SONRA KAYDEDİLEN İSTİNAF DİLEKÇESİNİN HARÇLARIN YATIRILDIĞI TARİHTE MAHKEMEYE SUNULMUŞ OLDUĞUNUN İSPATI TARAFTAN BEKLENEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


25 Eyl
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2019/11-736 
KARAR NO   : 2022/497

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
TARİHİ                         : 10/07/2019
NUMARASI                 : 2019/559 - 2019/795
DAVACI                       : A.K. vekili Av. O.B.
DAVALILAR                : 1- Türk Patent ve Marka Kurumu Enstitüsü vekili Av. N.B.
                                       2- A. Otomobil Aksesuarları Yedek Parça Kimyevi Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti.
                                           vekili Av. K.C.K.

1. Taraflar arasındaki “Türk Patent ve Marka Kurumu (TPMK) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali ve endüstriyel tasarım hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan inceleme sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararın davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı kısmen direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı Kurum ve davalı şirket vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; müvekkilinin araç ön koruyucu bar ürününü içeren 2005/00574 sayılı endüstriyel tasarımın sahibi olduğunu, davalı şirketin anılan tasarımın aynısını içeren ürünlerin tasarım tescili için yaptığı birden fazla başvurularının müvekkilinin itirazı üzerine reddedildiğini, kötü niyetli olan davalı şirketin bu kez yine araç ön koruyucu bar ürünü için 2015/03782 sayılı tasarım tescil başvurusunda bulunduğunu, başvuru konusu tasarımın müvekkili tasarımı karşısında yenilik ve ayırt edicilik kriterlerini taşımadığını, bu nedenle başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK kararıyla reddedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı tasarımında müvekkilinin ürününün taklit edildiğini, tescili hâlinde itibar kaybına neden olma ve haksız yararlanma ihtimallerinin bulunduğunu ileri sürerek YİDK’nin 2016-T-1 sayılı kararının iptaline, 2015/03782 sayılı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı:

5. Davalı Kurum vekili; tasarımlar arasında yeterli farklılıkların bulunduğunu, davalı tasarımının yeterli ayırt edicilik ve yenilik vasıflarının taşıdığını, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı şirket vekili; dava konusu tasarımın 2004 yılında basılan müvekkiline ait katalogda sergilendiğini, davacının tasarımının yeni ve ayırt edici olmadığını, davacının itirazında gösterdiği tasarım tescillerindeki ürün biçimleri karşısında müvekkilinin dava konusu tasarımının yenilik ve ayırt edicilik vasıflarını taşıdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

7. Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 29.03.2017 tarihli ve 2016/92 E., 2017/128 K. sayılı kararı ile; davacının gerek itiraz ve gerekse yargılama aşamasında sunduğu tasarım tescil belgesi ve fiili kullanım belgelerinin tarihinin, davalının tasarım başvuru tarihinden daha eski olduğu, davalı şirketin dava konusu tasarımının, davacının fiilen kullandığı ve tasarım tesciline konu ederek kamuya sunduğu tasarımın görünümünden hareketle gerçekleştirildiği, onun mevcut görünümüne ek, onlarda bir değişiklik, onlardan bir sapma niteliği taşımadığı, aynılığa yakın derecede benzer olduğu, yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşımadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK'nın 2016-T-1 sayılı kararının iptaline, 2015/3782 sayılı tasarım hükümsüzlük sonucunu doğuracak şekilde iptal edildiğinden ayrıca iş bu davadaki delillere dayalı olarak da hükümsüzlüğüne, terkin istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

8. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalılar vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

9. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 28.09.2017 tarihli ve 2017/821 E., 2017/835 K. sayılı kararı ile; başvuru konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşımadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davalı kurum ve davalı şirket vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

10. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı, süresi içerisinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir

11. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.03.2019 tarihli ve 2017/5149 E., 2019/1769 K. sayılı kararı ile; “… 6100 sayılı HMK'nın 345. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf başvuru süresi iki hafta olup aynı kanunun 352/1-c maddesi gereği bölge adliye mahkemesince, dosya üzerinden yapılacak ön inceleme sonunda, belirtilen kanuni süreden sonra istinaf başvurusu yapıldığının tespiti halinde öncelikle karar verilmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince verilen karar, davalı kurum vekiline 15.05.2017 tarihinde, davalı şirket vekiline ise 18.05.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı kurum bakımında istinaf yoluna başvuru süresinin son günü 29.05.2017, davalı şirket bakımında istinaf yoluna başvuru süresinin son günü 01.06.2017 olup davalı kurum vekili istinaf başvuru dilekçesini süresinden sonra 05.06.2017 tarihinde, davalı şirket vekili ise istinaf başvuru dilekçesini süresinden sonra 02.06.2017 tarihinde sunmuştur. Bu durumda, bölge adliye mahkemesince, yazılı şekilde istinaf istemlerinin esastan incelenerek karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozularak dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

12. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 10.07.2019 tarihli ve 2019/559 E., 2019/795 K. sayılı kararı ile bozma kararına davalı şirket yönünden uyulması sonrasında önceki gerekçeye ek olarak; istinaf başvurusunun Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 208. maddesi gereğince istinaf dilekçesinin kaydedildiği tarihte yapılmış sayıldığı, bununla birlikte harca tabi istinaf dilekçelerinde, harç tarihi ile istinaf dilekçesinin kayıt tarihlerinin farklı olması hâlinde hangi tarihin esas alınması gerektiğinin tartışılması gerektiği, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 178. maddesinde de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) paralel olarak dilekçenin mahkeme kalemine kaydı tarihinde davanın ikame edilmiş sayılacağına ilişkin hüküm mevcut olup anılan Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde verilen 06.02.1984 tarihli ve 1983/7 E. ve 1984/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında davanın açılma tarihinin tartışıldığı, 1086 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Kanun hükümleri paralel olduğundan harca tabi istinaf dilekçelerinde kayıt tarihi ile harç yatırılma tarihinin farklı olması hâlinde istinafın hangi tarihte yapıldığı konusunda anılan içtihattaki açıklamalardan faydalanılması gerektiği, buna göre harca tabi istinaf dilekçelerinde harcın yatırıldığı tarihin istinaf tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, şayet istinaf dilekçesinin ilgilisi tarafından daha sonraki bir tarihte mahkeme kalemine verildiği kalemce belgelendirilmiş ise istinafın o tarihte yapılmış sayılacağı, istinaf başvurusunun istinaf dilekçesinin kaydı tarihinde yapıldığının kabul edilmesinin, ilgilisi tarafından süresi içinde harcı yatırılarak mahkeme kalemine teslim edilen istinaf dilekçesinin, kalem personeli tarafından sonraki bir tarihte kaydı nedeniyle hak kaybına uğraması sonucunu doğuracağı, bu durumun adil yargılanma hakkı ile bağdaşmadığı, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının 15.05.2017 tarihinde davalı kurum vekiline tebliğ edildiği, anılan vekil tarafından 22.05.2017 tarihinde istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar yatırıldığı ve aynı tarihli istinaf dilekçesinin fiziken mahkemeye sunulduğu, buna karşılık istinaf dilekçesinin 05.06.2017 tarihinde deftere kaydedildiği, davalı kurum vekilince istinaf dilekçesinin harcın yatırıldığı tarihten sonraki bir tarihte mahkeme kalemine teslim edildiği mahkeme kalemince belgelendirilmediğinden istinaf başvurusunun süresi içinde 22.05.2017 tarihinde yapıldığının kabulü ile davalı Kurumun istinaf dilekçesinin esas yönünden incelenmesi gerektiği, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukukî değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı kurum yönünden direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

13. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum ve davalı şirket vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı kurumun istinaf istemine dair harçları yasal istinaf süresi içerisinde yatırması, ancak istinaf dilekçesinin yasal süresinden sonra kaydedilmiş olması karşısında istinaf başvuru tarihi olarak istinaf harçlarının alındığı tarihin mi yoksa istinaf dilekçesinin kayıt tarihinin mi kabul edileceği, buradan varılacak sonuca göre davalı kurum vekilince ileri sürülen istinaf isteminin yasal süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

A) Davalı Kurum vekilinin direnme kararına karşı temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;

15. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır.

16. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/1. maddesi gereğince ilk derece mahkemesince verilen nihai kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiş olup aynı Kanun’un 345. maddesi “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmünü haizdir.

17. İstinaf dilekçesinin sunulması hususunun düzenlenmiş olduğu HMK’nın 343. maddesi; “(1) İstinaf dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka bir yer mahkemesine verilebilir. İstinaf dilekçesi hangi mahkemeye verilmişse, o mahkemece bölge adliye mahkemesi başvuru defterine kaydolunur ve başvurana ücretsiz bir alındı belgesi verilir.

(2) Kararı veren mahkemeden başka bir mahkemeye verilmiş olan istinaf dilekçesi, bu mahkemece yukarıdaki fıkraya göre işlem yapıldıktan sonra kararı veren mahkemeye örnekleriyle birlikte gönderilir. Bu durum derhâl mahkemesine bildirilir.

(3) İstinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 118 inci madde hükmü uygulanır.

(4) Dosya, kararı veren mahkemece, istinaf dilekçesinde gösterilen daire ile bağlı kalınmaksızın, ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilir.” düzenlenmesini içermekte olup anılan maddenin 3. fıkrasında atıf yapılan aynı Kanun’un 118. maddesi ise “(1) Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Dava dilekçesine davalı sayısı kadar örnek eklenir.

(2) Dava dilekçesinin kaydına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir.” hükmünü haizdir.

18. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 343/3. maddesi kapsamında atıf yapılan aynı Kanun’un 118/2. maddesi kapsamında işaret edilen düzenleme ise Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik (Yönetmelik) olup anılan yönetmeliğinin 208. maddesindeki düzenleme ise; “(1) Kanun yoluna başvuru dilekçesi, ön büro veya yazı işlerinde görevli personele teslim edilir.

(2) Kanun yoluna başvuru dilekçesi harca tabi değilse hemen, harca tabi ise harç ödendikten sonra kaydedilir ve başvuru sahibine ücretsiz alındı belgesi verilir.

(3) Alındı belgesi, kanun yolu dilekçesinin sisteme kaydedilmesi üzerine verilen belgedir. Alındı belgesi, mahkemenin adını, dosyanın esas ve karar numarasını, karar tarihini, tarafların ve varsa müdahillerin ad ve soyadlarını, davanın konusunu, başvurulan kanun yolu merciini, başvuru tarih ve saatini içerir.

(4) Kanun yolu başvurusu, kanun yolu dilekçesinin kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır.

(5) Başka yer mahkemesine verilen kanun yoluna başvuru dilekçelerinde de yukarıdaki hükümler uygulanır. Başka yer yazı işleri müdürü veya görevli personel teslim aldığı dilekçe ve eklerini elektronik ortama aktarır, fizikî evrakı da gecikmeksizin ilgili mahkemeye gönderir.

(6) Herhangi bir nedenle elektronik ortamda işlem yapılamaması hâlinde durum bir tutanakla tespit edilir ve işlem fizikî ortamda yapılır. Elektronik sistem açıldığında fizikî ortamda yapılan işlemler gecikmeksizin elektronik ortama aktarılır. Bu durumda kanun yolu başvuru dilekçesi tutanağın düzenlendiği tarihte verilmiş sayılır.

(7) Fiziksel ortamda kanun yolu başvurusu mesai saatleri içinde yapılır.” şeklindedir.

19. Buradan hareketle HMK’nın 343 maddesi, anılan maddenin üçüncü fıkrasında yollama yapılan aynı Kanun’un 118. maddesi ile Yönetmeliğin 208/4. maddesi uyarınca istinaf kanun yoluna başvuru tarihi, istinaf dilekçesinin kaydedildiği tarihtir. Yönetmeliğin 208/2. maddesindeki düzenlemeye göre ise istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi harca tabi değilse hemen, harca tabi ise harç ödendikten sonra kaydedilerek başvuru sahibine ücretsiz alındı belgesi verileceğinin belirtilmiş olması karşısında, istinaf başvurusu sırasında yatırılması gereken harç ve giderlere ilişkin düzenlemeler üzerinde durulmasında da yarar bulunmaktadır.

20. İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında, harca tabi işlemler bakımından önem arz eden HMK’nın “Harç ve giderlerin yatırılması” başlıklı 344. maddesine göre istinaf başvurusu için gerekli harç ve giderler, istinaf dilekçesinin sunulması sırasında ödenecek olup bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde HMK’nın 346/2. maddesi hükmü kıyas yoluyla uygulanır.

21. Buna göre harca tabi olan istinaf kanun yoluna başvuru sırasında gerekli tüm harç ve giderler, istinaf başvuru dilekçesinin sunulması sırasında yatırılması gerekir. Ayrıca 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun (Harçlar Kanunu) 32. maddesinin ilk cümlesinde de yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı düzenlenmiş olup bu anlamda Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi ile Yönetmeliğin 208/2. ve HMK’nın 344. maddeleri paralel düzenlemeler içermektedirler.

22. Bu itibarla harca tabi istinaf başvurusunda istinafa başvuran taraf, istinaf dilekçesini havale ettirerek üstüne düşen görevi yerine getirmiş sayılamaz. Zira başvurucunun Harçlar Kanunu ve HMK’nın 344. maddesi gereğince istinaf başvurusu için gerekli harç ve giderleri yatırmış olması gerekir. İstinaf harç ve giderlerinin tahsili ve bunu müteakip dilekçenin kaydedilmiş olması ile istinaf başvurusu yapılmış sayılacaktır.

23. Buradan ve yukarıda açıklanan kanuni düzenlemelerden hareketle, yatırılması gereken harç ve giderler ikmâl edilmiş olan bir istinaf başvurusunun, kural olarak harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılması gerekir. Zira harcın yatırıldığı tarihten sonraki bir tarihte istinaf dilekçesinin kaydedilme durumu, istinaf başvurusunda bulunanın kusurlu davranışı sonucu olabileceği gibi mahkeme kalemindeki bir ihmâl yahut gecikmeden de doğmuş olabilir. Bu durumda mahkeme kaleminde görevli memurun ihmâli sonucu sunulduğu tarihte kaydedilmeyen istinaf dilekçesi nedeniyle istinaf yoluna başvuran aleyhine bir sonuç ortaya çıkmamalıdır.

24. Öte yandan harcın yatırıldığı tarihten sonraki bir tarihte dilekçenin mahkeme kalemine götürülmüş olması hâlinde bu durum, istinafa başvuran tarafın da imzası alınarak belgelendirilmiş olmalıdır. Aksi takdirde istinaf dilekçesinin kayıt işleminin mahkeme kaleminde geciktirildiği kabul edilerek istinaf başvurusunun gerekli harçların yatırılmış olduğu tarihte yapılmış sayılması gerekir. Zira istinaf yoluna başvuranın, mahkeme kalemindeki memurun ihmâliyle dilekçesinin geç kayıt edildiğini ispatlaması çok güç ve hatta imkânsızdır. Oysa ilgili kişinin dilekçeyi, harçların yatırıldığı tarihten sonraki bir tarihte sunduğunun, yukarıda açıklanan şekilde belgelendirilmesi hâlinde, istinaf başvurusu o tarihte yapılmış sayılacak olup mevcut vakıanın bu yönünün ayrıca ispatı gerekmeyecektir (Umar, Bilge: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2014, s. 367, 368).

25. Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.02.1984 tarihli ve 1983/7 E. 1984/3 K. sayılı kararında da; harca tabi işlemlerde dava açılma tarihinin belirlenmesine ilişkin olarak aynı ilkeler benimsenmiştir. Bu kapsamda anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında davanın açılış tarihine ilişkin yapılan açıklamalar ve benimsenen ilkelerin, istinaf kanun yoluna başvuru tarihinin belirlenmesi bağlamında da geçerli olduğu kabul edilmelidir (Umar, s. 999).

26. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesi kararının davalı Kurum vekiline 15.05.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı Kurum vekilince yasal istinaf başvuru süresi içerisinde 22.05.2017 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile maktu istinaf karar harcının yatırıldığı, 22.05.2017 tarihli dilekçeyle istinaf başvurusu yapıldığı, anılan istinaf başvuru dilekçesinin yazı işleri müdürünce gerçekleştirilen havale ile 05.06.2017 tarihinde kaydedilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

27. Her ne kadar Özel Dairece, davalı Kurum’un istinaf başvuru dilekçesinin kayıt tarihi esas alınıp istinaf başvurusunun 05.06.2017 tarihinde yapıldığı kabul edilmiş ise de; davalı Kurum vekilince istinaf başvuru harçlarının 22.05.2017 tarihinde yatırılmış olması nazara alındığında, yukarıda detaylı olarak açıklanan HMK’nın 108, 343 ve 344 maddeleri ile Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi ve Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 208. maddesi gereğince davalı Kurumun istinaf başvurusunu, istinaf için gerekli harçların yatırıldığı tarih olan 22.05.2017 tarihinde gerçekleştirdiğinin kabulü zorunludur. Zira davalı Kurum tarafından, istinaf kanun yoluna başvuru sırasında yatırılması gerekli olan harçların yatırıldığı 22.05.2017 tarihinden sonra 05.06.2017 tarihinde istinaf başvuru dilekçesinin mahkemeye sunulmuş olduğu hususu, mahkeme kalemince istinaf başvurusunda bulunanın imzasıyla birlikte usulüne uygun olarak belgelendirilmemiştir. Bunun yanında istinaf başvurusu için gerekli olan harçların yatırıldığı tarihten sonra kaydedilen istinaf dilekçesinin, harçların yatırıldığı tarihte mahkemeye sunulmuş olduğunun ispatı, yukarıda detaylı olarak açıklanan ilkeler gereği davalıdan beklenemez.

28. Bu itibarla 15.05.2017 tarihinde tebliğ edilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı Kurum tarafından, gerekli harçların yatırıldığı ve istinaf başvuru dilekçesinin sunulduğu 22.05.2017 tarihinde istinaf başvurusu yapılmış olup bu başvuru, HMK’nın 345. maddesi gereğince yasal süresi içerisinde gerçekleştirilen bir istinaf başvurusu olarak kabul edilmelidir.

29. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; istinaf başvurusunun, HMK’nın 343/3. maddesi yollamasıyla uygulanan aynı Kanun’un 118. maddesi uyarınca dilekçenin kaydedildiği tarihte yapılmış sayılacağı, bu durumun Yönetmeliğin 208. maddesinde de bu şekliyle düzenlendiği, istinaf harçlarının başvurudan sonraki tarihlerde de HMK’nın 344. maddesi kapsamında tamamlanabileceğinden harç yatırma tarihinin belirleyici olmadığı, bu sebeple davalı Kurumun istinaf başvurusunun, dilekçesinin yazı işleri müdürü imzasıyla kaydedildiği tarih olan 05.06.2017 tarihinde yapılmış olduğunun kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararındaki gerekçelerle bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

30. Hâl böyle olunca; Böle Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan hususlara değinilerek verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

31. Ne var ki, Özel Dairece davalı Kurum vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

B- Davalı şirket vekilinin uyulan kısımlara yönelik temyiz talepleri yönünden yapılan incelemede;

32. Özel Dairece, davalı şirket vekilinin yasal süresinden sonra istinaf başvurusunu gerçekleştirdiğine dair gerekçeyle verilen bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince uyularak davalı şirket yönünden bozma doğrultusunda işlem yapılmıştır.

33. Bu durumda bozma kararına uyularak oluşturulan hüküm Özel Dairesince incelenmediğinden, bu hükme yönelik davalı şirketin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

I- A bendinde (§15-31) gösterilen gerekçeyle direnme uygun olduğundan, davalı Kurum vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılması için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE oy çokluğu ile,

II- B bendinde (§32-33) gösterilen gerekçeyle, davalı şirket yönünden uyulan kısımlar yönünden kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE oy birliği ile 07.04.2022 tarihinde yapılan ikinci görüşmede kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 17 üyenin 12’si DİRENME UYGUN DAİREYE, 5’i ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.

BİLGİ : “Sürenin hesaplanmasında UYAP ekran görüntüleri ve tarafça sunulan işlem kaydı örneği esas alınır” şeklindeki Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 18 Ocak 2018 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/surenin-hesaplamasinda-uyap-ekran-goruntuleri-islem-kaydi-ornegi-esas-alinir