TASARRUFA KONU MALIN SABİT TENKİS ORANINDA BÖLÜNMESİNİN MÜMKÜN OLMADIĞI TESPİT EDİLMEDEN SEÇİMLİK HAK KULLANILAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


19 Eyl
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/1916
KARAR NO    : 2021/3281

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına, tenkis isteği yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Fethiye Gül Oğuz’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakan anneleri Elif Ç.'ın 2871 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın zilyetlik ve haklarını Beyoğlu 12. Noterliği'nin 21.09.1984 tarih ve 25.62 yevmiye numaralı sözleşmesi ile satış göstermek suretiyle oğulları olan davalılar Hüseyin ve Dursun'a devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalıların İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne başvurarak 25.03.1996 tarihinde taşınmazdaki 1/4'er payları adlarına tescil ettirdiklerini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binayı inşa ederek mirasbırakan anneleri ile birlikte yaşamaya başladıklarını, annelerine baktıklarını, davacıların ise ilgilenmediklerini, ölünceye kadar bakıp sahip çıkmalarının karşılığı olarak mirasbırakanın zilyetlik hakkını 250.000 TL bedelle kendilerine devrettiğini, taşınmazdaki işgalci sıfatlarının sona erdirilmesi için gereken bedeli ödeyerek taşınmazı satın aldıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; "...tapusuz taşınmazın muvazaalı şekilde bağış yoluyla devir ve teslim edildiğine yönelik tapu iptal davasının dinlenme olanağı olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların muris muvazaasına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Tenkis taleplerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Somut olayda mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.'' gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda tapu iptali ve tescil isteği yönünden bozma yapılmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, tenkis isteği bakımından ise davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bilindiği üzere; bozmaya uymakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır.

Ne var ki; mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini, tenkis alacağına dair usulüne uygun olarak düzenlenmiş bilirkişi raporu alındığını söyleyebilme olanağı yoktur.

Hal böyle olunca, uzman bilirkişilerden usulüne uygun olarak düzenlenmiş, hükme ve denetime elverişli rapor ile; öncelikle sabit tenkis oranının belirlenmesi, mirasbırakanın davalı tarafa kazandırdığı malların (sabit tenkis oranına göre) değerinde azalma olmaksızın bölünüp - bölünemeyeceğinin tespit edilmesi, tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünemezliği ortaya çıktığı takdirde TMK'nın 564. maddesindeki tercih hakkı gündeme geleceğinden bu hususun değerlendirilmesi, sabit tenkis oranı bulunmadan (tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmesinin mümkün olmadığı tespit edilmeden) seçimlik hakkın kullanılamayacağı, tercih yapılmış ise de bu tercihin sonuç doğurmayacağı nazara alınarak, doğru zamanda davalılara yeniden tercih hakkını kullanmaları için süre verilmesi, 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu taşınmazın karar tarihindeki veya karar tarihine en yakın tarihteki rayice göre değerini gösterir rapor alınması, bundan sonra ihlal edilen saklı payın bilirkişilerce tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan       Üye                          Üye               Üye            Üye
H. KAYA      Ö. KAKİLLİOĞLU   T. T. GENÇ    İ. AYSAL    F. DEMİR

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/6297
KARAR NO    : 2022/3610

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ           : Gerze Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                     : 21/09/2020
NUMARASI             : 2015/539 - 2020/203
DAVACILAR            : A.H. vd.
DAVALI                    : S.G.

Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 21.06.2013 gününde verilen dilekçe ile vasiyetnamenin iptali, terditli olarak tenkis talebi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, tenkis talebinin kabulüne dair verilen 21.09.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, vasiyetnamenin iptali terditli olarak tenkis isteğine ilişkindir.

Davacılar vekili, dava dilekçesinde; mirasbırakan Ethem G.'a ait, Gerze Noterliği'nce düzenlenen 19/07/2007 tarih ve 01.97 yevmiye numaralı vasiyetnamenin, yasanın aradığı şekil şartlarını taşımadığını; ayrıca, murisin vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte 79 yaşında olduğunu ve sağlık kurulu raporu yerine, Gerze Sağlık Ocağı Tabipliğinden alınan rapora dayalı olarak murisin hukuki işlem ehliyetine haiz olduğuna karar verildiğini; yine, murisin işlem tarihinde davalı ile birlikte yaşadığını ve davalı tarafından yanıltılmış olabileceğini ileri sürerek; vasiyetnamenin, ehliyetsizlik, irade fesadı ve şekil eksikliği nedenleri ile iptalini; bunun mümkün olmaması halinde ise, tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, cevap dilekçesinde; dava konusu vasiyetnamenin tüm şekil şartlarını taşıdığını ve vasiyetnamenin iptalini gerektirir hiçbir sebep bulunmadığını; ayrıca, murisin ölüm tarihindeki malvarlığı göz önüne alındığında, davacıların saklı payına tecavüzün söz konusu olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece ilk olarak davanın reddine dair verilen hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2014/18866 Esas, 2015/11145 Karar sayılı ilamında “... davacı tarafın tüm delilleri toplanarak, ehliyetsizlik iddiası yönünden, işlem tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için yukarıda açıklanan şekilde Adli Tıp Kurumundan rapor alınması; yine, davacının murisin iradesinin sakatlandığı yönündeki iddiasına ilişkin olarak ise, davacı taraf tanıkları dinlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacıların vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, davacıların tenkis talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Hükmü, davacılar vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.

1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacılar vekili ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlardaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2- Davacılar vekili ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;

Mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medeni hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.

Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m. 565) Miras bırakanın TMK'nın 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nın 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nın 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olaya gelince;

Saklı payların ihlalinden söz edebilmek için kazandırma konusu temlik içi tereke ile kazandırma dışı terekenin tümünün şüpheye yer bırakmayacak şekilde eksiksiz olarak bilinmesi ile mümkündür. Tereke, mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığıdır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, vasiyetnameye konu A. Köyü, 130 parsel sayılı taşınmazın, ölüm tarihi itibariyle terekeye dahil olmadığı anlaşıldığından temlik içi terekede değerlendirilmemesi doğru görülse de, vasiyetnameye konu edilmeyen, mirasbırakan adına kayıtlı A. Köyü, 219 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payının ölüm tarihi itibariyle belirlenen değerinin temlik dışı terekede değerlendirilmemiş olması doğru görülmemiştir.

Ayrıca, yine hükme esas alınan bilirkişi raporunda mirasbırakan adına kayıtlı bulunan A. Köyü, 936 parsel sayılı taşınmazın değerinin ölüm tarihi esas alınmak suretiyle belirlenmesi gerekirken, anılan taşınmaz hakkında açılan Gerze Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/102 Esas sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporundaki 2015 tarihi itibariyle belirlenen değerinin tenkis hesabına alınması da doğru görülmemiştir.

Diğer yandan, davalıya vasiyetname ile yapılan kazandırmadan (vasiyet edilen taşınmazların değerinden) onun saklı payını aşan kısmı “tenkise tabi kazandırma”dır. (TMK 560, 561) Sabit tenkis oranı; ölüm tarihine göre el atılan saklı payın, temlik konusu kazandırma tutarına bölünmesiyle bulunan orandır. Mahkemece, davalıya yapılan kazandırmalar yönünden; saklı payın (net tereke üzerinden) belirlenip bu miktarın kendisine yapılan kazandırmadan düşülmesi sonucu sabit tenkis oranın (paydasının) belirlenerek el atılan saklı paya oranı bulunması gerekirken; hükme esas alınan 24.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda; sabit tenkis oranı davacıların saklı payına tecavüz eden miktarın, net tereke mevcuduna olan oranı esas alınarak hesaplanması da doğru görülmemiştir.

Yukarıda değinilen hususlar ışığında; mahkemece, terekenin tüm malvarlığını kapsar şekilde tenkis hesabına alınıp, belirlenen değerler üzerinden net tereke mevcudunun belirlenmesi ve doğru sabit tenkis oranı bulunmadan yapılan tercihin sonuç doğurmayacağı gözetilerek, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle doğru sabit tenkis oranın belirlenmesi, davalıya usulüne uygun olarak yeniden tercihlerini sorulması, Türk Medeni Kanunun 564/2. maddesi hükmü ve usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak yeniden hüküm kurulması gerekir. Mahkemece, yetersiz ve eksik hazırlanmış rapora dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan         Üye               Üye                  Üye              Üye
H. ONAT       S. TÜRE       A. S. ERKUŞ    M. EROL     B. ŞEN