SUNULAN DİLEKÇENİN YASAL SÜRESİNDE OLMADIĞI HUSUSU KAMU DÜZENİNE AYKIRILIK AÇISINDAN İSTİNAF DENETİMİNE TABİ TUTULAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


18 Şub
2023

Yazdır

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2022/8546            2022/10386

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı kadın tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 166/1 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının yapılan yargılaması neticesinde, davalı erkeğin davacı kadını ve müşterek çocukları evden kovması neticesinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı belirtilerek, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı kadın tarafından nafakaların ve manevi tazminatın miktarı, davalı erkek tarafından ise davanın kabulü ve ferileri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, davacı kadının dava dilekçesinde evden kovulma vakıasına dayanmadığı, usulüne uygun bir şekilde ıslah talebinde de bulunmadığı, 15.01.2018 tarihli dilekçe ile evden kovulma vakıasını ileri sürdüğü, nafaka ve tazminat talebinde bulunduğu, 08.03.2018 tarihli duruşmada davacı kadın vekilinin manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talebini yinelediği ve ön inceleme duruşmasında hazır bulunan davalı erkeğin davacının iddiasının genişletilmesine açıkça muvafakat ettiğine ilişkin bir beyanının da olmadığı, bahsi geçen dilekçe ile ileri sürülen evden kovulma vakıasına dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve kadın yararına tedbir nafakasına, kadının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesi kararı davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İncelemenin kapsamı” başlıklı 355 inci maddesi “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. O halde, bölge adliye mahkemesince, istinaf sebeplerinin “kamu düzenine aykırılık” ve “taraflarca ileri sürülen” nedenler olmak üzere iki ayrımda incelenmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırılık mutlak istinaf sebebidir ve bölge adliye mahkemesince kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle kamu düzenine aykırı bir sebebin istinaf dilekçesinde ileri sürülüp sürülmemesinin de bir önemi bulunmamaktadır. Ne var ki kamu düzenine aykırı olmayan istinaf sebeplerinin istinaf dilekçesinde mutlaka gösterilmesi gerekmektedir. Kamu düzenine aykırı olmayan bir istinaf sebebi istinaf dilekçesinde gösterilmemiş ise bölge adliye mahkemesince kendiliğinden dikkate alınamaz. Çünkü istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır.

Somut olay ve dosya kapsamına göre; davalı erkek vekili tarafından sunulan 16.04.2019 tarihli istinaf dilekçesi incelendiğinde, istinaf sebebi olarak davacının tek taraflı tanık beyanlarının dikkate alındığını, kendisinin kusuru olmadığını, kadına miras kaldığını ve davacının ekonomik durumunun kendisinden daha iyi olduğunu, kendi sağlık durumunun iyi olmadığı ve miktarları ödeyemeyeceği, boşanmak istemediği sebepleriyle boşanmaya, nafakaya, manevi tazminata karar verilmesine itirazda bulunduğu, buna karşılık kadının 15.01.2018 tarihli dilekçesinin süresinde olmadığı veya vakıaya usulüne uygun olarak dayanılmadığı yönünde istinaf sebebi ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki, yargılama aşamasında davalı erkek, kadının sunduğu dilekçenin süresinde olmadığı veya vakıaya usulüne uygun olarak dayanmadığı yönünde bir itirazda da bulunmamıştır. Bu itibarla, HMK’nın 355 inci maddesinde öngörüldüğü üzere, erkeğe yüklenen vakıaya, süresi içerisinde ve usulüne uygun olarak dayanılmamasında kamu düzenine aykırılık da söz konusu olmadığına göre bölge adliye mahkemesince istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılması gerekirken ve davalı erkek tarafından kendisine yüklenen kusura dava dilekçesinde dayanılmadığının açıkça istinaf sebebi olarak ileri sürülmediği halde bölge adliye mahkemesince somut olayda olduğu gibi bu sınırın aşılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve istinaf sebepleriyle bağlı olarak istinaf incelemesi yapılması ve sonucu uyarınca karar verilmesi yönünde hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesinin davalının istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle sınırlı olmak üzere yapılıp sonucu uyarınca karar verilmesi yönünden hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre kusura yönelik yapılacak istinaf incelemesi ile yeniden hüküm kurulacağından davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 13.12.2022 (Salı)

Başkan V.                   Üye                 Üye                      Üye                Üye
A. Albayrak Doğan     Çetin Durak     M. Kasım Çetin    Harun Can     Hatıran Alper