TARAFLAR YABANCI MAHKEME KARARININ KESİNLEŞTİĞİ ANDA BOŞANMIŞ SAYILIRLAR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


19 Nis
2022

Yazdır

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2021/5215           2021/8417

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ                 : Boşanma ve Nafakaya İlişkin Yabanca Mahkeme İlamının Tenfizi ile Maddî ve Manevî Tazminat
TEMYİZ EDEN              : Taraflar

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminatların miktarı, nispi vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden; davalı erkek tarafından ise katılma yolu ile kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Davacı kadının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir.

2- Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a- Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların Hollanda Breda Mahkemesi’nin 04.06.2011 tarih ve 228033 FA RK 10-55541 sayılı ve 14.09.2011 kesinleşme tarihli kararı ile boşandıkları bu kararın Nazilli Aile Mahkemesinin 13.11.2012 tarihli ve 2012/665 esas, 2012/585 karar sayılı ilamı ile tanıma ve tenfizine karar verildiği ve mezkur kararın da 05.02.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşmıştır Tanıma, yabancı mahkeme kararına kesin delil veya kesin hüküm vasfını kazandırır (MÖHUK m. 58). Tanıma halinde, yabancı ilamın kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (MÖHUK m. 59). Diğer bir ifade ile, taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar. Boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında davalı erkeğe ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığına ve artık yabancı mahkeme ilamı Türk Mahkemesi bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazandığına göre, eldeki davada yazılı şekilde davalı erkeğe kusur yüklenmesi ve buna bağlı olarak davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

b- Dairemizin 18.12.2014 tarihli ve 2014/24164 esas, 2014/26085 sayılı bozma ilamı ile konusuz kalan boşanma davasında, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre, yargılama giderleri ve bu kapsamdaki vekalet ücretini takdir ve tayin edilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Yukarıda 2/a bendinde belirtildiği üzere tarafların Hollanda Breda Mahkemesi’nin 04.06.2011 tarihli kararı ile boşandıkları, bu kararın da, 05.02.2013 tarihinde kesinleşen Nazilli Aile Mahkemesinin 13.11.2012 tarihli ve 2012/665 esas, 2012/585 karar sayılı ilamı ile tanıma ve tenfizine karar verildiği, anlaşılmaktadır.

Tanıma halinde, yabancı ilamın kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder (MÖHUK m. 59). Bir başka ifade ile taraflar Türk Hukuku’na göre de yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği 14.09.2011 tarihi itibari ile boşanmışlardır. Eldeki dava ise boşanma hükmünün sonuç doğurduğu 14.09.2011 tarihinden sonra 12/02/2015 tarihinde açılmıştır. Şu halde davacı kadının dava tarihi itibari ile boşanma davası açmakta haklı bir sebebinin bulunmadığı, dolayısı ile kendini vekil ile temsil ettiren davalı yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine ve lehine yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacı kadın yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2-a ve 2-b bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Necla'ya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 292.10 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran İbrahim'e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10.11.2021 (Çrş.)

Başkan                          Üye                      Üye                Üye                     Üye
Ömer Uğur Gençcan     Sedat Demirtaş    Harun Can     Erdem Şimşek    Hatıran Alper

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/1584
Karar No      : 2023/1346

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 16.06.2022
SAYISI                                 : 2020/1741 E., 2022/1490 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına ve ferileri karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, taraf vekillerinin diğer yönlere ilişkin istinaf başvurularının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2002 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, kadının birlik görevini ihmal ettiğini ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların öncelikle zina hukuki sebebiyle kabul edilmemesi halinde ise evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL iştirak nafakası, erkek yararına 250.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, tarafların Alman mahkemesinde boşandığını, aynı konuda taraflar arasında görülen dava bulunduğunu, bu davanın öncelikle derdestlik sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, erkeğin borçlandığını ve birlik görevini ihmal ettiğini iddia ederek davanın reddi ile aksi kanaatte olunması durumunda kadın yararına 300.000,00 TL maddî tazminat, 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, eşi ile ilgilenmediği, başka erkekle güven sarsıcı, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlar içerisinde olduğu, erkeğin ise korkuya yönelik davranışlar sergilediği, bu nedenle Alman mahkemesinde tedbir kararı verildiği bu durumun tüm dosya kapsamından anlaşıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 181 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu, tarafların Almanya Burdwedel Asliye Hukuk Mahkemesinin 42 F75/18S sayılı kararı ile 07.09.2019 tarihinde boşandıkları, bu kararın Mersin 7. Aile Mahkemesinin 2019/412 E., 2020/61 K. Sayılı kararı ile tanınmasına karar verildiği, bu kararın ise 06.02.2020 tarihinde kesinleştiği, açılan bu davanın konusuz kaldığının anlaşıldığı gerekçesiyle boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin kusurlu olmadığı, davalı kadının ise kusurunu oluşturan eylemlerin, erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak erkek yararına 30.000,00 TL manevî tazminat, erkeğin, kadının maddî desteğini yitirdiği ve beklenen menfaatleri zarar görmediğinden erkeğin maddî tazminat talebinin reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak maddî ve manevî tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince boşanma talebi ile ilgili verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın hatalı olduğu, boşanma talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, dava dilekçesinde dayanılan tüm vakaların ispatlandığı, kadının zina eyleminin sabit olduğu, tarafların zina hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğu ve erkeğin maddî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; boşanma talebi hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karar, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, davanın reddine karar verilmesine gerekirken boşanma talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına ve erkek yararına manevî tazminata karar verilmesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının kusurlu bulunmadığından kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek hükmün tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, erkeğe yüklenen vakaya, kadın tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında dayanılmadığı ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, kaldı ki söz konusu vakanın ve vakaya dair belirtilen yabancı mahkeme tedbir kararının işbu dava açılmadığından sonra gerçekleştiğini, İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen kusurlu davranışların ise ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, somut olayda; toplanan delillerden boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin, kadının maddî desteğini yitireceği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığından erkek yararına maddî tazminat şartlarının oluştuğunu ve erkeğin maddî tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davacı erkek vekilinin kusur belirlemesi, maddî tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının üçüncü bendinde yer alan "...T.M.K.'nun 181/2 maddesi gereğince davacının hafif kusurlu, davalının ağır kusurlu olduğunun tespitine..." kısmının hükümden çıkartılmasına, yerine boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının tam kusurlu, davacı erkeğin ise kusurunun bulunmadığının tespitine, İlk Derece Mahkemesi kararının maddî tazminata ilişkin kısmının hükümden çıkartılmasına yerine erkek yararına 45.000,00 TL maddî tazminata şeklinde esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı kadın vekilinin tüm, davacı erkek vekilinin ise sair yönlere ilişkin istinaf itirazlarının ise ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili tarafından; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kısmen kabul kararının hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, yabancı mahkemece verilen ve kesinleşen boşanma kararına rağmen kusur belirlemesi yapılıp yapılmayacağı ve erkek yararına tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun'nun (5718 sayılı Kanun) 58 inci maddesi.

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların Almanya Burgwedel Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.05.2019 tarihli 42 F 75/18S sayılı kararı ile boşandıkları bu kararın tanıma ve tenfizine karar verildiği ve kararın 06.02.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. 5718 sayılı Kanun uyarınca; yabancı mahkeme kararının tanınması, yabancı mahkeme kararına kesin delil veya kesin hüküm vasfını kazandırır. Tanıma halinde, yabancı mahkeme kararının kesin hüküm ve kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Diğer bir ifade ile, taraflar yabancı mahkeme kararının kesinleştiği anda boşanmış sayılırlar. Somut olayda; tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararında, davalı kadına ilişkin bir kusur belirlemesi yapılmadığına ve artık yabancı mahkeme kararı Türk Mahkemesi bakımından kesin delil ve kesin hüküm gücünü kazandığına göre, eldeki davada yazılı şekilde davalı kadına kusur yüklenmesi ve buna bağlı olarak davacı erkek yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                           Üye                    Üye                         Üye                 Üye
Ömer Uğur Gençcan      Rıza Sarıtaş       Sedat Demirtaş      Harun Can      Hatıran Alper