TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİ ALACAĞIN MUVAZAALI OLDUĞUNU İLERİ SÜRMEZSE SONRASINDA MUVAZAA DAVASI AÇAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Eki
2021

Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2020/875
KARAR NO         : 2021/1602

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ            : Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                      : 02/12/2014
NUMARASI              : 2014/35 - 2014/572
DAVACI                    : T.C. vekili Avukat K.Ş.
DAVALILAR             : 1- S.T. vekili Avukat P.Y. 2- E.E. vekili Avukat D.E.

Taraflar arasındaki muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali davası üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davalı Selahattin T. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

K A R A R

Davacı, davalılardan Elif E. ile oğullarının sahibi olduğu şirket arasındaki ticari alışverişten dolayı davalı Elif E.’tan alacaklı olduklarını, alacağın ödenmesi konusunda davalı ile protokol imzaladıklarını ve protokol hükümlerinin teminat altına alınması için davalının tapuda kayıtlı taşınmazını kendisine devrettiğini, protokole göre alacağın ödenmemesi nedeniyle dairenin tapusunu geri vermediğini ancak davalıların muvazaalı şekilde aralarında borç senedi düzenleyerek icraya koyup, davalı Elif E.’ın kendisine devir ettiği dairenin borçlulardan mal kaçırmak amacı ile devir edildiği gerekçesi ile tasarrufun iptali davası açtıklarını ve davanın kabul olunduğunu, esasen davalılar arasındaki borçlandırıcı tasarruf işleminin muvazaalı olup iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davacının iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

Mahkemece, davacının muvazaa iddiası davalı Salahattin T. yönünden kesin delil niteliğinde olan yemin delili ile kanıtlanmış olmakla davanın kabulüne ve muvazaalı olarak başlatılan Bakırköy 7. İcra Dairesinin 2008/5.37 sayılı takip dosyasının davacı yönünden geçersiz olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı Selahattin T. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, muvazaaya dayalı işlemin iptali istemine ilişkindir.

Davacı tarafından eldeki bu davayla davalılardan Elif E.'ın sahip olduğu H. Plastik Ambalaj Makine Sanayi Tic. Ltd. Şti.nin davacının çocuklarına ait olan ve aynı sektörde iştigal eden G. Plas. Am. ve Paz. San. Tic. Ltd. Şti.'ne yüksek miktarlarda borcu olduğu, davalı Elif E.'ın borcunun bir kısımını adına kayıtlı olan İstanbul ili Avcılar ilçesi 22 pafta 3.18 parsel sayılı arsa üzerinde 14 pafta 18.25 parsel sayılı olan 6 nolu bağımsız bölümün borç ödendiğinde geri almak kaydı ile teminat vererek 25/04/2008 tarihli protokol kapsamında davacıya ve oğluna ait şirkete devretmesi hususunda anlaştıklarını, mülkiyetin satış yolu ile devir alındığını, protokol şartlarının yerine gelmemesi davalı Elif'in borçlarını ödememesi üzerine dairenin iadesinden vazgeçilerek gayrimenkulün tahliyesi için K.Çekmece 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/2086 esas sayılı dosyası ile ecrimisil ve tahliye davası açtıklarını, bu sırada diğer davalı Selahattin T. tarafından 11/12/2007 düzenlenme, 28/12/2007 vade tarihli 80.000 TL. bedelli senet nedeniyle borçlu Elif E. hakkında icra takibine başlandığını, borçlunun herhangi bir mal varlığına ulaşılmadığından bahisle davalı Elif tarafından borcuna karşılık davacıya devredilen daire için tasarrufun iptali davası açıldığını öğrendiğini, kendisine devredilen bu daireye dair tasarrufun iptalinin davalılar arasında muvazaalı borçlandırma işlemi yapılarak ve kaynağı belli olmayan bir bono karşılığında başlatılan icra takibi ile sağlandığı iddiasıyla bonoya dayalı borç verme işleminin muvazaalı olduğunun tespitine ve işlemin iptaline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından muvazaalı yapıldığı iddia edilen ve dosyamız davalısı olan Salahattin T. tarafından dosyamız davalısı Elif E. ve davacısı Tahsin C. aleyhine Bakırköy 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/3.8 esas sayılı dosyası ile İİK. 277 vd. maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemiyle dava açıldığı, yargılama neticesinde, dava kabul edilerek davalı Elif E.'ın Tahsin C.'a satmış olduğu bu davaya da konu olan Avcılar, 3.18 parsel, (8) nolu 128/1032 arsa paylı bağımsız bölümün satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek 09/02/2010 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Şu durumda; davacının iptalini istediği Bakırköy 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/3.8 esas sayılı dosyasındaki tasarrufun iptali davasına konu olan ve dava şartı olan takipteki alacağın kesinleştiği, kesinleşmiş alacağın varlığı kabul edilerek görülen tasarrufun iptali davasının kabul ile sonuçlanıp münderecattan geçerek kesinleştiği, davacının söz konusu tasarrufun iptali davasına 3. kişi olarak katılarak davanın tarafı olan davacının alacağın muvazaalı olduğunu ileri sürmediği, artık aynı alacak için muvazaa iddiasında bulunulamayacağı gözetilmeden yanılgılı gerekçeyle istemin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de; haksız fiil her türlü delille ispatlanabileceğinden davanın çözümü için önem taşıyan konularda yemin deliline başvurulabilir ise de haksız fiil failine yemin teklif edilemez.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemece, davacının davalılara yemin teklif etmesi üzerine, davalı Salahattin T.'a usulüne uygun olarak yemin davetiyesinin tebliğine rağmen duruşmaya özürsüz olarak gelmediği ve yasa gereği yeminden kaçınmış sayılmasına karar verilmesi gerektiği kabulüyle davacının muvazaa iddiası davalı Salahattin T. yönünden kesin delil niteliğinde olan yemin delili ile kanıtlanmış olduğundan davanın kabulüne ve muvazaalı olarak başlatılan davalılar arasındaki takip dosyasının davacı yönünden geçersiz olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, muvazaa iddiasına dayalı istemin dayanağının haksız fiil olduğu, haksız fiil failine ise yemin teklif edilemeyeceği gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile usul ve yasaya aykırı olarak yemin deliline dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan yönler gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın kabulü yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bu durum bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Selahattin T.'a geri verilmesine 25.05.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan             Üye         Üye                    Üye             Üye
A.Ş.Sertkaya     N.Taş       K.Özerdoğan     S.Küçük      Ö.F.Aydıner