VEKALET ÜCRETİNİN HATALI HESAPLANMASI HAKİMİN SORUMLULUĞUNU GEREKTİRMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


24 Eyl
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2016/6-1058
KARAR NO   : 2017/1068

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
TARİHİ                    : 02/02/2016
NUMARASI            : 2015/2 - 2016/2
DAVACI                  : L.Ç. vekili Av. O.V.
DAVALI                   : Adalet Bakanlığına İzafeten Maliye Hazinesi vekili Av. U.S.
İHBAR OLUNAN    : İ.K. vekili Av. M.A.

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 6. Hukuk Dairesince;

“DAVA : Davacı vekili 28/09/2010 harç tarihli dava dilekçesinde özetle, kira tespitine ilişkin davada İzmir .. . Sulh Hukuk Mahkemesinin E: 2007/2.1, K: 2007/1..6 sayılı kararında, avukatlık ücretinin ödenen ile talep edilen bedel arasındaki farkın yıllık tutarı üzerinden hesaplanması gerekirken, kabul edilen rakamın tamamı üzerinden 5.504 TL vekalet ücreti hesabı yapıldığını ve bu ilamın İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2009/8..7 sayılı dosyasında icraya koyulduğunu ve 29/03/2010 tarihli protokol uyarınca alacaklıya ödendiğini; üstelik kararın bozulduğunu ve bozma üzerine tesis edilen E: 2008/703, K: 2008/828 sayılı kararda 1.728 TL yeni bir vekalet ücreti takdir edildiğini, bunun da İzmir 1. İcra Müdürlüğünün 2008/1...0 sayılı dosyasında icraya koyulması üzerine dosyaya ödendiğini; dolayısıyla davalı hâkimin hesap hatası yüzünden mükerrer tahsilat yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 8.816,49 TL nin ödeme tarihi olan 27/11/2008 tarihinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili dairemizde yapılan 10/12/2015 tarihli ön inceleme duruşmasında ise, ‘HMK 46/c bendine dayandıklarını, ihbar olunan hâkimin, açık kanun hükmüne aykırı olarak yargılama masrafını yanlış hesaplayıp müvekkilini maddi manevi zarara uğrattığını’ belirterek zararın karşılanmasını istemiştir.

CEVAP : Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle, sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

GEREKÇE : Dava, hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı devletin sorumluluğuna dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.

Yargılama faaliyeti nedeniyle hâkimin sorumluluğu 1086 sayılı HMUK 573-576 maddelerinde düzenlenmiş; yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK 46-49 maddelerinde ise sorumlunun devlet olacağı benimsenmiştir. HMK 46/(1)-c bendi hükmüne göre: “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir: … c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.” Kanun’da gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.

Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgu, sulh hukuk mahkemesinde kira tespitine ilişkin davada, hüküm fıkrası oluşturulurken hesap hatası yapılarak, davacı kiralayanlar lehine fazla ücrete hükmedilmesidir.

Eldeki Davanın Safahatı

Dava başlangıçta İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 1) Adalet Bakanlığı, 2) İ.K. aleyhine açılmış, T: 27/12/2010, E: 2010/474, K: 2010/559 ile, davanın esastan reddine, davalı İ.K. in tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş,

Davacı ile davalılardan İ.’in temyizi üzerine, Yargıtay 3. HD nin T: 17/12/2012, E: 2012/22308, K: 2012/26060 sayılı ilamıyla, ‘6110 sayılı Kanun’la 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A maddesiyle 1086 sayılı HMUK 573 te yapılan değişikliğin değerlendirilmesi, ayrıca HMK 167 (HMUK 46) gereği davalı hâkimin karşı davasının tefrik edilmesi’ için bozulmuş,

İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozma ilamına uyulduktan sonra T: 01/10/2013, E: 2013/144, K: 2013/383 sayılı kararla, ‘1) davalı İ.’e yönelik davanın husumet yokluğundan reddine, 2) davalı Adalet Bakanlığı’na yönelik davanın görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, dosyanın talep halinde Yargıtay 4. HD ne gönderilmesine, 3) davalı hâkim İ.K.’in, harcı da yatırılarak açtığı bir karşı dava olmayıp, HMUK 576 ya göre tazminat talep ettiğinden, mahkememizce yapılacak işlem bulunmadığına’ karar verilmiş,

Davacı vekili, Adalet Bakanlığı’na yönelik davanın Yargıtay 4. HD ne gönderilmesi için 19/12/2013 de talepte bulunmuş; kararın 15/01/2014 de kesinleşmesi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş, Yargıtay 4. HD (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) T: 16/09/2014, E: 2014/16, K: 2014/71 sayılı kararıyla ‘uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklandığından görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine ve talep halinde dosyanın görevli 3. HD ne gönderilmesine’ karar vermiş, Kararın 08/12/2014 de kesinleşmesi ve aynı gün davacı tarafın gönderme talebi üzerine dosya Yargıtay 3. Hukuk Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 3. HD (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) T: 17/02/2015, E: 2015/1, K: 2015/1 sayılı kararıyla ‘kiradan kaynaklanan uyuşmazlıklar için 6. HD görevli olduğundan, dava dilekçesinin usulden reddine, talep halinde dosyanın 6. HD ne gönderilmesine’ karar verilmiş, Davacı vekilinin 13/03/2015 tarihinde dosyanın 6. HD ne gönderilmesi talebi ve kararın 25/03/2015 tarihinde kesinleşmesi üzerine dosya Dairemize gelmiştir.

Kök Uyuşmazlığın Safahatı

Kiraya veren Sedat B. ve arkadaşları, eldeki davanın davacısı kiracı Levent Ç. aleyhine, ‘N. Bey Bulvarı No: 1. adresinde bulunan toplam 7 adet bağımsız bölümden 6 sının aylık kira bedelinin brüt 637,5 TL den 815 TL ye, birinin aylık kira bedelinin 2.600 TL den 4.500 TL ye çıkartılması talebiyle dava açmışlar,

İzmir .. . Sulh Hukuk mahkemesinde yapılan yargılama sonucu, T: 16/11/2007, E: 2007/2.1, K: 2007/1..6 sayılı kararla ‘1) yedi adet bağımsız bölümlerin hepsi için aylık kira bedelinin 700 er TL olarak tespitine, 2) 5.504 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 3) 2.030 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine’ karar verilmiş,

Kararı tarafların temyizi üzerine, Yargıtay 3. HD T: 13/05/2008, E: 2008/4966, K: 2008/8882 sayılı ilamıyla ‘davalının tüm, davacıların sair temyiz itirazları reddedilmiş; davacıların 12/1-A numaralı bağımsız bölüme yönelik temyizleri hakkında: davalı kiracının zaten 2.436 TL aylık kira ödemesi karşısında aylık 700 TL olarak tespitin doğru olmadığı’ gerekçesiyle karar bozulmuş,

Yerel mahkemece, T: 16/11/2007, E: 2007/2.1, K: 2007/1..6 sayılı kararın altına, ‘12/1-A numaralı bağımsız bölümün dışında kalan bağımsız bölümler hakkında kararın kesinleştiğine dair şerh düşülmüş,

Bu arada, davacı alacaklılar E: 2007/2.1, K: 2007/1..6 sayılı kararındaki 5.504 TL lik avukatlık ücreti hakkında, İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2009/8..7 sayılı dosyasında ilamlı icra talebinde bulunmuş; borçlu (eldeki dosya davacısı), icra dosyası toplam borcu olan 9.693 TL nin 4 taksit halinde ödeneceğine ilişkin 29/03/2010 tarihli protokol ve taksitlerin ödendiğine dair banka dekontları ibraz etmiş,

Yerel mahkeme bozma ilamına uyduktan sonra yeniden yaptığı yargılama sonucu, T: 29/07/2008, E: 2008/703, K: 2008/828 sayılı kararla ‘1) 12/1-A sayılı bağımsız bölümün kira bedelinin aylık brüt 3.800 TL olarak tespitine, 2) 1.728 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 3) 1.008 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine’ karar verilmiş,

Kararı davalının temyizi üzerine, Yargıtay 3. HD, T: 20/01/2009, E: 2008/21029, K: 2009/230 sayılı ilamıyla karar onanmış,

Davacı alacaklılar E: 2008/703, K: 2008/828 sayılı kararındaki 1.728 TL lik avukatlık ücreti hakkında da İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2008/1...0 sayılı dosyasında ilamlı icra talebinde bulunmuş; 02/04/2009 tarihinde alacaklının ferileriyle birlikte 2.664,10 TL tahsiliyle dosya infaz edilmiş,

Davalı kiracının (eldeki dosyanın davacısı), E: 2007/2.1, K: 2007/1..6 sayılı kararda vekâlet ücretinin yanlış hesaplandığı iddiasıyla tavzih talep etmesi üzerine, İzmir .. . Sulh Hukuk Mahkemesi T: 08/07/2009, E: 2008/703, K: 2008/828 sayılı ek kararla ‘bu tür taleplerin tavzihe konu olamayacağı’ gerekçesiyle talebin reddine karar vermiş, Davalı kiracının temyizi üzerine, Yargıtay 3. HD nin T: 25/05/2010, E: 2010/8097, K: 2010/9235 sayılı ilamıyla karar onanmış, İzmir 10. İcra Hukuk Mahkemesi, şikayetçi kiracının (eldeki dosya davacısı), ‘davacıların her iki ilamı ayrı ayrı icraya koyarak mükerrer vekâlet ücreti tahsil ettikleri, oysaki ilk kararın bozma nedeniyle ortadan kalktığı’ gerekçesiyle yaptığı şikâyet üzerine, T: 30/12/2009, E: 2009/655, K: 2009/1580 sayılı kararıyla ‘9. İcra Müdürlüğü’nün 2009/8..7 sayılı dosyasının, İzmir .. . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin E: 2007/2.1, K: 2007/1..6 sayılı kararının kesinleşen kısımlarına ilişkin vekalet ücreti hakkında; 1. İcra Müdürlüğü’nün 2008/1...0 sayılı dosyasının ise, aynı mahkemenin bozma sonrası E: 2008/703, K: 2008/828 sayılı 12/1-A numaralı bağımsız bölüm konusunda verilen vekalet ücretin hakkında olduğu ve dolayısıyla mükerrer tahsilatın söz konusu olmadığı’ gerekçesiyle şikayeti reddetmiştir.

Esasın Tahlili

Kök uyuşmazlıkta davacı kiralayanlar, 6 adet bağımsız bölüm için 637,5 TL olan kira bedelinin 815 TL ye, 1 tanesi için de 2.600 TL olan kira bedelinin aylık 4.500 TL ye çıkarılmasını talep etmişler; İzmir .. . Sulh Hukuk Mahkemesince T: 16/11/2007, E: 2007/2.1, K: 2007/1..6 sayılı kararla her bir bağımsız bölüm için aylık kira bedelinin 700 er TL olarak tespitine, 5.504 TL avukatlık ücretinin davalı kiracıdan alınarak davacı kiralayanlara ödenmesine karar verilmiştir.

Uyuşmazlığa konu karar tarihinde yürürlükte olan, 13/12/2006 tarih ve 26375 sayılı RG de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 9/(1) hükmüne göre, kira tespiti davalarında ‘tespit olunan kira bedeli farkının bir yıllık tutarı üzerinden Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, vekalet ücreti olarak hükmolunur. Bu miktarlar, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten az olamaz.’

Buna göre, kararın bozulan 12/1-A numaralı bağımsız bölüme ilişkin kısmı hariç tutulursa, 700 – 637,5 = 62,5 x 6 = 375 x 12 = 4.500 TL kira bedeli farkının bir yıllık tutarına tekabül etmektedir. Bu bedel üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre 4.500 x % 12 = 540 TL veya Tarifenin 3/(1) hükmüne göre en fazla 1.620 TL avukatlık ücreti takdir edilmesi gerekirken 5.504 TL avukatlık ücreti takdiri hatalı olmuştur.

Ancak hâkimlerin yargı yetkisini kullanırken, hesap hatası, takdir hatası, delilleri yanlış değerlendirmesi veya mevzuat hükmünü yanlış uygulaması sebebiyle hatalı karar vermesi sonucu hakları ihlal edilenler için kanun yolları gösterilmiştir. Buna göre 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı H.U.M.K.'nun 427 ve devamı maddelerine göre yerel mahkemelerce verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Nitekim davalı kiracı eldeki davanın konusu olarak ileri sürdüğü olguları aynı zamanda temyiz dilekçesinde bozma nedeni olarak belirtmesine rağmen, bu husus ilgili daire tarafından değerlendirme dışında bırakılmıştır.

Diğer taraftan maddi hataya dayalı yerel mahkeme kararları ve Yargıtay ilamı aleyhine düzeltme talebinde bulunulabilir (KURU, Prof. Dr. Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, İstanbul 2001, 5. Cilt, sayfa: 5297 vd). Keza maddi hata, usulî kazanılmış hakkın da istisnasını teşkil etmektedir (KURU, age, 4798 vd).

HMK 46/(1)-c bendinde belirtilen “Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması” hâkimin bilinçli olarak ve kasten veya ağır ihmali sonucu kanun hükmüne aykırı davranmasına münhasırdır. Aksi takdirde anılan hüküm geniş yorumlandığı zaman, hâkimler yargı yetkisini kullanırken çekingen davranacak ve tereddüt yaşayacak; bu da maddi gerçeğin bütün berraklığıyla ortaya çıkmasını ve tam bir vicdani kanaatin oluşmasını engelleyecektir.

Şu durumda, hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı devletin tazminat sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleştiğinden söz edilemez. Davanın, açıklanan nedenlerle reddine karar vermek gerekmiştir.

Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda, para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken arttırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

1- HMK'nun 46. maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın REDDİNE,

2- HMK'nun 49. maddesi uyarınca takdiren 700,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline,

3- Maktu 29,20-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 130,95-TL'den mahsubu ile fazla alınan 101,75- TL'nin istek halinde davacıya iadesine,

4- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 3.500 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5- Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,”

dair oybirliği ile verilen 02.02.2016 gün ve 2015/2 E., 2016/2 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davacı İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde davalılar İ.K. ve Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı davada, aleyhine açılan kira tespiti davasının yargılaması sonunda verilen ilk kararda ve bozma üzerine verilen kararda karşı tarafa ödenecek vekalet ücretlerinin yanlış hesaplandığını, tespit edilen kira bedeli ile halen ödenen kira bedeli arasındaki farkın bir yıllık tutarı üzerinden vekalet ücreti hesaplanması gerekirken Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. maddesine aykırı olarak kabul edilen rakamın tamamı üzerinden vekalet ücreti hesabı yapıldığını, bu nedenle ödemesi gereken vekalet ücreti rakamının yüksek belirlendiğini, kararların kesinleşmesi üzerine alacaklı vekilince iki ayrı icra takibiyle toplamda 12.400,00 TL vekalet ücretinin kendisinden tahsil edildiğini, bu hatanın düzeltilmesine ilişkin talebinin mahkemece kabul edilmediğini ileri sürerek mahkemece yapılan hesap hatası nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bedelin şimdilik 8.816,49 TL’sinin ödeme tarihi olan 27.11.2008 tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Adalet Bakanlığı vekili tarafından İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan cevap dilekçesinde, davacı aleyhine açılan kira bedelinin tespitine ilişkin davada verilen kararların Yargıtay denetiminden geçtiğini, davacının iddia ve taleplerinin o davada temyiz sebebi yapıldığını, bu nedenle kesin hüküm itirazında bulunduklarını, davacının tavzih talebinin reddine dair kararın da Yargıtayca onandığını, ayrıca aleyhine yapılan icra takipleri üzerine davacı tarafından şikayet yoluna gidildiğini ve mahkemece şikayetin reddine karar verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı (hakim) İ.K. tarafından İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan cevap ve karşı dava dilekçesinde, davacı aleyhine açılan kira tespiti davasında verilen her iki kararın da Yargıtay incelemesinden geçtiğini, özellikle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yanında açıkça ve ayrıntılı bir biçimde vekalet ücretinin yanlışlığından bahsettiğini, fakat Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nce kararın onanarak kesinleştiğini, tavzih talebinin reddine dair kararın da onandığını, hesaplamanın yanlış olduğu düşünülse dahi tazminat koşullarının oluşmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, ayrıca davacının davasının haksız ve mesnetsiz olduğu iddiasıyla HUMK’nın 576. maddesi gereğince 5.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 10.000,00 TL tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya konu kararların Yargıtayca onanması nedeniyle oluşan kesin hükmü değiştirecek nitelikte bir karar verilmesinin mümkün olmadığı, davalı İ.K. vekilinin maddi ve manevi tazminat talebinin de koşulları bulunmadığı gerekçesiyle Levent Ç. tarafından açılan asıl davanın reddine, davalı İ.K. vekilinin HUMK’nın 576/2. maddesine göre tazminat talebinin de reddine karar verilmiştir.

İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin bu kararının davacı Levent Ç. vekili ve davalı İ.K. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince asıl davada 6110 sayılı Yasa uyarınca değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği ve asıl dava ile karşı davanın birlikte görülmesi mümkün olmadığından, karşı davanın tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesi gerekirken karşı davanın reddine karar verilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesince Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak davalı İ.K. hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Adalet Bakanlığı aleyhine açılan davada mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, davalı İ.K. tarafından harcı yatırılarak açılmış bir dava bulunmadığından ve HMK’nın 576. maddesi anlamında karşı tarafın davasının reddedilmesine bağlı bir istek olduğundan bu talep için Mahkemece yapılacak bir işlem bulunmadığına karar verilmiştir.

İş bu kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi ve davacı vekilinin talebi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiş, dava dilekçesi ve ekleri Hazineye davalı sıfatıyla ve hakim İ.K. vekiline ihbar olunan vekili sıfatıyla tebliğ edilmiştir.

Davalı Maliye Hazinesi vekili İzmir .. . Sulh Hukuk Mahkemesinin her iki kararında da hükme bağlanan miktara uygun vekalet ücreti hesaplandığını, kararların mevzuata uygun olarak verildiğini, yargı denetiminden geçerek kesinleştiğini, davacının aynı iddia ile İzmir 10. İcra (Hukuk) Mahkemesinde açtığı davanın reddedildiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesince onandığını, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddine ve davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.

İhbar olunan hakim İ.K. vekili, vekalet ücreti yanlış hesaplanmış olsa dahi, tazminat sorumluluğu için yeterli olmadığını, çünkü müvekkilinin hiçbir kastı bulunmadığını, kaldı ki bu kararın Yargıtay incelemesinden de geçtiğini, talebin HMK’nın 46. maddesindeki sorumluluk nedenlerinden hiçbirine girmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesince davanın kira bedelinin tespitinden kaynaklandığı, inceleme görevinin Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, bu kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi ve talep üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 3. Hukuk Dairesince davanın kira tespiti davasında uğranılan zarara ilişkin olduğu, bu nedenle davaya bakma görevinin Yargıtay 6. Hukuk Dairesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir. Görevsizlik kararı temyiz edilmeden kesinleşmiş, davacı vekilinin talebi üzerine dosya Yargıtay 6. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.

Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.06.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.