SOMUT OLAY AÇISINDAN EŞİNİN İŞYERİNİN CAMLARINI KIRMAK BOŞANMA SEBEBİ OLAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


15 Ara
2020

Yazdır


T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO    : 2018/1006
KARAR NO    : 2020/102

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

İ S T İ N A F   K A R A R I

DAVANIN KONUSU : BOŞANMA
KARAR TARİHİ        : 21/01/2020 
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH    :
06/02/2020

Mahalli mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde: 

Dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1989 yılında evlendiklerini, iki çocukları olduğunu, davalının uzun süredir aşırı kıskançlık, uyumsuz davranış ve kavgacı kişilik sergilediğini, davacı ve ailesine bela okuduğunu, ağza alınmayacak hakaretler ettiğini, davacıyı sosyal çevresi, arkadaş ve akrabaları önünde hakaret ve olmadık sözlerle küçük düşürdüğünü, geçimsiz kişiliği nedeniyle kızıyla bile kavgalar ettiğini, güpegündüz davacının iş yerine gidip golf sopasıyla işyerinin camlarını kırdığını, hakaret ve küfürlerini yüze karşı yaptığı gibi mesaj yoluyla da devam ettiğini, en son 16 ay kadar önce hakaret ve küfürler ederek davacıyı evden kovduğunu, bunun üzerine davacının bir süre iş yerinde kaldığını akabinde ayrı ev tuttuğunu, bu süreçte de hakaret ve küfürlerine devam ettiğini, davalının aşırı savurgan olduğunu, ayrı yaşanan dönemde kızlarla beraber evine yemeğe geldiklerinde davalının yine kavga çıkardığını, davacının olay büyümesin diye kendi evinden dışarı çıkmasından sonra davacının kıyafet ve şahsi eşyalarını alıp gittiğini, davacının ayrı yaşanan dönemde tüm maddi ihtiyaçlarını karşıladığını, araçlarından birini davalıya bıraktığını buna rağmen iş yerinin önünde bulunan ikinci aracı davalının gelip kaçırdığını ve saklayarak vermediğini, kendisinin yeni bir araç aldığını, bu aracın da lastiklerini kesmek camlarını kırmakla tehdit ettiğini belirterek tarafların boşanmalarına, tarafların müşterek küçük kızı A.Y.'in velayetinin davalı anneye verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. 

Davalıya dava dilekçesi usulsüz olarak komşu imzası bulunmadan 18/11/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı taraf 18/03/2016 tarihli cevap dilekçesi vermiş, davacı vekili ön inceleme duruşmasında, cevap dilekçesinin süresinde olmadığından bahisle muvafakatlarının olmadığını belirtmiş, bunun üzerine davalı vekili, "Müvekkilime yargılama devam ederken davadan vazgeçildiği yönünde beyanda bulunulduğu için cevap dilekçesi verme süresini kaçırmıştır. Vermiş olduğumuz cevap dilekçesinin karşı tarafa tebliğini ve delillerimizin toplamasını talep ederiz. davaya devam olunsun" şeklinde beyanda bulunmuş tebligat usulsüzlügünden bahsetmemiş, cevap dilekçesinde de benzer mahiyette beyanda bulunduğu görülmüştür. Bu haliyle davalı yasal sürede cevap vermediğinden münkir sayılmıştır. 18/03/2016 tarihinde cevap dilekçesi adı altında verilen dilekçede, davalının davacı erkeğin sadakatsizliği, alkol kullanması şeklinde kusurlarından bahsedilerek davanın reddine, A.Y.'in velayetinin yargılama süresince tedbiren ve devamında davalı anneye verilmesine, dava süresince tedbir dava sonrasında ise yoksulluk nafakası olarak devam etmek üzere davalı için 1.000 TL tedbir/yoksulluk nafakasının, yine her yıl TÜİK verilerine göre yıllık ortalama TÜFE artışı oranında arttırılmak suretiyle ödenmesine, dava süresince tebir ava sonrasında ise iştirak nafakası olarak devam etmek üzere müşterek çocuk Y.A. Yörük için 1.000 TL yine her yıl TÜİK verilerine göre yıllık ortalama TÜFE artışı oranında arttırmak suretiyle ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. 

Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "davacının açmış olduğu iş bu davanın reddine, 07/06/2016 tarihli ara karar ile müşterek çocuk A.Y. lehine verilen ve davalı lehine verilen nafakanın kararın kesinleşmesinden itibaren kaldırılmasına" karar verilmiştir.

Davacı (erkek) vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddinin doğru olmadığını, tarafların 3 yıldır ayrı yaşadıklarını, TMK 166/1-2. maddesindeki şartların oluştuğunu, tanık beyanlarının yanlış değerlendirildiğini belirterek, kararın kaldırılarak talepleri gibi davanın kabul edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı TMK 166/1. madde kapsamında çekişmeli boşanma davasıdır.

İlk derece mahkemesince erkeğin tam kusurlu olduğu belirlenerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafın yasal süre içerisinde davaya cevap vermediği, cevap dilekçesinde de açıkça dava dilekçesi davalıya geldiğinde davacının davadan vazgeçtiğini söylemesi nedeniyle davalının davaya cevap dilekçesi vermediği, aynı beyanı ön inceleme duruşmasında da tekrar edildiği dikkate alındığında dava dilekçesi davalıya TK 21/1. madde gereğince komşu ismi olmadan usulsüz tebliğ edilmiş ise de, davalı taraf açıkça tebligatı aldığını beyan etmiş olmakla süreden sonra verilen cevap dilekçesi ve bu doğrultuda davalı tanıklarının dinlenmesi, davacı tarafın açık muvafakatı olmaması yine davalının ıslah dilekçesi bulunmaması nedeniyle HMK 141. madde gereğince savunması genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilmekle davalının cevap dilekçesinin kabulü ve tanıklarının dinlenerek beyanlarına itibar edilmesi, yasal sürede vakıa olarak dayanılmayan olaylar nedeniyle davacı erkeğe kusur verilmesi yerinde görülmemiştir. 

Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı tanığı Niyazı T.'in kadının sinkaflı küfürlerini duyduğuna ilişkin beyanı, yine Doğukan P.'ın 2015 yılı yazında davalı kadının davacının işlettiği dükkanın camlarını golf sopasıyla kırdığına ilişkin beyanı dikkate alındığında kadının dava dilekçesinde de vakıa olarak dayanılan bu eylemler nedeniyle tam kusurlu olduğu, bir kısım tanıklar erkeğin eve gelip gittiğini beyan etmişlerse de tarafların müşterek çocukları olduğu, zaman zaman bir araya geldikleri ancak bu gelişlerinin kadının davranışlarını af ya da hoşgörü ile karşılayıp evlilik birliğini devam ettirme niteliğinde sayılamayacağı dikkate alındığında tarafların evlilik birliğinin davalı kadının tam kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar, toplum ve çocuklar için bir fayda kalmadığı anlaşıldığından erkeğin davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının tümden kaldırılmasına, belirlenen kusur durumu karşısında tarafların TMK 166/1. madde gereğince boşanmalarına, tarafların müşterek küçük çocuğu A.Y.'in 15/02/2017 tarihinde ergin hale gelmesi nedeniyle velayet konusunda karar verilmesine yer olmadığına, tarafların müşterek küçük çocuğu A.Y.'e harcanmak üzere TMK 169. madde kapsamında tarafların dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durumu dikkate alınarak dava tarihi olan 05/11/2015 tarihinden ergin hale geldiği 15/02/2017 tarihine kadar tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla aylık 500 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, TMK 169. madde kapsamında boşanma davası açılmakla davalı kadının ayrı yaşama hakkı olduğundan ekonomik sosyal durumlar ve hakkaniyet dikkate alınarak, dava tarihi olan 05/11/2015 tarihinden karar kesinleşene kadar geçerli olmak üzere aylık 300 TL tedbir nafakasının davalı kadına harcanmak üzere davacıdan alınmasına, davalı kadın yoksulluk nafakası talep etmiş ise de, yasal sürede talep bulunmadığı dikkate alınarak kadının yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. 

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Davacının davanın reddine yönelik istinaf talebinin KABULÜNE, ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, 

- Davanın KABULÜ ile A. ili, G. ilçesi, A. Köyü, Cilt:2., Hane:5, Bsn:2.'de nüfusa kayıtlı A. ve N.'den olma, 30/03/1964 B. doğumlu, 1.........0 T.C. kimlik numaralı davacı FATİH Y. ile S. ilçesi, K. köyü, 2.. Cilt, 2.7.Hanede nüfusa kayıtlı iken evlenerek davacı ile aynı yer ve hane Bsn:3.'da nüfusa kayıtlı, O. ve S.'den olma, 31/01/1966 B. doğumlu, 1.........2 T.C. kimlik numaralı davalı ŞENGÜL Y.'ün TMK'nın 166/1. maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle BOŞANMALARINA, 

- Tarafların müşterek çocuğu 15/02/1999 doğumlu A.Y. yargılama sırasında ergin hale geldiğinden velayet konusunda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 

- Davalının çocuk için tedbir nafakası talebinin KISMEN KABULÜ ile A.Y. için dava tarihi olan 05/11/2015'den reşit olduğu tarih 15/02/2017 tarihine kadar tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine,

- Davalı kadın için tedbir nafakası talebinin KISMEN KABULÜ ile, dava tarihi olan 05/11/2015 tarihinden karar kesinleşene kadar geçerli olmak üzere aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin reddine,

- Davalı kadının yoksulluk nafakası talebi konusunda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,

- Karar kesinleştiğinde iki suretinin Nüfus Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE,

- Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir KAYDINA,

- Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma, 27,70 TL peşin harç ile 245,00 TL posta, tebligat masrafı olmak üzere toplam 300,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 

- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 

- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 

- Gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, 

2- İstinaf peşin harcının istek halinde davacıya İADESİNE, 

3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,

Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Dairemize verilecek bir dilekçe ile Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/01/2020

 

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2020/2401            2020/3512

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                  : 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ                            : 21/01/2020
NUMARASI                    : 2018/1006 - 2020/102
DAVACI                          : F.Y.
DAVALI                          : Ş.Y.
DAVA TÜRÜ                  : Boşanma
TEMYİZ EDEN              : Davalı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı erkeğin açmış olduğu boşanma davasında ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı, davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesi, erkeğin istinaf başvurusunun kabulüne ve tarafların T.M.K m. 166/1'e göre boşanmalarına karar vermiştir.

İlk derece mahkemesince, davacı erkeğin, evin giderleri ve çocukların bakımı ile ilgilenmediği, giderlerin davalı tarafça karşılandığı, davalının davranışlarının, davacının güven sarsıcı eylemlerinin sonucu tepki niteliğinde yapılmış davranışlar olduğunun anlaşıldığı ve davalı kadına kusur yüklenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi yaptığı istinaf incelemesinde; davalı kadının sinkaflı küfür ettiği ve davacı erkeğin işlettiği dükkanın camlarını golf sopasıyla kırdığı vakıalarının gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulüne karar vermiş ise de; kadına kusur olarak yüklenen bu vakıaların davacı erkeğin davranışlarına tepki niteliğinde olduğu, bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, davalı kadına yüklenebilecek başkaca da kusurlu davranışın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan sebeplere göre davacı erkeğin açmış olduğu boşanma davasının reddi gerekirken, bölge adliye mahkemesince davacı erkeğin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.07.2020 (Çrş.)

Başkan                        Üye                     Üye                     Üye                    Üye
Ömer Uğur Gençcan   Sedat Demirtaş   M. Kasım Çetin   Erdem Şimşek   Hatıran Alper