SÖZLEŞMENİN MUVAZAALI OLDUĞU İDDİA EDİLEREK SATIŞ İŞLEMİNİN GEÇERSİZLİĞİNİN TESPİTİ TALEBİNDE HUKUKİ YARAR BULUNMAMAKTADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


09 Kas
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2021/1247 
KARAR NO    : 2021/6178

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında birleştirilerek görülen menfi tespit, alacak ve tespit davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı; K. Mahallesi 57. Alay Bulvarı No:28 Kastamonu adresinde bulunan hastane ruhsatının davacıya devri ve kiralanması hakkında davalılardan U. Sağlık Hizmetleri şirketi ile aralarında kira sözleşmesi imzalandığını, U. Sağlık işletmelerinin mülkiyetindeki hastane binasının on sene için kiralandığına ilişkin şerhin, tapu kaydına işlendiğini, toplam bedeli 9.600.000,00 TL olan on adet çek ve 400.000,00 TL nakit olmak üzere toplam 10.000.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı U.’nun borçları ve hastane ruhsatındaki hacizler nedeniyle ruhsatın davacıya devrinin mümkün olmadığını, Sağlık Bakanlığı'nca devir talebinin reddedildiğini, bunun üzerine 10/12/2012 tarihinde sözleşmeyi feshedip yapılan ödemelerin iadesini talep ettiğini, davalı U.'nun bu sırada sözleşme konusu hastane binasını diğer davalı S. İnşaat şirketine muvazaalı olarak devrettiğini, hastane ruhsatının kendisine devredilmediği için kira sözleşmesinin hükümsüz kaldığını, bu nedenle davalıların kira isteme hakkı doğmadığını, kira alacağının tahsili için aleyhinde başlatılan takipler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile kira sözleşmesinin geçersiz olduğunun ve hastane binasının davalı S. İnşaat şirketine devrinin muvazaa sebebiyle geçersiz olduğunun tespitini talep etmiş, birleşen dava dilekçesinde ise; devir sözleşmesinin feshi nedeniyle davalılardan U. şirketine ödenen 10.000.000,00 TL nin ticari faiziyle birlikte iadesini ve alacak ödeninceye kadar hastanenin tesliminden kaçınma hakkı tanınmasını istemiştir.

Davalılardan S. İnşaat şirketi; dava konusu hastanenin aylık 250.000 TL ile davacıya kiralandığını, bu hususun tapuya şerh düşüldüğünü, 19/06/2012 tarihinde kira şerhi ile birlikte taşınmazı satın aldığını ve kiraya verenin haklarına halef olduğunu, ödenmeyen kiralar için tahliye talepli takip başlatıldığını, muvazaalı işlem yapmanın hukuki yararı bulunmadığı, davalı U. şirketi ile aralarındaki sözleşmenin birbirinin eki mahiyetinde olduğunu, tacir olan davacının gerekli hassasiyet ve özeni göstermek zorunda olduğunu, davacının özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ifadan kaçınarak dava açtığını belirterek hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

Davalılardan müflis U. Sağlık Hizmetleri Şirketi iflas idare memurları; hastane binasının fiilen davacıya teslim edildiğini, davacının tacir olup basiretli davranması gerektiğini, yapılan kira sözleşmesi ile ruhsat devri sözleşmelerinin birbirinden bağımsız sözleşmeler olup davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

Mahkemece; asıl ve birleşen davanın kabulü ile Kastamonu 2. İcra Mahkemesi'nin 2013/2.2 E., 2014/1.2 K. sayılı kararı ile kira sözleşmesine konu bina hakkında tahliyeye karar verildiğinden ve fiilen tahliye olduğundan hapis hakkı konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, dairemizin 13/11/2019 tarih ve 2019/4929-9139 E/K sayılı ilamı ile, hüküm gerekçe çelişkisi nedeniyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, mevcut çelişki giderildikten sonra yapılan yargılama neticesinde; asıl ve birleşen davanın kabulü ile davacının başlatılan takipler yönünden borçlu olmadığının tespitine, davacı ile davalı U. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. arasında imzalanan sözleşmenin feshine, sözleşme hükümlerinin ifasına güvenilerek ödenen bedelin davalılardan U. Sağlık Hizmetlerinden tahsiline, davacı tarafından sözleşme hükümlerinin ifasına güvenilerek ödenen 0.174.8 nolu çek yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kira sözleşmesine konu hastane binasının davalılardan S. İnşaat Akaryakıt Sanayi ve Ticaret Ltd Şti’ne yapılan satışın muvazaalı olduğunun tespitine ve Kastamonu 2. İcra Mahkemesi'nin 2013/2.2 E., 2014/1.2 K. sayılı kararı ile kira sözleşmesine konu bina hakkında tahliyeye karar verildiğinden ve fiilen tahliye olduğundan hapis hakkı konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm davalılar tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılardan müflis U. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. iflas idare memurlarının tüm, davalılardan S. İnşaat .....Ltd. Şti.'nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davalılardan S. İnşaat .....Ltd. Şti.'nin dava konusu kiralananın satışına ilişkin işlemin muvazaalı olduğunun tespitine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve fakat gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmeyen bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmaları olarak tanımlanabilir. Bu tanımdan yola çıkıldığında muvazaanın unsurları: tarafların gerçek iradeleri ile beyanları arasında kasdî uygunsuzluk olması, üçüncü kişileri aldatma niyeti ve tarafların üçüncü kişilere gerçek dışı bir görüntü yaratma hususunda anlaşmalarıdır. Muvazaa ispat edildiğinde, yapılan sözleşme mutlak butlan ile batıl olacağından hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Bu nedenle muvazaa iddiasını sözleşmenin tarafları ileri sürebileceği gibi hukuki yararı bulunan aynî ve şahsi hak sahipleri de ileri sürebilirler.

Medeni usul hukukunda düzenlenen hukuki yarar ise mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir. Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Dava şartlarının bulunup bulunmadığının mahkemece re’sen araştırılıp değerlendirilmesi; dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde ise davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. (HMK 115/2)

Somut olayda; davacı asıl dava dilekçesinde, davalılar arasında imzalanan muvazaalı anlaşma sonucu dava konusu kiralananın, davalılardan S. İnşaat ....Ltd. Şti.'ne tapuda devrinin gerçekleştirildiğini, davalı S. İnşaat ....Ltd. Şti.'nin iyiniyetli olmadığını belirterek işbu satış işleminin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunun tespitini istemiş, mahkemece davalı S. İnşaat'ın hastane ruhsatı üzerinde hacizler olduğunu bilmesinin muhtemel olduğu, içerisinde davalı U.'nun hastane olarak kullanıma yönelik eşyaları olduğu halde hastane ruhsatını devralmaksızın yalnızca söz konusu binanın mülkiyetini satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle tacir olması nedeniyle basiretli davranması kendisinden de beklenen davalı S. İnşaat ile davalı U. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. arasında imzalanan satış sözleşmesinin muvazaalı olduğu kabul edilerek satış işleminin geçersizliğinin tespitine karar verilmiş ise de; az yukarda açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacının muvazaa tespitine dayalı taleplerinde hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakta olup bu nedenle Mahkemece hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalılardan müflis U. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. iflas idare memurlarının tüm, davalılardan S. İnşaat Akaryıt Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalılardan S. İnşaat Akaryıt Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan            Üye               Üye              Üye                       Üye
M. DUMAN       H. KANIK      E. ATEŞ       M. GÜRKANLI     F. TEMEL