TARAFIN ELİNDE OLMAYAN NEDENLERLE ELDE EDİLEMEYEN BİR BELGENİN BULUNMADIĞI ANLAŞILDIĞINDAN YARGILAMANIN İADESİ TALEBİ REDDEDİLMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


19 Ara
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2019/5-392
KARAR NO   : 2022/1150

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               : 
Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 15/11/2018
NUMARASI                 : 2018/409 - 2018/499
YARGILAMANIN YENİLENMESİNİ TALEP EDEN-
(DAVALI)                      :
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili Av. M.Ö.
KARŞI TARAFLAR-
(DAVACILAR)              : 
1- H.G. 2- P.V. vekilleri Av. A.E. Av. F.Ç.

1. Taraflar arasındaki “yargılamanın yenilenmesi” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ilişkin karar davacılar (karşı taraf) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı karşı davacılar (karşı taraf) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Yargılamanın yenilenmesini isteyen davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili talep dilekçesinde; Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi 1.9 ada 33 parsel sayılı taşınmazın hissedarları tarafından müvekkili idare aleyhine açılan davada Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/38 E. 2013/191 K. sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile krokide (A) harfiyle gösterilen kısmın yol olarak terkinine, (B) harfiyle gösterilen kısmın ise müvekkili idare adına tapuya tesciline karar verildiğini, kararın 30.06.2014 tarihinde derecattan geçerek kesinleştiğini, davacılar vekilince mahkeme kararının İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2014/19005 sayılı dosyası ile 737.200 TL tutarındaki asıl alacak olan kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsili için takibe konulduğunu, yargılama sırasında dava konusu taşınmazla ilgili olarak mahkemenin 20.09.2010 tarihli ve 2010/38 sayılı yazısı ile Bakırköy Belediye Başkanlığından taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmadığının sorulduğunu, ancak gelen cevabi yazıda taşınmazla ilgili herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığının bildirildiğini, kararın kesinleşmesinden sonra Bakırköy Tapu Müdürlüğünün 24.11.2014 tarihli yazısı ile taşınmazın tapu kayıtları üzerinde bulunan kamulaştırma şerhi ile ilgili herhangi bir işlem dosyası olup olmadığının Bakırköy Belediye Başkanlığından sorulduğunu, gelen cevabi yazıda taşınmazın daha önce Bakırköy Belediye Başkanlığınca 13.11.1985 tarihli ve 2100 sayılı encümen kararı ile kamulaştırmaya tabi tutulduğu ve yapılan işlemlere müteakiben taşınmaz bedelinin T.C. Ziraat Bankası Sefaköy Şubesine bloke edildiği, aynı şubenin 10.08.2010 tarihli ve 1847-845 sayılı yazısı ile de 1.9 ada 33 parsel malikine ödendiğinin bildirildiğini öğrendiklerini, böylelikle mahkeme kararının dayanağının ortadan kalktığını ve kararı tamamen değiştirecek nitelikte bir durumun ortaya çıktığını bildirerek Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.06.2014 tarihinde kesinleşen 2010/38 E. 2013/191 K. sayılı dosyası yönünden yargılamanın yenilenmesi ile kararın tamamen kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davacılar (karşı taraf) vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerine ait olan Bakırköy ilçesi Kartaltepe Mahallesi 1.9 ada 33 parsele ilişkin olarak büyükşehir belediyesi aleyhine kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davası açtıklarını, yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilerek kararın derecattan da geçmek suretiyle kesinleştiğini, hüküm kesinleştikten sonra aynı taraflar arasında aynı konuda ve aynı sebebe dayanılarak yeni bir dava açılamayacağını, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kanunda tahdidi olarak sayıldığını, davalı idare vekilinin yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK’nın 375. maddesinde sayılan tahdidi sebeplerin hiçbirine girmediği gibi süresinde de olmadığını, yargılamanın iadesinin talep edilebilmesi için hükmün kesinleşmesinden sonra ele geçirilen ancak yargılama esnasında mevcut olan belgenin hükmü etkileyebilecek nitelikte olması gerektiğini, davalı tarafın yargılamada kendisine üstünlük sağlayacak belgeyi kusuru olmaksızın elde edememiş ve bu nedenle de mahkemeye sunamamış olması gerektiğini, oysa yargılama aşamasında yerel mahkeme tarafından hem Bakırköy Belediyesine, hem de davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesine müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazda kamulaştırma yapılıp yapılmadığının sorulduğunu ve dava konusu taşınmazın usulüne uygun olarak kamulaştırılmadığının ispatlandığını, talebin üç aylık süre içinde yapılmadığını bildirerek yargılamanın yenilenmesi talebinin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2015 tarihli ve 2015/18 E. - 2015/545 K. sayılı kararı ile; her ne kadar hüküm kesinleşmiş ise de, infaz aşamasında davalı idarenin işlemler için yapmış olduğu başvuru esnasında Bakırköy Belediye Başkanlığından temin edilen belgelere göre dava konusu olan taşınmazın muris Osenna G. sağ iken kamulaştırıldığı ve kamulaştırma bedelinin murise 04.06.1986 tarihinde ödendiği sabit olmakla, davacıların davasının yasal hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle yargılamanın iadesi isteminin kabulüne, mahkemenin kesinleşen 2010/38 E., 2013/191 K. sayılı 19.03.2013 tarihli hükmün iptaline, İstanbul ili Bakırköy ilçesi 1.9 ada 33 parsele ilişkin açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, verilen hükmün iade yoluyla incelenmesi istenilen 19.03.2013 tarihli ve 2010/38 E., 2013/191 K. sayılı hükmün bütün nüshalarında gösterilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar (karşı taraf) vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 25.04.2017 tarihli ve 2016/16301 E. 2017/11715 K. sayılı kararı ile; ''... Talep, yargılamanın iadesi ve hükmün iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece talebin kabulü ile hükmün iptali ve davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

HMK'nun 375 maddesinin (a) bendinde "Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması" yargılanmanın yenilenmesi sebebi olarak sayılmıştır.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, dava konusu taşınmazın 13/11/1985 tarih ve 2100 sayılı davalı Bakırköy Belediye Başkanlığınca Kamulaştırmaya tabi tutulduğu taşınmazın bedelinin T.C. Ziraaat Başkanı Sefaköy Şubesine süresince bloke edildiği ve bedelin kısmen ödendiği, buna dair belgelerinin yeni ele geçirildiğinden bahisle davalı idarece yargılamanın yenilenmesi ve kararın kaldırılması istenmiş ise de; Kamulaştırmayı yapan idare davalı Bakırköy Belediye Başkanlığı olup, kendinde olan belgeleri elde etmesinin elinde olmayan sebeblerle ele geçirilemeyen belge olarak kabulü mümkün olmadığından, HMK'nun 375. maddesinin (a) bendinde yazılı nedenlerle yargılamanın iadesi istenilemeyeceğinden talebin reddi yerine, yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi;

Doğru görülmemiştir,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.11.2018 tarihli ve 2018/409 E.- 2018/499 K. sayılı kararı ile önceki karardaki gerekçeye ek olarak; yargılama aşamasında Bakırköy Belediye Başkanlığına kamulaştırma olup olmadığı, var ise belgelerin gönderilmesinin istenilmesine rağmen mahkemece yazılan yazıya kamulaştırma işleminin yapılmadığı yönünde cevap verildiği, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığının farklı tüzel kişilik oldukları gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davacılar (karşı taraf) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkin eldeki davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 375/1-ç bendinde hüküm altına alınan yargılamanın yenilenmesi sebebinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce yargılamanın yenilenmesi kavramının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

13. Kesin hükme bağlanmış olan bir davaya bakılamayacağına ilişkin kuralın en önemli istisnası yargılamanın yenilenmesi yoludur.

14. Yargılamanın yenilenmesi, bazı ağır yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün sona ermesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur (Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s. 5165).

15. Belirtmek gerekir ki, karar kesinleşmiş olsa dahi bazı yargısal hatalar çok ağır olabilir, toplum vicdanını derin bir şekilde zedeleyebilir ve hukuk düzenine duyulan güveni ortadan kaldırabilir. Bu ağır ve kabulü zor hataların karar kesinleştikten sonra anlaşılması hâlinde dahi, kararı ayakta tutmaya çalışmak, kesinleşmenin amaçladığı hukukî güvenliği zedeleyecek, hukuk barışını bozacak, adalet hissine dokunacaktır. Yargılama sırasında meydana gelen hatalar ve eksiklikler çok ağır ise bu tür kararlara karşı olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın iadesi (veya yargılamanın yenilenmesi ya da iade-i muhakeme) yolu kabul edilmiştir (Muhammet, Özekes: Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2323, 2324).

16. Yargılamanın iadesi sebepleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 375. maddesinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun m. 445) sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka anlatımla, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez (Kuru, s. 5171).

17. Yargılamanın iadesi, 6100 sayılı HMK’nın 374. maddesinde de belirtildiği üzere kesin olarak verilen veya kesinleşmiş hükümlere karşı istenilebilir. Dolayısıyla, bir karar henüz kesinleşmemiş ise 6100 sayılı HMK’nın 375. maddesinde sayılan sebeplerden biri mevcut olsa bile, hüküm kesinleşmeden önce yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyecektir.

18. 6100 sayılı HMK’nın 375. maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri; “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.

b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.

c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.

ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.

d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olması.

e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.

f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.

g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.

ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.

h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.

ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.

i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Eklenmiş ibare RGT: 31.07.2018 RG No: 30495 Kanun No: 7145/19) veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.

(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” şeklinde belirtilmiş, 376. maddede ise taraflar dışında üçüncü kişilerin hükmün iptalini istemesi durumu düzenlenmiştir.

19. Somut olayda, davacılar tarafından kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemiyle açılan yargılamanın yenilenmesine konu davada, mahkemece davanın kabulü ile 737.200 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak miras payları oranında davacılara ödenmesine, dava konusu olan 1.9 ada 33 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi Osenna G. adına olan tapu kaydının iptali ile krokide (A) harfi ile gösterilen kısmın TMK’nın 999. maddesi uyarınca yola terkinine, (B) harfi ile gösterilen kısmın ise davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarihli ve 2013/12621 E., 2013/19099 K. sayılı kararı ile hüküm düzeltilerek onanmış, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin karar düzeltme istemi Özel Dairenin 30.06.2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

20. Eldeki davada ise yargılamanın yenilenmesini isteyen davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili, karar kesinleştikten sonra tapu müdürlüğü tarafından Bakırköy Belediye Başkanlığına yazılan müzekkereye verilen cevap ile, taşınmazın 13.11.1985 tarihli ve 2100 sayılı encümen kararı ile kamulaştırmaya tabi tutulduğu ve yapılan işlemlere müteakiben taşınmaz bedelinin T.C. Ziraat Bankası Sefaköy Şubesine bloke edildiğini, aynı şubenin 10.08.2010 tarihli ve 1847-845 sayılı yazısı ile de 1.9 ada 33 parsel malikine ödendiğinin bildirildiğini öğrendiklerini, böylelikle mahkeme kararının dayanağının ortadan kalktığını ve kararı tamamen değiştirecek nitelikte bir durum ortaya çıktığını bildirerek kesinleşen Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/38 E. 2013/191 K. sayılı kararının yargılamanın iadesi suretiyle kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

21. Öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 375/1-ç bendinde yer alan “Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” sebebine ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.

22. Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Yeni bir belgenin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi sebebi teşkil edebilmesi için, belgenin davanın bakıldığı sırada mevcut olması, hükmü etkileyecek nitelikte olması, belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmesi, belgenin yargılama sırasında bir mücbir sebepten veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması gerekmektedir (Kuru, s. 5176 vd.). Sadece mevcut belgenin sonradan bulunmuş olması vakıası, başlı başına yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemez. Mücbir sebepten maksat, tarafın elinde olmayan ve bütün çabalarına rağmen aşamadığı bir engel ile karşı karşıya kaldığını iddia ve ispat etmelidir.

23. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgular ışığında uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargılamanın yenilenmesi istemine konu davada, İstanbul ili Bakırköy ilçesi Kartaltepe mahallesi 1.9 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı dosya içerisine alınmış olup, tapu kaydının beyanlar hanesinde “Bakırköy Belediye Başkanlığının 19.11.1985 tarihli 3412 sayılı yazıları üzerine 2942 sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince istimlak şerhi 20.11.1985 yev. 5286)” ibaresinin bulunduğu görülmüştür.

24. Tapu sicili kurumunun amacı, taşınmaz üzerindeki ayni hakları açıklamak olduğu göz önünde tutulursa, bu sicilin ilgili kişilerin incelemesine açık olması gerektiği kolayca anlaşılır.

25. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1020. maddesi; “Tapu sicili herkese açıktır.

İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.

Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez” hükmünü içermektedir.

26. Kamuya açıklık prensibinin sonucu olarak, ilgili her kişi sicili incelemek imkânına sahip olduğu için, bu imkânı kullanan kişi sicildeki kaydı göreceğinden, imkânı kullanmayan kişi ise gerekli özeni sarfetmiş olmayacağından kimse sicilde var olan bir kaydı bilmediği hususunda iyi niyet iddia edemez (Kemal Oğuzman, Özer Seliçi, Saibe Oktay Özdemir, Eşya Hukuku, İstanbul 2017, s. 154 vd.).

27. Bu itibarla dava konusu taşınmazda dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığı tarafından kamulaştırma işlemi yapıldığı, yargılama sırasında dosyada mevcut olan tapu kaydında kamulaştırma şerhinin bulunduğu anlaşılmış olup, kamuya açıklık prensibi gereği somut olayda aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin bulunmadığı, bu nedenle anılan hususun yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Dolayısıyla somut olay ve dosya kapsamına göre, yukarıda açıklanan değişik gerekçe doğrultusunda mahkemece talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

28. Her ne kadar Özel Daire bozma kararında; kamulaştırmayı yapan idarenin davalı Bakırköy Belediye Başkanlığı olduğu, kendinde olan belgeleri elde etmesinin elinde olmayan sebeplerle ele geçirilemeyen belge olarak kabulünün mümkün olmadığı gerekçesine yer verilmiş ise de, anılan ifadenin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı anlaşılmıştır.

29. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığının iki ayrı tüzel kişilik olduğu, davalı büyükşehir belediye başkanlığının kusurunun bulunmadığı, somut olayda mücbir sebebin bulunduğu, yargılamanın yenilenmesi sebebinin gerçekleştiği, bu nedenle direnme uygun olup, diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

30. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacılar (karşı taraf) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıdaki değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.09.2022 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 19 üyenin 10’u DEĞİŞİK GEREKÇELİ BOZMA, 9’u ise DİRENME UYGUN DAİREYE yönünde oy kullanmışlardır.

İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.09.2022 tarihli kararının birçok kısmında kendisine yer bulan “yargılamanın yenilenmesi” kavramına HMK anlamında katılmak mümkün değildir. Hukukî kavramlar, kural olarak, bağlı bulundukları kanuna uygun olarak kullanılmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sekizinci Kısmının Üçüncü Bölümünün başlığı “Yargılamanın İadesi” ve 375. maddesinin kenar başlığı ise “Yargılamanın iadesi sebepleri” şeklindedir.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi de “yargılamanın iadesi” kavramı yerine “yargılamanın yenilenmesi” kavramını kararlarında kullanmaktadır. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 29 Kasım 2021 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/yargilamanin-iadesinin-talebe-dayanak-karari-veren-bolge-adliye-mahkemesi-hukuk-dairesince-incelenip-karara-baglanmasi-gerekmektedir

 

SONUÇ DEĞİŞTİREN KARAR:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2022/5-1265
KARAR NO   : 2023/437

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                            :
 Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili Avukat M.Ö.
KARŞI TARAF                           : 1- H.G. 2- P.V. vekilleri Avukat A.E., Avukat F.Ç.

1. Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi isteminden dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 15.11.2018 tarihli ve 2018/409 Esas, 2018/499 Karar sayılı kararın, değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2022 tarihli ve 2019/5-392 Esas, 2022/1150 Karar sayılı kararının, karar düzeltme yoluyla incelenmesi yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.

2. Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

3. Yargılamanın yenilenmesini isteyen davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili talep dilekçesinde; Bakırköy ilçesi, Kartaltepe Mahallesi 139 ada 33 parsel sayılı taşınmazın hissedarları tarafından müvekkili idare aleyhine açılan davada Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/38 Esas 2013/191 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile krokide (A) harfiyle gösterilen kısmın yol olarak terkinine, (B) harfiyle gösterilen kısmın ise müvekkili idare adına tapuya tesciline karar verildiğini, kararın 30.06.2014 tarihinde derecattan geçerek kesinleştiğini, davacılar vekilince mahkeme kararının İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2014/19005 sayılı dosyası ile 737.200,00 TL tutarındaki asıl alacak olan kamulaştırmasız el atma bedelinin tahsili için takibe konulduğunu, yargılama sırasında dava konusu taşınmazla ilgili olarak mahkemenin 20.09.2010 tarihli ve 2010/38 sayılı yazısı ile Bakırköy Belediye Başkanlığından taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmadığının sorulduğunu, ancak gelen cevabi yazıda taşınmazla ilgili herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığının bildirildiğini, kararın kesinleşmesinden sonra Bakırköy Tapu Müdürlüğünün 24.11.2014 tarihli yazısı ile taşınmazın tapu kayıtları üzerinde bulunan kamulaştırma şerhi ile ilgili herhangi bir işlem dosyası olup olmadığının Bakırköy Belediye Başkanlığından sorulduğunu, gelen cevabi yazıda taşınmazın daha önce Bakırköy Belediye Başkanlığınca 13.11.1985 tarihli ve 2100 sayılı encümen kararı ile kamulaştırmaya tabi tutulduğu ve yapılan işlemlere müteakiben taşınmaz bedelinin T.C. Ziraat Bankası Sefaköy Şubesine bloke edildiği, aynı şubenin 10.08.2010 tarihli ve 1847-845 sayılı yazısı ile de 139 ada 33 parsel malikine ödendiğinin bildirildiğini öğrendiklerini, böylelikle mahkeme kararının dayanağının ortadan kalktığını ve kararı tamamen değiştirecek nitelikte bir durumun ortaya çıktığını bildirerek Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.06.2014 tarihinde kesinleşen 2010/38 Esas 2013/191 Karar sayılı dosyası yönünden yargılamanın yenilenmesi ile kararın tamamen kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

4. Davacılar (karşı taraf) vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerine ait olan Bakırköy ilçesi Kartaltepe Mahallesi 139 ada 33 parsele ilişkin olarak büyükşehir belediyesi aleyhine kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davası açtıklarını, yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilerek kararın derecattan da geçmek suretiyle kesinleştiğini, hüküm kesinleştikten sonra aynı taraflar arasında aynı konuda ve aynı sebebe dayanılarak yeni bir dava açılamayacağını, yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin kanunda tahdidi olarak sayıldığını, davalı idare vekilinin yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK’nın 375 inci maddesinde sayılan tahdidi sebeplerin hiçbirine girmediği gibi süresinde de olmadığını, yargılamanın iadesinin talep edilebilmesi için hükmün kesinleşmesinden sonra ele geçirilen ancak yargılama esnasında mevcut olan belgenin hükmü etkileyebilecek nitelikte olması gerektiğini, davalı tarafın yargılamada kendisine üstünlük sağlayacak belgeyi kusuru olmaksızın elde edememiş ve bu nedenle de mahkemeye sunamamış olması gerektiğini, oysa yargılama aşamasında yerel mahkeme tarafından hem Bakırköy Belediyesine, hem de davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesine müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazda kamulaştırma yapılıp yapılmadığının sorulduğunu ve dava konusu taşınmazın usulüne uygun olarak kamulaştırılmadığının ispatlandığını, talebin üç aylık süre içinde yapılmadığını bildirerek yargılamanın yenilenmesi talebinin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı

5. Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2015 tarihli ve 2015/18 Esas, 2015/545 Karar sayılı kararı ile; her ne kadar hüküm kesinleşmiş ise de, infaz aşamasında davalı idarenin işlemler için yapmış olduğu başvuru esnasında Bakırköy Belediye Başkanlığından temin edilen belgelere göre dava konusu olan taşınmazın muris Osenna G. sağ iken kamulaştırıldığı ve kamulaştırma bedelinin murise 04.06.1986 tarihinde ödendiği sabit olmakla, davacıların davasının yasal hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle yargılamanın iadesi isteminin kabulüne, mahkemenin kesinleşen 2010/38 Esas, 2013/191 Karar sayılı 19.03.2013 tarihli hükmün iptaline, İstanbul ili Bakırköy ilçesi 139 ada 33 parsele ilişkin açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, verilen hükmün iade yoluyla incelenmesi istenilen 19.03.2013 tarihli ve 2010/38 Esas, 2013/191 Karar sayılı hükmün bütün nüshalarında gösterilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

6. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar (karşı taraf) vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

7. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 25.04.2017 tarihli ve 2016/16301 Esas, 2017/11715 Karar sayılı kararı ile; ''... Talep, yargılamanın iadesi ve hükmün iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece talebin kabulü ile hükmün iptali ve davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

HMK'nun 375 maddesinin (a) bendinde "Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması" yargılanmanın yenilenmesi sebebi olarak sayılmıştır.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, dava konusu taşınmazın 13/11/1985 tarih ve 2100 sayılı davalı Bakırköy Belediye Başkanlığınca Kamulaştırmaya tabi tutulduğu taşınmazın bedelinin T.C. Ziraaat Başkanı Sefaköy Şubesine süresince bloke edildiği ve bedelin kısmen ödendiği, buna dair belgelerinin yeni ele geçirildiğinden bahisle davalı idarece yargılamanın yenilenmesi ve kararın kaldırılması istenmiş ise de; Kamulaştırmayı yapan idare davalı Bakırköy Belediye Başkanlığı olup, kendinde olan belgeleri elde etmesinin elinde olmayan sebeblerle ele geçirilemeyen belge olarak kabulü mümkün olmadığından, HMK'nun 375. maddesinin (a) bendinde yazılı nedenlerle yargılamanın iadesi istenilemeyeceğinden talebin reddi yerine, yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmesi;

Doğru görülmemiştir,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

8. Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.11.2018 tarihli ve 2018/409 Esas, 2018/499 Karar sayılı kararı ile önceki karardaki gerekçeye ek olarak; yargılama aşamasında Bakırköy Belediye Başkanlığına kamulaştırma olup olmadığı, var ise belgelerin gönderilmesinin istenilmesine rağmen mahkemece yazılan yazıya kamulaştırma işleminin yapılmadığı yönünde cevap verildiği, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığının farklı tüzel kişilik oldukları gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

9. Direnme kararı süresi içinde davacılar (karşı taraf) vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

10. Hukuk Genel Kurulunun 27.09.2022 tarihli ve 2019/5-392 Esas, 2022/1150 Karar sayılı kararı ile; “… 19. Somut olayda, davacılar tarafından kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemiyle açılan yargılamanın yenilenmesine konu davada, mahkemece davanın kabulü ile 737.200TL kamulaştırmasız el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak miras payları oranında davacılara ödenmesine, dava konusu olan 139 ada 33 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi Osenna G. adına olan tapu kaydının iptali ile krokide (A) harfi ile gösterilen kısmın TMK’nın 999. maddesi uyarınca yola terkinine, (B) harfi ile gösterilen kısmın ise davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarihli ve 2013/12621 E., 2013/19099 K. sayılı kararı ile hüküm düzeltilerek onanmış, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin karar düzeltme istemi Özel Dairenin 30.06.2014 tarihli kararı ile reddedilmiştir.

20. Eldeki davada ise yargılamanın yenilenmesini isteyen davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili, karar kesinleştikten sonra tapu müdürlüğü tarafından Bakırköy Belediye Başkanlığına yazılan müzekkereye verilen cevap ile, taşınmazın 13.11.1985 tarihli ve 2100 sayılı encümen kararı ile kamulaştırmaya tabi tutulduğu ve yapılan işlemlere müteakiben taşınmaz bedelinin T.C. Ziraat Bankası Sefaköy Şubesine bloke edildiğini, aynı şubenin 10.08.2010 tarihli ve 1847-845 sayılı yazısı ile de 139 ada 33 parsel malikine ödendiğinin bildirildiğini öğrendiklerini, böylelikle mahkeme kararının dayanağının ortadan kalktığını ve kararı tamamen değiştirecek nitelikte bir durum ortaya çıktığını bildirerek kesinleşen Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/38 E. 2013/191 K. sayılı kararının yargılamanın iadesi suretiyle kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

21. Öncelikle 6100 sayılı HMK’nın 375/1-ç bendinde yer alan “Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” sebebine ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.

22. Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Yeni bir belgenin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi sebebi teşkil edebilmesi için, belgenin davanın bakıldığı sırada mevcut olması, hükmü etkileyecek nitelikte olması, belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmesi, belgenin yargılama sırasında bir mücbir sebepten veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması gerekmektedir (Kuru, s. 5176 vd.). Sadece mevcut belgenin sonradan bulunmuş olması vakıası, başlı başına yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemez. Mücbir sebepten maksat, tarafın elinde olmayan ve bütün çabalarına rağmen aşamadığı bir engel ile karşı karşıya kaldığını iddia ve ispat etmelidir.

23. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgular ışığında uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargılamanın yenilenmesi istemine konu davada, İstanbul ili Bakırköy ilçesi Kartaltepe mahallesi 139 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı dosya içerisine alınmış olup, tapu kaydının beyanlar hanesinde “Bakırköy Belediye Başkanlığının 19.11.1985 tarihli 3412 sayılı yazıları üzerine 2942 sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince istimlak şerhi 20.11.1985 yev. 5286)” ibaresinin bulunduğu görülmüştür.

24. Tapu sicili kurumunun amacı, taşınmaz üzerindeki ayni hakları açıklamak olduğu göz önünde tutulursa, bu sicilin ilgili kişilerin incelemesine açık olması gerektiği kolayca anlaşılır.

25. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1020. maddesi; “Tapu sicili herkese açıktır.

İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.

Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez” hükmünü içermektedir.

26. Kamuya açıklık prensibinin sonucu olarak, ilgili her kişi sicili incelemek imkânına sahip olduğu için, bu imkânı kullanan kişi sicildeki kaydı göreceğinden, imkânı kullanmayan kişi ise gerekli özeni sarfetmiş olmayacağından kimse sicilde var olan bir kaydı bilmediği hususunda iyi niyet iddia edemez (Kemal Oğuzman, Özer Seliçi, Saibe Oktay Özdemir, Eşya Hukuku, İstanbul 2017, s. 154 vd.).

27. Bu itibarla dava konusu taşınmazda dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığı tarafından kamulaştırma işlemi yapıldığı, yargılama sırasında dosyada mevcut olan tapu kaydında kamulaştırma şerhinin bulunduğu anlaşılmış olup, kamuya açıklık prensibi gereği somut olayda aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin bulunmadığı, bu nedenle anılan hususun yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Dolayısıyla somut olay ve dosya kapsamına göre, yukarıda açıklanan değişik gerekçe doğrultusunda mahkemece talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

28. Her ne kadar Özel Daire bozma kararında; kamulaştırmayı yapan idarenin davalı Bakırköy Belediye Başkanlığı olduğu, kendinde olan belgeleri elde etmesinin elinde olmayan sebeplerle ele geçirilemeyen belge olarak kabulünün mümkün olmadığı gerekçesine yer verilmiş ise de, anılan ifadenin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı anlaşılmıştır.

29. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığının iki ayrı tüzel kişilik olduğu, davalı büyükşehir belediye başkanlığının kusurunun bulunmadığı, somut olayda mücbir sebebin bulunduğu, yargılamanın yenilenmesi sebebinin gerçekleştiği, bu nedenle direnme uygun olup, diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

30. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir…” gerekçesiyle direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerle oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Düzeltme İstemi

11. Hukuk Genel Kurulunun yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.                 

II. UYUŞMAZLIK

12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkin eldeki davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 375/1-ç bendinde hüküm altına alınan yargılamanın yenilenmesi sebebinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

13. Yargılamanın iadesi sebepleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 375 inci maddesinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun m. 445) sınırlı olarak sayılmıştır. Bunun dışındaki bir sebepten dolayı, yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Bir başka anlatımla, maddede sayılan yargılamanın iadesi sebepleri kıyas yolu ile genişletilemez (Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s. 5171).

14. Yargılamanın iadesi, 6100 sayılı HMK’nın 374 üncü maddesinde de belirtildiği üzere kesin olarak verilen veya kesinleşmiş hükümlere karşı istenilebilir. Dolayısıyla, bir karar henüz kesinleşmemiş ise 6100 sayılı HMK’nın 375 inci maddesinde sayılan sebeplerden biri mevcut olsa bile, hüküm kesinleşmeden önce yargılamanın iadesi yoluna gidilemeyecektir.

15. 6100 sayılı HMK’nın 375 inci maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri; “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:

a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.

b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hakimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.

c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.

ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.

d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmi makam önünde ikrar edilmiş olması.

e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.

f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.

g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.

ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.

h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.

ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.

i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması (Eklenmiş ibare RGT: 31.07.2018 RG No: 30495 Kanun No: 7145/19) veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.

(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hallerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.” şeklinde belirtilmiş, 376 ncı maddede ise taraflar dışında üçüncü kişilerin hükmün iptalini istemesi durumu düzenlenmiştir.

16. Somut olayda, davacılar tarafından kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemiyle açılan yargılamanın yenilenmesine konu davada, mahkemece 20.09.2010 tarihinde Bakırköy İlçe Belediye Başkanlığına yazılan müzekkere ile, dava konusu taşınmaza el atılıp atılmadığı, el atılmış ise hangi tarihte el atıldığı ve Cumhuriyet Meydanının hangi tarihte yapıldığının tespiti istenmiş, Bakırköy Belediye Başkanlığının 26.10.2010 tarihli müzekkere cevabı ile (Mali Hizmetler Müdürlüğü ile İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün yazı cevapları da eklenmek suretiyle) konu ile ilgili müdürlüklerinde herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı bildirilmiştir. Yapılan yargılama sonunda ise mahkemece davanın kabulü ile 737.200,00 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak miras payları oranında davacılara ödenmesine, dava konusu olan 139 ada 33 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi Osenna G. adına olan tapu kaydının iptali ile krokide (A) harfi ile gösterilen kısmın TMK’nın 999 uncu maddesi uyarınca yola terkinine, (B) harfi ile gösterilen kısmın ise davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarihli ve 2013/12621 Esas, 2013/19099 Karar sayılı kararı ile hüküm düzeltilerek onanmış, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin karar düzeltme istemi Özel Dairenin 30.06.2014 tarihli kararı ile reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir.

17. Mahkeme kararının tapuya tescili talebi üzerine; Bakırköy Tapu Müdürlüğü tarafından Bakırköy Belediye Başkanlığına 24.11.2014 tarihinde müzekkere yazılmış, müzekkerede, taşınmaza yönelik kesinleşmiş bir kamulaştırma kararı olup olmadığı hususları ile birlikte idarece alınmış kesinleşmiş bir kamulaştırma işlemi mevcut ise ekte sunulan değişiklik beyannamesindeki kamulaştırma suretiyle yola terk edilecek kısım ile çakışıp çakışmadığı hususlarının bildirilmesi istenmiş ve süresinde cevap verilmemesi hâlinde 7 nci madde şerhinin resen terkin edileceği hususu tebliğ mahiyetinde bildirilmiştir.

18. Bakırköy Belediye Başkanlığı tarafından 04.12.2014 tarihinde müzekkereye verilen cevapta ise; Kartaltepe Mahallesi 137 ada ile 139 ada da bulunan münferit parsellerin kamulaştırılması yönünde 13.11.1985 tarih ve 2180 sayılı belediye encümen kararı alındığı, parsel sahiplerine 25.11.1985 tarihinde gazete ilanı ile duyurulduğu, ayrıca 139 ada içinde bulunan münferit parseller ile ilgili belirlenen kamulaştırma bedelinin 21.02.1986 tarihinde T.C. Ziraat Bankası Sefaköy Şubesine bloke edildiği, bankanın 10.08.2010 tarihli ve 1847-845 sayılı yazısı ile 33 parsel maliki adına kamulaştırma bedelinin ödendiğinin bildirildiği, müdürlük arşiv işlem dosyasının tetkiki sonucunda adı geçen 139 ada 33 parsel sahibi adına kamulaştırma bedelinin bankaya bloke edildiği ve ödendiğinin yapılan yazışmalardan anlaşıldığı ve konu ile ilgili belgelerin ekte gönderildiğinin belirtildiği görülmüştür.

19. Bunun üzerine davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili eldeki davada, mahkeme kararı dayanağının ortadan kalktığını ve kararı tamamen değiştirecek nitelikte bir durumun ortaya çıktığını bildirerek kesinleşen Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/38 Esas, 2013/191 Karar sayılı kararının yargılamanın iadesi suretiyle kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

20. 6100 sayılı HMK’nın 375/1-ç bendinde yer alan “Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” sebebine ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.

21. Yargılama sırasında aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebidir. Yeni bir belgenin ele geçirilmiş olmasının yargılamanın yenilenmesi sebebi teşkil edebilmesi için, belgenin davanın bakıldığı sırada mevcut olması, hükmü etkileyecek nitelikte olması, belgenin hükmün verilmesinden sonra ele geçirilmesi, belgenin yargılama sırasında bir mücbir sebepten veya lehine hüküm verilen tarafın eyleminden dolayı elde edilememiş olması gerekmektedir (Kuru, s. 5176 vd.).

22. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığının iki ayrı tüzel kişilik olduğu, bir kurumda bulunan belgenin ancak adli veya idari makamlarca müzekkere yazılmak suretiyle istenebileceği, yargılamanın yenilenmesine konu davada kamulaştırma işleminin bulunup bulunmadığına yönelik mahkemece araştırma yapıldığı, ancak Bakırköy Belediye Başkanlığı tarafından verilen cevapta, müdürlüklerinde herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığına yönelik bilgi verildiği, dolayısıyla resmî dairelerin gerçeğe uygun olmayacak şekilde kayıt çıkarmasında mücbir sebep bulunduğu gibi, yargılama sırasında dosyada mevcut olan tapu kaydında kamulaştırma şerhi bulunmasının salt aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin bulunmadığı anlamına gelmeyeceği cihetle mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.

23. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, dava dışı Bakırköy Belediye Başkanlığı tarafından kamulaştırma işlemi yapıldığı, yargılama sırasında dosyada mevcut olan tapu kaydında kamulaştırma şerhi bulunduğu, kamuya açıklık prensibi gereği somut olayda aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin bulunmadığı, bu nedenle anılan hususun yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

24. Hâl böyle olunca karar düzeltme isteminin kabulü ile, Hukuk Genel Kurulunun direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına ilişkin 27.09.2022 tarihli ve 2019/5-392 Esas, 2022/1150 Karar sayılı kararının kaldırılarak; direnme kararının uygun olduğuna ve yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili değerlendirme yapılması için dosyanın Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına ilişkin 27.09.2022 tarihli ve 2019/5-392 Esas, 2022/1150 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, direnme uygun olup, yargılamanın yenilenmesini talep eden davalı vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili değerlendirme yapılması için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

10.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 24’ü KARAR DÜZELTME KABUL, 1’i ise KARAR DÜZELTME RET yönünde oy kullanmışlardır.