TERDİTLİ OLARAK TAPU İPTALİ VE TESCİL OLMAZSA TAZMİNAT İSTEĞİNE İLİŞKİN AÇILAN DAVA TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YERDE AÇILMALIDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


15 Mar
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/1921
KARAR NO    : 2021/6564

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Göksel Kasırga'nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, çekişme konusu taşınmazın Sakarya ili Akyazı ilçesinde bulunduğu sabittir.

Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK'nın 12/1. maddesi uyarınca taşınmazın aynı ile ilgili davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerekeceği tartışmasızdır. Anılan yetki kuralı kesin ve kamu düzeniyle ilgili olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen (kendiliğinden) gözetilmesi gerekir.

Hal böyle olunca, davanın taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülebilmesi için yetkisizlik kararı verilmesi yerine, işin esası hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.

Açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönler incelenmeksizin, dosyanın kararı veren İstanbul Anadolu 25. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.11.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan      Üye                             Üye                          Üye             Üye
H. KAYA     N. B. KUŞÇUOĞLU   Ö. KAKİLLİOĞLU    İ. AYSAL    F. DEMİR

İÇTİHAT YORUMU :
Olması gereken hukuk ba­kımından ise, kanımca, her bir olasılığa cevap olmak üzere, terditli davada yetkili mahkeme aslî talebe göre belirlenmelidir. Zira, daha dava açılırken aslî talebin reddedileceği belli değildir; aslî talep reddedilmeden (HMK m.111/2) fer'î talep incelenemeyecektir. Bu nedenle terditli talepler bakımından yetkili mahkeme asli talep için kanunen yetkili olan mahkeme olmalı, davalı fer'i talep bakımın­dan yetki itirazında bulunamamak, fer'i talep bakımından kesin yetkinin söz konusu olması halinde hâkim re'sen yetkisizlik kararı vermemelidir. Aksi halde, yani fer'i talep bakımından yetkisizlik itirazı üzerine ya da kesin yetki halinde re'sen yetkisizlik kararı verilmesi halinde, ortada terditli davadan bahsedilemeyecek; fer'i talebe ilişkin dava yetkili mahkemede açılınca, bu talebi inceleyen mahkeme ya asli talebe ilişkin davayı bekletici mesele yapacaktır ya da kendisi incelemesini yapıp karar verecektir. İlk ihtimalde ge­reksiz yere davaların ayrı mahkemelerde uzamasına ve gereksiz masrafa sebep olunacak; ikinci ihtimalde ise, talepler bakımından çelişkili kararlar çıkabilecektir.

Dava devam ederken mahkeme aslî talebin reddi yönünde ka­naat getirerek fer'î talebi incelemeye geçse ve davanın açıldığı mah­keme, fer'î talep bakımından kesin yetki kuralına göre belirlenen mahkeme olmasa dahi, yetkili kalmaya devam etmelidir. Bu durum hem perpetuatio fori ilkesinin hem de usul ekonomisinin gereğidir. Aksi halde terditli dava kurumunun faydası görülemez. Birçok yetki kuralının nihayetinde usul ekonomisine hizmet ettiği dikkate alının­ca, terditli davanın da aynı ilkeye hizmet ettiği düşünülmeli ve sırf fer'î talep bakımından kesin yetkili olunmadığı için aslî talep reddedildikten sonra dava şartı eksikliğinden dolayı fer'î talep bakımın­dan yetkisizlik kararı verilmemelidir.” (KARADEMİR AYDEMİR, Dilek, Medeni Usul Hukukunda Mahkemelerin Yetkisi, 2. Baskı, Ankara, 2019, s. 467)