SIRA CETVELİNE İTİRAZ EDİLMESİ HALİNDE PARANIN NEMALANDIRILARAK ALACAKLIYA ÖDENMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


11 Nis
2018

Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ADANA
1. İCRA HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO       : 2015/1125 Esas
KARAR NO    : 2016/380

GEREKÇELİ KARAR

DAVA                               : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)
DAVA TARİHİ                  : 28/12/2015
KARAR TARİHİ               : 24/05/2016
KARAR YAZILIŞ TARİHİ : 30/05/2016

Mahkememizde görülmekte bulunan Şikayet (İcra Memur Muamelesi) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesi ile Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2008/23.4 E. sayılı dosyası ile davalı borçlu ile müvekkili banka arasında genel kredi ve teminat sözleşmesi düzenlendiğini borçlunun borcunu ödememesi nedeniyle takip başlatıldığını, 01/04/2008 tarihli talepleri doğrultusunda borçlulara ait taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz şerhi konulduğunu, 01/04/2008 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiğini ve itiraz etmediklerini, takibin kesinleştiğini Antakya 1. İcra Müdürlüğünün 2008/7.9 talimat sayılı dosyasından borçlu Mahmut K.'a ait taşınmazın 226.000,00 TL bedelle satıldığını ve satış işleminin kesinleşmesinin ardından satış bedelinden tapu harçları düşülerek geriye kalan 222.610,00 TL lik satış bedelinin Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2008/23.4 E. sayılı dosyasına gönderildiğini, takip dosyasına gelen satış bedelinin derece kararı yapılacağından dolayı ödeninceye kadar nemalandırılmasına ilişkin taleplerinin icra müdürlüğü tarafından yerinde görülerek satış bedelinin nemalandırılmasına karar verildiği, 18/01/2010 tarihli derece kararı yapılarak ilgililere tebliğe çıkarıldığını, derece kararına itiraz edilmesi üzerine Adana 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/457 E 2012/685 K sayılı ilamı ile derece kararına itirazın reddine karar verildiği ve Yargıtay 23. H.D nin 2013/1221 E, 2013/2038 K sayılı ilamı ile onandığını ve kararın kesinleştiğini, icra müdürlüğünce dosya içerisinde bulunan ve nemalandırılmış olan satış bedeli harçlarının kesilerek kendilerine ödendiğini, satış bedelinin nemalandırılması sonrasında oluşan 41.153,87 TL bedelli nema tutarının ödenmediğini, 14/06/2013 tarihli müdürlük kararında İİK'nunda derece kararı yapılan paraların nemalandırılmasına ilişkin bir madde olmadığından bahisle satış bedelinin nemasına ilişkin 41.153,87 TL'nin hazineye irat kaydedilmesine karar verildiğini, 18/01/2010 tarihli derece kararının 2. maddesinde 220.610,00 TL satış bedelinin neması ile birlikte sıra cetvelinin 1. sırasında yer alan Adana 14. İcra müdürlüğünün 2008/23.4 E. sayılı dosyasının alacaklısına ödenmesine karar verilmiş olmasına rağmen 14/06/2013 tarihli kararda satış bedelinden elde edilen nemanın hazineye irat kaydedilmesine karar verildiğini, icra müdürlüğünün 18/01/2010 tarihli derece kararının isabetli olduğunu, icra müdürlüğünün yapmış olduğu derece kararı hatalı olsa dahi bu hatanın düzeltilmesinin icra hakimliğince mümkün olduğunu, davanın kabulü ile Adana 14. İcra Müdürlüğünün 14/06/2013 tarihli kararının ve bu karara ilişkin memur muamelesinin iptaline, 18/01/2010 tarihli derece kararında satış bedelinin neması ile birlikte ilk sıradaki haciz alacaklısına ödenmesine karar verildiğinden takip dosyası içinde bulunan toplam 41.153,87 TL bedelli nemanın ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Hazine Vekili İcra Müdürlüğü kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkememizce verilen 22/07/2014 Tarih 2013/458 E. - 2014/401 karar sayılı ilamımız ile davacının davasının kabulüne Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2008/23.4 sayılı dosyasından 14/06/2013 tarihli ret işleminin usul ve yasaya aykırı olduğundan iptaline dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Başkanlığının 25/05/2015 Tarih ve 2015/4678 E. - 2015/14165 K. Sayılı ilamı ile bozulması üzerine esasın 2015/1125 sıra numarasına kaydı yapılarak bozmaya ve red kararına uyulmasına karar verilmiştir. 

Yargıtay ilamında belirtildiği üzere ; Genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, hacizli taşınmazın satıldığı ve ihalenin kesinleştiği, düzenlenen sıra cetveline itiraz edilmesi üzerine satış bedelinin alacaklılara ödenmediği ve icra müdürlüğünce bankaya yatırılarak nemalandırıldığının anlaşıldığı, İİK.nun 140 vd. maddelerinde sıra cetveline itiraz edilmesi halinde icra müdürlüğünce alacaklılara ödenmeyen paranın nemalandırılacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığını, İİK.nun 134/5. maddesinde yer alan nemalandırmaya yönelik düzenleme ise ihalenin feshi davası açılması halinde ihale bedelinin icra müdürlüğünce nemalandırılması hakkında olup, ihalenin kesinleşmiş olduğu somut olayda uygulanmasına imkan bulunmadığını, buna göre sıra cetveline itiraz edilmesi nedeniyle alacaklıya ödenmeyen paranın icra müdürünce banka hesabına yatırılması sonucu elde edilen faiz gelirinin alacaklıya ödenmesinin yasal dayanağı olmayıp, nemalandırma sonucu elde edilen para hazineye ait olduğu mahkemece şikayetin reddi yerine kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan bahisle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca bozulmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından 30/07/2015 tarihinde karar düzeltme talebiyle dosya Yargıtay 12. Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03/12/2015 tarih 2015/27841 E 2015/30405 K sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine dair karar verilmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Başkanlığının 25/05/2015 Tarih ve 2015/4678 E. - 2015/14165 K. sayılı bozma ilamına ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03/12/2015 tarih 2015/27841 E 2015/30405 K sayılı ret kararına uyulmasına karar verilmiştir.

İİK.'nun 134/5. maddesine göre, "ihalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur. Hükmü getirilmiştir. 

Somut olayda icra müdürünün sıra cetvelinin devamı süresince paranın İİK 134/5 maddesindeki uygulamaya paralel olarak nemalandırılmasına karar verdiğini, bu paranın aslı hak sahibine ödendikten sonra nemasının hazineye irat kaydedilmesine karar verilmesinin hukuka uygun olduğu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Başkanlığının 25/05/2015 Tarih ve 2015/4678 E. - 2015/14165 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere İİK.'nun 134/5 maddesinde yer alan nemalandırmaya yönelik düzenlemenin ihalenin feshi davası açılması halinde ihale bedelinin icra müdürlüğünce nemalandırılması hakkında olduğu, Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2008/23.4 Esas sayılı dosyasından yapılan ihalenin kesinleştiğinin anlaşıldığı ve İİK.'nun 134/5 maddesinin somut olayda uygulanması imkanının bulunmadığından, Adana 14. İcra Müdürlüğünün 2008/23.4 E sayılı dosyasından verilen 14/06/2013 tarihli kararda satış bedelinden elde edilen nemanın hazineye irat kaydedilmesine dair kararın iptaline ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 

HÜKÜM : Yukarıda açıklandığı üzere;

Davanın REDDİNE,

Peşin harcın karar ve ilam harcına mahsubu ile bakiye kalan 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 

Davalı tarafından yapılan temyiz başvuru harç gideri 148,8 TL, posta ve tebligat gideri 27,00 TL olmak üzere toplam 175,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

HMK gider avansı yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca davacı tarafından yapılan ve gönderi ücretinin mahsubundan sonra fazla yatan avansın karar kesinleştikten sonra talep sahibinine elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yoksa PTT aracılığı ile adreste ödemeli olarak gönderilmesine,

Davalı tarafından yatırılan gider avansından fazla yatan avansın talep halinde kendisine iadesine,

Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tefhim tarihinden itibaren 10 gün içinde YARGITAY a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2016

 

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2016/25580
KARAR NO    : 2017/16396

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
Adana İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                     : 24/05/2016
NUMARASI             : 2015/1125 - 2016/380
DAVACI                   : Y.V.K. Bankası A.Ş.
DAVALILAR            : K. Orm. Ürn. San. Ve Tic. Ltd. Şti., Maliye Hazinesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Yeliz Aziz Peker tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

İİK'nun 142/a hükmüne, Yargıtay ilamında belirtilen bozma sebepleri çerçevesinde işlem yapılarak karar verilmiş, bozma ile kesinleşen hususların yeniden temyiz sebebi yapılmasına usul hükümleri elvermemiş bulunmasına ve temyiz edilen kararda yazılı gerekçelere göre yerinde olmayan temyiz sebeplerinin reddiyle bozma gereğine ve usule uygun mahkeme kararının İİK.nun 366. ve HUMK.nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 31,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan                 Üye                    Üye                   Üye                    Üye
E. UZUNER          F. ALTINOK       Y. Z. AKSOY     A. TUNCAL        G. HEYBET
                             (M)

Sn. Üye F. Altınok'un Karşı Oy Yazısı : 

Alacaklı Y.. A.Ş vekili 27.03.2008 tarihinde ihtiyati haciz kararı alarak, Adana 14. İcra Müdürlüğü'nün 2008/23.4 sayılı dosyasında borçlular hakkında 31.03.2008 tarihinde toplam 206.452,97 lira alacak için ilamsız icra takibi başlatmış ve takip kesinleşmiştir.

Borçlulara ait taşınır ve taşınmazlara haciz konulmuş, taşınmazlardan 804 sayılı parsel 25.06.2010 tarihinde 213.500- liraya, 805 sayılı parsel 06.11.2009 tarihinde 226.000- liraya ihale edilmiş ve kesinleşmiştir. Taşınmazlar üzerinde başka hacizler de bulunduğundan 14. İcra Müdürlüğü sıra cetveli yapılmasına karar vermiş, alacaklı vekili 07.12.2009 tarihinde sıra cetveli nedeniyle ödeme yapılana kadar nemalandırılmasını talep etmiş, İcra Müdürlüğünce talep kabul edilerek satış bedeli bankaya vadeli hesaba yatırılmıştır.

14. İcra Müdürlüğü 18.01.2010 tarihinde sıra cetveli yapmış, dosya alacaklısının haczi 1. sırada olduğundan satış bedelinin alacaklıya ödenmesine karar vermiş, ancak sıra cetveline itiraz davası açıldığından ödeme yapılmamış, 805 sayılı parselle ilgili sıra cetveline itiraz davası ret edilerek kesinleştiğinden alacaklı vekili 14.04.2013 tarihinde alacağın neması ile birlikte ödenmesini talep etmiş, İcra Müdürlüğünce 14.06.2013 tarihinde, alacağın nemalandırılmasının talep tarihi olan 07.12.2009 tarihinden sıra cetveli yapıldığı 18.01.2010 tarihine kadar alacağın faizi ile birlikte alacaklıya ödenmesine, sıra cetveli yapıldıktan sonraki nemasının, İİK'da sıra cetveli yapıldıktan sonra paranın nemalandırılmasına ilişkin bir madde olmadığından talebin reddine bakiye kalan 41.153,87 liranın hazineye irat kaydına karar vermiştir.

Davacı alacaklı vekili 28.06.2013 tarihinde Adana 1. İcra Hukuk Hakimliği'ne memur kararını şikayet etmiş, 1. İcra Hakimliği 25.06.2016 gün ve 2015/1125/2016/380 sayılı karar ile şikayetin reddine karar vermiş, Dairemizce 28.12.2017 gün ve 2016/25580 - 2017/16396 sayılı kararı ile oy çokluğu ile mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Alacaklının mülkiyet hakkının ihlal edildiği düşüncesiyle onama kararına katılmıyorum.

Davacı alacaklı ihale kesinleştikten sonra sıra cetveli ve sıra cetveline itiraz davası nedeniyle kendilerine ödenmeyen ve nemalandırılan kararı kesinleştikten sonra neması ile birlikte ödenmesini talep etmiş, İcra Müdürlüğü ise, İİK.'da derece kararı yapılan paranın nemalandırılacağına ilişkin bir madde olmadığından satış bedelinin nemasının (41.153,87 lira) hazineye irat kaydedilmesine karar vermiştir.

A.İ.H.S'ne ek 1 nolu protokolün 1. maddesinde mülkiyetin korunması başlığı altında “Her gerçek ve tüzel kişinin usul ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.”

Anayasamızın 90/son maddesinde “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır.”

Anayasamızın 35. maddesinde mülkiyet hakkı başlığı altında “Herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir.”

11. maddesinde “Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.” hükümleri bulunmaktadır.

Anayasa Mahkemesi'nin 16.02.2017 tarih ve 2014/6577 sayılı kararında da belirtildiği gibi mülkiyet hakkının gerçek ve etkili kullanımı, sadece devletin müdahale etmeme ödevine bağlı değildir. Fakat aynı zamanda, özellikle kamu otoritesinin meşru olarak alması gereken önlemler ile kişinin mülkünden etkin bir biçimde yararlanması arasında doğrudan bir bağlantı bulunduğu durumlarda koruyucu pozitif önlemler alınmasını gerektirtiğini ifade etmektedir. Devlet iç hukuk sisteminde mülkiyet hakkının yasalar tarafından tatmin edici bir şekilde korunmasının güvence altına alınması ve hakkına müdahale edilen kişinin, gerekmesi durumunda meydana gelen zararının giderilmesine yönelik talepler dahil olmak üzere hakkını arayabileceği düzeltici mekanizmaların temin edilmesi yükümlülüğü altındadır.

Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında, borçluya ait taşınmazların satışından elde edilen bedelin, dokuz yıl süren sıra cetvelinin kesinleşmesi sürecinde nemalandırılmamış olması nedeniyle borçlu ve alacaklının hak ve menfaatlerini koruyucu ve durumun gerektirdiği tedbirlerin idare tarafından alınmadığı, taşımazların satışından elde edilen paranın, alacaklıya ödendiği ana kadar alacaklının para üzerinde tasarrufta bulunma, parayı kullanma veya paranın değerinin enflasyon karşısında aşınmasını önleyici tedbirler alma imkanının bulunmadığı, tahsil edilen paranın icra müdürlüğünün kontrolü altında bulunduğunu, icra müdürlüğünün ihale bedelini vadeli hesapta tutması gerekirken nemalandırılmama nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle manevi tazminata hükmetmiştir.

Somut olayda ise, ihalenin kesinleşmesinden sonra alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce ihale bedeli vadeli hesaba yatırılarak nemalandırılmış, ancak, İİK'da sıra cetveli yapıldıktan sonra paranın nemalandırılacağına ilişkin bir madde olmadığından alacaklının talebi red edilerek 41.153,87 liranın hazineye irad kaydına karar verilmiştir. Alacaklıya ödenmesi gereken paranın nemasının hak sahibi olan alacaklıya ödenmesi tabiidir. İcra müdürlüğü bu kararı ile alacaklının mülkiyet hakkı açıkça ihlal edilmiştir.

Her ne kadar İİK'da sıra cetveline itiraz edilmesi halinde icra müdürlüğünce alacaklıya ödenmeyen paranın nemalandırılacağına ilişkin bir düzenleme yok ise de, nemalandırılmayacağına veya nemalandırılması halinde nemanın ödenmeyeceğine ilişkin bir düzenleme de yoktur. Hak sahibine ait olan para icra müdürlüğünün kontrolü altındadır.

Alacaklının bu süreçte paranın enflasyon karşısında aşınmasını önleyici tedbirler alma imkanı bulunmadığından bu tedbirleri alma ve mülkiyet hakkını koruma görevi devlete, olayımızda ise icra müdürlüğüne aittir. Kaldı ki, alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce satış bedeli nemalandırılmış, ancak alacaklıya ödenmek yerine hazineye irad kaydedilmiştir.

Böylece alacaklı kendi parasının faizini alamamış zarara uğramış ve mülkiyet hakkı ihlal edilmiştir.

Ayrıca, 804 sayılı parselle ilgili olarak ihale bedeli nemalandırılmış, sıra cetvelinin kesinleşmesinden sonra alacaklıya ödenmemesi üzerine açılan dava sonunda icra hakimliği kararı ile neması alacaklıya ödenmiştir.

O halde, uluslararası sözleşmeler Anayasa ve İcra İflas Kanunu hükümleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi Kararları ve hukukun genel ilkeleri dikkate alınarak ihale bedelinin, sıra cetvelinin yapıldığı tarih ile kesinleştiği tarih arasındaki nemasının alacaklıya ödenmesi gerektiğinden yerel mahkeme kararının bozulması düşüncesindeyim. 28.12.2017

Üye
Feyzi ALTINOK

BİLGİ : "Sıra cetveline itiraz edilmesi halinde oluşan bir nema geliri varsa bu gelir hak sahiplerine ödenmelidir" şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 13 Aralık 2023 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/sira-cetveline-itiraz-edilmesi-halinde-olusan-bir-nema-geliri-varsa-bu-gelir-hak-sahiplerine-odenmelidir