SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKIFLARININ MALLARI VE GELİRLERİ HACZEDİLEBİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


10 Eyl
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2020/9086
KARAR NO    : 2021/4102

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
TARİHİ                    : 22/10/2020
NUMARASI            : 2019/1917 - 2020/1950
DAVACI                  : Borçlu   : B. İli İ. İlçesi Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışma Vakfı
DAVALI                  : Alacaklı : M.K.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Duygu Dilek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu B. İli İ. İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde borçlu vakfın, 89/1 haciz ihbarnameleri ile haciz konulan banka hesaplarının kanun gereği haczedilmezlik kapsamında olduğunu ileri sürerek İİK’nın 82/1 maddesi uyarınca haciz ihbarnamelerinin iptali ile banka hesapları üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanununda vakıf mallarının haczedilemeyeceğiyle ilgili bir düzenlemenin mevcut olmaması ve Vakıf mallarının devlet malı statüsünde olmaması sebebi ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları mallarının haczedilebileceğinin mümkün olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, borçlu vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları kamu kurumu niteliğinde oldukları nedenle, mallarının haczinin mümkün olmadığından bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin kabulüne karar verildiği, kararın alacaklı yanca temyiz edildiği görülmektedir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin 1. fıkrasında; ”Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar haczedilemez.” hükmü yer almaktadır. İİK’nun 82/1. maddesi anlamında haczedilemezlik “devlet malları” ve “özel yasalarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar” için söz konusudur.

Şikayetçi vakıf 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu çerçevesinde kurulmuş bir vakıf olup, 5737 Sayılı Vakıflar Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir. 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 3. maddesinde "Bu Kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Cumhurbaşkanınca görevlendirilen Cumhurbaşkanı yardımcısına veya bakana bağlı ve T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kurulmuştur." şeklinde düzenleme yer almaktadır.

Yine aynı Yasanın “Vakfın gelirleri” başlıklı 8.maddesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının gelirlerinin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan aktarılacak miktar, işletme ve iştiraklerden elde edilecek gelirler ve diğer gelirler olarak belirlenmiş, “Muafiyetler” başlıklı 9. maddesinde; vakıfların Kurumlar Vergisinden, yapılacak bağış ve yardımlar sebebiyle Veraset ve İntikal Vergisinden, sahip oldukları taşınır ve taşınmaz mallar ve yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü vergi, resim, harç ve fonlardan muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Her ne kadar 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun ek 2. maddesi ile bu Kanun gereğince yapılan yardımlar ve proje destekleri ile 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun gereğince verilen yaşlılık ve engellilik aylıklarının kişinin rızası olsa bile haczedilemeyeceği hüküm altına alınmış ise de, söz konusu Kanunda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının mallarının ve gelirlerinin haczedilemeyeceğine ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır.

Öte yandan, İcra ve İflas Kanunu’nun 82/1. maddesinde açıklanan biçimde bir kuruluşa ait malın Devlet malı sayılabilmesi için bu kuruluşun bütçesinin 1050 sayılı Genel Muhasebe Kanunu’na tabi olması, Bütçe Kanunu’nda sayılan genel ya da katma bütçeli daireler arasında yer alması, mallarının kamu hizmetlerine doğrudan tahsis edilmiş olması, sağladığı ekonomik ve sosyal yararlar dolayısıyla kamunun yararlandığı ve öz sermayesi Devletçe temin edilen bir kuruluş olması gereklidir. Bu kapsamda şikayetçi B. İli İ. İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Bütçe Kanunu’nda sayılan genel ya da katma bütçeli daireler arasında yer almadığı görülmektedir.

Tüm bu açıklamalar ışığında; 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının mallarının ve gelirlerinin haczedilemeyeceğine ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı, Bütçe Kanunu’nda sayılan genel ya da katma bütçeli daireler arasında yer almadığı görülmekle bu vakıfların mallarının haczedilebileceğinin kabulü gerekir. Dolayısıyla Bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinde bahsedilen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının yapısını inceleyen Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü iç denetim raporunun haczedilmezlik yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

O halde; ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 22.10.2020 tarih ve 2019/1917 E. 2020/1950 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 06/04/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye                  Üye                   Üye                Üye
A. TUNCAL      G. HEYBET     S. ÖZTEMİZ     S. MUTTA      İ. YAVUZ