TANIĞIN ÖLÜMÜ İKİNCİ TANIK LİSTESİ VERİLMESİ YASAĞI YÖNÜNDEKİ DÜZENLEMENİN İSTİSNASI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


19 Ağu
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2019/3092
KARAR NO    : 2021/2207

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Ömer ve Ahmet tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.04.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil Ömer A., davalı Ahmet G. vekili Avukat H.K. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı Rabia K. vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi A.Elif Arslan Kurt tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Davacı, mirasbırakan babası Mehmet G.’ın maliki olduğu 501 ve 502 parsel sayılı taşınmazlarını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ara malik Mustafa üzerinden davalı oğlu Ahmet G.’a devrettiğini, ara malik Mustafa’nın davalı Ahmet’in kayınbiraderi olduğunu, farklı bir taşınmaz için açılan iptal - tescil davası üzerine davalı Ahmet’in çekişmeli taşınmazları kaçırmak amacıyla bacanağı olan diğer davalı Ömer A.’e devrettiğini, yapılan tüm devirlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu 501 ve 502 sayılı parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile 1/3 er payının adına tescilini, olmazsa bedelini istemiştir.

 Davalı Ömer, çekişmeli taşınmazları 50.000,00 TL ödemek suretiyle Mustafa S. isimli şahıstan aldığını, satış bedelini banka hesabına yatırdığını, taraflar arasındaki husumetin tapu kaydına yansımadığını ve iyi niyetli olduğunu, murisin ölümünden 15 yıl sonra dava açılmasının kötü niyet içerdiğini; davalı Ahmet, davacı tarafından Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/645 esas 1995/266 karar sayılı dosyasında dava konusu taşınmazların dava edilmediğini, bu nedenle temlikin muvazaalı olmadığının o dönemde kabul edilmiş olduğunu, öte yandan, çekişmeli taşınmazları muristen değil Mustafa S. isimli şahıstan bedelini ödeyerek satın aldığını, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

 Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile çekişme konusu 501 ve 502 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline ve 1/3 er paylarının davacı adına tesciline ilişkin verilen karar, Dairece “... Davalı Ömer’in ibraz ettiği Z. Bankası dekontuna ilişkin dava dışı Mustafa S.’ın banka hesap kayıtlarının celp edilerek anılan bedelin yatırılıp yatırılmadığı ve yatırılmış ise daha sonra çekilip çekilmediğinin araştırılmadığı, satış bedelinin dava dışı Mustafa S.’ın hesabına girdi - çıktı yapılıp yapılmadığı hususunun irdelenmediği, öte yandan çekişmeli taşınmazların devredilmesine karşın zilyetliğinin devredilip devredilmediğinin tespit edilmediği, davalı Ömer tarafından bildirilen tanık Mustafa D.’in dinlenilmediği, ayrıca davalı Ahmet G. tarafından dayanılan Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/645 E 1995/266 K sayılı dava dosyasının celp edilerek incelenmeden ve davalıların tüm delilleri toplanmadan sonuca gidildiği tespit edilmiştir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan eksiklikler giderildikten sonra davalı Ömer’in savunmasının doğru olup olmadığı hususu üzerinde durulması, davalı Ömer ile muris, davalı Ahmet ve dava dışı Mustafa arasında herhangi bir ilişkinin bulunup bulunmadığının saptanmaya çalışılması, deliller eksiksiz bir biçimde toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir iken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakanın maliki olduğu 501 ve 502 sayılı parselleri 08/09/1987 tarihinde dava dışı Mustafa S.’a temlik ettiği, Mustafa’nın da 21/10/1987 tarihinde anılan taşınmazları davalı Ahmet G.’a devrettiği, davalı Ahmet’in 25/01/2013 tarihinde çekişmeli taşınmazları Mustafa S.’a geri temlik ettiği, en son Mustafa’nın 25/03/2013 tarihinde çekişmeli taşınmazları davalı Ömer A.’a temlik ettiği, davalı Ömer’in çekişmeli taşınmazları 50.000,00 TL üzerinden dava dışı Mustafa S.’tan aldığını beyan ederek Z. Bankasına ait dekont ibraz ettiği, anılan dekontun incelenmesinde; dava dışı Mustafa S.’ın hesabına 18.06.2013’te 50.000,00 TL yatırılarak açıklama kısmına “Ömer A. tarafından yatırılan zeytin tarlası bedeli” ibaresinin yazıldığı, paranın Mustafa tarafından 20.06.2013 tarihinde çekildiği, öte yandan davalı Ömer tarafından tanık olarak Mustafa D.’in bildirildiği ancak tanığın öldüğü, yeni tanık bildirme talep edilmişse de talebin reddedildiği, Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/645 Esas sayılı dosyasında miras bırakan tarafından davalı oğlu Ahmet aleyhine 1655 parsel sayılı taşınmazın hile ile temlik alındığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası açıldığı, iddianın sabit görülerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, 2012/892 Esas sayılı dosyasında ise davacı Rabia tarafından davalı Ahmet aleyhine 1655 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı, mahkemece miras bırakanın paylaştırma kastı ile hareket ettiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verdiği kararın, Dairece temlikin muvazaa ile illetli olmadığı 1994/645 Esas sayılı dosyası ile sabit olduğundan davanın reddi doğru görülerek onandığı, celbedilen nüfus kayıtlarından ara malik Mustafa’nın davalı Ahmet’in kayınbiraderi; davalı Ömer’in ise Ahmet’in bacanağı olduğu anlaşılmıştır.

Bilindiği üzere tanıkların gösterilme şekli 6100 sayılı HMK’nın 240. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre; “Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.”

Somut olaya gelince, davalı Ömer tarafından tanık ismi bildirilmiş, ancak yargılama sırasında tanığın öldüğünün anlaşılması üzerine anılan davalı tarafından başka tanık bildirmek üzere süre talep edilmesine rağmen mahkemece ölen tanık yerine başka isim bildirilmesi halinin yeni HMK’da düzenlenmemiş olması nedeniyle istek reddedilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; HMK’da tanığın ölümü halinde nasıl bir yol izleneceği düzenlenmemiş olsa da, bu durumun ikinci tanık listesi verilmesi yasağı yönündeki düzenlemenin istisnası olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu husus, uygulamada kabul edildiği şekilde öngörülemeyen bir hal sayılacağından, mahkemece davalı Ömer’e ölen tanığının yerine HMK 240/2 uyarınca dinletmek istediği vakıayı da belirtmek suretiyle bir tanık ismi bildirmek üzere usulünce süre verilmesi, tanık bildirilmesi halinde dinlenilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yöndeki talebin reddi ile savunma hakkını kısıtlar şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

Kabule göre de; davacının mirasbırakan Mehmet G.'a ait veraset ilamında yer alan payı oranında iptal tescile ve kalan payın ise davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, infaz aşamasında davalı Ömer yönünden hükmen kayıt oluşturacak şekilde yeniden tescil hükmü kurulması da doğru değildir.Davalıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan V.       Üye               Üye                Üye            Üye
M. ÖZCAN      R. ÜLGER     T. T. GENÇ     İ. AYSAL   F. DEMİR


BİLGİ : “Özel durumun değerlendirilerek bu durumun belgelendirilmesi halinde ikinci tanık listesi verilebilir” şeklindeki Yargıtay 16. Hukuk Dairesi'nin 21 Kasım 2018 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/ozel-durumun-degerlendirilerek-bu-durumun-belgelendirilmesi-halinde-ikinci-tanik-listesi-verilebilir