TASDİK DURUŞMASINDAN ÖNCE İTİRAZLARINI BİLDİREN ALACAKLI, KONKORDATONUN TASDİKİ KARARINI İSTİNAF EDEBİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


02 Şub
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2022/6-661
KARAR NO   : 2022/1319

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                      :
 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                : 01/03/2022
NUMARASI                        : 2022/152 - 2022/316
KONKORDATO İSTEYEN : M.P. vekili Av. E.Ç.
ALACAKLILAR                  : 1- A.bank T.A.Ş. vekili Av. S.İ.
                                              2- Y.v.K. Bankası A.Ş. vekili Av. A.S.G.
                                              3- T.İ. Bankası A.Ş. vekili Av. I.E.K.
                                              4- İ. Bank A.Ş.
                                              5- F. Yapı Kimyasalları San. ve Tic. Ltd. Şti.
                                              6- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve diğerleri

1. Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince verilen alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine, alacaklılar İNG Bank A.Ş. ile Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekillerinin istinaf dilekçelerinin geçici ve kesin mühlet kararlarına ilişkin kısımlarının reddine, alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun hukukî yarar yokluğundan usulden reddine, alacaklılar İNG Bank A.Ş. ve Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekillerinin diğer, alacaklı Akbank T.A.Ş., F. Yapı Kimyasalları San. ve Tic. Ltd. Şti. ve konkordato talep eden vekillerinin tüm istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin karar konkordato talep eden vekili, alacaklılar Türkiye İş Bankası A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ile Akbank T.A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı konkordato talep eden vekili, alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş., Akbank T.A.Ş. ile Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Konkordato talep eden vekili dilekçesinde; müvekkilinin P. Demir Çimento İnş. Mal. Taah. Tic. San. Ltd. Şti.'nin tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, şirketin kullandığı tüm nakdi ve gayri nakdi kredilerde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu, alacaklının belli şartların oluşması hâlinde borçluya başvurmadan doğrudan kefile başvurabileceğini, son dönemde döviz kurlarındaki ani yükseliş ve faiz oranındaki artışların şirketin faaliyet gösterdiği firmaların gelir-gider dengesinde ve nakit akışında bozulmalara neden olduğunu, özellikle konut kredilerinde meydana gelen faiz artışının taşınmaz satışlarını durma noktasına getirdiğini, müvekkilinin alacaklarını tahsil edemez konuma geldiğini, bankaların kredi olanaklarını gittikçe daralttığını, şirketin gelir gider dengesinin bozulduğunu, müvekkilinin taşınmazlarının satışı ve şirkete sermaye olarak konulması mümkün iken yaşanan krizin taşınmazların satışını engellediğini, müvekkilinin sahibi bulunduğu taşınmazların satışını gerçekleştirerek şirketin ve kendisinin kefaletten doğan borçlarının tasfiyesinde kullanacağını ileri sürerek teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

5. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.11.2020 tarihli ve 2018/933 E., 2020/626 K. sayılı kararı ile; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 302. maddesine göre konkordato projesi için oy kullanabilecek alacaklıların alacak miktarlarının toplam 19.561.942,86 TL, alacaklı sayısının yirmi dört olduğu, alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde alacaklı sayısına göre %54,17 ve alacak miktarına göre %54,98 oranında çoğunlukla konkordato projesinin kabul edildiği, buna göre İİK’nın 302/3. maddesinde aranan çoğunlukla konkordato projesinin kabul edilmiş olduğunun anlaşıldığı, İİK’nın 305. maddesinde düzenlenen ve konkordato teklifinin tasdiki için gerekli yasal koşulların mevcut olduğu gerekçesiyle konkordato talep edenin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

6. Konkordato talep eden vekili, alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş., İNG Bank A.Ş., Akbank T.A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., F. Yapı Kimyasalları San. ve Tic. Ltd. Şti. ile SGK Başkanlığı vekilleri tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

7. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarihli ve 2020/2032 E., 2021/189 K. sayılı kararı ile; alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş.’nin istinaf nedenleri yönünden, banka tarafından konkordato komiserliğine süresinde alacağı bildirilmiş ve alacaklılar toplantısında red oyu kullanılmış ise de, vekilince duruşmalara katılınmadığı gibi duruşma aşamasında da itirazların açıklanmadığı gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine,

Alacaklılar İNG Bank A.Ş. ve Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekillerinin geçici ve kesin mühlet kararları ile ilgili istinaf nedenleri yönünden; adı geçen alacaklılarca istinaf sebebi olarak ileri sürülen ilk hususun, kanunun aradığı belgeler ve diğer şartlar bulunmaksızın borçluya geçici mühlet ve kesin mühlet verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin bulunduğu, İİK'nın 287/son maddesi uyarınca geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı gibi aynı Kanun’un 293/1. maddesine göre de, kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı, bu iki düzenlemenin kanun yollarını sadece bu kararların verildiği tarihte değil yargılama sonunda verilen nihai karar aşamasında da kapattığı gerekçesiyle istinaf dilekçelerinin bu yöne ilişkin kısımlarının reddine,

Alacaklı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf nedenleri yönünden; SGK Başkanlığının prim alacakları kamu alacağı niteliğinde olduğundan konkordatonun adı geçen Kurum için bağlayıcı olmadığı, SGK alacaklarının konkordatodan etkilenmediği, konkordatodan etkilenmeyen alacakların itirazlarının dikkate alınması gerekmediği gibi bunların alacaklılarının toplantıya çağrılmasına da gerek bulunmadığı, SGK Başkanlığının, ilk derece mahkemesinin konkordatonun tasdikine ilişkin olarak verdiği kararı istinaf etmesinde hukukî yararının bulunmadığı gerekçesiyle SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun hukukî yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine,

Alacaklılar İNG Bank A.Ş. ve Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekillerinin diğer, alacaklı Akbank T.A.Ş., F. Yapı Kimyasalları San. ve Tic. Ltd. Şti. ve konkordato talep eden vekillerinin tüm istinaf itirazları yönünden; konkordato talep eden vekilince istinaf aşamasında sunulan dilekçe ile, ilk derece mahkemesi kararının 9. bendinde alacaklarının depo edilmesine karar verilen alacaklılarca İİK'nın 308b/1. maddesinde belirtilen sürede dava açılmadığı belirtilerek aynı hükmün son cümlesi uyarınca iade koşulları oluşan bir ödemenin yapılmasında hukukî yarar bulunmadığından kararın 9. bendinin kaldırılmasına karar verilmesinin istendiği, ilk derece mahkemesince alacaklarının depo edilmesine karar verilen alacaklılarca süresinde dava açılmamış olması hâlinde yatırılan paranın iadesine yine aynı mahkemece karar verileceğinden, konkordato isteyenin bu isteminin istinaf incelemesi yapan dairece karşılanmasının mümkün görülmediği,

Konkordato komiserinin, yazdırılan alacaklara karşı borçlunun beyanını alacağı ve borçlunun itiraz ettiği alacakların çekişmeli hâle geleceği, kanunun çekişmeli alacaklara iki sonuç bağladığı, ilk olarak çekişmeli alacakların nisaba ne şekilde katılacağına mahkemenin karar vereceği, somut olayda bu hususta yapılan başvuruların mahkemece değerlendirildiği, mahkemenin bu konuda verdiği kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği, çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilebileceği, açıklanan nedenlerle çekişmeli hâle gelmiş alacakların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmadığı, çekişmeli alacakların depo ettirilmesi hususunun tamamen ilk derece mahkemesinin takdirinde olup bu takdirin istinaf incelemesine konu edilmesinin mümkün görülmediği,

İİK'nın 308 c/2. maddesi uyarınca, "Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir." düzenlemesine göre projede yer alsın veya almasın anılan borçlar için konkordato hükümlerinin geçerli olacağı, buna göre ilk derece mahkemesi kararında, konkordatoya tâbi alacakların ve ödenmesi öngörülen alacak tutarlarının sınırlayıcı şekilde belirtilmemiş olmasının isabetli olduğu, bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukukî değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle alacaklılar İNG Bank A.Ş. ve Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekillerinin diğer, Akbank T.A.Ş., F. Yapı Kimyasalları San. ve Tic. Ltd. Şti. ve konkordato talep eden vekillerinin tüm hususlara ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde konkordato talep eden vekili, alacaklılar Türkiye İş Bankası A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ile Akbank T.A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay 6. Hukuk Dairesince 01.12.2021 tarihli ve 2021/2901 E., 2021/1925 K. sayılı kararı ile;

“… 1- Talep İİK 276 ve devamı maddeleri çerçevesinde konkordatonun tasdiki talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin davacının konkordato talebini İİK 306 madde çerçevesinde tasdik etmesi üzerine karar bir kısım alacaklılar tarafından istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından alacaklı İş Bankası A.Ş’nin talebi İİK 308/a maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.

Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308/a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde sadece duruşma öncesi itiraz edenlerin kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim Prof Dr. Selçuk Öztek, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel Yeni Konkordato hukuku kitabının 308/a maddesini açıkladıkları 569. sayfada ret oyu kullananların tasdik kararını istinaf edebileceklerini kabul etmişlerdir.

Kanunun 302/7 maddesinde "toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun'nun 302/son maddesi gereğidir. Az yukarıda yazılı doktrin görüşünde de iltihak süresi içinde itiraz edenlerin istinaf yoluna başvurabileceği de belirlenmiştir.

Somut olayda İş Bankası A.Ş.'nin alacaklılar toplantısına katılarak ret oyu kullandığı ve 24.09.2020 tarihli dilekçe ile konkordato talebi, projesi ve teklifi kabul etmediklerini mahkemeye bildirdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda İş Bankası A.Ş.'nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.

Hal böyle olunca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin İş Bankası A.Ş vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına, istinaf incelemesi yapmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

2- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin, alacaklılar Akbank T.A.Ş vekili ve Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekillinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

10. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 01.03.2022 tarihli ve 2022/152 E., 2022/316 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği bulunduğu, Özel Dairenin bozma kararında atıfta bulunulan yazarların, 1932 yılından beri yerleşik hâldeki görüşten dönmelerini gerektiren hususu yeni (7101 sayılı kanun ile yapılan) değişiklikle kanunun “...itiraz eden alacaklılar için istinaf süresini tasdik kararının ilanından itibaren işletmeye başlattığı...” olarak açıkladıklarının görüldüğü, istinaf süresinin hangi tarihte ve ne şekilde başlayacağının kimlere istinaf hakkı verilip verilmeyeceği ile ne gibi bir bağlantısı olduğunu ise belirtmedikleri, İİK’nın yürürlüğe girdiği tarihten, 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe kadar konkordatonun tasdiki kararlarına karşı kanun yolunun duruşmadaki tefhimle başladığı, diğer taraftan 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı tarihte yürürlüğe girdiğinden, sürenin tefhimle başlatılmasına ilişkin uygulamanın 20.07.2016 tarihine kadar bu şekilde süre geldiği, gelinen noktada salt sürenin ilanla başlatılmasının istinaf hakkı sahiplerinin kapsamını neden değiştirdiğinin anlaşılamadığı, yazarlar ve onlara atıf yapan Özel Dairenin de buna dair bir açıklık getirmediği, özellikle kanunda bir boşluk bulunmadığı, değişiklikle de özel bir kapsam genişletilmesi yaratılmadığına göre yazarların bu görüşünün "yeni ve yol gösterici bir hukuki bakış açısı" olduğu fakat hükme esas alınabilecek genel kabul görmüş bilimsel bir içtihat olmadığının anlaşıldığı, alacaklının mahkeme huzurunda isbat-ı vücut etmesinin ancak komiserlerin nihai raporu sunması ve duruşma gününün ilanı üzerine duruşmadan üç gün öncesine kadar yapılacak itirazla mümkün olduğu, bu itirazda bulunmayan alacaklının mahkemenin nezdinde bir suje olarak "yok" hükmünde olduğu, mahkemenin itiraz etmeyen kimseyi duruşmaya almayacağı, beyanlarını dinlemeyeceği ve dolayısıyla sistemin alacaklının tasdik kararını istinaf etmesine de olanak tanımadığı, alacaklının daha evvel ne vesile ile olursa olsun toplantıda red oyu kullanması veya komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesinin, medeni usul hukuku kapsamında mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmediği, raporun sunulması ve duruşmanın ilan edilmesi üzerine alacaklı itiraz ederse kanunun alacaklıyı o zaman mahkemenin muhatap alacağı bir suje hâline getirdiği, her şeyden önce hak aramanın temel haklardan olup, bu hakların ancak kanun ile sınırlandırılabileceği, Anayasa hükmü gereği kanun yoluna başvurmanın bir hak olduğu, ancak konkordatonun ne talep edene ne de alacaklıya subjektif bir alacak hakkı verdiği, konkordatonun alacaklının hakkına herhangi bir hâlel getirmediği, sadece bunun ödeme biçimini mahkemenin de katkısı ile değiştirdiği, bu durumun kabul oyu verenler için sözleşmesel bir ilişki doğururken, ret oyu verenler için mahkeme kararına dayandığı, alacaklının dahi iflasa tâbi borçlusu hakkında konkordato isteminde bulunabileceği, bununla birlikte konkordatonun süreç ve kurumsal yapı bakımından tamamen şeklî olduğundan ivedilikle tamamlanması gerektiği, bu çerçevede borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunu tamamen kapattığı ve sürecin borçlu lehine bir an evvel sonuçlandırılması arzusunda olduğu, kanunun öngörmediği bir kanun yolunun ve kanun yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, toplantıda ret oyu kullanmak ile usulünce duruşmaya katılarak konkordatonun tasdikine itiraz etmenin farklı durumlar olduğu, alacaklıya alacağını yazdırmak, red oyu kullanmak ve komiserin raporunu sunmasından sonra ve duruşmadan önce itiraz etmek konusunda bir yük getirildiği, bu yük yerine getirilmediğinde o hakkın kullanılamayacağı, kanun koyucunun konkordatonun tasdikini önemseyerek bunun aksatılmasını ve bu çerçevede bütün alacaklıların kanun yollarına gelerek sürecin uzatmasını, sekteye uğratılmasını engellemeye çalıştığı, herhangi bir aşamada verilen bir dilekçenin, kanunun öngördüğü sürede ve usule uygun diğer dilekçelere benzetilerek ilgilisine kanun yolunun açılmasının da bu amaca aykırı sayılması gerektiği, özellikle henüz ortada nihai durumu gösteren ve usulünce mahkemeye sunulmuş bir komiser raporu olmadığı aşamada verilen dilekçelerin mahkeme nezdinde itibar görmemesi ve usulü hakları kullanmak bakımından imkân sağlamaması gerektiği, somut olayda, alacaklılar toplantısının 24.09.2020 tarihinde yapıldığı, konkordato komiserler kurulunun 06.10.2020 tarihinde nihai raporlarını sunduğu, istinaf yoluna başvuran Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilince alacaklılar toplantısı sırasında sunulduğu anlaşılan 24.09.2020 tarihli dilekçe ile konkordato teklifini kabul etmediklerinin bildirildiği, duruşmalara katılmadığı, mazeret dilekçesinde dahi itirazlarını bildirmediği anlaşılmakla kanunun ifade ettiği biçimde "itiraz" etmediğinden istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

11. Direnme kararı süresi içinde konkordato talep eden vekili, alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş., Akbank T.A.Ş. ve Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekillerince temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, konkordato hakkında verilen karara karşı İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı, alacaklı tarafından konkordatonun tasdiki duruşmasının ilanından önceki aşamada verilen dilekçenin İİK’nın 304/1. maddesi kapsamında itiraz olarak kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

13. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.

14. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukukî çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).

15. Konkordato İİK’da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Kuru, Baki: İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Tanrıver, Süha/Deynekli, Adnan: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Kale, Serdar: Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Pekcanıtez, Hakan/Erdönmez, Güray: 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul 2018, s. 4; Altay, Sümer/Eskiocak, Ali: Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15).

16. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.

17. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun malî durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (İİK m. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).

18. Mahkeme içi adi konkordato İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler İİK’nın 285. maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler konkordatoya başvurabilecektir. İİK’nın 285/2. maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.

19. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve İİK’nın 286. maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (İİK m. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286. maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (İİK. m. 287).

20. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 297. maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.

21. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.

22. Geçici mühletin ilânı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilândan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (m. 288).

23. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (m. 289/2).

24. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (m. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.

25. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.

26. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (m. 289/5).

27. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukukî nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (m. 289/4).

28. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için İİK’nın 288. maddesine göre ilân yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (m. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (m. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilân ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.

29. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar İİK’nın 305. maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin İİK’nın 302. maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, İİK’nın 206. maddesinin birinci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.

30. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilânı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (m. 306).

31. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (m.308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.

32. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (m. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukukî statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(m. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].

33. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesi;

“Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.”

Hükmünü içermektedir.

34. Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep eden alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye ret oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.

35. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan madde;

“Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.

Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz” şeklinde düzenlenmiştir.

36. Bu düzenlemeye göre, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.

37. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmeleri için, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç gün ve önce yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.

38. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

39. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (m. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (m. 293/1) görülmektedir.

40. Komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının öncesinde, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanması, herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesi, tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmemektedir. Alacaklı, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacaktır. Henüz tasdik talebine ilişkin komiser raporunun sunulmadığı aşamada verilen dilekçeler, mahkemece verilecek tasdik kararına karşı yasa yollarına başvuru imkânı tanımayacaktır.

41. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

42. Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın "İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat" (8.b., Ankara 2022, m. 308/a, s. 291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 maddeye atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak İİK’nın 308/a maddesindeki itirazın, İİK’nın 304/1. maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir.

43. İcra İflas Kanunu’nun 304. maddesinin gerekçesine bakıldığında, duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308. maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.

44. Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı "itiraz" şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.

45. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, istemde bulunanın konkordato projesi, ilk derece mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiser tarafından düzenlenen rapor ve İİK’nın 302. maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve İİK’nın 305. maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.

46. Dosya içerisinde yer alan belgelere göre 24.09.2020 tarihinde alacaklılar toplantısı yapıldığı, alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekili tarafından aynı gün projeye “Ret” oyu kullandıklarına ilişkin dilekçe sunulduğu, komiserler kurulu tarafından 06.10.2020 tarihinde nihai raporun sunulduğu, tasdik duruşmasının ise 06.11.2020 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.

47. Her ne kadar alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmış ise de, İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmediği anlaşılmaktadır. Buna göre İİK’nın 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından bölge adliye mahkemesince alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.

48. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; İİK’nın 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacaklıların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, İİK’nın 308/a maddesinde konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilânından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilândan itibaren başladığına göre itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

49. Hâl böyle olunca bölge adliye mahkemesince, alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine dair verilen direnme kararı yerindedir.

50. Ne var ki, Özel Dairece konkordato talep eden vekili, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ile Akbank T.A.Ş. vekillerinin temyiz itirazları incelenmediğinden dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme uygun olup, konkordato talep eden vekili, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ile Akbank T.A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 19.10.2022 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 15 üyenin 10’u DİRENME UYGUN DAİREYE, 5’i ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.

 

AKSİ YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/6266 
KARAR NO    : 2022/5308

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ              : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ                        : 27/10/2021
NUMARASI                : 2021/1183 - 2021/1581
İLK DERECE 
MAHKEMESİ              :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                        : 10/03/2021
NUMARASI                : 2019/165-2021/166
KONKORDATO İSTEYEN
DAVACI                      : A. İnş. Taah. Tic. ve San. A.Ş. Vek. Av. A.G.
ALACAKLILAR          : 1- Vakıflar Bankası T.A.O. Vek. Av. E.S. ve diğer 12 alacaklı

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki konkordato isteyen davacı vekili ile müdahiller Vakıflar Bankası T.A.O., SGK Başkanlığı, Türk Ekonomi Bankası A.Ş., Alternatifbank A.Ş., Akbank T.A.Ş., Ziraat Katılım Bankası A.Ş., Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Anadolubank A.Ş., T. Halk Bankası A.Ş. ile T. Mak. San. ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Talep, konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, borçlu şirketin talebinin kabulü ile konkordato projesinin tasdikine dair verilen karara karşı, bir kısım alacaklılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince alacaklı Anadolubank A.Ş. vekilinin istinaf başvurusu yönünden; süresinde alacağını bildirilmiş ve alacaklılar toplantısında ret oyu kullanılmış ise de adı geçen banka vekilince tasdik duruşması aşamasında da itirazlarını bildirmediği, bu nedenle istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunmadığı gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine, diğer alacaklılar vekillerinin bir kısım istinaf itirazlarının esastan reddine, bir kısmının kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Kararı, alacaklılar Alternatifbank A.Ş., Türk Ekonomi Bankası A.Ş., T. Halk Bankası A.Ş., Anadolubank A.Ş., Akbank T.A.Ş., T. Vakıflar Bankası T.A.O., SGK, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş., Ziraat Katılım Bankası A.Ş., T. Makina San. Ve Tic. A.Ş. vekileri ile konkordato talep borçlu şirket vekili temyiz etmiştir.

1- Alacaklı Anadolubank A.Ş. vekilinin temyiz istemi yönünden;

Talep İİK 276. ve devamı maddeleri çerçevesinde konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir.

İlk derece mahkemesinin davacının konkordato talebini İİK 306. maddesi çerçevesinde tasdik etmesi üzerine karar alacaklı banka tarafından istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından talep İİK 308/a maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.

İİK’nun 308/a maddesi ‘’Kanun Yolları’’ başlıklı olup Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir’’ hükmünü içermektedir.

İİK’nun 304/1. bentde itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilana yazılır’’ cümlesine karşılık İİK’nun 302/7. fıkrasında ‘’konkordato projesinin konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.’’ denildikten sonra 302/son fıkrasında ‘’komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç 7 gün içerisinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikine uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdii eder.’’ düzenlemesi yer almış olup konkordatonun mahkemede incelenmesine raporun mahkemeye verilmesinden sonra İİK’nun 304/1. maddesi gereğince başlanılacaktır.

İİK’nun 302. maddesindeki iltihak süresi bittikten sonra komiser raporu düzenleneceğinden ve iltihak süresinde bildirilen alacaklar da kabül edilebileceğinden bu sürede yapılan itirazlar da kabul edilmelidir. Bu nedenle itiraz eden alacaklı kavramını dar yorumlayarak sadece duruşmadan 3 gün önce konkordatoya ilişkin alacaklılarla sınırlamak doğru bir yaklaşım olarak görülmemektedir.

Kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olarak kabulü daha doğru bir yaklaşımdır. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim öğretide alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde red oyu vermiş alacaklıların tasdik kararını istinaf edebilecekleri kabul edilmektedir.(Prof Dr. Selçuk Öztek, Prof Dr.Ali Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Doç.Dr. Serdar Kale, Doç. Dr. Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordoto Hukuku, 2/B s. 569)

Kanunun 302/7 maddesinde "toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun'nun 302/son maddesi gereğidir. Aksi halde iltihak süresi içerisinde alacağını bildirip oy hakkı verilen alacaklıya konkordatoya kabul oyu vermediği takdirde komiser raporu kabul ve ret oyları da nazar alınarak konkordato projesinin tasdik edilip edilmeyeceği belirleneceğine göre bu sürece katılan, oyu sonuca etkili olan alacaklıya aleyhine oluşacak bir sonuca karşı yorum yoluyla kanun yoluna başvurma olanağı tanınmaması usul kuralları ile bağdaşmayacaktır. Çünkü usul hukukunun en temel ilkelerinden biri herhangi bir talep hakkında hukuki yararının bulunması ve talepte bulunanın haklarının ihlal edilmiş olmasıdır. Hukuki yararı bulunan ve hakkı ihlal edilen alacaklının buna karşı herhangi bir yasa yoluna başvuramayacağını kabul etmek Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğindedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 başvuru sayılı kararında mahkemeye erişim hakkının İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ‘’Adil Yargılanma Hakkının’’ en temel unsuru olduğu kanun yolları bakımından ‘’Hukuki Belirlilik’’ ilkesinin ihlali sureti ile mahkemeye erişim hakkının kullanılmasının önlenemeyeceği sonucuna varmıştır.

Hem alacak bildirme ve oylamaya katılma hakkı tanınıp hem de hakkında verilen karara karşı bu kararın yasal yollardan denetimi ve hak ihlalinin önlenmesi olanağının tanınması kendi içinde bir çelişki yaratacaktır. İltihak süresi içinde oylamaya katılma hakkının verilmesinin ve konkordatoya itiraz edilip ret oyu verilmesinin bir işlevi kalmayacaktır.

Yukarıya ayrıntılı açıklandığı üzere; toplantıya katılıp ret oyu kullanan alacaklı veya toplantıya katılmadığı halde ret oyu kullanan alacaklıların itiraz eden alacaklı kavramına dahil olduğu ve mahkemece verilen karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurabilecekleri kabul edilmelidir.

Somut olayda, alacaklı Anadolubank A.Ş.’nin alacaklılar toplantısında olumsuz oy kullandığının tespit edilmiş olmasına göre, yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.

Hal böyle olunca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına, alacaklı Anadolubank A.Ş.’nin istinaf itirazları hakkında da inceleme yapılmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

2- Bozma nedenine göre, konkordato talep eden borçlu şirket vekilinin ve diğer alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, alacaklı Anadolubank A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin, 27.10.2021 T., 2021/1183 Esas, 2021/1581 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre konkordato talep eden borçlu şirket vekilinin ve diğer alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, alacaklı Anadolubank A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesi için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 10.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan        Üye              Üye                    Üye            Üye
M. KIYAK     A. ERGİN     B. AYDOĞAN    İ. KARA     M. ÖZDEMİR

 

AKSİ YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/1959
Karar No      : 2023/2292

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 01.03.2023
SAYISI                                 : 2023/19 E., 2023/319 K.

Hasımsız olarak konkordato davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın bir kısım alacaklılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince bir alacaklı yönünden başvurunun esastan reddine, başka bir alacaklı yönünden esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ve Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili gerçek kişi tacirin toptan kumaş ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, zaman içinde ekonomik durumunun bozulduğunu, sunulan konkordato projesi kapsamında borçlarını ödeyeceğini ileri sürerek konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Müdahil alacaklı vekilleri sundukları müdahale dilekçeleri ile davaya müdahil olmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılara ait konkordato projesine ilişkin İcra ve İflas Kanunu’nun 302 inci maddesinin birinci fıkrasında aranan oy çoğunluğunun sağlandığı, konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimali bulunduğu, konkordato projesinin tasdik şartlarını taşıdığı gerekçesi ile konkordatonun tasdikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde alacaklılar Yapı Kredi Bankası vekili, Ziraat Katılım A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; konkordato talep eden şirketin borca batık durumda olmaması ve borçlarını ödeyebilecek durumda olması nedeniyle faizden feragati ve uzun vade içeren konkordato taleplerinin reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; ; hükme esas alınan komiser raporlarında ve nihai raporda müvekkili banka alacağının eksik ve hatalı olarak yer aldığını, davacının konkordato talebinin alacaklıların alacağına kavuşmasını ötelemek, sürüncemede bırakarak zaman kazanma gayesine dayanması nedeniyle davacı lehine verilen tasdik kararının kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yapı Kredi Bankasının tasdike ilişkin usulüne uygun itirazı bulunmadığından bahisle istinaf başvurusunun usulden reddine; Ziraat Katılım Bankasının istinaf başvurusunun tasdik kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde Yapı Kredi Bankası vekili ve Ziraat Katılım Bankası vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Alacaklı Yapı Kredi Bankası A.Ş. temyiz dilekçesinde; konkordatoya iltihak süresi içinde red oyu verdiklerini ve aşamalarda itiraz ettiklerini ve konkordatonun reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Alacaklı Ziraat Katılım A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki sebepleri ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir.             

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 371. maddeleri, İcra ve İflas Kanununun İİK’nın 286 vd.

3- Değerlendirme

1- İcra ve İflas Kanununun 308/a maddesi uyarınca konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir.

2- İİK’nın 304/1. bendinde ise itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilana yazılır’’ cümlesine karşılık İİK’nın 302/7. fıkrasında ‘’konkordato projesinin konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.’’ denildikten sonra 302/son fıkrasında ‘’komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç 7 gün içerisinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikine uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.’’ düzenlemesi yer almış olup konkordatonun mahkemede incelenmesine raporun mahkemeye verilmesinden sonra İİK’nın 304/1. maddesi gereğince başlanılacaktır.

3- İİK’nın 302.maddesindeki iltihak süresi bittikten sonra komiser raporu düzenleneceğinden ve iltihak süresinde bildirilen alacaklar da kabul edilebileceğinden bu sürede yapılan itirazlar da kabul edilmelidir. Bu nedenle itiraz eden alacaklı kavramını dar yorumlayarak sadece duruşmadan 3 gün önce konkordatoya ilişkin alacaklılarla sınırlamak doğru bir yaklaşım olarak görülmemektedir.

Kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olarak kabulü daha doğru bir yaklaşımdır. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer.

4- Kanunun 302/7 maddesinde ise "toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun'nun 302/son maddesi gereğidir. Aksi halde iltihak süresi içerisinde alacağını bildirip oy hakkı verilen alacaklıya konkordatoya kabul oyu vermediği takdirde komiser raporu kabul ve ret oyları da nazar alınarak konkordato projesinin tasdik edilip edilmeyeceği belirleneceğine göre bu sürece katılan, oyu sonuca etkili olan alacaklıya aleyhine oluşacak bir sonuca karşı yorum yoluyla kanun yoluna başvurma olanağı tanınmaması usul kuralları ile bağdaşmayacaktır. Çünkü usul hukukunun en temel ilkelerinden biri herhangi bir talep hakkında hukuki yararının bulunması ve talepte bulunanın haklarının ihlal edilmiş olmasıdır. Hukuki yararı bulunan ve hakkı ihlal edilen alacaklının buna karşı herhangi bir yasa yoluna başvuramayacağını kabul etmek Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğindedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 başvuru sayılı kararında mahkemeye erişim hakkının İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan “Adil Yargılanma Hakkının” en temel unsuru olduğu kanun yolları bakımından “Hukuki Belirlilik” ilkesinin ihlali sureti ile mahkemeye erişim hakkının kullanılmasının önlenemeyeceği sonucuna varmıştır.

5- Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere; toplantıya katılıp ret oyu kullanan alacaklı veya toplantıya katılmadığı halde ret oyu kullanan alacaklıların itiraz eden alacaklı kavramına dahil olduğu ve mahkemece verilen karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurabilecekleri kabul edilmelidir.

Somut olayda, alacaklı Yapı Kredi Bankası AŞ.’nin toplantıya katıldığı ve red oyu kullandığı, müdahale dilekçesinde konkordatonun reddini talep ettiği ve son celse duruşmada konkordatonun reddi yönünden beyanda bulunduğu anlaşılmış olup bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda Yapı Kredi Bankası A.Ş.'nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.

Hal böyle olunca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına, istinaf incelemesi yapmak üzere dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

6- Bozma nedenine göre, Ziraat Katılım A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.  

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle

1- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

2- Bozma nedenine göre, Ziraat Katılım A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.  

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.06.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Başkan            Üye                      Üye                    Üye                     Üye
Murat Kıyak      Bahri Aydoğan     Özcan Turan      Zeki Gözütok       İlhan Kara
                                                                                (Muhalif)

KARŞI OY YAZISI

Konkordatonun mahkemede incelenmesi 2004 sayılı icra ve İflas Kanunu (İİK) 308. maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre; komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır. (İİK 308/1) Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz. (İİK 308/2)

Sözü edilen 288. maddede geçici mühletin ilanı düzenlenmiş olup, 304. madde sözü edilen ilan ise sonraki aşamada kesin mühlet içinde konkordato talebi incelenmek üzere yapılacak duruşma ile ilgili yeni bir ilandır. 288. maddeye göre ilandan söz edilmesi ilanın ne şekilde olacağına dair düzenleme içeren bir atıf maddesidir. İtiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün içinde yazılı olarak bildirmeleri şartıyla duruşmaya katılabilecek olmaları 304. madde gereğince yapılacak duruşmadan önce itirazların bildirilmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Bu son ilan üzerine yazılı itirazların bildirilmemiş olması 304. madde kapsamında itirazların bildirilmemiş olması sonucunu da ortaya koyduğu kadar duruşmaya katılabilmeyi mümkün olmaktan çıkarmaktadır.

Açıklanan nedenlerle konkordatoya ret oyu kullanmak ve buna ilişkin gerekçelerini bildirmiş olmak İİK 304. madde kapsamında konkordatonun mahkemece incelenmesi aşamasıyla ilgili bildirilmiş bir itiraz anlamına gelmeyecektir.

Diğer yandan 304. madde kapsamında yapılacak itiraz, ret oyu kullanma aşamasından sonra gerçekleşen işlem ve aşamaları da kapsayan ve komiserin son raporunu da değerlendiren bir beyan olacağından ret oyu kullanma nedeniyle bildirilen itirazlar ile 304. madde kapsamında bildirilen itirazlara esas dayanakların kapsadığı bütünlük ve muhteva itibarıyla da aynı olmadığı açıktır.

"Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır." (İİK 308/a)

Kanun yolunun düzenlendiği bu hükme göre itiraz eden alacaklılar istinaf yoluna başvurabilecek bunun karşı anlamıyla itirazlarını bildirmeyen alacaklılar istinaf yoluna başvuramayacaktır. Burada sözü edilen itiraz İİK 304. madde kapsamında yapılacak itiraz olup bu madde kapsamına uygun biçimde duruşmadan en az üç gün önce itirazlarını bildirmeyen alacaklılar öncesinde gerekçelerini belirterek ret oyu kullanmış olsa bile İİK 304. madde kapsamında itiraz etmiş sayılamayacağından istinaf yoluna başvuramayacaktır.

Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı “itiraz” şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.11.2022 tarih 2022/6-1040 esas, 2022/1578 karar sayılı kararı)

Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; alacaklı Yapı Kredi Bankası A.Ş. süresi içinde İİK 304. madde kapsamında itirazlarını bildirmiş olmadığından tasdik kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır.

Bölge adliye mahkemesince bu esaslara uygun biçimde Yapı Kredi Bankası A.Ş. yönünden istinaf talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup buna ilişkin kararın onanması ve Ziraat katılım A.Ş yönünden temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, ret oyu kullanmış olması itiraz eden alacaklı sayılmak için yeterli kabul edilmek suretiyle Yapı Kredi Bankası A.Ş. yönünden istinaf itirazları incelenmek üzere kararın bozulması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

Zeki GÖZÜTOK
Üye