USULSÜZ HACİZ İHBARNAMESİNİN TEBLİĞİ İLE İTİRAZ SÜRESİ BAŞLAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


28 May
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2018/12-136
KARAR NO   : 2022/12

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                         :
 Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                   : 24/05/2016
NUMARASI                           : 2016/325 - 2016/469
DAVACI 
(ŞİKÂYETÇİ-ÜÇÜNCÜ KİŞİ) :
D.T. Tarım San. ve Tic. A.Ş. vekili Av. T.A.
DAVALI (ALACAKLI)             : A. Tarım Ticaret A.Ş. vekili Av. R.G.

1. Taraflar arasındaki "şikâyet" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Antalya 3. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kabulüne ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Üçüncü Kişi İstemi:

4. Üçüncü kişi vekili şikâyet dilekçesinde; ikinci haciz ihbarnamesinin müvekkili şirkete 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiğini ancak bu haciz ihbarnamesine dosya bilgilerinin yanlış yazıldığını, icra müdürlüğünün 12. İcra Müdürlüğü olmasına rağmen 14. İcra Müdürlüğü yazıldığını, bu nedenle icra dosyasının hangi icra müdürlüğünde olduğunu araştırdıklarını, müvekkiline borçlu hakkında çok sayıda haciz ihbarnamesi geldiği için icra dosyasının hangi dairede olduğunu araştırmak gerektiğini, durumun 05.11.2014 tarihinde açıklığa kavuşmasından sonra 05.11.2014 tarihinde ikinci haciz ihbarnamesine itiraz ettiklerini, haciz ihbarnamesine itirazlarının süresinde olmadığından bahisle reddedildiğini 09.01.2015 tarihli memurluk işlemi ile öğrendiklerini ileri sürerek müvekkili şirkete tebliğ edilen ikinci haciz ihbarnamesinin 27.10.2014 olan tebliğ tarihinin maddi hata sebebi ile öğrenme tarihi olan 05.11.2014 olarak değiştirilmesine, süresinde yapılan ikinci haciz ihbarnamesine itirazın reddi yönündeki icra memurluk işleminin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı Cevabı:

5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; şikâyetçi üçüncü kişiye gönderilen haciz ihbarnamelerine ilişkin tebligat zarfları üstünde 12. İcra Müdürlüğünün 2014/8.31 E. sayılı icra dosyası yazıldığını, tebligatın usulsüz olduğu kabul edilse bile şikâyetin yedi günlük sürede olmadığını, şikâyetçinin tebligatı öğrenme tarihinin 05.11.2014 olduğunu, üçüncü haciz ihbarnamesinin de 10.11.2014 (doğrusu 11.11.2014) tarihinde tebliğ edildiğini, buna göre şikâyetin süresinde olmadığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Antalya 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 21.01.2015 tarihli ve 2015/35 E., 2015/53 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ikinci haciz ihbarnamesinin 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, ancak haciz ihbarnamesinde icra müdürlüğü ve icra dosyası esas numarasının yanlış yazılı olması (esas numarası doğru yazılmıştır) nedeniyle üçüncü kişi tarafından doğru icra müdürlüğü ve takip dosyası belirlenerek ancak 03.11.2014 tarihinde haciz ihbarnamesine itiraz edilebildiği, bu hâlde mevcut delillere göre ikinci haciz ihbarnamesinin şikâyetçi üçüncü kişi tarafından öğrenme tarihinin icra dosyasına sunulan dilekçede yazılı olan 03.11.2014 tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile şikâyetin kabulüne, ikinci haciz ihbarnamesinin şikâyetçi üçüncü kişiye tebliğ tarihinin 03.11.2014 olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 04.11.2015 tarihli ve 2015/14925 E., 2015/26708 K. sayılı kararı ile;

“… Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen D.T. Tarım San. Ve Tic. A.Ş. icra mahkemesine başvurusunda, 2. haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesini istediği, mahkemece şikâyetin kabulüne karar verildiği görülmektedir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir.

Haciz ihbarında bulunulan 3. kişinin kendisine gönderilen haciz ihbarı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi İİK'nın 16. maddesi anlamında bir "şikâyet" olup, aynı Yasanın 16/l. maddesi gereğince bu şikâyetini işlemi öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir.

Hukuk Genel Kurulunun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas-1991/344 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, seçilen takip şekline göre borçlunun icra dairesine itiraz etmesinden ayrı olarak yedi günlük şikayet süresi içinde tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması zorunludur.

Somut olayda, 3. kişi icra mahkemesine yaptığı 12.01.2015 tarihli başvurusunda; 2. haciz ihbarnamesinden 05.11.2014 tarihinde haberdar olduklarını belirterek 27.10.2014 tarihinde tebliğ edilen 2. haciz ihbarnamesinden tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 05.01.2014 olarak düzeltilmesini istemiş ise de; anılan haciz ihbarnamesine karşı şikâyetçinin 03.11.2014 tarihinde düzenlediği itiraz dilekçesini 05.11.2014 günü icra müdürlüğüne sunduğu görülmektedir. Bu durumda 3. kişinin icra mahkemesine yaptığı 12.01.2015 tarihli başvurunun İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonra olduğu dikkate alınarak şikâyetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Antalya 3. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 24.05.2016 tarihli ve 2016/325 E., 2016/469 K. sayılı kararı ile; somut olayda değerlendirilen (şikâyetin konusunun) haciz ihbarnamesinin Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olarak tebliği değil, dosya numarasının haciz ihbarnamesinde yanlış yazılması nedeniyle hazırlanan haciz ihbarnamesinin tamamen hükümsüz olduğu, üçüncü kişinin icra müdürlüğünü araştırarak bulduğu ve 03.11.2014 tarihli dilekçe ile ikinci haciz ihbarnamesine itiraz ettiği, haciz ihbarnamesine bu sebeple süresinde itiraz ettiğini düşünen üçüncü kişiye daha sonra üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderildiği, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itirazının süresinde olmadığı kabul edilerek icra müdürlüğünce işleme devam edildiğini öğrenmesi üzerine şikâyet yolu ile icra mahkemesine başvurduğu, şikâyetin niteliği gereği süresiz şikâyete tâbi olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; üçüncü kişinin şikâyetinin süresiz şikâyete mi, yoksa yedi günlük şikâyet süresine mi tâbi olduğu, buradan varılacak sonuca göre şikâyetin süre aşımından reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle şikâyetin açıklanması gerekmektedir.

13. İcra (ve iflâs) dairesi İcra ve İflâs Kanunu’nu (ve icra-iflâs hukukuna ilişkin diğer hükümleri) birinci derecede uygulamakla görevlidir. İcra (ve iflâs) dairesi, bu görevlerini yaparken, kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa, usulsüz (yolsuz) hareket etmiş olur. İcra (ve iflâs) dairesinin bu gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilirler (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 103).

14. Şikâyet, icra ve iflas hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukukî bir çaredir. Şikâyet kendisine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukukî bir çaredir (Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özkan, Meral Sungurtekin/ Özekes Muhammet :İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Ankara, 2013, s. 125 vd.).

15. İcra memuru işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurularak şikâyet yolu ile kaldırılmasının istenmesi, İİK’nın 16. maddesinin 1. fıkrası gereğince şikâyete konu işlemin öğrenildiği günden itibaren kural olarak yedi günlük süreye tâbidir. Bu kuralın iki önemli istisnası vardır: 1- İİK'nın 16. maddesinin 2. fıkrası gereğince bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet yoluna başvurulabilir. Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır. 2- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikâyet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.

16. İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesine göre üçüncü kişiye çıkarılan haciz ihbarnamelerinde izlenecek usulün de irdelenmesi gerekmektedir.

17. Borçlunun üçüncü kişilerdeki bir kıymetli evraka bağlı olmayan maaş ve ücretler dışındaki alacakları İİK’nın 106. maddesinin 2. fıkrasına göre menkul hükmünde olduğundan menkul haczine ilişkin usule göre de haczedilebilir. Alacaklının borçlunun üçüncü kişideki alacağının haczi talebi üzerine icra müdürü alacağı haczedip, icra tutanağına geçirip üçüncü kişiye bildirir. Böylece borçlunun üçüncü kişideki alacağı haczedilmiş olur. İİK’nın 89. maddesinde öngörülen usule göre üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi gönderilmesi üçüncü kişideki borçlunun alacağının borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Üçüncü kişiye gönderilen haciz ihbarnamesinin hukukî sonuç doğurabilmesi için İİK'nın 89 ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 42 vd. maddelerinde yazılı unsurları içermesi gereklidir. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 42. maddesinin 2. fıkrasına göre birinci haciz ihbarnamesi dosya numarasını, üçüncü kişinin adını, soyadını ve adresini, alacaklının, borçlunun, varsa vekillerinin adını, soyadını ve adreslerini, alacak tutarı ile faiz ve giderler, haczin neye ilişkin olduğu, haczin hangi miktar için yapıldığı hakkındaki bilgileri içerir. Aynı Yönetmeliğin 43. maddesine göre ikinci haciz ihbarnamesinde 42. maddenin 2. fıkrasındaki bilgiler yer alır. İcra müdürlüğünün numarası da bu zorunlu unsurlardan biridir.

18. Birinci haciz ihbarnamesine üçüncü şahsın, borcu olmadığını veya malın yedinde bulunmadığını veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın istihlak edildiğini veya kusuru olmaksızın telef olduğunu veya malın borçluya ait olmadığını veya malın kendisine rehnedilmiş olduğunu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğunu iddia ederek haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde yazılı veya sözlü olarak itiraz etme hakkı vardır. Üçüncü kişi, birinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, birinci haciz ihbarnamesi ile istenen borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılır. Yani üçüncü kişi, kendisinden birinci haciz ihbarnamesi ile istenen alacak miktarını takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılır (İİK m. 89/3, c. 1). Yedi gün içinde birinci haciz ihbarnamesine itiraz etmemiş olan üçüncü kişinin takip borçlusuna borçlu olduğunu kabul etmiş sayılmasına ilişkin bu karine, kesin bir karine değildir. Zira üçüncü kişi, ikinci haciz ihbarnamesini aldıktan sonra da itirazda bulunabilir (İİK m. 89/3, c. 2).

 19. Alacaklının talebi üzerine icra müdürü birinci haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz etmemiş olan üçüncü kişiye, ikinci haciz ihbarnamesi gönderir (İİK m. 89/3, c. 2). İkinci haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye, birinci haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz etmediği için borcun zimmetinde sayıldığı, ikinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde İİK’nın 89. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen sebeplerle ikinci haciz ihbarnamesine itiraz edebileceği bildirilir ve itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi istenir (İİK m. 89/3, c. 2).

20. Üçüncü kişi, ikinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde bu ihbarnameye itiraz edebilir (İİK m. 89/3, c. 2). Bu itirazın yapılması da, birinci haciz ihbarnamesine itirazdaki gibidir. Üçüncü kişi, tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci haciz ihbarnamesine de itiraz etmez ise borcun zimmetinde sayılması kesinleşir. Üçüncü kişi yedi gün içinde ikinci haciz ihbarnamesine de itiraz etmemesi nedeniyle zimmetinde sayılması kesinleşen borcu, icra dairesine ödemez ise icra dairesi alacaklının talebi ile üçüncü kişiye üçüncü haciz ihbarnamesi (bildirim) gönderir. Üçüncü haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesine de yedi gün içinde itiraz etmediği için zimmetinde sayılması kesinleşen, borcu (parayı) (üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren) onbeş gün içinde icra dairesinin banka hesabına ödemesi veya aynı onbeş gün içinde takip alacaklısı aleyhine menfî tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye zorlanacağı bildirilir (İİK m. 89/3, c. 3) (Kuru, s. 471 vd.).

21. Üçüncü kişi tebliğ edilen haciz ihbarnamesine süresi içinde icra dairesinde borçluya borcu olmadığı itirazında bulunsa dahi, üçüncü kişinin usule aykırı düzenlendiğini ileri sürerek icra mahkemesinde şikâyet yolu ile haciz ihbarnamesinin kısmen veya tamamen iptal ettirmekte hukukî yararı bulunmaktadır.

22. Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2004 tarihli ve 2004/12-455 E., 2004/455 K. sayılı kararında da üçüncü kişiye çıkarılan birinci haciz ihbarnamesinde bu ihbarı çıkaran merciin dosya numarası yazılmadığından, yasa hükmüne uygun olarak çıkarılmayan haciz ihbarnamesine karşı şikâyetin süreye tâbi olmayacağı, üçüncü kişinin zorunlu unsurları taşımayan birinci haciz ihbarnamesinin iptali ile ikinci haciz ihbarnamesinin yok hükmünde sayılmasına ilişkin şikâyetinin kabulüne karar verilmesi gerektiği benimsenmiştir.

23. Bu aşamada belirtmek gerekir ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesi gereğince hukukî tavsif (niteleme) ve uygulanacak kanun maddesinin tespiti hâkime aittir. Ayrıca, HMK'nın 119. maddesinde dava sebebi olarak hukukî sebepler değil maddi vakıalar esas alınmıştır. İcra mahkemesi tarafların dilekçelerinde ileri sürdükleri maddi vakıalarla bağlıdır; ancak başvuranın bu bağlamda yapmış olduğu hukuksal nitelendirmelerle bağlı değildir.

24. Tarafların ileri sürmüş olduğu maddi vakıaların hukukî nitelendirmesini yapmak yani somut olay ya da ilişki bağlamında işlerlik kazanacak hukuk kurallarını araştırıp bulup uygulamasını gerçekleştirmek, hâkim tarafından kendiliğinden yerine getirilmesi gereken bir görevdir (HMK m. 33). Somut olaya uygulanacak olan hukuk kuralları, dava sebebinden tümüyle farklı bir kavram olan hukukî sebebi oluşturur (Tanrıver, Süha: Medeni Usul Hukuku, C. 1. Ankara 2016, s. 480-483).

25. Somut olayda Antalya 12. İcra Müdürlüğünün 2014/8.31 E. sayılı dosyasında alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte şikâyetçi üçüncü kişiye birinci haciz ihbarnamesinin 14.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, üçüncü kişinin itiraz etmediği, üçüncü kişiye gönderilen ikinci haciz ihbarnamesinde icra müdürlüğünün numarasının “12.” olmasına rağmen “14.” icra müdürlüğü yazıldığı, ikinci haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine itiraz dilekçesini 05.11.2014 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği, üçüncü kişiye gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesinin ise 11.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin 08.01.2015 tarihinde üçüncü kişinin haciz ihbarnamelerine itiraz etmediğinden dosyaya borçlu olarak kaydı ile üzerine kayıtlı araç ve taşınmaz sorgusunun yapılarak malları üzerine haciz konulmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce 09.01.2015 tarihli işlemle ikinci haciz ihbarnamesine itirazın süresinde olmadığı, üçüncü haciz ihbarnamesi 10.11.2014 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen itiraz etmeyen, zimmetinde sayılan parayı icra dairesine ödemeyen, yedinde sayılan malı teslim etmeyen ya da menfi tespit davası açıldığına dair belgeyi bildirmeyen üçüncü kişinin UYAP sistemine kaydı ile taşınmaz ve taşınır mal sorgusunun yapılması talebinin kabulüne karar verildiği, şikâyetçi üçüncü kişinin 09.01.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak icra müdürlüğünün 12. İcra Müdürlüğü olmasına rağmen ikinci haciz ihbarnamesinde 14. İcra Müdürlüğü yazıldığını, icra dosyasının hangi dairede olduğunu araştırarak 05.11.2014 tarihinde açıklığa kavuşmasından sonra 05.11.2014 tarihinde ikinci haciz ihbarnamesine itiraz ettiklerini ileri sürerek müvekkili şirkete tebliğ edilen ikinci haciz ihbarnamesinin 27.10.2014 olan tebliğ tarihinin maddi hata sebebi ile öğrenme tarihi olan 05.11.2014 olarak değiştirilmesine, süresinde yapılan ikinci haciz ihbarnamesine itirazın reddi yönündeki icra memurluk işleminin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, icra mahkemesince verilen şikâyetin kabulü ile ikinci haciz ihbarnamesinin şikâyetçi üçüncü kişiye tebliğ tarihinin 03.11.2014 olduğunun tespitine ilişkin direnme kararının alacaklı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.

26. Şikâyetçi üçüncü kişi vekilinin icra mahkemesine başvurusu bu hâli ile ikinci haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiği şikâyetine ilişkin olmayıp, ikinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun düzenlenmemesi nedeniyle itirazın geçerli kabul edilmesi, bu nedenle memurluk işleminin iptaline ilişkindir. Üçüncü kişi vekilinin bu şikâyeti İİK'nın 16. maddesinin 2. fıkrasına göre bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili olduğundan süresiz şikâyete tâbidir.

27. Şikâyetçi üçüncü kişiye gönderilen ikinci haciz ihbarnamesinde icra müdürlüğünün numarasının “12.” yerine “14.” icra müdürlüğü gösterilmesi nedeniyle İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 43. maddesi uyarınca usulsüz olup, bu haciz ihbarnamesinin tebliği ile itiraz süresi başlamaz. Bu durumda üçüncü kişinin ikinci haciz ihbarnamesine itirazının süresinde olduğunun kabulü gerekir.

28. Haciz ihbarnamesinin sonuç doğurabilmesi için İİK'nın 89. maddesindeki prosedürün tamamlanması gerekmekte olup, anılan maddedeki prosedür tamamlanmadan, ikinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edilmesine rağmen üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilerek borcun üçüncü kişinin zimmetinde sayılması ve aleyhinde haciz istenmesi de mümkün değildir.

29. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, şikâyetin konusunun tebligat usulsüzlüğü şikâyeti olmayıp ikinci haciz ihbarnamesi usulsüzlüğü dolayısıyla itirazın süresinde sayılması ve icra işlemlerinin iptaline ilişkin olduğu, 05.11.2014 tarihinin tebliğ tarihini öğrenme tarihi olmayıp, ikinci haciz ihbarnamesinin gönderildiği gerçek icra dairesinin öğrenildiği tarih olduğu, dolayısıyla şikâyet dilekçesinin sonunda 27.10.2014 olan ikinci haciz ihbarnamesi tarihinin öğrenme tarihi olan 05.11.2014 olarak değiştirilmesini talep etmesinin sonuca etkili olmadığı, mahkemece yapılması gereken işin birinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun icra dairesi ve dosya numarası doğru olarak yazılıp tebliğ edildiği, ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğ zarfında isabetli şekilde Antalya 12. İcra Müdürlüğü dosya no 2014/8.31 yazılı olduğu ikinci haciz ihbarnamesi metninde hatalı yazılan “Antalya 14. İcra Dairesi” dışında tüm usullerin doğru olarak yazıldığı hususlarının birlikte değerlendirilerek şikâyetçinin ikinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmiş sayılıp sayılamayacağının tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, hâkimin şikâyet sebepleri ile bağlı olmayıp şikâyet konusu işleminin tümünü inceleyerek kanuna uygun bütün kararları verme yetkisinin olduğu hususları göz önüne alındığında direnme kararının alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesinin belirtilen değişik gerekçe ile bozulmasına engel bir durum olmadığı, aleyhe bozma yasağının söz konusu olmayacağı gerekçesi ile direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

30. Sonuç olarak alacaklı vekili tarafından temyiz edilen direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerle onanması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda gösterilen genişletilmiş gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.01.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Uyuşmazlık üçüncü kişinin şikâyetinin süresiz şikâyete mi yoksa yedi günlük şikâyet süresine mi tâbi olduğu buradan varılacak sonuca göre şikâyetin esasının incelenerek şikâyete konu işlemin iptaline karar verilip verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Şikâyetçi üçüncü kişi 12.01.2015 tarihli şikâyetinde, İİK’nın 89. maddesine göre çıkarılan ikinci haciz ihbarnamesinin 27.10.2014 tarihinde şikâyetçi şirkete tebliğ edildiğini ancak bu haciz ihbarnamesinde Antalya 12. İcra Dairesi yerine Antalya 14. İcra Dairesinin yazıldığını, İcra dosya numarası 2014/8.31 esas olarak doğru şekilde yazıldığını, bu nedenle gerçek icra dosyasının şirkete çok sayıda haciz ihbarnamesi geldiği için ihbarnamenin hangi icra dairesinde olduğu araştırılıp doğru icra dairesi olan 12. İcra Dairesi tespit edildikten sonra 05.11.2014 tarihinde ikinci haciz ihbarnamesine itiraz ettiğini ancak bu itirazın süresinde olmadığından bahisle 09.01.2015 tarihli icra kararı ile reddedildiğini, bu ret kararını aynı gün öğrendiklerini belirterek bu maddi yanlışlık sebebiyle ikinci haciz ihbarnamesi tebliğ tarihi olan 27.10.2014 tarihinin gerçek icra dosyasını öğrenme tarihi olan 05.11.2014 olarak değiştirilmesini ve dolayısı ile süresi içinde yaptıkları ikinci haciz ihbarnamesine itirazlarının reddi yönündeki 09.01.2015 tarihli kararın kaldırılmasını talep etmişlerdir.

2- Alacaklı vekili cevap dilekçesinde şikâyetçi üçüncü kişiye İİK’nun 89. maddesine göre çıkartılan birinci haciz ihbarnamesinin 14.10.2014 tarihinde, ikinci haciz ihbarnamesinin ise 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, yedi günlük şikâyetten sonraki bir tarih olan 05.11.2014 tarihinde ikinci haciz ihbarnamesine itiraz edildiği için üçüncü haciz ihbarnamesinin 10.11.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, süresinde menfi tespit davası açılmadığının ve zimmette sayılan borcun ödenmediğinin anlaşılması üzerine üçüncü kişiye ait taşınır ve taşınmaz mallarına haciz konulmasını talep ettiklerini, tebligatların bir an için usulsüz olduğu kabul edilse bile ikinci haciz ihbarnamesine itiraz edildiği 05.10.2014 tarihinde tebligata muttali olduğundan bu tarihten itibaren şikâyetin süresinde açılmadığını ileri sürmüşlerdir.

3- Yerel mahkemece şikâyet konusunu 09.01.2015 tarihli memurluk işlemini şikâyet olarak belirlendiği hâlde, şikâyete konu yapılmayan ikinci haciz ihbarnamesinin şikâyetçi üçüncü şahsa tebliğ tarihinin 03.11.2014 olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Karar gerekçesinde ikinci haciz ihbarnamesinin 27.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği hâlde haciz ihbarnamesine icra dosyasına ait olduğu icra dairesinin numarasının yanlış yazılması nedeniyle ancak gerçek icra dosyası belirlenerek 03.11.2014 tarihinde itiraz ettiği hususu gösterilmiştir. Oysa itiraz dilekçesinin icra dairesine ibraz tarihi de 03.11.2014 olmayıp 05.11.2014 tarihidir.

4- Alacaklı vekilince mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine, Özel Daire bozma kararında şikâyet ikinci haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle tebliğ tarihinin tebliğ öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi şeklinde nitelenmiş, ikinci haciz ihbarnamesine itiraz tarihi olan 05.11.2014 tarihinde tebligata muttali olduğu bu tarihten sonra İİK 16. maddesi uyarınca yedi günlük şikâyet süresinden sonra 12.01.2015 tarihinde yapılan şikâyetin süresinden sonra olduğundan şikâyetin süre açısından reddi yerine işin esasının incelenerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesi ile yerel mahkemece kararını bozmuştur. Mahkemece şikâyetin niteliği gereği süresiz şikâyete tâbi olduğu hususunu da karara ekleyerek direnme kararı vermiştir.

Mahkeme kararı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.

5- Şikâyet İİK’nın 16. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Şikâyet icra (iflas) dairelerinin icra (iflas) hukukuna aykırı olan işlemlerinin iptali veya düzeltilmesine veya yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesi için başvurulan kendine özgü bir kanun yoludur.

İcra Mahkemesi şikâyet edenin bildirmiş olduğu şikâyet sebepleri ile bağlı değildir; şikâyet konusu yapılan işlemin tümünü inceleyerek kanuna uygun olan bütün kuralları vermek yetkisine sahiptir (Kuru, Baki; İcra ve İflas Hukuku el kitabı, İstanbul 2004 S.104).

Ayrıca HMK’nın 33. maddesi gereğince hukukî sebebin ve uygulanacak yasama maddesinin tespiti hâkimin görevine giren bir konudur (HGK’nın 5.6.1991 gün 1991/12-258/344 sayılı kararı). 04.06.1958 tarih ve 95/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, maddi olayları açıklamak taraflarca ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak yasa hükümlerini tespit etmek ve uygulamak hâkime ait bir görevdir.

6- Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar içinde şikâyet dilekçesini incelediğimizde; şikâyetin İİK’nın 89. maddesine göre çıkartılan haciz ihbarnamesi tebliğinin usulsüzlüğü, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi istemi olmayıp, ikinci haciz ihbarnamesinde İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 42. ve 43. maddelerinde yazılı olan icra dosya numarasının hatalı olduğu, haciz ihbarnamesi çıkaran 12. İcra Müdürlüğü yazılması gerekirken yanlışlıkla 14. İcra Müdürlüğü yazılması nedeniyle ikinci haciz ihbarnamesine tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük süreden sonra itiraz ettiklerini bu nedenle itirazlarının süreden reddi kararının üçüncü kişinin mallarının haciz amacı ile sorgusunun yapılmasına dair 09.01.2015 tarihli işleminin iptalini talep etmişlerdir.

Şikâyetin konusu tebligat usulsüzlüğü şikâyeti olmayıp ikinci haciz ihbarnamesi usulsüzlüğü dolayısıyla itirazın süresinde sayılması ve icra işleminin iptaline yöneliktir. 05.11.2014 tarihi tebliğ tarihini öğrenme tarihi değil ikinci haciz ihbarnamesinin gönderildiği gerçek icra dairesinin öğrenildiği tarihtir. Dolayısıyla şikâyet dilekçesinin sonunda 27.10.2014 olan ikinci haciz ihbarnamesi tarihinin öğrenme tarihi olan 05.11.2014 olarak değiştirilmesini talep etmesi sonuca etkili değildir. Bu anlamda genel kurulun çoğunluğunun da benimsediği üzere şikâyetin, tebligat usulsüzlüğü şikâyeti olduğu tebligatı öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede şikâyete gelmediği için şikâyetin süresinde reddedilmesi yönündeki Özel Dairenin bozma gerekçesine katılamıyorum.

7- Üçüncü kişilerdeki mal ve alacakların haczinin İİK’nın 89. maddesinde yazılı usule göre yapılması gerekmektedir. Üçüncü kişiye çıkarılan İİK 89. maddesinde yazılı haciz ihbarnamelerinin hukukî sonuç doğurabilmesi için İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği 42-43 ve 44. maddelerinde yazılı unsurları içermesi geçerlidir. İcra dosya numarasının yazılması da bu usulsüzlükten birisidir.

Üçüncü kişi birinci haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmez ise kendisine ikinci haciz ihbarnamesi gönderilir. İkinci haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren ikinci haciz ihbarnamesine de itiraz etmez ise borcun zimmette sayılması kesinleşir, üçüncü haciz ihbarnamesi (bildirimi) gönderilir. Bu ihbarname ikinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu ödemeyen veya yedinde sayılan mahkeme icra dairesine teslim etmeyen üçüncü kişiye 15 günlük süre içinde menfi tespit davası açması aksi hâlde zimmetinde sayılan borç ile yedinde sayılan malın zorla alınacağının bildirilmesidir.

8- Birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edilmiş ise ikinci haciz ihbarnamesi çıkarılamaz. Şayet birinci haciz ihbarnamesine itiraz edildiği için ikinci haciz ihbarnamesi çıkarılmış ve süresinde bu ihtarnameye itiraz edilmiş ise üçüncü haciz ihbarnamesi çıkarılmaz. Buna rağmen gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesi ile sonrasında üçüncü kişinin takip borçlusu sayılıp mal ve alacaklarına haciz uygulaması işlemleri yok hükmündedir. Dolayısıyla yasanın açık hükmüne aykırı ve temelden yoksun olarak çıkartılan üçüncü haciz ihbarnamesi ile daha sonra yapılan icra işlemleri kamu düzenine aykırılık nedeniyle süresiz olarak şikâyet konusu yapılabilir.

9- Somut olayda da şikâyetçi ikinci haciz ihbarnamesinin usule aykırı düzenlenmesi dolayısıyla ikinci haciz ihbarnamesine itirazın süresinde sayılmasını, ikinci haciz ihbarnamesine itirazın reddi yönündeki icra dairesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

10- Mahkemece direnme kararında önceki karar gerekçesinde isabetli olarak “...somut olayda değerlendirilen haciz ihbarnamesinin tebligat kanunu hükümlerine aykırı olarak tebliği değil, dosya numarasının haciz ihbarnamesine yanlış yazılması nedeniyle hazırlanan haciz ihbarnamesinin hükümsüz olmasıdır.” denilmektedir. Şikâyetin niteliği gereği süresiz işlemlerden olduğu kabul edilmiş ise de bu gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde şikâyetin kabulü ile ikinci haciz ihbarnamesinin şikâyeti üçüncü şahsa tebliğ tarihinin 03.11.2014 olduğu tespitine karar vermiştir. Bu şekilde şikâyetin tebliğ usulsüzlüğü şikâyet olduğunu kabul etmediği hâlde bu tür şikâyetlerde verilmesi gereken tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.

Mahkemece yapılması gereken iş birinci haciz ihbarnamesinin usulüne uygun icra dairesi ve dosya numarası doğru olarak yazılıp tebliğ edildiği, ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğ zarfında isabetli şekilde Antalya 12. İcra Müdürlüğü dosya no 2014/8.31 yazılı olduğu, ikinci haciz ihbarnamesi metninde hatalı yazılan “Antalya 14. İcra Dairesi” dışında tüm usullerin doğru olarak yazıldığı hususlarının birlikte değerlendirilerek şikâyetçinin ikinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmiş sayılıp sayılmayacağının tespiti ile sonucuna göre 09.01.2015 tarihli işlemle ilgili olarak karar verilmelidir. Direnme kararının alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi, hâkimin şikâyet sebepleri ile bağlı olmayıp şikâyet konusu işlemin tümünün inceleyerek kanuna uygun bütün kararları verme yetkisi olduğu hususları göz önüne alındığında kararın değişik gerekçe ile bozulmasına engel bir durum değildir. Aleyhe bozma yasağı söz konusu olmayacaktır.

Yukarıda belirtilen gerekçe ile mahkeme kararının bozulması görüşünde olduğumdan çoğunluğun genişletilmiş gerekçe ile mahkeme kararının onanma görüşüne katılmıyorum.

Dr. Şanver KELEŞ
Üye