının hukuka aykırı olarak elde ettiği ses kaydına dayandığını, ses kaydının araç içinde zorla alındığını, davacının ses kaydını yaptıktan sonra ailelerin görüştüğünü, davacı ve ailesinin bu görüşmelerde davalıyı affettiklerini birarada yaşamak istediklerini ifade ettiklerini ve tarafların barıştıklarını, davacının eş olarak üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, sürekli eve geç geldiğini, evde olduğu saatlerde de internetle meşgul olduğunu, davacının müşterek evi otel olarak kullandığını, evin giderlerini de davalının ailesinin karşıladığını, davacının davalının banka ve maaş kartlarını da kullandığını, taraflar ayrılmadan önce çekilen 9.000TL kredi ile davacının tüm banka borçlarının ödendiğini, banka kredisini davalının ailesinin ödediğini, davacının davalıyı müşterek haneden kovduktan sonra banka kartını iade etmişse de davacının kullandığı kredi kartının da 1.600TL borcu olduğunu, davacı ile müşterek çocuğun haftada iki üç defa görüştüğünü, davacının müşterek görüşme isteklerini her zaman yerine getirildiğini, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.

Davalı vekili duruşmada cevap dilekçesini tekrar etmiştir.

Davalı asil Mahkememizin 26/05/2015 tarihli duruşmasında; davanın reddini talep etmiş ise de boşanmayı istediğini, müşterek çocuğun velayetinin tarafına verilmesini talep ettiğini, müşterek çocuğun tarafına verilmesi halinde nafaka talep ettiğini, kendisi için nafaka ve tazminat talep etmediğini, bu taleplerinden vazgeçtiğini beyan etmiş, beyanını imzası ile tasdik etmiştir. 

Davacı tanığı Ahmet I. Mahkememizin duruşmasında; "...Davacı amcamın oğlu olur, tarafları bu nedenle tanıyorum, davacı bana eşinin kendisini aldattığını söyledi, ben de emin olup olmadığını sordum, o da eşinin kendisine itiraf ettiğini söyledi, babamla birlikte Elif'in babası Ahmet abi ile konuştuk, Ahmet abi de olayları kabul ederek "sizin yüzünüze bakacak durumum yok" diye bize söyledi, bu olayın ortaya çıkmasından sonra taraflar ayrıldılar, müşterek çocukları Nil annesi ile birlikte kalıyor, davalı da babasının evinde kalıyor, bu evde aynı zamanda davalının büyük dedesi ve amcaları da kalıyor diye biliyorum..."demiştir

Davacı tanığı Adem I. Mahkememizin duruşmasında; "... Davacı kardeşim olur, tarafları bu nedenle tanıyorum, davalı işyerinde sürekli erkeklerle görüşüyormuş, davacı davalının kendisini aldattığını öğrenince davalı Ömer Ö. isimli aynı işyerinde çalıştığı şahıs ile Erzincan'a gitmiş, babası ve ağabeyi de hemen arkasından gidip geri getirmişler, bu olaylar ortaya çıktıktan sonra da taraflar ayrıldılar, davalı başlangıçta bu kişi ile ilişkisini kabul etti, daha sonra boşanma aşamasında inkar etmeye başladı, bu olaylar ortaya çıkınca davalının ailesi ile görüşüp olaylar daha fazla büyümeden müşterek çocuğun velayetini vermeleri halinde tarafların anlaşmalı olarak boşanabileceklerini söyledik, ancak davalının ailesi bunu kabul etmedi, elinizden geleni yasal olarak yapın dedi, çocuk annesi ile birlikte babasının evinde kalıyor, kaldığı ev ahşap bir binadır, bakımsız bir yerdir, aynı evde ağabeyi, yengesi, amcası ve dedeleri de kalıyor, bu kalabalık ortamda yeteri kadar çocuğa bakılabilmesi mümkün değildir, velayet davacıya verilirse kardeşimle birlikte annem ve babam çocukla ilgilenirler, kaldıkları ev hijyenik bir evdir, kardeşim çalışıyor, annem ve babam çalışmıyor ..." demiştir.

Davacı tanığı Orhan Z. Mahkememizin duruşmasında; "... Davalının çalıştığı işyerinin yöneticisiyim, işyerine gittiğimde davalının işten çıkışını aldığını öğrendim, aynı gün yine bizim personelimiz olan Ömer Ö. isimli şahıs da çıkış aldı, Elif ve Ömer Ö. arasında ilişki olduğu yönünde işyerinde dedikodular duyuyordum, davacı vekilinin talebi ile soruldu; davalı işten ayrıldıktan sonra gelişen olaylar hakkında bir bilgim yoktur..." demiştir.

Davalı tanığı Aynur Ç. Mahkememizin duruşmasında; "...Davalı yeğenim olur, tarafları bu nedenle tanıyorum, taraflar arasındaki evlilik birliği bir türlü oturmadı, daha önce de birçok defa ayrılma kararı aldılar, ayrılmalarına neden olan son olaydan sonra ben davacı ile görüştüğümde davacı bana "ben böyle bir şansı bir daha ele geçiremem" dedi, davalının Erzincan'a gitmesi gibi bir durum söz konusu değildir, karşı taraf iftira atmaktadır, bu olaylar yaşandıktan sonra da davacının annesi tarafları barıştırmak için çabaladı, davacı da barışmayı kabul etti, hatta yeni bir ev bile bakıldı, daha sonra davacı vazgeçti, bu süreçte sürekli tutarsız davranışlar sergiledi, taraflara evlilik birliktelikleri boyunca ekonomik konularda sürekli yardımcı olduk, çocuğa annem bakmaktadır, benim çocuklarıma da o baktı, çocuğun bulunduğu ortam temiz ve hijyenik bir ortamdır, dava açıldıktan sonra da davacı anlaşarak boşanmayı kabul etti, müşterek çocuğun velayetini istedi, ancak şart olarak da çocuğa annesinin bakması şartını ileri sürdü, bu da olmadı.." demiştir.

Davalı tanığı Mustafa M. Mahkememizin duruşmasında; "...Davalı kardeşim olur, tarafları bu nedenle tanıyorum, tarafların ayrıldıkları gün davacı benim yanıma geldi, kardeşimin kendisini aldattığını söyledi, ben de bunun olmayacağını o kişinin arkadaşım olduğunu söyledim, bunun üzerine kardeşimin görüşme kayıtlarını çıkartmamı istedi, benim adıma kayıtlı olan ancak kardeşim olan davalı tarafından kullanılan 0 531 ... .. 11 nolu telefondaki görüşme kayıtlarını çıkarttım, kayıtlarda kardeşimin arkadaşım olan Ömer Ö. isimli kişi ile görüşmeleri vardı, bunun üzerine Ömer Ö. ile görüştük, Ömer Ö. kendisinin davalı ile görüşmediğini, sadece Elif'in bir arkadaşı ile görüştüğünü, bu yüzden Elif'in telefonunu aradığını, Elif'le herhangi bir ilişkisinin olmadığını söyledi, ben de bu durumu davacıya anlattım, ayrıca kardeşimin Erzincan'a gitmesi gibi bir olay da söz konusu değildir..." demiştir.

Davalı tanığı Ahmet M. Mahkememizin duruşmasında; "...Davalı kızım olur, tarafları bu nedenle tanıyorum, tarafların geçimsizliği daha çok başlangıçta ekonomik nedenlere dayanıyordu, bizler maddi ve manevi olarak kendilerine her türlü desteği verdik, taraflar evlendikten üç dört ay kadar sonra da kızım çalışmaya başladı, daha önce de aralarında üç dört defa kavga olayı yaşanmıştı, bir defasında kızımın boynundaki kızarıklıkları gördüm, o zaman kızım hamileydi, bu olaydan sonra da taraflar uzunca bir süre birarada yaşadılar, tarafların ayrılmalarına neden olan son olayda davacı kızımın iş arkadaşı ile mesajlaştığını iddia etti ve ayrılmak istediğini söyledi, aslında taraflar anlaşarak boşanma hususunda anlaşmışlardı, çocuğun velayeti konusunda anlaşamadıklarından dolayı anlaşmalı boşanma gerçekleşemedi, kızımın eşinden habersiz olarak Erzincan'a gitmesi gibi bir durum söz konusu değildir, kızım normalde saat 18.00 gibi işten çıkıyordu, o gün mesaiyi bitirmeden öğle saatleri civarında işten ayrılmış, kızkardeşim bana durumu anlattı, Elif'i getireceğini söyledi, akşama doğru yedi sekiz gibi de Elif'i getirdi, Elif Erzincan'a gitmiş olsaydı o saatlerde eve gelemezdi, davacı ile de bu konuda herhangi bir görüşmemiz olmadı, ayrıca taraflar ayrılmadan yaklaşık dört ay kadar önce davacı borçlarını kapatabilmek için kızıma kredi çektirdi, bu kredileri bankadaki ek hesapları ben ödedim, kızım bana eşinin sürekli internetle uğraştığını söyleyince ben de onun e-mail adresini istedim, davacının e-mail adresini internette sorguladığımda birçok arkadaşlık sitesine üye olduğunu öğrendik, ayrıca davacı bu sitelere kızımı da üye yapmış, onunla ilgili olarak da Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk, davacı asilin talebi ile soruldu; kızımın işten ayrıldığı gün 26 Kasım 2014 'dür .." demiştir.

Davalı tanığı Derya A. Mahkememizin duruşmasında; "...Davalı eski işyerinden arkadaşımdır, bu nedenle tanıyorum, tarafların geçimsizliğine ilişkin bilgi sahibi değilim, Elif'le aynı fabrikada birlikte çalışıyorduk, ben onun bir terbiyesizliğini veya ahlaksızlığını görmedim.." demiştir.

Davalı tanığı Bedrettin K. Mahkememizin duruşmasında; "...Tarafları komşum olmaları nedeni ile tanıyorum, geçimsizliklerine ilişkin birebir doğrudan görgüye dayalı bilgim yoktur, ara sıra davalı bize gelip ağlayıp eşi ile geçinemediğini anlatıyordu, tarafların ayrılmalarına neden olan son gelişmede davacı benimle görüşmek istediğini söyledi, kendisi ile özel olarak görüştüğümde Elif'in kendisini aldattığını ve ayrılmak istediğini söyledi, ben davalının ahlaksız bir yaşam sürdüğünü görmedim, duymadım, kendi kızlarımı da tarafların evlerine gönderiyordum, böyle bir şey olsaydı bunu yapmazdım, tarafları barıştırmak istedim, bu maksatla davacı ile konuştum, konuştuktan yaklaşık bir hafta kadar sonra davacı eşi ile barışabileceğini ancak ailesinin rızasının olmadığını söyledi, davacı vekilinin talebi ile soruldu; her iki taraf da bana davada tanıklık yapmam konusunda talepte bulunmuşlardı, ben tercihimi davalıdan yana kullandım .." demiştir.

Davacı tarafından sunulan ses kayıtlarının çözümü için dosya teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi ses kayıtlarını içeren CD'nin çözümünü yaparak 2/04/2015 tarihinde raporunu Mahkememize ibraz etmiştir.

İlgili GSM operatörlerine müzekkere yazılarak telefon kayıtları dosyaya celbedilmiştir. 

Dosya Mahkememiz bünyesinde görevli psikolog bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırılmıştır. Bilirkişinin Mahkememize sunduğu 18/06/2015 havale tarihli raporunda; tarafların yaklaşık olarak altı aydır ayrı yaşadıkları ve de küçüğün davalı ile ikamet ettiği, davalının ailesi ile kurmuş olduğu yeni düzene alışmış olduğu, uzun süredir de davalının çalıştığı dönemler de dahil olmak üzere birebir bakım ve gözetimini davalının annesinin sağladığı, davalının şuan çalışmadığı, küçüğün takvim yaşı itibari ile halen birebir anne bakım ve gözetimine ihtiyacının olduğu, davalının çocuğun velayetini istediğini ve de bu durumu anlamlı gerekçelere dayandırarak ifade ettiği, davalının küçüğü ihmal ya da istismar ettiğine dair bir bulgunun dikkati çekmediği, davalının küçüğü bakıp, gözetebilecek, geleceğini planlayabilecek yeterlilikte olduğu, davalının küçüğün bakım ve gözetimini sağlamasını engelleyebilecek bir anormalliğe sahip olmadığı, davacının da küçüğün velayetini istediği ancak yoğun çalıştığı, velayet kendisine verildiği takdirde küçüğe davacının annesinin bakacağını belirttiği, küçüğün annesi varken özellikle ile birliği küçüğü ihmal ettiğine yönelik anlamlı somut bir gerekçe yokken küçüğün annesinden ayrılmasının küçüğün menfaatlerini zedeleyebileceği gözönüne alındığında Sezai-Elif I. çiftinin müşterek çocukları Nil İpek'in özellikle takvim yaşı da dikkate alındığında zihinsel, ruhsal, ahlaki, duygusal, sosyal, kişisel, fiziksel gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesi için velayetinin davalı anneye verilmesi, davacı baba ile de kişisel ilişki düzenlenmesinin çocuğun yüksek menfaatine olacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

Taraflara ait nüfus aile kayıt tablosunun incelenmesinde; tarafların 18/09/2011 tarihinde evlendikleri, evliliklerinden Tokat 27/10/2012 doğumlu Nil İpek isimli müşterek bir çocuklarının bulunduğu anlaşılmıştır.

Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının tespiti için yazılan müzekkere cevaplarında; davacının tezgahtar olduğu ve 1.000TL maaş aldığı, davalının ise ev hanımı olduğu ve çalışmadığı bildirilmiştir.

Dava TMK'nun 166/1. maddesinde yazılı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasıdır. Davacı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının kusurlu olduğunu iddia etmiş, davalı ise başlangıçta davanın reddini talep etmiş, daha sonra ise boşanmayı istediğini ve müşterek çocuğun velayetinin tarafına verilmesini talep ettiğini beyan etmiştir.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 18/09/2011 tarihinde evlendikleri, evliliklerinden Tokat 27/10/2012 doğumlu Nil İpek isimli müşterek bir çocuklarının bulunduğu, davalının aynı işyerinde birlikte çalıştığı Ömer Ö. isimli şahıs ile duygusal yakınlık kurmak sureti ile sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşılmaktadır.

Davalı taraf her ne kadar davacının yukarıda belirtilen iddialarını kabul etmediğini beyan etmiş ise de dinlenen tanık beyanları, dosya arasındaki telefon görüşmelerine ilişkin HTS kayıtları ve özellikle dosyaya sunulan CD içerisindeki doküman ortamına da aktarılan iki taraf arasındaki diyaloğun bulunduğu konuşmalar birlikte değerlendirildiğinde davalının bu savunmasına itibar edilmemiştir.

Davalı taraf ses kaydının kendi rıza ve isteği dışında gizlice elde edildiğini, bunun hukuka aykırı olduğunu delil değerlendirilmesinde dikkate alınmaması gerektiğini beyan etmiş ise de Yargıtay 2 HD nin 2007/17220 E, 2008/13614 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere aile hayatına ilişkin konularda taraflar her türlü delile dayanabileceğinden ve aile hayatını ilgilendiren konular özel yaşama müdahale olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından dosyaya sunulan CD kayıtları kusur değerlendirilmesinde dikkate alınmıştır.

Müşterek çocuğun yaşı, ayrılık süresince anne ile kalmış olması, aldırılan bilirkişi raporu dikkate alınarak müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesinin çocuğun yüksek yararına olacağı değerlendirildiğinden tarafların müşterek çocukları Nil İpek'in velayeti annesine bırakılmıştır.Velayet hakkı kendisine verilmeyen baba da TMK.nun 182/2. maddesi uyarınca çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak durumunda olduğundan; tarafların ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, davacının müşterek çocuk için tedbir ve iştirak nafakası ödemesine karar verilmiştir.

Diğer taraftan boşanmaya neden olan olaylarda kusursuz olan davacının menfaatleri boşanmadan dolayı zedelenecek en azından eşinin olası maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Bu nedenle tarafların ekonomik durumları,davalının kusurunun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacının TMK.174/1.maddesine dayalı maddi tazminat talebi kısmen kabul edilmiştir. Yine davalının sadakat yükümlülüğüne uymamak şeklindeki kusurlu hareketleri aynı zamanda davacının kişilik haklarına bir saldırı teşkil etmektedir.Bu nedenle yine tarafların ekonomik durumları, davalının kusurunun ve davacının kişilik haklarına gerçekleştirdiği saldırının ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacının TMK.174/2.maddesine dayalı manevi tazminat talebi de kısmen kabul edilmiştir.

Davacı taraf her ne kadar nafaka talebinde bulunmuş ise de; tarafların sosyal ve mali durumlarının araştırılmasına ilişkin raporlar ve tanık beyanlarından davalının çalışmadığı, davacının ise çalıştığı, 1.000TL civarında maaş aldığı anlaşılmaktadır. Dolayısı ile boşanmaya neden olan olaylarda davacı her ne kadar kusursuz olsa da boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından davacının nafaka talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı da maddi manevi tazminat ve nafaka talebinde bulunmuştur. Davalı bu taleplerinden Mahkememizin 26/05/2015 tarihli celsesinde feragat ettiğinden bu talepleri yönünden feragat nedeni ile red kararı vermek gerekmiştir. 

Yukarıda açıklanan tüm bu sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Ayrıntısı gerekçede açıklandığı üzere;

1- Davanın KABULÜ ile davacı Tokat ili M.G. Mah.Köy Cilt No: .. Hane No:..'de nüfusa kayıtlı (T.C.Kimlik No: 1.........4 BSN: ..) olan H. ve N. oğlu, Sivas 22/12/.... doğumlu SEZAİ I. ile davalı Tokat ili M.B. Mah.Köy Cilt No: .. Hane No: ..'de nüfusa kayıtlı iken evlenmekle Tokat ili M.G. Mah.Köy Cilt No: .. Hane No: ..'deki sıraya giden (T.C.Kimlik No: 5.........4 BSN:...) olan A. ve S. kızı, Tokat 30/04/.... doğumlu ELİF I. (M.) 'nun Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMALARINA,

2- Tarafların müşterek çocukları 27/10/2012 doğumlu Nil İpek'in velayetinin davalı anneye verilmesine, 

3- Velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında babalık duygularının tatmini ve çocuğun/çocukların ruhi ve fiziksel gelişimi/gelişimleri için;aynı şehirde oldukları takdirde her ayın 1. ve 3. Cumartesi sabah saat 10.00 dan Pazar akşam saat 18.00’e kadar, dini bayramların 2. günü sabah saat 10.00'dan akşam saat 18.00'a kadar, her yılın Temmuz ayının 1.günü saat 10.00’den 31 Temmuz günü saat 18.00’e kadar; tarafların ayrı şehirde yaşamaları halinde çocuğun/çocukların okul durumunu etkilememek şartıyla; sömestr tatilinin MEB tarafından belirlenecek ilk bir haftası 7 gün ilk gün sabah saat 10.00’dan 7. gün saat 18.00’e kadar, dini bayramların 2. günü sabah saat 10.00'dan akşam saat 18.00'a kadar, her yıl 1-30 Ağustos tarih/leri arasında ilk gün saat 10.00’dan son gün saat 18.00’e kadar müşterek çocuğun babaya teslimi suretiyle müşterek çocuk ile baba arasında şahsi ilişki tesisine,

4- Velayeti anneye verilen müşterek çocuk için aylık 150.00TL tedbir nafakasının dava tarihinden kararın kesinleşeceği tarihe kadar geçerli olmak ve tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren hükmedilen nafakaların iştirak nafakası olarak devamına, 150.00 TL iştirak nafakasının tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydı ile davalıdan alınarak müşterek çocuğa velayeten davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 

5- Davacının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, 

6- Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.000TL maddi tazminatın kararın kesinleşeceği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 

7- Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.000 TL manevi tazminatın kararın kesinleşeceği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 

8- Davalının tazminat ve nafaka taleplerinin feragat nedeni ile reddine, 

9- T.M.K. 353 ve Velayet ve Vesayet Tüzüğünün 4. mad.gereğince; çocuğa ait mal varlığı varsa dökümünü gösteren bir defter vermek ve bu mal varlığında veya yatırımlarda gerçekleşen önemli değişiklikleri bildirmek için velayet hakkı kendisine verilen anneye kararın tebliğinden itibaren 1 ay süre verilmesine, bu konuda anneye ihtarat yapılmasına ( ihtarat vekile yapıldı) 

10- Alınması gerekli 27.70TL harçtan peşin alınan 25.20TL harcın mahsubu ile bakiye 2.50TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,

11- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan ve mahsup edilen 25.20TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

12- Davacı tarafından yapılan 216.20TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

13- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,

14- Davacı tarafından yatırılan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

15- Davalı tarafından yatırılan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,

16- Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 1.500TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 

Dair, yapılan açık yargılama sonunda davacı asil ve vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, davalı asilin yokluğunda, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/07/2015

 

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2015/24662         2017/3311

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ              : Boşanma
TEMYİZ EDEN          : Taraflar

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, velayet yönünden, davalı kadın tarafından ise, hükmün tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kadına kusur olarak yüklenen sadakatsizlik vakıasının güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğunun ve davacı erkek tarafından dosyaya sunulan ses kayıtlarına ilişkin CD'nin, kadının "özel hayatının gizliliği" ihlal edilmek suretiyle hukuka aykırı yolla elde edildiği bu nedenle hükme esas alınamayacağı ancak dosyada bulunan diğer delillerden davalı kadının güven sarsıcı davranışta bulunduğunun anlaşılmasına göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00'şar TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.03.2017 (Pzt.)

Başkan                                Üye                     Üye                     Üye                   Üye
Ömer Uğur Gençcan          A.İnci Özden        İnci Aytaç           Harun Can         Erdem Şimşek

BİLGİ : Ayrıca bkz. http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/bosanmada-hukuka-aykiri-elde-edilen-delil