TARAFLAR BAŞKA BİR MAHKEME KARARI İLE BOŞANDIKLARINDAN DAHA SONRA AÇILAN BOŞANMA DAVASI KONUSUZ KALMIŞTIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


06 Ağu
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/2-2726
KARAR NO   : 2021/365

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Kilis Aile Mahkemesi
TARİHİ                         : 08/12/2016
NUMARASI                 : 2016/414 - 2016/520
DAVACI                       : M.Ş. vekili Av. İbrahim H.D.
DAVALI                       : Y.J.

1. Taraflar arasındaki "boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kilis Aile Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:  

4. Davacı vekili 18.09.2014 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 04.08.2010 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, davalının kendisini sürekli hakaret etmek suretiyle aşağıladığını ve tehdit ettiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı 14.11.2014 tarihli cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, davacının kendisini aldattığını, fiziksel şiddet uyguladığını, burnunu kırdığını, çocuklarını elinden aldığını ve son olarak evden kovduğunu ileri sürerek davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise ortak çocukların velayetlerinin kendisine verilmesine, her bir çocuk yararına 200,00 TL tedbir-iştirak, kendi yararına ise 300,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 30.00,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Kararı:

6. Kilis Aile Mahkemesinin 27.05.2015 tarihli ve 2014/349 E., 2015/211 K. sayılı kararı ile; sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak başka bir kadınla birliktelik yaşayan erkek eşin açtığı boşanma davasının reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 08.06.2016 tarihli ve 2015/18850 E., 2016/11317 K. sayılı kararı ile;

“… Hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kadının, eşine ve kayınpederine ağır hakaretler ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır,...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

8. Kilis Aile Mahkemesinin 08.12.2016 tarihli ve 2016/414 E., 2016/520 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; kadın eşin ağır hakaretinin erkek eşin evlilik birliği devam ederken başka bir kadınla birlikte yaşamasını ve çocuk sahibi olmasını haklı ve yasal kılmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

9. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda davalıdan kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanıp ispatlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

11. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.

12. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddesinin bir ve ikinci fıkraları;

"Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” hükmünü taşımaktadır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü, somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş olması nedeniyle evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime çok geniş takdir hakkı tanımıştır.

13. İlke olarak her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması, eş söyleyişle davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararın kalmaması hâlinde bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir durumda mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

14. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.

15. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasıyla “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmü düzenleme altına alınmıştır.

16. Dava, TMK’nın 166. maddesinin 1 ve 2. fıkraları uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair ilk kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Özel Dairece davanın kabul edilmesi gerektiğine yönelik verilen bozma ilamına mahkemece direnilmiş ve direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.

17. Direnme kararı verildikten sonra, tarafların Kilis Aile Mahkemesinin 03.02.2021 tarihli ve 2020/346 E. ve 2021/79 K. sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın 03.02.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

18. Tüm bu genel açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların bir başka mahkeme kararı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın kesinleştiği, bu nedenle eldeki boşanma davasının konusuz hâle geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O hâlde yerel mahkemece yapılacak iş, bu husus gözetilerek, davacı erkeğin boşanma talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konularında HMK’nın 331/1. maddesine göre bir karar vermekten ibarettir.

19. Hâl böyle olunca direnme kararının, açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2021 tarihli 2017/2-2728 E. - 2021/366 sayılı kararı da aynı yöndedir.