ŞİRKET TARAFINDAN ALINAN ARAÇ HUSUSİ BİR ARAÇ OLSA BİLE UYUŞMAZLIK TİCARET MAHKEMESİNDE GÖRÜLÜR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 Mar
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/19-913
KARAR NO   : 2020/568

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : 
İstanbul 5. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ                        : 30/12/2014
NUMARASI                : 2014/1716 - 2014/2024
DAVACI                      : D. Grup Metal İnşaat Kömür Nakliyat San. Ve Tic. Ltd.Şti. vekili Av. S.K.
DAVALI                      : K. Oto Servis ve Ticaret A.Ş vekili Av. N.Ö.
İHBAR OLUNAN       : B. Otomotiv Pazarlama ve Tic. A.Ş. vekili Av. M.B.

1. Taraflar arasındaki “istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 5. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ve ihbar olunan vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 09.01.2012 harç tarihli dava dilekçesinde; belirlenen model araç için davalı tarafça müvekkiline gönderilen satış teklif ve şartlarına göre, müvekkili şirketin kendi üzerine düşen edimi yerine getirerek ödemenin tamamını 28.09.2011’de tamamladığını, ancak davalı şirket tarafından araç tesliminin 27.10.2011’de yapılabildiğini ve aradan geçen zaman içinde değişen ÖTV oranı farkı olan 23.423,20 TL’nin müvekkilden talep edildiğini ileri sürerek ihtirazı kayıt ile ödenen 23.423,20 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili 20.03.2012 havale tarihli cevap dilekçesinde; taraflar tacir ve dava konusu iş ticari iş olduğundan görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu savunarak davanın görev yönünden ve esas bakımından reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı: 

6. İstanbul 5. Tüketici Mahkemesinin 18.06.2013 tarihli ve 2012/60 E., 2013/631 K. sayılı kararı ile; davalı şirketin vermiş olduğu teklif ile sorumlu olduğu ve meydana gelen gecikme sırasında oluşan ÖTV farkını davacıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 23.423,20TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. 

Özel Daire Bozma Kararı:

7. İstanbul 5. Tüketici Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve ihbar olunan vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 

8. Yargıtay 19. Hukuk Dairesince 19.03.2014 tarihli ve 2014/2799 E., 2014/5377 K. sayılı kararı ile; hakkında hüküm kurulmayan ihbar olunanın temyiz isteminin reddine; davalı vekilinin temyizine yönelik olarak yapılan incelemede ise tarafların sıfatı göz önüne alınarak davaya bakma görevinin ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına, bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

9. İstanbul 5. Tüketici Mahkemesinin 30.12.2014 tarihli ve 2014/1716 E., 2014/2024 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilave olarak, yalnızca tarafların sıfatına bakılarak mahkemenin görevli olup olmadığına karar verilemeyeceği, tüzel kişinin mesleki ve ticari olmayan amaçlarla mal veya hizmet alabileceğinin kanun ile hüküm altına alınmış olduğu, davacı tarafından aracın özel amaçla kullanılacağının bildirilmesi ve aksinin kanıtlanamaması sebebiyle mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi mi yoksa tüketici mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Toplumdaki değişmelere bağlı olarak ülkemizde tüketiciler ile satıcılar arasında çıkan uyuşmazlıkların giderek artması, uyuşmazlıkların çözümünün ise uzmanlık gerektirmesi dikkate alınarak özel nitelikte 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) çıkarılmış ve bu Kanunun uygulanmasından doğan ihtilaflara bakmak üzere de tüketici mahkemeleri (TKHK m. 23) ihdas edilmiştir. 6502 sayılı TKHK 28.11.2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış ve aynı Kanunun 87. maddesi uyarınca yayımlandığı tarihten itibaren altı ay sonra yürürlüğe girmiş ise de, adı geçen Kanunda geçiş hükümlerini düzenleyen geçici madde 1/2. bendi uyarınca, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümleri uygulanacağından, eldeki uyuşmazlığın çözümünde işlem tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK hükümleri uygulanacaktır.

13. Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesi ;“Bu Kanunun amacı, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir” şeklinde olup, 2. maddesinde ise Kanun’un birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü işlemin "tüketici işlemini" kapsadığı belirtilmiştir.

14. Tüketici mahkemelerinin görevleri, Kanun’da; “Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır” denilmek suretiyle belirlenmiştir (TKHK m. 23/1). Maddede açıkça “bu Kanun…” tabiri kullanıldığına göre, TKHK’nın kapsamının ne olduğunu belirlemek gerekir. Tüketici; “Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişileri” (m. 3/e); sağlayıcı ise; “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri” (m. 3/g) ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

15. Kanun’un kapsamı belirlenirken “her türlü tüketici işleminden” bahsedilmiş olup, “tüketici işlemi”nin ne olduğu da “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi ifade etmektedir (m. 3/h). Bir hukuki işlemin, 4077 sayılı TKHK kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.

16. Diğer taraftan dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK ) 14 ve 18. maddelerinde tacir sıfatı, gerçek ve tüzel kişiler bakımından ayrı ayrı tanımlanmış; Kanunun 20 ve devamı maddelerinde tacir olmanın hükümleri; 3. maddesinde ticari işler açıklanmış; 5. maddesinde ise ticaret mahkemelerinin görev alanı düzenlenmiştir.

17. Açıklanan hükümler karşısında tüm ticaret şirketleri tacir sıfatına sahip olup, tacir niteliğindeki tüzel kişileri ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari olması asıldır. Eğer, bir muamele, fiil veya iş ticari iş ise, bunlara özel ticari kurallar uygulanır. Bir tacirin borçlarının ticari olması asıl olmakla birlikte gerçek kişi olan bir tacir, yaptığı iş ve işlemin veya aldığı hizmetin ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele fiil veya işleminin ticari sayılmasına halin icabı, müsait bulunmadığı takdirde, bu işlemlerden doğan borç adi, yani özel sayılacaktır (TTK. m. 21).

18. Tacir olmanın nimetine göre külfeti de mevcuttur. Zira TTK’nın 20-25. maddelerinde tacir sıfatına bağlanan yerine göre “hak” yerine göre “külfet” niteliği arz eden hukuki sonuçlar düzenlenmiştir. Bunların en önemlilerinden biri basiretli iş adamı gibi davranma zorunluluğudur (TTK. m. 20/II). Tacirin, ticari işletmesiyle ilgili tüm faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranması gerekir. Bu cümleden olarak, ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli bir iş adamı gibi davranmak zorunda olan tacirler tüketiciler için düzenlenen yasa hükümleri kapsamına alınamazlar.

19. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı limited şirket, tacir olup; tüzel kişilik adına ticari işletmesinde kullanmak üzere otomobil satın almıştır. Davacı tüketici olarak tanımlanamayacağı gibi, yaptığı işlemin tüketici işlemi olarak kabulüne de olanak bulunmamaktadır. Her ne kadar aracın hususi araç olduğu beyan edilmiş ise de aracın sahibinin şirket olması ve faturanın da şirket adına düzenlenmesi nedeniyle, bu araç özel değil, ticari bir araçtır.

20. Bu durumda taraflar ve işlemin niteliğine göre, ortada bir tüketici işleminin bulunmadığı anlaşılmakla Özel Dairenin bozma kararında gösterilen gerekçe yanında yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ile bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

IV. SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 

Aynı Kanunun 440. III-3. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.07.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.