TACİRİN İKTİSADEN ÇÖKÜNTÜYE UĞRAMASINA NEDEN OLACAK CEZAİ ŞARTTA İNDİRİM İSTENEBİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


08 Haz
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2019/4856
KARAR NO    : 2020/431

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Davacı Erdoğan Y. ile davalı I. Valiliği aralarındaki cezai şartın iptali davasına dair Isparta 2. Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 16/03/2016 tarih ve 2014/470 E.- 2016/384 K. sayılı hükmün bozulması hakkında dairece verilen 14/03/2019 tarih ve 2019/5777 E. - 2019/2097 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K  A R A R I

Davacı; taraflar arasında ihale sonucu düzenlenen 15/04/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 15/04/2013 tarihinde sona erdiğini, 2013 yılında yapılan ihaleye, ihale bedeli yüksek olduğundan girilmediğini, davalının, sözleşmenin 14. maddesine göre cezai şart bedeli talep ettiğini, kira sözleşmesinin 14. maddesinin TBK'nun 20 vd.maddelerine göre hükümsüz olduğunu belirterek; cezai şartı düzenleyen 14. maddenin sözleşmede yazılmamış sayılmasına veya cezai şarttan hakkaniyet oranında indirime gidilerek cari yıl kira bedelinin 1 güne tekabül eden miktarı baz alınarak 369 gün için hesaplanacak bedelin cezai şart olarak karar altına alınmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir. 

Davalı; davacı kiracının sözleşmenin bitiş tarihini bilmesine rağmen ihaleye katılmadığını, sözleşme süresi bitmesine rağmen taşınmazı kullanmaya devam ettiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne, kira sözleşmesinin 14. maddesindeki cezai şartın kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14.03.2019 günlü ve 2019/5777 E. - 2019/2097 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bunun üzerine davacı tarafça karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

1- Düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında açıklanan gerekçelere göre, düzeltme dileğinde ileri sürülen sebepler HUMK’nın 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymadığından, davalının sair karar düzeltme isteminin reddi gerekir.

2- Cezai şartı düzenleyen TBK.nun 179/1 maddesi; "Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir." hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 182/1. maddesinde; "Taraflar, cezanın mikarını serbestçe belirleyebilirler." denilmekte ise de bu serbestlik sınırsız değildir. Maddenin son fıkrasında yer alan; "Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir." hükmü gereğince, hakim taraflarca kararlaştırılan cezai şart miktarının fahiş olup olmadığını re'sen incelemek, fahiş ise ceza miktarını tenkis etmekle (indirmekle) görevlidir. Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını kendiliğinden saptamalıdır.Buna karşılık, TTK’nun 22. maddesi gereğince tacir sıfatını haiz borçlu cezai şartın indirilmesini isteyemez ise de, kararlaştırılan ceza tutarı borçlunun iktisaden sarsılmasını, çöküntüye uğramasını mucip olacak ise indirim isteyebileceği uygulamada kabul edilmektedir. 

Bu durumda mahkemece, kira sözleşmesinin 2886 sayılı Yasa'nın 75. maddesi gereğince süre bitimi itibariyle sona erdiği ve sözleşmenin 14. maddesinde yer alan taşınmazın idareye teslim edilmeksizin geçen her gün için cari yıl kira bedelinin %1' i oranında cezanın uygulanacağına ilişkin hükmün geçerli olduğu ve davacı kiracının tacir olmadığı nazara alındığında, TBK 182. maddesi gereğince, hakimin aşırı gördüğü cezai şart bedelinden indirim yapılabileceği gözetilerek davacının borçlu olduğu alacak miktarı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 

Ne var ki, bu hususun Dairemiz bozma ilamında zuhulen yazılmadığı bu defa yapılan inceleme ile anlaşıldığından, bu ekin Dairemiz bozma ilamına ilave edilmesine karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair karar düzeltme taleplerinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle Dairemizin 14.03.2019 günlü ve 2019/5777 E. - 2019/2097 K. sayılı bozma ilamına ilave olarak mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 21/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan         Üye                       Üye             Üye            Üye
M. DUMAN    G. KAHRAMAN   H. KANIK    E. ATEŞ     F. TEMEL

İÇTİHAT YORUMU :
"Ceza koşulunun aşırı olması ile tacir de olsa borçlu açısından ekonomik yıkım oluşturacak nitelikte fahiş olmasının birbirinden ayrılması gerekmektedir. Ceza miktarının bu boyuta ulaşması durumunda, bütün borç ilişkilerinin sınırını oluşturan ahlak ve adaba aykırı olmama kuralı (TBK m. 27) uygulanmak suretiyle cezanın tamamen ya da kısmen iptaline karar verilebileceği açıktır" (EKİNCİ, Hüseyin, Özel Hukuk Sözleşmelerinde Ceza Koşulu, 2. Baskı, Ankara, 2015, s. 358)

"Tacir sıfatına sahip borçlu, TTK m. 22 uyarınca aşırı ceza koşulunun indirilmesini isteyemeyeceğinden, ticari işletmesine ait faaliyetleri nedeniyle taahhüt etmiş olduğu ceza koşulu, miktarı yönünden ahlaka aykırılık oluşturabilir. Çünkü TBK m. 27 ve TMK m. 23 hükümleri, herkes ve tüm sözleşme ilişkileri için geçerli olan genel ve çerçeve hükümlerdir. Bu nedenle borçlunun tacir sıfatına sahip olması, bu hükümlerin uygulanmasına engel oluşturmaz. O halde tarafların sözleşme özgürlüğü çerçevesinde belirledikleri ceza koşulu miktarı tacirler bakımından da mutlak olmayıp, TMK m. 23 ve TBK m. 27 hükümleriyle sınırlıdır. Ceza koşulu, miktarı yönünden tacir borçlunun ekonomik özgürlüğünü kabul edilemez derecede sınırlayıp, onun ekonomik varlığının büyük bir tehlikeye girmesine veya yıkımına yol açtığı hallerde ahlaka aykırı sayılır ve bunun sonucu olarak TBK m. 27/I uyarınca kesin hükümsüz olur." (KOCAAĞA, Köksal, Ceza Koşulu, (Sözleşme Cezası), 2. Bası, Ankara, 2018, s. 387, 388)

"Her ne kadar TBK m. 182, f. 3’ün emredici niteliği gereği taraflarca aşırı ceza koşulunun indiriminin yasaklanması mümkün olmasa da, kanunen bu indirimin yasaklanmış olması söz konusu olabilir. Bu noktada tacirlerin durumu incelenmelidir.

Tacirler açısından TTK m. 22, borçlunun tacir olduğu sözleşmelerde aşın ceza koşulunun indirim talebini yasaklıyor olmasına rağmen, kişinin mahvına sebep olacak derecede aşırı ceza koşulları ahlaka aykırı sayılacağından TBK m. 27 uyarınca kısmen veya tamamen kesin hükümsüz kabul edilebilir." (KABAKLIOĞLU ARSLANYÜREK, Yasemin, Ceza Koşulu Özellikle Zarar ve Tazminatla İlişkisi, İstanbul, 2018, s. 114, 115)

"Yargıtay kararlarında, borçlunun ekonomik özgürlüğünü tehlikeye sokma, mahvına sebep olma şeklindeki sonuçların doğmasıyla ahlaka ve kişilik haklarına aykırı bir durumun ortaya çıktığı ifade edilmişse de, ahlaka aykırılığı sadece bu sebeplere hapsetmek doğru olmaz. Bize göre, bu tür bir uygulamaya katılmasak da, aşırı ceza koşulunun ahlaka ve kişilik haklarına aykırı olmasına, borçlunun sömürülmesi ve diğer tarafın böylece uğrayacağı zararların da oldukça üzerinde; hakkaniyete aykırı bir menfaat elde etmesi durumları da gerekçe gösterilebilirdi." (YAĞCIOĞLU, Burcu, Türk ve İsviçre Hukuku'nda Ceza Koşulu (Cezai Şart), Ankara, 2019, s. 273, 274). Doktrindeki bu görüşün, doktrinde bulunan diğer görüşlere karşı eleştirisi ve olması gereken hukuk yönünden düşüncesi için bkz. YAĞCIOĞLU, s. 271-275.