TANIKLAR, TARAFIN ÖLÜMÜ İLE MİRASÇI OLARAK DAVANIN TARAFI HALİNE GELMESİ NEDENİYLE TANIK OLARAK DİNLENEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Mar
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/6769
KARAR NO    : 2021/7916

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar davacı mirasçılarından Hatice, Mehmet, Ali, Nazmiye ve Perihan vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Gülçin Türkay'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, davalı torunlarının ısrarla “dede bize bu arsayı verirsen üzerine ev yaparız, sana da bakarız” telkiniyle kendisini tapu müdürlüğüne götürdüklerini, yaşlılığı ve okuma yazma bilmemesinden faydalanılarak maliki olduğu 4192 ada 37 parsel sayılı taşınmazın adlarına devrini sağladıklarını, davalılar tarafından kandırılması sonucu taşınmazının elinden alındığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama aşamasında ölmesi üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.

Davalılar, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldıklarını, işlemlerin davacının iradesi doğrultusunda yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece, “Somut olayda; hile iddiası bakımından yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirmenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca; öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı yönünde tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, iddia doğrultusunda tanıkların tekrar dinlenilmesi, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, dava konusu 4.92 ada 37 parsel sayılı, 16898,00 m2 yüzölçümlü, arsa vasıflı taşınmazın tamamı davacı Ramazan O. adına kayıtlı iken 18.07.2011 tarihli satış işlemi torunları olan davalılara 1/3'er paylarla temlik ettiği, torunlarının hileli davranışları neticesinde söz konusu satış işleminin gerçekleştiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle eldeki davayı açtığı, yargılama aşamasında 21.12.2016 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağı ve mahkemece bozma gereklerinin yerine getirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu belirtilmelidir.

Somut olayda; bozma ilamına uyulduğu belirtilmesine rağmen, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.

Şöyle ki; hile iddiası bakımından davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı yönünde tarafların bildireceği tüm delillerin toplanması, iddia doğrultusunda tanıkların tekrar dinlenilmesi, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği üzerinde durulmuş olmasına rağmen, söz konusu bozma gereklerinin yerine getirilmediği, davacı tanığının tekrar dinlenmediği, yalnızca davalı tanıklarının dinlenmesiyle yetinildiği anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, önceki bozma ilamında belirtilen hususların eksiksiz ve doğru bir şekilde yerine getirilmesi, davacı tanıklarından Mehmet Ali O.’un, davacının ölümü ile mirasçı olarak davanın tarafı haline gelmesi nedeniyle tanık olarak dinlenemeyeceği gözetilerek diğer tanık Mustafa B.'ın usulüne uygun olarak duruşmaya çağrılması ve hile iddiası ile ilgili olarak tekrar dinlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin bir arada değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

Davacı (mirasçılarının) yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan         Üye                 Üye                Üye               Üye
H. KAYA        M. ÖZCAN      R. ÜLGER     T. T. GENÇ     İ. AYSAL

İÇTİHAT YORUMU :
Davacının ölümü sebebi ile davacının tanıkları davada taraf haline gelmiştir. Kanımızca, bu durumda, davacının ölümü ile taraf haline gelen tanıklarına kusur izafe edilemeyeceği için HMK m. 240/2 hükmündeki ikinci tanık listesi verme yasağına takılmadan taraf haline gelen tanıklara ikinci tanık listesi verebilmesi durumunun da kararda değerlendirilmesi daha yerinde olurdu.